Emek yoğunluklu bir kentte yaşamanın avantajları ve dezavantajları var. Bunu, ilgili olan herkes farklı zamanlarda derinden hissediyor.
Şu günlerde, Bursa’daki Renault işçilerinin patron ve sarı sendikaya başkaldırışı ile başlayan büyük hareketin yanında diğer yörelerdeki işçi hareketleri gölgede kalır belki. Ama, sınıfın toplu uyanışına işaret eden kritik hamleler olduğunu görüyoruz.
Yerelliklerde, bu uyanışın izlerini görmek mümkün…
Başta Renault fabrikası olmak üzere bir dizi fabrikadaki metal işçileri, hükümet ve patron yanlısı Türk-Metal Sendikası’nın imzaladığı toplu iş sözleşmesine karşı harekete geçmiş ve sarı sendikaya bayrak açmıştır. Metal işçileri, düzenin ve sermayenin payandalığını yapan sarı sendikadan istifa edip hakları için yeni bir mücadele başlatırken, işveren zihniyeti topunu tüfeğini kuşanıp savaş açmıştır.
Çalışma saatleri esnetilmiş ve uzatılmıştır,
Ücret artışının insanca yaşayacak düzeye çıkması engellenmiştir,
İşten atılmalar sık ve kitlesel hale dönüşmüştür,
Ve tabi ki diğer sorunlar…
Bu durum, işçilerin sözün bittiği yere geldiklerine bir işaret olarak algılanmalıdır. Çünkü, onlar bunu gizlemeden adım atıyor zaten.
Bu dönemin ilk ve en önemli adımını Renault fabrikasında atan metal işçileri, üretimi durdurunca mücadele anında başka boyuta yansımaya başlamıştır. Emperyalist şirket Renault, işveren temsilcilerinin, işçilerin sendikadan istifa etmesine rağmen, Türk-Metal Sendikası ile bağıtlanan toplu iş sözleşmesinin kendileri açısından 2017 yılına kadar devam edeceğini açıklayıp safına hizmet edenlerin arkasında durmaya devam edeceğini göstermiştir.
İşte, bu işaret fişeği bile Renault işçisinin patron sendikası Türk-Metal Sendikası’ndan istifasını haklı kılmaktadır.
Öte yandan, sınıfın içinde sıkıntılarla örgütlenen ve yol almakta zorlanan Kocaeli’nin Körfez ilçesindeki GÜBRETAŞ’ın işçilerini, yeni bir mücadele dönemi bekliyor. Onlar, üye oldukları Petrol-İş Sendikası’nın daha önce aldığı grev kararının, uygulama tarihi olarak 28 Mayıs’ın açıklanmasıyla birlikte yeni bir heyecan içine girdi, gelecek ufkuna yelken açtı.
Az değil sayıları, 219 kişiler ve Renault işçisinin o zor koşullarda yarattığı direniş ve oradan oluşan dalganın artılarıyla daha bir moralli duruma geldiler. ‘’İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız’’ derken sesleri daha gür çıkacak ve belki de grevi başlattıkları andan itibaren kazanmaya başlayacaklar.
GÜBRETAŞ işçisi, aslında hak ettiğini bile tam istememiş ama yıllık 500 TL seyyanen zam ve paket sosyal ödemelerde yüzde 20 artış talebi, sınıf mücadelesinin sabıkalı yapılarından olan işveren sendikası KİPLAS tarafından yüzde 5’lik zam yapılması hamlesiyle karşılaştı.
Bu talepler de gösteriyor ki, işçi sendikası ile işveren sendikası bırakın toplusözleşme imzalayıp el sıkışmayı, birbirlerini görecek mesafede bile değiller.
Bugünlerin kentteki kriz başlıklarından biri de, sahibi tarafından 7 ay önce kapatıldığı açıklanan AD Demirel işçilerinin durumudur.
Çelik konstrüksiyon üretimi yapan fabrikanın kapanmasından sonra verilen sözlerin tutulmaması sonucu alacaklarını tahsil edemeyen Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi 65 işçi, tesislere geri dönüp yeni bir direniş başlattı.
Yani, ‘’direne direne kazanacağız’’ sloganının altını doldurmaktaki kararlılıklarını herkese gösterecek biçimde yeniden sergiliyorlar.
Bütün bunların yaşandığı emek kentinde, yaşam hakkını savunanların mücadelesi de yabana atılır gibi değil.
Onlar, 2009 yılından bu yana girdikleri mücadele kulvarında hukuken kazanımlar elde etmelerine rağmen, bu kazanımları dikkate almayan ve mahkeme kararlarını uygulamaktan kaçınan emir kulu bürokratlar yüzünden gerildiklerini gizlemiyorlar.
Söz konusu olan kaçak yapım Dubai Port Limanı’nın kapısına kilit vuracaklarını gizlemezken, yeni bir mücadele başlığının yakıcılığına da işaret ediyorlar.
Bu kararlılığı sergileyenleri dikkate almak lazım. Olmazsa, halk o kapıya kilidi asacak ve de o kilidi korumaya çalışacak.
Bütün bunların yaşandığı emek kentinden, Bursa’ya ve silkiniş için ayağa kalkan tüm işçilerin kalabalıklar halinde yaşadığı diğer kentlere bin selam olsun.
Şanlı 15-16 Haziran direnişi geleneğini yaşatıp geliştirmek, yeni ufuklar açmak için adım atmanın tam zamanıdır.