Biraz hayal gücümüzü kullanalım! Hatta bir kara ütopya denemesi yapalım.
Yıl 2023 ve konu da; eğitim sisteminin durumu, müfredat, disiplin kuralları, öğrencilerin gelişmelere dönük tepkisi ve başlarına gelenler olsun...
*****
Bu sene, cumhuriyetin 100. yıl kutlamalarına da denk geliyor. (Biz kutlamıyoruz tabi, biz 10 yıldan fazladır cumhuriyetin yıl dönümlerinde protesto eylemi düzenliyoruz.) Kutlamayı ülkedeki şeriatçılar yapıyor. Ama onlar da cumhuriyeti değil, yıllardır düşleyip 15 yıl önce başladıkları işi sonlandırmanın hazzını yaşıyor; şeriatın ülkeye hakimiyetini kutluyorlar.
Yüzüncü yılın vecizesi, “21. Yüzyılın AK Vizyonu” oldu. Sloganı ise; “çok yaşa haşmetli padişahımız”...
Laf aramızda, dilekleri de kabul oluyor galiba, adam ölmedi gitti. Hasta, şu bu diyerek milleti beklentiye gark ettiler. Hâlâ yaşıyor kefere... (Televizyonda her gün kefere diye diye, bize de bellettiler bu sözü.)
Neyse, eğitim ve öğretimdeki tabloya bakarsak, durum şöyle; karma eğitim yıllar önce kaldırılmış, kızlar ve erkekler ayrı okullara gönderilmeye başlamıştı. Kız çocuklarının okul pencereleri de kapkara camlarla döşendi. Sokaktan geçen erkeklerle göz göze geliyorlarmış. Okula gidebilmesi için kızların ve kadın öğretmenlerin peçe ya da burka takma zorunluluğu var lakin birisi bakınca görmese bile hayal edebilirmiş...
Bu arada, kızların okul bahçesinde oynamalarının yasak olduğunu da ekleyelim. Liselerde zaten kız öğrenci kalmadı. Daha o yaşa gelmeden evlendiriliyor çocuklar.
Okulların tamamı birkaç yıl önce paralı oldu. İlkokulda okuyanlar yılda en az 15 bin lira, ortaokul ve liseye gitmek isteyenler ise 25 bin lira ödemek zorunda. Parası olmayanlara camilerde bedavaya Kuran ve Arapça eğitimi veriliyor.
Bir de “cihat okulları” var. Burada dini ve askeri eğitim alan cihatçılar, diğer bölgelerde şeriatı yayma mücadelesine desteğe gidiyor. Cihat okullarındaki gençlerin bazıları da “intihar eylemcisi” olarak yetiştiriliyor.
Öğretmenler ise, her yıl bir ay “İslami eğitim kursu”na gönderiliyor. “İmansız eğitim” dedikleri “Allahsız” müfredatın yerine getirilen yeni sistem ve disiplin uygulamaları anlatılıyor bu kurslarda.
Kadın öğretmenlerin erkek öğrencilere ders vermesi de yasak. İsmini vermek istemeyen bir kadın muallimin söylediğine göre, matematik gibi dünyevi dersleri bir iki saat anlatmak yeterliymiş. Kimya, fizik, sosyal bilimler, sanat ve spor dersleri yasaklanmıştı zaten. “Öbür dünya için yaşayan bir insanın ne işi var bu dünyanın matematiğiyle, çarpım tablosuyla, Sırat köprüsünün başında sayım mı yapacak” dedi haspa.
Bütün öğretmenler ve öğrenciler bu eğitim sistemini gönül rızasıyla kabul etmiyor ama ne gam, ağlayarak tesettüre giren kadın öğretmenler “başka şansımız mı var” diye yakınıyor.
Okulları kapatılıp camiye yollanan 20-30 kadar erkek öğrenci de “okul istiyoruz” diye eylem yaptı geçenlerde, ama sen misin dile gelen, yakalananlar yedi kırbaçı...
Eğitim kurumlarını yöneten mollalar, tek ve temel kitap olan Kuran'ın hiç bir zaman elden düşmemesi ve müesses nizamın korunması gerektiğini, aksi durumda kırbaç cezasının farz olduğunu söylüyor...
*****
Burada uyanalım ve bugüne, 2014'e dönelim. Sonra, yukarıdaki cümleleri okuyup “amma da uydurmuş, hayal gücüne bak” diyenlere de açıklayalım: Az önce eğitim-öğretim uygulamaları ile ilgili okuduklarınızın hiçbiri uydurma veya hayal ürünü değildir.
Karma eğitimin kaldırılmasından, kız öğrencilerin durumuna, cihat okullarına ve kırbaç cezasına kadar... Her bir anlatılan, IŞİD'in Suriye'de ve Irak'ta; Rakka'da, Diyala'da, Musul'da, Deyr ez-Zor'da hayata geçirdiği uygulamalardan derlenmiştir. Hepsi gerçek, yaşanmış ve yaşanmaktadır...
Şimdi tekrar soralım; bunlar ürpertici bir distopya mı gerçekten? Yahut Türkiye bu manzaraya çok mu uzak? Yoksa ülkemizi ve bölgemizi kuşatan gericiliğin 2023 hedefi, farklı bir eğitim-öğretim tablosu, farklı bir ülke mi vaat ediyor?
AKP ve IŞİD'in misyon ortaklığı, ideolojik saiklerinin aynılığı, ilkokula türban sokulması, zorunlu din dersinin boşalan freni, fen derslerinin içeriğinin dinselleşmesi, okulların imam hatipe dönüştürülmesi, Milli Eğitim'deki gerici kadrolaşma, camilerde, Kuran kurslarında örgütlenip şeriat savaşına gönderilen cihadistler... Daha birçok örnek verilebilir.
Sadece son iki haftada yaşanan olayları hatırlayalım;
- Maltepe'de bir ortaokulda imam toplu namaz kıldırdı. İlçe Milli Eğitim Müdürü ise vaaz verdi.
- Üsküdar Belediyesi “İlk Namaz” eğitimi verdirdiği ilkokul öğrencilerini sonra topluca camiye götürdü.
- Eğitim Bir Sen karma eğitimin kaldırılmasını önerdi. Eğitim Şûrası, anaokulunda kız erkek ayırma kararı aldı.
- Ankara'da bir Din Kültürü öğretmeni, birlikte müzik dinleyen kız ve erkek öğrencileri, “ahlaksızlar, şerefsizler” diye hakaret ederek dövdü.
- Rennan Pekünlü laik eğitim ilkesini sahiplendiği için cezaevine atıldı...
Halep'i Yozgat'a çeviremeyen AKP'nin, Ankara'yı Rakka'ya çevirmeye çalıştığı, rol modelinin ise IŞİD'den başkası olmadığı açık değil mi?
AKP'nin eğitimin geleceğiyle ilgili planlarını anlamak için, sadece 19. Eğitim Şûrası'nın içeriğine sinmiş yobazlığa bakmak dahi yeterlidir.
Türkiye ilerici ve solcularının bayrağını yükseltmeye çalıştığı “laik ve parasız eğitim” mücadelesi, tam da bu nedenle bugünün gerçek kavga konusu, aydınlık, eşit ve özgür bir gelecek kurma mücadelesinin de buzkıranlarından biridir.
Yatağan'da çocuklarının geleceği için nöbet tutan işçinin direnişi de, Kadıköy'de öğrencilerin laik eğitim hakkını savunan annenin mücadelesi de bu nedenle bir ve aynıdır.
Ne mutlu ki, Yatağan'daki işçiyle Kadıköy'deki öğrenci velisinin bu aynılığın farkında olması ve mücadele birliği; gericiliğe ve sömürüye karşı kavgamızın da en büyük zenginliği ve en önemli avantajıdır.
Ve bugün ülkenin her bir noktasında; Yatağan'da, Validebağ'da, Ağaçlı'da, Yırca'da, Çaldağı'da... madenlerde işçilerin, okullarda “imam hatipe hayır” diyen ailelerin bilincinde... Türkiye'nin çocuklarının cehalete ve yoksulluğa esir edilmesine karşı bir mücadele büyümektedir.
Ve tarih biliyor ki, o kara ütopya, o karanlık tablo dağılacak. AKP de ütopyasıyla, padişahıyla, sarayıyla, yavuzuyla, hırsızıyla 2023'e kalmadan yok olup gidecektir.