Zamlar kadının yoksulluğunu arşa çıkardı

Zamlar kadının yoksulluğunu arşa çıkardı

Ekonomik kriz emekçi kesimleri 7'den 70'e etkilerken, kadınlar “Ekonomik krizi bize sorun” dedi…

Fotoğraf: Evrensel

Ayşenur Önal 

AKP iktidarı kısa sürede 4-5 katına çıkan temel ihtiyaç ürünlerindeki zamları KDV indirimi ile tutmaya çalışırken, döviz kuru ve enflasyondaki sert yükselişle maliyeti artan ürünlere zamlar gelmeye devam ediyor. İndirimler zamları sübvanse etmeye yetmezken, eşit işte eşit ücret dahi alamayan kadınlar “Ekonomik krizi bize sorun” diyerek, yaşadıkları krizi İleri Haber’e anlattı.

Temel ihtiyaç ürünlerinden olan sabun, şampuan, deterjan, dezenfektanlar, ıslak mendil (sabun, deterjan veya solüsyon emdirilmiş olsun olmasın), tuvalet kağıdı, kağıt havlu, kağıt mendil ve peçete, diş fırçası ve macunu, diş iplikleri ile bebek bezi, hijyenik ped gibi ürünlerin satışında KDV oranı yüzde 18'den yüzde 8'e indirildi.

Döviz kurlarındaki sert yükseliş ile marketlerdeki tüm raflara fahiş zamlar gelirken, KDV indirimi ile bahse konu olan ürünlere sadece 50 kuruş ile 5 lira arası indirim geldi.

Geçen ay temel gıda ürünleri arasında yer alan baklagillerdeki KDV yüzde 1’e indirilirken, bugün raflardaki neredeyse tüm baklagillere de en az 1 TL zam yapıldı.

‘GELEN ZAMLAR KADININ YOKSULLUĞUNU DA GİDEREK GÖRÜNÜR KILIYOR’

Genel ekonomik krizin içinde en çok ikincil iş gücü olarak görülen kadınların etkilendiğini kaydeden ve kendiside bir restoranda aşçı olarak çalışan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Kadın Büro Sekreteri Sevgi Özlem Gülmez, “Kadın işsizliği artarken hane gelirinin gelen zamlar karşısında gittikçe erimesi kadın yoksulluğunu da giderek görünür kılıyor. Halk ekmek kuyruklarında saatlerce beklemeyi göze alan da pazarların en ucuz saatlerini bekleyerek alışverişe çıkan da bu eriyen gelirle evi geçindirmek zorunda kalan kadının sırtında bir yük haline geliyor” sözlerine yer verdi.

‘PEDLER LÜKS DEĞİL, İHTİYAÇTIR VE DEVLET TARAFINDAN ÜCRETSİZ DAĞITILMALIDIR’

KDV indiriminin fiyatlara yansıtılmadığını belirten Gülmez, şöyle konuştu:

“Diğer giderler gittikçe yükselirken genel bir ucuzluk beklemek hata olur. Doğalgaza ve elektrik üretimi için kullanılan doğalgaza dün geceden geçerli olmak üzere yüzde 35 40 arası zam geldi. Yani doğalgazla beraber elektriğe de zam geliyor. Benzin zamları ise artık öngörülemez bir noktada. Bu koşullarda her gün bir öncekine göre daha yoksullaşmış olarak uyanıyoruz. Geçmediğimiz köprülere, gitmediğimiz havaalanlarına ödediklerimiz de cabası. Geçiş garantili yollar, hasta garantili hastaneler, müşteri garantili havaalanları sadece bizi değil torunlarımızı bile bir borç yükü altında bırakıyor. Sadece temel gıda ürünleri bile açlık sınırı altında yaşayan milyonlarca emekçi ailesinin belini büküyor.

Hijyenik ürünlerine gelen yüksek zamlar ve yüzde 18’lik KDV kadınların haklı tepkisi ile temel ihtiyaç oranı olan yüzde 8’e düşürüldü. Ancak bu yetmez hijyenik pedler lüks değil, ihtiyaçtır ve devlet tarafından ücretsiz dağıtılmalıdır.”

‘GIDADAKİ KDV İNDİRİMİ SADECE 3 HAFTA RAFLARA YANSIDI, SONRASI YİNE ZAM…’

18 yıldır market emekçisi olan Ayşe Sibel Levent, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın temel gıda ürünlerine getirdiği KDV indirimlerini hatırlattı. 18 Şubat’ta gelen indirimin raflara sadece 3 hafta yansıdığını ama maliyetlerin çok fazla arttığı için zam olarak geri döndüğünü söyledi. Kendisinin çok sevdiği bir çikolatanın kısa sürede 3,95 liradan 6 liraya çıktığını ve KDV indiriminden sonra da 7,95 liraya yükseldiğini kaydeden Levent, “3 hafta sürmedi yani indirim. Şimdi gelen KDV indiriminde de zaten 10 liralık olan kağıt havlu 80 lira olmuş bugün geri 70 liraya düşürdüler. Belki 2 hafta sonra 100 lira olacak.

Sektörün temsilcisi olarak bu zamları ben takip edemiyorum artık. Biz mağazaya sabah 8’de gidiyoruz ve bize 1 poşet dolusu değişecek etiket veriyorlar. İlk defa bu yıl böyle bir şey yaşıyoruz. Her yıl zam geliyordu evet ama bu çok uzun aralıklarla oluyordu. 6-7 aydır takip bile edemiyoruz. Biz bile şok geçiriyoruz artık zamlara. Eskiden çay molasına çıkarken 2 bisküvi alıp çıkardık artık hiç kimse almıyor” sözlerine yer verdi.

Zamların her alanda artık cep yaktığına dikkat çeken Levent, alışveriş yaparken yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Bunların ötesinde pazardan alışveriş yapmaya gittiğimde 4 tanesini 1 liraya aldığım maydanozu 3 liraya aldım. Oturup kısır yapmaya kalksam maliyeti 100 lirayı bulacak. Eskiden en ucuz dediğimiz şeyler bunlar. Artık ben indirimleri takip edip yemekleri dışardan sipariş ediyorum. 3 kişiye yemek yaptığımda maliyeti çok fazla oluyor. Ama indirimle 3 kişiye 30 liraya yemek söylediğim zamanlar oluyor. Çoğu zaman sipariş ediyorum yemekleri.

Eskiden yaz aylarında kışa hazırlık yapıyorduk ama ben bu sene insanların kışa hazırlık yapabileceğini sanmıyorum. Benim yaptığım gibi artık herkes günlük yemeğinin alışverişini yapabilecek. 200 gram tavuk, az sebze alacak ve günlük pişirecek. Artık kiloyla domates, soğan, patates alabilecek durumda değil kimse”

‘DEVLET OKULUNDA OKUYAN ÇOCUĞUMA PARA YETİŞTİREMİYORUM’

Zamlarla boğuşurken bir de çocuk yetiştirmeye çalıştıklarını belirten Levent, “Ben bu zamların üzerine devlet okulunda okuyan çocuğuma para yetiştiremiyorum. 23 Nisan yaklaşıyor ve okul 200 liraya elbise diktirelim diyor. Ben çok kızıyorum herkesten istemelerine ama bu kez müdahale edemiyorum. Altı üstü tüllü düz bir elbise. Geçen mesela okul fotokopi kağıdı istedi. 2 tane aldım ve 60 lira verdim. Ekim gibi yine istemişlerdi 25 liraydı almadım ama şu sürede tanesi 60 lira olmuş.

Artık bir şey almamaya çalışıyorum. Bu sene hep aynı şeyleri giymeye çalışıyorum. 2 ayakkabı giyiyorum, kış boyunca şirketin verdiği ceketle gezdim. Mont bin TL olmuş. Alamazdım yani ona para veremezdim. 2 kişi çalışıyoruz ve kıyafete para ayıramıyoruz. Bir şeyler kısmaya çalışıyoruz sürekli” diye anlattı.

‘EKONOMİK KRİZİ BANA SORUN SİZ’

Eşi ve çocuğu ile bir evde yaşayabilmek ve o eve eşyalar alabilmek için sürekli bankalara borçlanmak zorunda olduklarını anlatan Levent, “Biz iki kişi çalışıp eve bir eşya alamıyoruz, alabilmemiz için kredi çekmemiz gerekiyor. Bütün maaşım yattığı gibi krediye çekiliyor. Hesabım zaten ekside, eksiden çekip kredi ödüyorum. Ekonomik krizi bana sorun siz. Üniversite öğrencilik yıllarım gibi oldu artık. Kahvaltıya yiyecek bir şey bulamazdık bakkala yazdırırdık, şimdi evlerde bu halde. Sebzelikler boş, balkonlarda patates soğan kalmadı” dedi.

‘YARIN NE OLACAK BİLMİYORUZ, HER GÜN GÖZÜMÜZÜ ZAMLA AÇIYORUZ’

Yapılan indirimin eve yansımalarını değerlendiren tekstil sektöründe makineci olarak çalışan Şükran Bozkurt Kalçın, indirim geldiği iddia edilen ürünler hakkında şunları söyledi:

“Eskiden peçete alabilir ve kullanırdık. Şu anda ben peçeteyi kullanmaya çekiniyorum. 32’lik bir havlu peçete tarım kredi kooperatifinde 99 TL olmuş. Ben bir vatandaş olarak o peçeteyi nasıl kullanabilirim? Bir ramazan pidesi olmuş 6 lira, evin içinde 4-5 kişi yaşıyorsa ortalama bütün maaş ekmeğe gidecek. Ben daha önce evimde 1 tencere yemeği kaynatırdım, yersek yeriz, yemezsek kalır derdim. Şimdi bir tencereyi bugün de yarın da yiyelim diyorum. 2 bin 850 liralık asgari ücreti 4 bin 250 liraya taşıdılar ama o zamanki fiyatlarla bu fiyatları karşılaştırdığın zaman asgari ücret zammını 2’ye 3’e katlıyor. Çok büyük zarardayız. Bir tüp 260 lira olabilir mi? Elektrik faturası geliyor 800-900 ya da 1000 lira.

Asgari ücretli biri evinin kirasını ve faturalarını öder sadece. Başka hiçbir şey yapamaz, yiyemez, içemez, giyemez. Eğer bir evin içinde 2 kişi yaşıyorsa ve sadece tek asgari ücret giriyorsa başka hiçbir şey yapamaz. Faturalar, evin kirası bir de tüp alınca maaş bitiyor. Bu şartlarda karın doyuramazlar. Ben 40 yaşındayım bu ülkeyi ilk defa bu halde görüyorum.”

Yoksulluğun gittikçe arttığına değinen Kalçın, “Geçen gün ekmek dışarda kalmış taş gibi olmuş, çocuğuma çöpün yanına koy ineklere verirler dedim. Bu sırada adamın biri gelip çocuğumun elinden o ekmeği aldı, ‘Sizin bu çöpe attığınızla biz karnımızı doyuruyoruz’ dedi. Taş gibi ekmeği suyla ıslatıp yiyecektir. Yarın ne olacak bilmiyoruz, her gün gözümüzü zamla açıyoruz. Neyi nereden kısacağımızı bilmiyoruz. Bir gün zam gelmese kafayı yeriz herhalde zam gelmiyor diye. Kimse sesiniz çıkarmıyor. Ben elektrik faturası çok gelmesin diye her odadaki ampulü 1’e düşürdüm ve saat 10’dan sonra indirimli dediler diye 10’a kadar elektrik kullanmamaya çalışıyorum. Ama bu indirimi bir türlü göremedim” sözlerine yer verdi.

‘AKARYAKITA ZAM, EKMEĞE ZAM, UNA ZAM, BULGURA ZAM YANİ HER ŞEYE ZAM’

Yağın 2500 lira olduğunu ve fakirlerin yediği kızartmanın bile çok lüks bir hale geldiğini kaydeden Kalçın, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Mercimeğin kilosu 30 lira olmuş. Çorba da kızartma da artık lüks. Durum çok kötüye gidiyor. Düzelmesinden vazgeçtim ama artık zamlar bir yerde dursun. Akaryakıta zam, ekmeğe zam, una zam, bulgura zam yani her şeye zam. Bir bize zam gelmiyor. İş yerinde bir arkadaşım var kadın dul ve çocuk okutuyor. Kira, faturalar vs. her şeyi var. Zamlar geldiğinde asgari ücrete zam daha gelmemişti ve aldığı para 2 bin 853 liraydı. Yeni zamlı maaşı 20 Şubat’ta aldı ve o gün gelene kadar herkesten 5 lira ekmek parası aldı.

‘AÇLIKLA SINANIYORUZ’

Zamların ardı arkası kesilmiyor. Yumurta 60 lira, şekerin kilosu 20 lira, ekmek her gün zamlanıyor. Bugün ne aldıysak kardayız. Yatıyoruz kalkıyoruz zam. Hala daha Avrupa bizi kıskanıyor diyorlar. Açlıkla sınanıyoruz resmen. Ben okula giderken çocuğuma tost yapıyordum, tost yapmayı bıraktım. Kaşar peynir olmuş 80-90 lira, hadi onu geçtik elektrik çalışıyor. Artık beyaz peyniri koyuyorum ekmeğin arasına onu yediriyorum. Tost istiyor ama pahalı olduğunu söylüyoruz. Okulun isteklerini bile karşılayamaz hale geldik. O kadar ki zaman kötüye gitti. Neyse ki bende ki 1 çocuk. Geçenlerde eşofman takımı alalım dedik ama benim 3 günlük yevmiyem okulun istediği bir eşofman takımı ediyor. Benim 3 günlük çalışmam demek çocuğumun beden dersinde giyeceği bir eşofman takımı demek oluyor. Öğretmen eşofman takımı olmayan derse gelmesin demiş, mecburi aldık. Bunun yanı sıra okul kıyafetleri de çok pahalı. 25 liraya aldığım sweat şu anda 75 lira olmuş.”

‘İNSANLARI RESMEN YA KÖTÜ YOLA YA HIRSIZLIĞA YA DA ÖLÜME SÜRÜKLÜYORLAR’

Vatandaşın ayaklanmaktan başka çaresi olmadığını söyleyen Kalçın, “Bir yerde bu vatandaş dur demek zorunda. Yoksa herkes aç, yakın zamanda hırsızlık artacak, dolandırıcılık çoğalacak. Önlüyoruz diyorlar ama bu çoğalacak. Vatandaş aç ve bu duruma mecbur bırakılıyor. Bir baba çocuğunun istediğini alamazsa ne olacak? Ya intihar edecek ya çalacak. İnsanları resmen ya kötü yola ya hırsızlığa ya da ölüme sürüklüyorlar. Zaten yaşadığımız hayat da pek hayat değil. bu milletin artık bir dur demesi lazım. Zamları düşürmesinler ama yükseltmesinler de. Artık önümüzü bir görelim. Bugün yağ alıp yarın tuz almayı hesap edebilelim. Biz aldığımız maaşın ne alabileceğini hesap edemiyoruz. En ucuz ot deniyor ama ot bile yiyemiyoruz. Hükûmetin başındakiler manda yoğurdu yiyorlar ama…” diye konuştu.

DAHA FAZLA