Zamanımızın büyük macerası nedir?
Geçmişle bağlantı kurarak ayrıntılı bir gelecek tasavvuru konusunda ipuçları barındıran kitabın yazarı bütün insanların düşünce dünyasının tanınması önerisinde bulunuyor. Bu öneriye Zeldin’i tanıyarak başlayabiliriz. Farklı bir bakış açısı içeren kitap, Aydın Çavdar’ın güzel çevirisinin de etkisiyle haz ile okunuyor.
Doğruyu biliyorken harekete geçmemek, doğruyu bilmemektir.
Wang Yang-Ming
Birkaç iyi sevişmeden,
daha fazlasını veremez hayat,
Sonra da ölürüz zaten.
John Wilkes
Ufuk Akkuş
Bilgilenme sürecini yaşamın en büyük hazlarından biri olarak gören düşünürler vardır. Bu düşünürler, bilgiye ulaşmanın dışında bütün haz arayışlarının geçiciliğinden yola çıkarak sonsuz bir merak ve bilgilenme sürecinin yaşamdaki temel önemini ön plana çıkarırlar. Theodore Zeldin “Hayatın Gizli Hazları” adlı kitabında insanın haz arayışında ve kendisini hayatının acımasızlığına karşı savunabileceği silahlar konusunda gizli, söylenmemiş ve unutulmuş olanı arama amacıyla yola çıktığını söyler. Kitabın her bölümü farklı bir medeniyet ve dönemden bir insanın anlatımıyla başlar. Zeldin, o insanları seçme nedenini yaşadıklarına dair içten ifadeler bırakmalarına ve bu durumun kendisinde bazen ölüleri tanımanın yaşayanları tanımaktan daha kolay olduğu düşüncesini uyandırdığını vurgular. Bu perspektif sayesinde Zeldin, hayatın neler içerebileceğini bulmak adına yeni yönler aramaya giriştiğini ve bu insanlar sayesinde neler kaçırdığından haberdar olma mertebesine ulaştığını ifade eder.
Düşünmeyi bir sosyal etkinlik olarak görmeyi tercih ettiğini söyleyen Zeldin’e göre birbirine benzemeyen bireyler arasında, görünüşte uyuşmayan fikirler arasında, geçmiş ve günümüz arasında şüphe götürmez bağlantılar bulmak gizli hazlara giden yoldaki ilk basamaklardan biridir ve dünyayı bazen yalnızca parlak ışıklar altında değil, zıt renkler içinde görmek daha yararlı olabilir.
Zeldin insanlığın ilk gününden beri var olan maceralarından birincisinin, bir amaç ve daha az benmerkezci bir varoluş peşinde koşmak olduğunu belirtir. İkinci macera; dünyanın tüm yaratıları ve bitkileriyle, denizlerle, toprakla uyum içinde yaşamanın yollarını aramayı içeren düşüncedir. Üçüncü maceranın ise güzellik arayışı olduğu ve güzelliğin birçok farklı şeklinin tadına varmak olduğunu aktarırken zamanımızın büyük macerasının ise gezegenimizin sakinlerini keşfetmek olduğunu vurgular. Sınıflar ve kategoriler hakkında çok şey söylenmiş olmasına rağmen yedi milyar eşsiz bireyden her birinin içten düşünceleri ve karmaşık duygularının büyük oranda saklı kaldığından bahseder. Zeldin, bu tanıma sürecinin imkansızlığının hakkını teslim etmiş olsa da tüm cevapları bulmak gibi bir beklentisi olmayan sonsuz bir yola koyulmanın belirli bir hedefe doğru yolculuk yapmaktan daha ufuk açıcı olduğunun altını çizer. Her bireyin dünyayı daha az iğrenç ve bir parça daha güzel bir yer haline nasıl getireceğini bilme isteğini dile getirir ve bunları bilmeden böylesi bir amaca ulaşmanın imkansız olduğunu söyler. Sınıflardan ve kategorilerden yalıtık bir insan tanımı yapmak eksik ve hatalı değerlendirmelere yol açabilir. Ayrıca insanların tek tek düşüncelerinin öğrenilmesi yoluyla rota belirleme, ütopyacı anlayışı çağrıştırır. Ancak Zeldin’in daha çok üstünde durduğu nokta gündelik hayattaki ikili insan ilişkileri olarak karşımıza çıkıyor. Diğer insanların dünyayı nasıl gördüğünü ve onlar için neyin önemli olduğunu keşfetmek isteğini belirtir. “İki kişi karşılıklı saygı çerçevesinde sohbet ettiğinde ve farklı bir bakış açısını anlamak için gerçek bir ilgiyle birbirlerini dinlediklerinde kendilerini bir başkasının yerine koymayı ve onların bedenine bürünmeyi denediklerinde yalnızca tek bir dakikalığına bile olsa dünya farklı bir yer haline gelir.” Ardında neredeyse her insanın saklandığı maskeyi yalnızca kısmen de olsa kaldırırlar. Birbirlerine karşı açık olma cesaretine sahip iki insan arasında eşitliği sağlamak açısından bu yaklaşım diğer tüm yasalardan daha etkilidir. Zeldin’e göre öğretmek ve eğitim almak, birbirine ihtimam ve lütuf göstermek çift olma fikrini zenginleştirir; farklı tutkuları olsa bile iki yalnız ruhu bir araya getirir.
Kıskançlık, aldatma, aşk, seks, sevgi, erdemli yaşam konuları çerçevesinde kadın erkek ilişkilerini analiz eden Zeldin’e göre iki insan arasındaki sevgi, insanın şefkat duygularını kendi kaygılarının ötesine yayabilmesine ilk adımdır ve sonrasında çocukların uyandırdığı hisle bencilliğin aşılması gelir. Bu hisler hiçbir insanın başka hiçbir zaman yeterince sahip olmadığı cesaretin kaynağı haline dönüşür. İnsan tek başınayken yüzleşemediği tüm korkularla; reddedilme, yitip gitme, yetersizlik korkusuyla, mutlu çehrelerin ardına gizlenmiş tüm korkularla yüzleşme cesaretini bulur.
İnsan aklının gıdasının nerelerde bulunacağına dair değiniler ve insanın kendini gerçekleştirme yol ve yöntemleri üzerine farklı mekanlarda kişisel öyküler ve karşılaştırmalar aracılığı ile okurlarını tarihsel bir düşünce yolculuğuna çıkaran Zeldin; kitabın sonunda naif ve romantik bir öneride bulunur. İnsanların her şeyi zihinsel gıdalara dönüştürebileceği öncülünden yola çıkarak bu kitabın damak tatlarımızı zenginleştirmek adına bir girişim olduğunu aynı zamanda başkalarının zevklerini, fikirlerini, deneyim ve umutlarını keşfetmeyi de kapsadığını söyler. Bu bağlamda okuyucularına Oxford İlham Perisi Vakfı (oxfordmuse.com) web sitesini ziyaret ederek bu çabaya kolayca ortak olmanın yollarını gösterir. Web sitesinin insanları yeni bir projeye davet ettiğini ve amacının da insanları ayıran özelliklerin düşünme kapasiteleri olduğunu ve düşünmenin de herhangi bir eğlence şekli kadar heyecanlı ve tatmin edici olduğunu göstermek üzere altını çizer.
Geçmişle bağlantı kurarak ayrıntılı bir gelecek tasavvuru konusunda ipuçları barındıran kitabın yazarı bütün insanların düşünce dünyasının tanınması önerisinde bulunuyor. Bu öneriye Zeldin’i tanıyarak başlayabiliriz. Farklı bir bakış açısı içeren kitap, Aydın Çavdar’ın güzel çevirisinin de etkisiyle haz ile okunuyor.
KÜNYE: Hayatın Gizli Hazları, Theodore Zeldin, Çev. Aydın Çavdar, Ayrıntı Yayınları, 400 Sayfa.