Yolu en iyi yürüyen anlatır
“Hepimiz düş kurarız dostum, hepimiz. Bazı insanların diğerlerinin kanından beslenmediği, çocukların makineli tüfeklerle öldürülmediği, havayı özgürce soluyabileceğimiz daha iyi bir dünya düşleriz."
Şilan Geçgel
Portekizli yazar ve eylemci Alvaro Cunhal’ın devrimci faaliyete katılışı, lise yıllarına tekabül eder. Öğrencilik dönemiyle birlikte adımlamaya başladığı uzun ve meşakkatli sosyalizm yolu, Cunhal için mücadele içerisinde, arayışla ve dirençle geçer. Portekiz Komünist Gençlik Federasyonunundan, Portekiz Komünist Partisine, daha sonra ise partinin illegal faaliyetlerinde görev almak üzere yeraltı kadrosuna geçişini inatçı karakterinin bir iz düşümü olarak kesintisiz sürdürür.
Yeraltı kadrosuna geçmesinin ardından defalarca kez tutuklanan ve faşizmin zindanlarında işkence gören Cunhal, her serbest kalışında yine partinin ve dolayısıyla sosyalizm mücadelesinin yolunu tutar. Parti içerisinde politika üretimi, merkezi sorumluluklar, işçi örgütleme komitelerinde aktif görev yapan, yorulmak nedir bilmeyen bir devrimci olarak yaşar. Yine Cunhal, Karanfil Devrimi olarak bilinen Nisan Devrimi’nin koşullarının hazırlanmasında aktif rol oynayan parti kadrolarından biri olarak meydanda yerini alanlardandır.
Tüm yaşamı siyasi mücadeleden ibaret değildir Alvaro Cunhal’ın. O kötü koşullar altında dahi yazmaktan ve üretmekten vazgeçmeyen bir yazar, sosyalist gerçekçilik akımına önemli eserler kazandıran bir edebiyatçıdır aynı zamanda. Hapishanede kalırken kaleme aldığı ve hayli ilginç yollarla dışarıya çıkartılan, mahlasla yayınlanan birçok kitabın ardındaki gizli duygu, gizli öfkedir.
"Yazarın kim olduğunu bilmiyoruz. Bulunan tek kopyada imza yoktu. Yalnızca, iliştirilmiş küçük bir kağıt parçasında mahlas olduğu belli olan, acele karalanmış 'Manuel Tiago' ismi okunabiliyordu.
Yazarın kimliğine ulaşmamızı sağlayabilecek kişilere danıştık. Ancak bir sonuç alamadık. Bu yüzden bizim için yazar da tıpkı romanındaki kahramanla gibi 'isimsiz kahraman' adıyla anılmayı hak ediyor."
Yarın Bizimdir Yoldaşlar’ın girişinde yer alan bu not, başka kitaplarında da mevcuttur. Cunhal’in en durağan, en etkisiz olmak zorunda bırakıldığı yerlerde-hapishanelerde- “durmamasının” bir irade beyanı olarak somutladığı, kağıda döktükleridir bu kitaplar. Yazar, faşizmin en çok “dur” dediği yerde durmamak iradesinin fiziki bir mobilizasyondan çok daha fazlası olduğunun bilinci ile yazar. Çünkü devrimciler için dur ihtarı, koşmanın bin bir türlü çeşidini bulmaktır aynı zamanda.
Yıllarca Manuel Tiago mahlasıyla yazan Alvaro Cunhal’ın, aslında kim olduğunun parti kurullarınca bilinmesine rağmen kamuoyu ile paylaşılması, çok sonra Altı Köşeli Yıldız isimli kitabının tanıtımı sırasında gerçekleşmiştir.
Cunhal, Yarın Bizimdir Yoldaşlar başta olmak üzere Beş Gün Beş Gece, Altı Köşeli Yıldız, Eulalia’nın Evi, Kumda Bir İz gibi birçok kıymetli romanı kaleme almıştır. Bu eserlerin neredeyse hemen hepsinde okurun dikkatini ilk çekecek şey, anlatının kuşkusuz otobiyografik öğeler taşıdığı gerçeğidir. Yazarın bir devrimci olarak örgütlü hayatı, yeraltı mücadelesini ele alışı; bunların zorluklarına dair samimi ve insani vurguları, hapishane günleri ve mücadelenin geleceğine dair tasavvurları romanlarında kendine geniş yer bulur.
Yarın Bizimdir Yoldaşlar; yazarın Türkiyeli okur tarafından en çok bilinen, bu otobiyografik öğeler açısından en zengin bir metinlerinden biridir. Yazar, kendi kişisel hayatından önemli bir deneyimi romanlaştırırken dönemin koşullarından, kişisel çıkmazlarından ve mücadele arkadaşlarından da sıklıkla bahis açar. Bu açıdan ele alındığında sosyalist gerçekçi edebiyatın önemli bir köşe taşıdır.
Uluslararası komünist mücadelenin önemli bir mevzisi olma sorumluluğunu üstlenen Portekiz Komünist Partisinin deneyimleri, örgütlenme çalışmaları, yoldaşlık anlayışları ve kitle faaliyetlerinden önemli ipuçları çıkarabileceğimiz bu roman; esasen Portekiz kırsalında örgütlenme faaliyeti yürüten parti militanlarının gündelik hayatını anlatmaktadır.
Toplantılarını samanlıkta, köylerde, hareket halindeki trenlerde yapan partililer, büyük bir örgütlenme faaliyeti ve kitlesel bir greve hazırlanırken dört koldan faşizmle mücadele etmeye, yoldaşlarını kollamaya ve mücadeleyi büyütmeye de devam ederler. Faşist Salazar diktatörlüğü döneminin genel havasını soluduğumuz bu roman, komünistler açısından da bir varlık yokluk kavgası olarak kendini anlatır.
Bu romanı, diğer mücadele romanlarından ayıran en önemli özellik, ilk defa bir mücadele romanın Türkiyeli sosyalistlere “Partili mücadele nedir?”, “Partili mücadele nasıl verilir?"i anlatmasıdır. Bir parti birimi nasıl toplanır, teorik üretim nasıl yapılır, parti yöneticilerinin ve kurulların zaafları nasıl aşılır gibi bir dizi gündelik dert; bu romanın anlatış akışı içerisinde işlenmiş, sanki genç komünistlere deneyim aktarmak gibi gizli bir amaçla bezenmiştir. Cunhal, durmama iradesini sanki bir bayrak teslimi gibi kendinden sonra gelenlere emanet etmiştir.
Yarın Bizimdir Yoldaşlar’da devrimciler bir robot gibi mekanik, parti görevini yapmak için “aynılaşmış”, duyguları ve hisleri olmayan insanlar da değildir üstelik. Bizim romanımızda, devrimci karakterler tüm insani özellikleri, doğruları, yanlışları, zaafları ile işlenir. Barikatta en önde kavga eden de onlardır, yeri geldiğinde partiyi yerden yere vurarak eleştiren de… Bu devrimciler, kitabın kapağını açtığımız andan itibaren kusursuz birer kahraman olarak değil; etiyle kemiğiyle gülen, ağlayan, seven, sevişen ve en önemlisi yaşayan birer dost gibi yanımızda gezinmeye başlarlar.
Mücadele etmek ateşinin insanın içini nasıl yakıp tutuşturduğunu; “gerçek” karşısında kişisel çıkarların ve kariyerizmin nasıl alaşağı edildiğini; aşkın, sevginin kişisel menfaatlerle değil, bir amaçla bezendiğinde hayatı nasıl bir şölene dönüştürdüğünü anlatıyor Yarın Bizimdir Yoldaşlar. Bu roman, hiç düşmemenin değil ama muhakkak ayağa kalkmanın bir manifestosudur ve kuşkusuz daha nice kez “yolda olanlara” yoldaşlık edecektir.
Künye: Yarın Bizimdir Yoldaşlar, Manuel Tiago, Çev. Canberk Koçak, Yordam Edebiyat, 2021, 511 sayfa.