Yer altından gökyüzünün ışığına…
Doğanın o mucizevi gücüyle içimizdeki hayvanı buluşturmak, belki de bizleri özgürlüğe yani kendimize açan kapının ta kendisidir. Ve bir savaşın sona ermesi, barışı ısrarla yazdığımız bir mağaranın yeryüzünün ışığıyla aydınlanmasıyla mümkün olacaktır. Yer altından yer üstüne ulaşan ışığın gölgesinde, kendini bulma ve cesaretin serüveni…
Umut Dağlar
Uyanış... Gökyüzünü kucaklamak gerçekten içimizdeki hayvanı bulmak mıdır? Veya bir gerçeği yakalamak demek bir düzenin tepetaklak olmasına mı bağlıdır? Cesaret nedir? İtaat, sadece bize direkt söylenenlerle mi ilgilidir? Savaş dediğimiz şey, gerçekten sadece yer üstünde midir? Kendi içimizdeki barışı bulmak, mağara duvarlarına “Bu bir savaş değil!” yazmakla ne kadar mümkün olur?!
“Eksik Dünya Baltı”, bir kitap içinde ne kadar soru sorulabilecekse o kadarını sığdırmak üzere kaleme alınmış. Soruların cevapları her bir sayfada üstüne eklenen sorularla karşılık bulurken, yine her bir sayfada sanki gökyüzüne tekrar tekrar gözlerimizi açıyoruz.
“Bir İD ilk kez barışı gördüğünde gözlerine dolacak ışığı merak ediyordum…”
Yer üstünün çirkin, acı dolu ve mutsuz yaşantısına karşılık yeraltında İD’lerden oluşan Baltı’da, bir gün çarklar sanılanın aksine dönmeye başlıyor. İşte o günden sonra Baltı halkı, kendilerine anlatılan hikayelerden arınmaya başlıyor. Hem de korkunç bir karmaşayla! Eriyen birçok şeyle birlikte! Ve sonsuz bir bilinmezlikle… Oysa yüzyıllardır, yer üstünün savaşından uzak kalmak için yerleştikleri yer altı, onlara müthiş “güvenlik” duygusunu temin ederken; İD’lerin birer köstebek değil de içlerindeki hayvanları- yani tam olarak kendi benliklerini- bulacağını tahmin etmiyor. Uyanış gizemli ve tedirginlikle dolu… En çok da sancılı! Çünkü günışığına ulaşmak, içinde bulundukları mağara ve tünelleri aşmaktan kat be kat zorlu. Yıllardır kendi merkezlerinde ürettikleri ışıktan çok farklı ve İD’lere acı veriyor. Her şeye rağmen, İD’ler o ışığa doğru ilerlerken içlerindeki hayvanlara sarılarak güç buluyorlar bu yolculukta.
Zorlu yolculuğun sonundaysa onları kocaman bir yalan karşılıyor. Yüzyıllardır onlara söylenmiş, bu yalanın sürmesi için belirli düzenekler kurularak devam ettirilmiş bir yeryüzü. Oysa aslında yer altında mağara duvarına yazılan bir cümle, işte o yüzyılların özetiymişçesine bizleri karşılıyor: “Bu bir savaş değil!’’
“Eksik Dünya Baltı”, bizleri merak dolu bir serüvenin tam ortasında, belki de zihnimizden yıllarca silinmeyecek cümleleriyle sarıp sarmalıyor. Yerüstündeki savaştan kendi benliğimizdeki barışa; itaat etmenin sinikliğinden cesaretin ve harekete geçmenin büyülü kapılarını bizlere ardı ardına açıyor. Aynı zamanda bizlere sunulan dünyanın birçok şeyi sorguluyor ve sorgulatıyor her sayfasında. Özgürlüğün ve bunun için gerekli kolektif hareketin zaferini, içimizdeki hayvanlarla buluşturarak fark ettiriyor bize.
Renkleri ve siyahı, karadeliklerin içinde kaybolarak ışığa ulaşmamızı, sınırların sınırsızlıklarını, bayrakların hiçliklerini, liderlerin korkularını, insan- doğa arasındaki o muhteşem uyumu ve öncülüğün değişebilir olabileceğini soluksuz bir biçimde okuyacağınız kitabımız, gerçek ve bilinçaltımız arasında götürüp getiriyor bizi. Tıpkı yer altı ve yeryüzü gibi… Tıpkı bize söylenenler ve aslında henüz görmediklerimiz; çıkış yolu aradığımız bizi hapseden rüyalardan uyanışımız gibi… Sancılı bir rüyanın ardından gözlerimizi gerçeğe açmanın sonsuz rahatlığı gibi…
“Eksik Dünya Baltı”, Uroboros yılanının kendini yutmasıyla, o gün – aslında işte o ilk gün- yeniden doğuyor; günışığının acıtan ve ardından hemen ferahlatan özgürlüğüyle bizleri yer altından yer üstüne doğru bir yolculuğa sürüklüyor…
KÜNYE: Eksik Dünya Baltı, İrem Uşar, Res:Ceyda Karlı, Günışığı Kitaplığı,184 Sayfa.