Yeni bir dünyaya açılan kapı: Rönesans
Rönesans’ın gerçekleşmesini sağlayan düşünürlerin ve felsefelerinin anlatıldığı, Dipnot Yayınlarından çıkan, Giorgio de Santillana’ın kaleme alıp derlediği “Rönesans Filozofları” eseri; okuyucuyu düşünsel seyahate çıkarırken insanlığın karanlığa karşı olan savaşını da anlatıyor.
Şadi Erarslan
Dünya ölçeğinde yaşanan bütün toplumsal olaylar çağlara bölünmüştür. Bir olay yeni bir çağı başlatabiliyor veya kapatabiliyordu. İnsanlığın gelişimini ifade eden bu çağlar bazen binlerce yıl sürebiliyordu. Yaşanan çağlar insanların tahayyül ettikleri gibi olmuyor fakat gelişme kat edilmesi için yaşanması gereken, doğanın kanunları olarak görülüyordu çoğu düşünür tarafından. İnsanlığın en karanlık çağı olarak görülen ve yüzlerce yıl süren, Ortaçağ kendisini bertaraf edecek yeni bir çağa bırakıyordu yerini. Ortaçağ’ın bağrında serpilip gelişen, eski düşüncelerin reformasyona girdiği bir süreç başlıyordu. Rönesans, sancısı uzun sürecek yeni fikirler yaratacak, fikirlerle birlikte katliamların yaşanmasına işaret edecektir. Ortaçağ’dan sonra yaşanan Rönesans, insanlığın yeni bir dünyayı keşfettiğini simgeliyordu ve bu hem somut hem de soyut anlamda gerçekleşiyordu da. Rönesans, bin yıldır süregelen skolâstik Ortaçağ geleneklerine başkaldıran yeni bir düşünsel savaşın da başlangıcıydı.
En belirgin özelliği restorasyon olan Rönesans, filozofların Ortaçağ’da ve geçmişte öne sürdükleri düşünceleri yeniden önlerine koymasıyla farklı bir yöne evrildi. Rönesans hareketinin gerçekleşmesini sağlayan ve bu yolun felsefesini döşeyen düşünürler sayısız tehlikeyle karşı karşıya kalacak, çoğu bu nedenle yargılanıp idam edilecektir. Rönesans’ın gerçekleşmesini sağlayan düşünürlerin ve felsefelerinin anlatıldığı, Dipnot Yayınlarından çıkan Giorgio de Santillana’ın kaleme alıp derlediği “Rönesans Filozofları”; okuyucuyu düşünsel seyahate çıkarırken insanlığın karanlığa karşı savaşını da anlatıyor. Canları pahasına düşünen ve özgeci bir ruha sahip olan filozofların felsefeleri ve seçme yazılarının olduğu kitap insanlığın aydınlık çağına ışık tutuyor.
Rönesans’ın ortaya çıkması birçok nedene bağlıdır. Bu nedenlerin en önemlileri ise dünyada yaşanan teknolojik gelişmeler, pusula ve matbaanın icadıdır. Pusulanın ortaya çıkmasıyla insanlar yaşadığı dünyanın kendilerinden ibaret olmadığını anlamış ve daha önceki inayetli düşünceleri yerle bir olmuştur. Dünyayı keşfe çıkan insanlar, barutun icadının verdiği etkiyle beraber yeni iktisadi koşulların ortaya çıkmasını sağladı. Şüphesiz dünya yeni düşüncelere ve savaşlara gebeydi. Tüm bunlardan habersiz bir şekilde skolâstik çağda yaşayan insanlar kiliseye boyun eğmiş ve onların verdiği kararlar doğrultusunda itaatkâr ve tahakküm altında yaşamayı benimsemişlerdi. Öyle ki skolâstik çağda yaşayan düşünürler bile felsefeyi Hristiyanlık öğretisiyle birleştirmeye çabalamış ve bir ölçüde başarılı da olmuşlardır. Aristoteles ve Platon’un öğretilerinden yola çıkıp yeni bir felsefe icat etmeleri insanların Dekandans Dönemi’ni yaşamalarını engelleyememiştir fakat ışık karanlıkta gizilidir. Gelişme ne kadar karanlığa teslim olursa ortaya çıkması da o denli güçlü olacaktır. Sonraki çağlarda yaşanan gelişmeler bunu gösterecektir. Kendi yazgısını kendi belirleyen, inisiyatif sahibi insanların özgeci yapıları, insanlığa yeni bir çağ yaşatacak seviyeye ulaşmıştır. Tıpkı Ortaçağ filozofları gibi Rönesans filozofları da arkaik düşünceleri yeniden önlerine koyacak yeni bir felsefenin doğuşunu müjdeleyeceklerdir.
Rönesans filozoflarının en belirgin yanlarından bir tanesi ise “Hümanizm” kavramını yeniden şekillendirip tedavüle sokmalarıdır. İspanya’da ortaya çıktığında “servil”in- “kralın keyfi tutumunun hizmetkarları” karşıtı bir anlam taşıyordu. Roma’da, Scipios çevresinde doğdu. Yunanistan mirasçısı olan yeni emperyal uygarlığın parolası oldu. “Dişe diş bir yaşam tarzı” ve “eğitimle gelişmiş zeka” demekti. Hristiyan çağında yeni bir anlam kazandı ve son olarak Rönesans tarafından geniş bir anlama erişti. Yeniden insanın onuru olan humanitas; cüretkârlığı, risk almayı, sorumluluğu, özgürlüğü ve hoşgörüyü imgeliyordu. Bu anlamların çoğu Rönesans filozofları tarafından vuku buldu.
… Ve biz, insanın, Dünya ve Güneş’e adımlarını uydurmadığını, onların ötesini amaçlayıp arzuladığını ve doğadaki herhangi bir şeyden daha yüksek sonuçlar yaratığını görüyoruz. Bu sebepten, insan düşündüğü zaman Güneş’in çok uzağına ve ötesine ve hatta gökkürenin ötesine geçer; birçok dünyayı düşünür ve daima onların sonsuzluğunu…
Yukarıda alıntıladığımız Campanella’ya ait alıntı, Rönesans’ın bütün düşünsel yapısını gösterecektir bize. İnsanlık kendilerinde bir gizilgüç olduğunun farkına varmıştır. Gelişmelerin gerçekleşmesine engel olacak engizisyon mahkemeleri ve feodalizm bir bir yıkılacak, insanlık gelişimine devam edecektir.
Kitapta yer alan, Nicholaus Cusanus, Leonardo da Vinci, Sir Thomas More, Niccolo Machiavelli, Albrecht Dürer, Desiderius Erasmus, Martin Luther, Michelangelo Buonarroti, Nicolas Copernicus, Michael de Montaigne, Philipp Theophrastus Baumast (Paracelsus); Johann Kepler, Jakob Böhme, Galileo Galilei, Richard Hakluyt ve Giordano Bruno’ya ait seçme metinler; filozoflara ve Rönesans’a dair fikir edinmemiz için büyük kolaylık sağlıyor. Öyle ki okurun parçalanmış bilgiler arasında bütünü kavramasını zorlaştıracak okumalarının önüne geçerek derli toplu bilgiler arasında dolaşmasına imkân sağlıyor. Okurun hayli işini kolaylaştıran bu kitap, felsefeyle ilgilenen ve kaynak taraması yapmaktan pek hoşlanmayan okurların kütüphanesinde yer alması gereken önemli bir yapıt.
KÜNYE: Seçme Metinlerle Rönesans Filozofları, Giorgio de Santillana, Çev. İbrahim Yıldız-Aydın Gelmez, Dipnot Yayınları, 2013, 293 sayfa.