Yazar Ursula K Le Guin hayatını kaybetti
Fantastik yazını ile beğenileri toplayan Ursula K. Le Guin, 88 yaşında hayatını kaybetti. Le Guin'in The New York Times'da yayınlanan ölüm ilanının tam çevirisini yayınlıyoruz...
Yazar: Gerald Jonas
Çeviren: Meryem Taşoğlu, Aylin Yılmaz
Bilim kurgu ve fantastik edebiyata Karanlığın Sol Eli ve Yerdeniz serisi gibi kitaplarla edebi bir derinlik ve sert fikirli bir feminist duyarlılığı kazandıran son derece popüler yazar Ursula K. Le Guin, pazartesi günü, Portland, Oregon’daki evinde yaşamını yitirdi. 88 yaşındaydı.
Oğlu Theo Downes-Le Guin, ölümü doğruladı. Herhangi bir ölüm nedeni belirtmedi fakat birkaç aydır sağlığının kötü olduğunu söyledi.
Le Guin, seçtiği türlerin standart temalarını benimsedi: Büyü ve ejderhalar, uzay gemileri ve gezegen çatışmaları. Fakat kahramanları erkek olsa bile, birçok bilim kurgu ve fantastik yazın kahramanlarının maço tavırlarından kaçınırlar. Karşılaştıkları çatışmalar tipik olarak kültür çatışmaları kökenlidir, kılıçlar ve uzay savaşlarından çok uzlaşma ve fedakârlık ile çözüme kavuşmuştur.
Kitapları kırktan fazla dile çevrilmiş ve dünya çapında milyonlarca nüshaları satılmıştır. Geleneksel toplumsal cinsiyet ayrımlarının geçerli olmadığı bir gezegende geçen Karanlığın Sol Eli de dahil olmak üzere pek çok eseri yaklaşık 50 yıldır basılmakta. Eleştirmen Harold Bloom, Le Guin’i “Fantastik yazını günümüzün yüksek edebiyatın mertebesine yükselten muhteşem derecede hayal gücü kuvvetli bir yaratıcı ve büyük stilist” olarak metheder.
Yirmiden fazla romana ek olarak bir düzine şiir kitabı, yüzden fazla kısa öykü (çok sayıda ciltte toplanmış); 7 adet makale koleksiyonu, 13 çocuk kitabı ve Lao Tzu’nun Tao Te Ching’i ve Şili Nobel Ödüllü Gabriel Mistral’ın seçme şiirleri de dahil 5 cilt çevirinin yazarıydı. Aynı zamanda yazarlar için de bir kılavuz yazdı.
Le Guin’in kurgu eserleri, genç-yetişkin maceralarından esprili felsefi fabllara kadar uzanır. İlgi uyandırıcı hikâyeleri, titiz anlatıcı mantığını ve okuyucuları hayal gücünün kendi deyimiyle ”derinindeki yerlere” çeken yalın ama şiirsel stili birleştirirler. Bu tür hikâyeler, Le Guin’in inandığına göre, ahlaki bir güç olabilirdi.
2005’te The Guardian’a verdiği bir röportajda ”Davranışlarının sonuçlarını hayal edemiyor veya etmiyorsan, ahlaklı veya sorumluluk sahibi davranmanın bir yolu yoktur” demiştir. ”Küçük çocuklar bunu yapamıyor; bebekler ahlaki açıdan canavarlar- tamamen açgözlüler. Hayal güçleri öngörü ve empati konularında eğitilmeli.”
Yazarın ”hoş görevi” okuyucunun hayal gücünü ”içine sindirebileceği en iyi ve saf besin” ile beslemektir der.
Dört çocuğun en küçüğü ve antropolog ebeveynleri Alfred L. Kroeber ve Theodora Quinn Kroeber’ın tek kızı olarak 21 Ekim 1929’da Berkeley, Kaliforniya’da Ursula Kroeber olarak dünyaya geldi. Babası Kaliforniya’nın Yerli Amerikalıları konusunda uzmandı ve annesi büyük övgü toplayan, Kaliforniya’nın ”son vahşi Kızılderili”sinin hayatını ve ölümünü anlatan Ishi in Two Worlds (1960) kitabını yazdı.
Le Guin genç yaşta mitoloji hakkındaki kitaplara dalmıştı, aralarında James Frazier’ın Altın Ağaç Dalı, Lord Dunsany’nin Bir Hayalperestin Öyküleri gibi klasik fantastik yazınlar ve gününün bilim kurgu dergileri vardı. Fakat ergenliğin başlarında bilim kurguya olan ilgisini kaybetti çünkü dediğine göre hikâyeler ”tamamen donanım ve askerlerle ilgili gibi görünüyordu: Beyaz adamlar gidip evreni fethediyor.”
1951’de Radcliffe Üniversitesi’nden mezun oldu, 1952’de Orta Çağ ve Rönesans romantik yazınında yüksek lisans derecesini elde etti ve Paris’te eğitim almak için Fulbright bursu kazandı. Orada bir diğer Fulbright öğrencisi ve Ursula K. Le Guin’in ölümünden sonra hayatta olan Charles Le Guin ile tanıştı ve evlendi.
Eşi ve oğlu dışında, iki kızı Caroline ve Elizabeth Le Guin, iki erkek kardeşi Theodore ve Clifton Kroeber ve dört torunu, Ursula K. Le Guin’in ölümünden sonra hayatta.
1960’ların ilk zamanlarına kadar Le Guin çoğunlukla, Orsinia adındaki hayali bir Orta Avrupa ülkesinde geçen yayımlanmamış beş roman yazmıştı. Daha davetkâr bir sektör bulabilmek için fantastik kurgu edebiyatında şansını denemeye karar verdi.
İlk bilim-kurgu romanı Rocannon’un Dünyası 1966’da çıktı. İki yıl sonra büyü yapmanın herhangi bir bilim dalı kadar titiz ve ahlaken muğlak olduğu uydurma bir dünya hakkındaki serisinin ilk kitabı olan Yerdeniz Büyücüsü romanını yayımladı.
Yerdeniz kitaplarının ilk üçü – diğer ikisi Atuan Mezarları (1971) ve En Uzak Sahil (1972)- yayınevinin talebi üzerine genç-yetişkinler için yazıldı. Ama bu kitapların büyük ölçekleri ve ince biçemleri belirli bir okuyucu kitlesine hitap etmek için yazıldıklarını ele vermiyor.
Yerdeniz’in büyüsü dil odaklı: Büyücüler insanlar ve şeyler üzerindeki güçlerini onların “gerçek isimlerini” bilerek kazanır. Le Guin bu öğretiyi kendi karakterlerini isimlendirirken dikkate aldı. “Doğru ismi bulmalıyım, aksi taktirde hikâyeye devam edemem” dedi. “İsim yanlışsa hikâyeyi yazamam.”
Yerdeniz serisi J. R. R. Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi üçlemesinden açık bir biçimde etkilenmişti. Ama iyi ve kötü arasında kutsal bir savaş yerine, Le Guin’in hikâyeleri, hayatı boyunca süren Taoist metinleri çalışmasından adapte ettiği bir konsept olan rakip güçler arasında bir denge arayışı etrafında şekillenir.
Kariyerinin ileriki zamanlarında Tehanu (1990) ve Öteki Rüzgâr (2001) gibi genel bir okuyucu kitlesi için yazılmış kitaplarla Yerdeniz’e, üçlemeyi genişletip derinleştirerek geri döndü.
1969’da yayımlanan Karanlığın Sol Eli insanların kadın ya da erkek olmadığı ama kısa süreli üretkenlik hareketliliği dönemleri boyunca herhangi bir cinsiyetin özelliklerini üstlerine edindikleri Gethen adındaki bir gezegende geçiyor. Antropolojik bir hissizlikle konuşan Le Guin daha sonra romanına insan toplumlarının doğasını keşfetmek için tasarlanmış bir “fikir deneyi” şeklinde atıfta bulundu.
The Guardian’a “Geriye ne kaldığını bulmak için cinsiyeti bertaraf ettim” dedi.
Ama kitabın merkezindeki androjen kimlikli bir Gethen yerlisiyle Dünya’dan bir erkek insan arasındaki ilişkinin hissiz hiçbir tarafı yok. Kitap, bilim kurgu türünün iki büyük ödülünü kazandı – Hugo ve Nebula ödülleri- ve lise ve üniversitelerde yaygın bir şekilde okutuluyor.
Le Guin’in bilim kurgu eserlerinin çoğu ortak bir arka plana sahip: Ekumen olarak bilinen, birbirine çok bağlı olmayan bir dünyalar konfederasyonu. Bu, galaksi boyunca yaşanabilir gezegenlere – Gethen, Dünya ve Le Guin’in en hırslı romanı olan İkircikli Bir Ütopya alt başlıklı Mülksüzler’in (1974) ikiz dünyaları da dahil- insanları yerleştiren antik insanlar tarafından kurulmuştur.
Alt başlığın ima ettiği gibi Mülksüzler iki tür sosyal yapılanmayı karşılaştırır: Alt sınıflara zulmeden karman çorman ama enerjik bir kapitalist toplum ve kendi uyumcu tarzında baskıcı olduğu ortaya çıkan sınıfsız bir “ütopya”. Le Guin bu ikisi arasındaki huzurlu dengeyi bulmayı okuyucuya bırakır.
Rüyanın Öte Yakası (1971) ütopik hırslar konusunda farklı bir yaklaşım sunar. Rüyasının gerçekliği değiştirebildiği bir adamın, bu gücü kendi kusursuz dünya görüşünü gerçekleştirmek isteyen bir psikiyatristin etkisi altında kalmasını kötü sonuçlarıyla anlatır.
Rüyanın Öte Yakası Le Guin’in televizyon ya da sinemaya uyarlanan birkaç kitabı arasında yer alır. İki tane televizyon yapımı vardır: Biri 1980 PBS yapımı, diğeri de 2002 yılında kablolu yayın yapan A&E kanalında.
Eserlerinin diğer adaptasyonları arasında 2006 Japonya yapımı animasyon Yerdeniz Öyküleri ve 2004 yılında Sci Fi kanalı tarafından uyarlanan Yerdeniz Efsanesi vardır.
1980 yapımı Rüyanın Öte Yakası dışında bu adaptasyonların herhangi biri hakkında söyleyeceği iyi şeyler çok azdı.
Yazdığı türün gelenekleri kitaplarında erkek kahramanları merkeze almaya götürse de Le Guin kendisini her zaman bir feminist olarak gördü. Yerdeniz serisine eklemeleri, Bağışlanmanın Dört Yolu (1995) adlı Ekumen hikâyeleri ve Anlatış (2000) gibi son dönemlerdeki eserleri çoğunlukla kadın bakış açısından anlatılır.
Son dönemlerdeki kitaplarında, en iyi kitaplarının dirayetle somut hale geldiği önemli dersleri -denge ve merhamete olan ihtiyacımızı- öğrenmediği için insanlığa olan sabrını kaybedercesine didaktizme olan bir eliğime boyun eğdi.
2014 National Book Awards ödüllerinde, Le Guin, Amerikan Edebiyatına Seçkin Katkı Madalyası’na layık görüldü. Madalyayı, edebi şereflendirmeler “sözde gerçekçilere” giderken “edebiyatın dışında bırakıldığını” söylediği fantastik ve bilim kurgu yazarları olan yoldaşları adına kabul etti.
Ayrıca yazarların ve yayınevlerinin kâra çok fazla önem vermemeleri konusunda ısrar etti.
“Uzun bir kariyerim oldu, güzeldi de.” dedi ve ekledi: “Burada, sonuna geldiğimizde, Amerikan edebiyatına ihanet edilişini izlemek istemiyorum.”