Vitrin: Yeni çıkanlar

Vitrin: Yeni çıkanlar

Bahar geldi, ohh ne güzel kırlara –pek kalmadı çevremizde ama- çıkar, güneş hafif hafif ısıtırken tatlı tatlı kitabımızı okuruz, diye heveslendiysek de günlerdir hava yağmurlu. Olsun yağmurlu havada da koyarız çayımızı, iki satırın belini kırarız değil mi? Biz İleri Kitap olarak üstümüze düşeni yapıp yeni çıkanları taradık, sizler için seçtik. Okuması sizden… Bol kitaplı bir hafta dileklerimizle…

İleri Kitap

TOPLUMSAL CİNSİYET TARİHÇİLİĞİ NEDİR? – SONYA O. ROSE

Toplumsal cinsiyet tarihçileri, 1970’lerin ortalarından beri toplumsal cinsiyeti bir analiz kategorisi olarak kullanıyor, cinsiyetler arasındaki algılanan farkların ve ilişkilerin nasıl tarihsel olarak üretildiğini ve dönüştürüldüğünü araştırıyor.

Toplumsal Cinsiyet Tarihçiliği Nedir? alanın tarihçilerinin ne tür sorular sorduklarını, bunları nasıl cevaplandırdıklarını, ihtilaflarını, farklı yöntem ve yaklaşımlarını ele alan bütünlüklü bir giriş çalışması. Toplumsal cinsiyet tarihçiliğinin doğuşunu ve gelişimini anlatırken ırk, sınıf, etnisite gibi konularda toplumsal cinsiyetin merkezî konumunu vurguluyor.

Sonya O. Rose, 19. ve 20. yüzyıl Britanya’sının endüstriyel kapitalizminde toplumsal cinsiyet ve sınıf kesişimlerini çalışan ve önemli yayınları bulunan bir araştırmacı. Bu kitabında, toplumsal cinsiyet tarihi çalışmalarının milliyetçilik, endüstrileşme, sömürgecilik, emperyalizm, iktidar ve emek ilişkilerini nasıl aydınlattığına dair örnekler veriyor. Bugünü anlamanın aracı olan geçmişe dair, toplumsal cinsiyetli sorular sormanın önemini gösteriyor. (Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Toplumsal Cinsiyet Tarihçiliği Nedir? , Sonya O. Rose, Çeviren: Ferit Burak Aydar, Can Yayınları, 2018, 200 sayfa.

PORTRELER – JOHN BERGER

“Bir müzede ya da galeride sergilenen sanat eserini seyrettikten sonra, yaratıldığı atölyeye girmeye çalışırım. Ve orada, oluşum sürecinin hikâyesine ilişkin bir şeyler öğrenme umuduyla beklerim. Hikâyeye içkin umutlara, seçimlere, hatalara, keşiflere dair bir beklenti. Kendi kendime konuşur, atölyenin dışındaki dünyayı gözümde canlandırır, belki tanıdığım ya da asırlar önce ölmüş olan sanatçıya seslenirim. Kimi zaman yaptığı bir şeyden yanıt gelir. Hiçbir zaman bir neticeye varılmaz. Bazen her ikimizi de şaşırtan yeni bir alan açılır. Bazen de soluğumuzu kesen –bir gizin açığa çıkması gibi soluk kesici– bir hayal dünyası belirir.”

Berger’ın hayat boyu sanat ve sanatçılar üzerine kaleme aldığı yazılarını iki ciltte topluyoruz: İlki Portreler. Mağara resimlerinden günümüze kronolojik bir sırayla sunulan kitap, yazarın kelimelerle çizdiği sanatçı portreleri. Aynı zamanda Berger’ın alternatif sanat tarihi olarak da okunabilir. İkinci cildi ise Manzaralar adıyla yayımlayacağız. (Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Portreler, John Berger, Çeviren: Beril Eyüboğlu, Metis Yayıncılık, 2018, 504 sayfa.

ZİFİR OLSUN – IŞIK ERGÜDER

Yazının hayata, hayatın yazıya tercümesi poetik, politik ve etiktir. Bu yüzden Zifir Olsun! zehir zıkkım olsun...

“Yazan, yazdığı kadar ve yazmak istediği kadar yazmıştır; muhtemelen. Yazanın, anlaşılmaz, kapalı ya da muğlak bırakması, okura bir tür saygıdır; belki de.” (Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Zifir Olsun, Işık Ergüder, Sel Yayıncılık, 2018, 61 sayfa.

YENGEÇ KONSERVELEME GEMİSİ – KOBAYAŞİ TAKİCİ

“Hey, cehenneme gidiyoz lan!”

İki balıkçı güvertenin küpeştesine yaslanmış vaziyette, sümüklü böcek misali sırtını germiş, denizi kucaklayan Hakodate kentinin caddelerine bakıyordu. Balıkçılardan biri dibine kadar soğurduğu, neredeyse parmaklarını yakacak izmariti balgamıyla birlikte denize savurdu. Sarma sigara bir soytarı gibi taklalar attı, geminin yan cephesinden sekerek suya düştü. Adamın tüm bedeninden, insanın burnunun direğini kıran bir içki kokusu geliyordu.

 21. yüzyılın eşiğini geçeli henüz 8 yıl olmuştu ki Japonya’da mucizevi bir gelişme yaşandı. Geçen yüzyılın ilk yarısında, daha somut bir ifadeyle 1929’da yayımlanmış bir proletarya (işçi sınıfı) edebiyatı eseri “yeniden keşfedildi”. Neredeyse 80 yaşında olan bu eser o kadar müthiş bir enerjiye ve canlılığa sahipti ki muazzam bir ilgi gördü, yazarı Kobayaşi Takici (1903-33) adeta 21. yüzyıl Japon edebiyatı mozaiğinin önemli bir parçası gibi düşünülür oldu. Bir süredir üzerine örtülen “ölü toprağı”nı silkip “yeniden doğarak”, “bir kez daha ayağa kalkan” bu eserin adı Yengeç Konserveleme Gemisi’ydi... (Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Yengeç Konserveleme Gemisi, Kobayaşi Takici, Çeviren: Devrim Çetin Güven, Ayrıntı Yayınları, 2018, 160 sayfa.

ÇEVİRİ’BİLİRSİN: EDEBİYATIN GİZLİ KAHRAMANLIĞI HAKKINDA NOTLAR! – FUAT SEVİMAY

Yazmayı ve okumayı hayatının merkezine yerleştiren, sözcüklerden beslenen herkesin ilgisini çeken “Atölye” serisinden bu defa da edebiyatın gizli kahramanlarının baş ucundan ayırmayacağı bir kitap: “Çeviri’Bilirsin: Edebiyatın Gizli Kahramanlığı Hakkında Notlar!”

Romanlarıyla olduğu kadar James Joyce gibi “çevrilemez” denen bir yazarın eserlerini bile ustalıkla dilimize kazandırmasıyla da tanınan, bol ödüllü çevirmen Fuat Sevimay, çevirinin inceliklerini verdiği onlarca atölye, çevirdiği onlarca kitaptan yola çıkarak anlatıyor.

Çevirmenler edebiyatın gizli kahramanları. Çoğu zaman dünya edebiyatının bekçileri. Ama kahramanların da önünde o boş sayfa açıkken danışacak bir dosta ihtiyacı vardır. Çeviri’Bilirsin bu yolda sizin gerçek dostunuz olacak! (Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Çeviri’Bilirsin: Edebiyatın Gizli Kahramanlığı Hakkında Notlar, Fuat Sevimay, Hep Kitap, 2018, 140 sayfa.

YÖN DERGİSİ – MAYIS SAYISI

Yön Dergisi’nin 15. sayısıyla merhaba.
Türkiye’nin baskın bir seçime sürüklendiği günlerde hazırladığımız dergimiz, doğal olarak erken seçim gündemine eğilmek durumdaydı. Öte yandan Mayıs ayı dünya işçi ve komünist hareketinin önderi Karl Marx’ın da 200. doğum gününü kutlayacağımız aydı; haliyle dosya konumuzu da Marx’ın 200. yaşına ayırdık. 
15. sayımızı Can Soyer’in 24 Haziran seçimlerine genel bir bakış attığı yazısıyla açıyoruz. Ardından gazeteci Kemal Can ve Mustafa Hoş ile 24 Haziran seçimleri hakkındaki söyleşilerimize yer verdik. Zozan Baran da erken seçim kararına iktidar ve muhalefet cephelerinden bakarak Türkiye siyasetini inceliyor.
Ergun Çağlayan döviz kurlarının yükselişi ile birlikte yeniden gündeme gelen ekonomik kriz ihtimalini erken seçim bağlamında değerlendirirken, Atakan Sönmez ise Doğan Medya Grubu’nun satışını konu alarak Türkiye’de medya ve basın dünyasının durumunu inceliyor. Doç. Dr. Emre Gürcanlı ise kapitalizm ile iş cinayetleri arasındaki organik ilişkiyi tarihsel süreç içerisinde gösteriyor.
Bu sayımızın dosya konusu “Marx 200 Yaşında: Anlatılan Onun Hikayesi” başlığını taşıyor. Metin Çulhaoğlu’nun marksizmin güncellenme ihtiyacından ve ihtimallerinden bahsettiği yazısını, Prof. Dr. Korkut Boratav’ın tarihsel maddecilik açısından Kapital’in 3. Cildi üzerine yoğunlaştığı yazısı ve Prof. Dr. İzzettin Önder’in 200 yılın ardından akademideki eğitim ve Marx’ın fikirleri hakkındaki yazısı takip ediyor. Doç. Dr. Kurtul Gülenç ile gerçekleştirdiğimiz ve marksizm ile etik eleştiri arasındaki ilişkiye yoğunlaştığımız söyleşinin ardından ise Can Soyer Marx’ın tarihe ve gelecek kuşaklara bıraktığı çağrıyı tartışıyor.
Kültür-Sanat sayfalarımızda Berkay Akbudak’ın Yunan yönetmen Theo Angelopoulos üzerine kaleme aldığı incelemesi yer alıyor.
Özgür Dirim Özkan ise, Deniz Ali Gür’ün geçtiğimiz sayımızda yayınlanan “islamda güncelleme” konulu yazısını tartışıp konuyu genişletiyor.
Kitap sayfamızda ise Rojda Bakan’ın China Mieville’nin Demirdenizi adlı romanını incelediği yazısına yer veriyoruz. (Tanıtım Bülteninden)

 

 

DAHA FAZLA