Vitrin: Yeni çıkanlar

Vitrin: Yeni çıkanlar

Değerli İleri Kitap takipçileri ve kitap severler, haftanın yeni çıkan kitapları arasından sizler için derleme yaptık. Beğeneceğinizi umuyor, keyifli okumalar ve iyi hafta sonları diliyoruz.

BEN VE GINNIE - HERMAN RAUCHER

Ben, yazma eylemiyle boğuşan bir yazar adayı; Ginnie ise titiz bir dansçıdır. 1951’de birbirlerine aşık olmuş ve her ne olursa olsun birbirlerine tutunmaya karar vermiş iki ürkek çocukturlar. Dünya ikisinin de önünde keşfedilmeyi bekliyordur...
Bir yanda 1950’lerin New York’unun büyüleyici cazibesi, diğer yanda Hollywood’un yıldızlarla parlayan neşeli şov dünyası: Ben ve Ginnie neon ışıklar arasında birbirlerine duydukları saf, yoğun ve kusursuz aşkı sürdürmeyi başarmışlardır. Bu aşk sonsuza kadar sürmeli, şimdiye kadar yazılmış tüm kitaplarda ve peri masallarında anlatıldığı gibi romantizm ve tutkuyla harlanmalıdır. Ne var ki, aşkları sahiden de sonsuza kadar sürebilecek midir ya da bu aşk ikisinin de fark edemediği beklenmedik bir kırılma nedeniyle sallantıdan kurtulabilecek midir?

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Ben ve Ginnie, Yazar: Herman Raucher, Çevirmen: Belkıs Çorakçı Dişbudak, Ayrıntı Yayınları, 2020 Aralık, 560 Sayfa

 

SİCİLYA'DA BİR AŞK HİKAYESİ - ANN RADCLIFFE

Ölçüsüz tutkular, dehşet verici eylemlere yol açar.

Sicilya’nın ıssız kıyılarında, benzersiz bir doğa manzarasının ortasındaki muhteşem bir şato, karanlık sırların yatağı olabilir mi? Sicilya’da Bir Aşk Hikâyesi, sakin ve durgun görünen hayatları apansız bir çalkantıyla bulandırıyor. Şatonun dolambaçlı koridorlarında, insanı bir kez kendine çektikten sonra girdabından dışarı bırakmayan, kaynağı belirsiz bir korkuyu, günlük hayata istikrarla sızan bir psikolojik dehşete dönüştürüyor.
 
Ann Radcliffe’in erken dönem yapıtlarından Sicilya’da Bir Aşk Hikâyesi, gotik romanı romantik unsurlarla besleyen yetkin bir örnek. Radcliffe dehşetin anlatımını kendine özgü lirik bir üsluba bağlarken, korkuya da sıcak, çekici bir yön kazandırıyor: Haz ile dehşet arasındaki her an kopmaya hazır o ince çizgi ortadan kalkıyor.

Sicilya’da Bir Aşk Hikâyesi, 18. yüzyıldan günümüze gotik adını alan korku ve dehşet edebiyatının klasiklerinden biri.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Sicilya'da Bir Aşk Hikayesi - Klasik Kadınlar, Yazar: Ann Radcliffe, Çevirmen: Duygu Akın, Can Yayınları, 2021, 228 Sayfa

KAN TER VE PİKSELLER: VİDEO OYUN YAPIMCILIĞININ ARKASINDAKİ ÇALKANTILI VE ZAFER DOLU HİKAYELER - JASON SCHREIER

“Birçok geliştirici ve stüdyonun iyi ve kötü günlerine dair son ayrıntısına kadar araştırılmış, yer yer acı veren, ustalıkla yazılmış bir kitap.”

Cliff Bleszinski, Gears of War’un yaratıcısı

“Okunması gereken bir kitap... Sonuna geldiğinizde, keşke daha uzun olsaydı diyeceksiniz.”

Forbes.com

Video oyunları geliştirmek… Kahramanca bir yolculuk mu yoksa aptalca bir çaba mı? Jason Schreier, Kan, Ter ve Pikseller’de oyun geliştiriciliğinin perde arkasını gösteriyor ve okurlarını, yaratıcıların bazen uzun saatler çalıştırılan altı yüz kişilik ekiplerden, bazen de yalnız bir bilgisayar dâhisinden oluştuğu sularda heyecanlı bir yolculuğa çıkarıyor.

Yakın zamanda çıkmış, en popüler ve en çok satan oyunlardan bazılarını ele alan Schreier, RPG stüdyosu BioWare’in Dragon Age: Inquisition’ı yapmak için imkânsız bir iş takviminin ve sayısız teknik kâbusun üstesinden gelme mücadelesini, bağımsız geliştirici Eric Barone’un yalnız bir adamın hayali olan bir köy yaşamı RPG’sini multimilyon dolarlık bir fikrî mülke çevirmek için tek başına gösterdiği çabaları, Bungie’nin Star Wars ya da Yüzüklerin Efendisi kadar popüler olacağını umduğu, yepyeni bir evrende geçen Destiny’yi yaratmak için stüdyonun sonunu getirmek pahasına Microsoft’tan ayrılışı gibi konulara değinerek okurlarını oyun geliştiriciliğinin cehennem alevlerine çekiyor.

Gün boyu süren fazla mesaileri, yorgunluktan kızaran gözleri ve son dakika kurtarışlarını belgeleyen Kan, Ter ve Pikseller, hem oyun geliştiriciliği dünyasında çıkılan bir yolculuk hem de olabilecek en iyi oyunu yaratmak için dağ gibi engelleri aşan, isimsiz kahramanlara bir övgü niteliğinde.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Kan Ter ve Pikseller: Video Oyun Yapımcılığının Arkasındaki Çalkantılı ve Zafer Dolu Hikayeler, Yazar: Jason Schreier, Çevirmen: M. İhsan Tatari, İthaki Yayınları, 2021, 280 Sayfa

MİTOLOJİ: KAHRAMANIN YOLCULUĞU - DAVID ADAMS LEEMING

Mitoloji: Kahramanın Yolculuğu, birçok kültürün mitlerindeki evrensel temalara vurgu yaparak mitoloji konusuna farklı ve etkili bir yaklaşım sunuyor. James Frazer, C. G. Jung, Karl Kerényi ve alanın önde gelen isimlerinin, mitlerin evrensel anlam arayışımızda bütün toplumlara nasıl hizmet ettiğini gösteren metinlerine yer veren bu antoloji, kahramanın doğumundan sınav ve arayışlarına, düşüş ve yükselişine, ölümüne ve yeniden doğumuna uzanan geniş kapsamlı bir mit araştırmasıdır.

Anlatımına gerçek karakterleri de dahil ederek mitlerin fiziksel olarak gerçek olduğu ve gerçek hayata uygulanabileceği teorisinin altını çizen Leeming, kadın kahraman mitlerinin yanı sıra Navajo, Endonezya, Hint, Çin ve Afrika masallarından örnekler sunuyor ve şöyle diyor: “Mitler, insanlığın hayalleri olarak da adlandırılabilir.”

Mitoloji: Kahramanın Yolculuğu, yalnızca bu engin konu hakkındaki bilgilerini pekiştirmek isteyenler için değil, insan ruhunu daha iyi anlamak isteyenler için de temel bir kaynak niteliğinde.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Mitoloji: Kahramanın Yolculuğu, Yazar: David Adams Leeming, Çevirmen: Ilgın Yıldız, Say Yayınları, 2020 Aralık, 408 Sayfa

YAŞANMAZ BİR DÜNYA: ISINMA SONRASINDA HAYAT - DAVID WALLACE-WELLS

Durum çok kötü, sandığınızdan da beter. İklim değişikliğinin yavaş ilerlediği hikâyesi bir peri masalı, aslında hiç olmadığını anlatan masal kadar habis belki de. Ve eğer siz sadece deniz seviyesinin yükselmesinden endişeleniyorsanız, buzdağının yalnızca ucunu görüyorsunuz demektir.

Artan sıcaklıklar, kıtlık, sel baskınları, salgın hastalıklar, ormansızlaşma, buzulların erimesi, ekonomik gerileme ve bunların beraberinde getireceği yıkım... İşte başımıza geleceklerin kısa bir özeti. Ve hepsi de sandığımızdan daha hızlı gerçekleşecek. Eğer milyarca insanın yaşam şeklinde devrim niteliğinde bir değişiklik yapmazsak, içinde bulunduğumuz yüzyılın sonunda gezegenin çok büyük bir kesimi yaşanmaz hale gelecek, kalanında ise yaşam koşulları oldukça zorlayıcı olacak.

David Wallace-Wells, Guardian gazetesinin “çağı tanımlayan kitap” olarak nitelediği Yaşanmaz Bir Dünya’da son bilimsel çalışmalardan faydalanarak bizleri yakın geleceğimizle tanıştırıyor. O geleceğin, içinde yaşayanlara nasıl görüneceği –ısınmanın küresel politikayı nasıl dönüştüreceği, böyle bir dünyada teknolojinin ve doğanın ne anlama geleceği, kapitalizmin sürdürülebilirliği ve insanın ilerleyişinin tuttuğu yol– üzerine kafa yoruyor.

Yaşanmaz Bir Dünya aynı zamanda bir harekete geçme çağrısı. Dünya tarihi boyunca salınmış toplam karbon miktarının yarısından fazlasını son otuz yılda atmosfere bıraktığımızı düşünürsek, sadece bir kuşak içinde gezegeni bu hale getirmişiz demektir. Ve tüm bu felaketleri önleme sorumluluğu yine tek bir kuşağın omuzlarında. O kuşak, bizim kuşağımız.

"Çağı tanımlayan kitap.” Matt Haig, Guardian

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Yaşanmaz Bir Dünya - Isınma Sonrasında Hayat, Yazar: David Wallace-Wells, Çevirmen: Ebru Kılıç, Domingo Yayınevi, 2020 Aralık, 336 Sayfa

SANAT DÜNYAMIZ SAYI 180

Sanat Dünyamız dergisinin 180. sayısı çıktı. Dergi, sezonun öne çıkan sergileri üzerine derinlikli eleştiri yazılarını, gündemdeki konulara dair söyleşileri sayfalarına taşıyor ve sanat ekseninde gerçekleşen güncel tartışmaları yansıtan yazılara yer veriyor.

Sanat Dünyamız 180. sayısında kapağına 26 Şubat- 9 Mayıs 2021 tarihlerinde Güney Kore’de gerçekleşecek 13. Gwangju Bienali’ni taşıyor. Merve Ünsal, bienalin araştırma sürecini, çevrimiçi yayınlarını ve kamusal programlarını, Natasha Ginwala ile birlikte bienalin bu edisyonunun sanat direktörlüğünü üstlenen Defne Ayas ve kamusal programlar küratörü Özge Ersoy ile konuştu.

Begüm Özden Fırat’ın Pera Müzesi’nde 17 Ocak 2021’e dek süren “Minyatür 2.0” sergisi üzerine yazdığı bir deneme geleneksel sanatların yansımalarını kapsamlı biçimde ele alıyor. Sevil Tunaboylu’nun Depo İstanbul’da yer alan “Bitmez Tükenmez Dönüşe Geçtiler” sergisi üzerine Fatih Özgüven’in yazısı, Aylin Zaptçıoğlu’nun Galeri x-ist’te devam eden “in situ/ex situ” sergisi üzerine Seçil Epik’in yazısı ve Nilbar Güreş’in Galerist’te süren sergisi “The Sea Said Okey” üzerine Gencay Altay’ın yazısı dergide yer buluyor.

20 yılı geride bırakan Bayburt’taki Baksı Müzesi’nin yolculuğunu sivilleşme ve özne kavramlarıyla ele alan Hüsamettin Koçan’la gerçekleşen bir söyleşi de okurları bekliyor.

Bora Başkan’ın Öktem Aykut’ta gerçekleşen üçüncü kişisel sergisini ve “Ufku Olmayan Günler” adlı yeni video çalışmasını anlattığı söyleşisi, sanatçının pratiğine yakından bakmak için bir fırsat sunuyor.

Bu sayıda Açıklaya Açıklaya Sanat’ın beşinci yazısını kaleme alan Süreyyya Evren, “Sanatın özgür olmasını istiyor muyuz buna ihtiyacımız var mı gerçekten?” diye soruyor. Süreyyya Evren’in yazısında referans verdiği Alman yazar Hanno Rauterberg’in “Sanat Ne Kadar Özgür?” başlıklı yazısı da dergide yer alıyor.

Eleştiri dizisinde ise Semih Fırıncıoğlu özne ve matris kavramlarını ele alarak yeni soruları gündeme getiriyor.

Sanat İnisiyatifleri Söyleşileri’nde TAPA, Sanat Kütüphaneleri’nde ise İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Kütüphanesi derginin konuğu. Pandemi şartlarında sahnesini ormana taşıyan DotOrmanda’nın macerasını ise Murat Daltaban anlatıyor.

Son olarak Kasım ayında gerçekleşen ve genç sanatçıların üretimleri için bir alan açan Base’in izleri de dergide + “İz” bölümünde okurları bekliyor.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Sanat Dünyamız Sayı 180, Yazar: Kolektif, Yapı Kredi Yayınları, 2021

DAHA FAZLA