Vitrin: Yeni çıkanlar
Değerli İleri Kitap okurları ve kitapseverler, her hafta sizler için yeni çıkan kitapları titizlikle inceliyor ve aralarından sizlere özel derlemeler yapıyoruz. Bu hafta da birbirinden ilginç, heyecan verici ve düşündürücü kitaplar arasından seçki hazırladık. Beğeneceğinizi umuyor, keyifli okumalar diliyoruz.
HAYALETLER - CESAR AİRA
Hayaletlerin saati henüz gelmemişti. Artık günün yirmi dört saati belirecekler miydi? Yoksa bugün yılın son günü olduğundan özel bir durum mu söz konusuydu? Belki de yuvarlak gözlerini fal taşı gibi açmış, bön bön kendisini izliyor olmalarının sebebi buydu. Ona bir şey söylemek, bir teklifte bulunmak istiyorlardı sanki.
Yılın son günü, kavurucu bir sıcak, Buenos AIres'inFlores semtinde inşaatı bir türlü tamamlanamayan lüks bir apartman. Geçici olarak binanın tepesinde yaşayan Şilili bir aile ve apartmanı mesken tutan gizemli hayaletler… Ailenin Patri adlı kızı yeni yılı ailesiyle beraber mi kutlamak isteyecek yoksa hayaletlerle mi?
Sınıf savaşlarından antropolojiye, cinsellikten felsefeye uzanan Hayaletler özgün bir CésarAira klasiği.
(Tanıtım Bülteninden)
KÜNYE: Hayaletler, Yazar: CesarAira, Çevirmen: Emrah İmre, Can Yayınları, 2020, 128 Sayfa
GÜZELLİĞİN POLİTİKASI: YOUTUBE GÜZELLİK TOPLULUĞU - MERVE GENÇ
Benim makyajı bu kadar sevmemin sebeplerimden bir tanesi kalıcı değişiklik yapmadan yüzümü manipüle edebiliyor olmak çünkü bu hayatta bir tane bedene ve bir tane yüze sahibiz. Hani bir hafta başkasının vücudunu deneyeyim böyle bir şey yok. Elimizde olan bu, ömrümüzün sonuna kadar da bununlayız. Ama böyle şeyler sayesinde işte peruklar, lensler, makyaj hileleri yani hiç kalıcı bir şeye bağlanmadan, hiç kalıcı mecburiyetin olmadan o gün başka bir şekilde gezebiliyorsun, o gün başka biriymiş gibi olabiliyorsun ve insan sonuçta her gün aynı hissetmeyebiliyor. Dolayısıyla böyle farklı farklı şeyler deneyebiliyor olmak benim çok hoşuma gidiyor. Burada benim bir tane kuralım var: Eğer eğlenceliyse iyidir, mecburiyete dönüşmeye başladıysa mola vermen gerekir... Bunlar çok sinsice şeyler. Makyaj, genellikle düşünüldüğü gibi erkeklere güzel görünme amacıyla süslenmek anlamına gelmeyebiliyor. Güzellik ideolojisinin kadınların ikincilleştirilmesindeki payını görerek, bunun farkında olarak, güzellik meselesini kendi ellerine almaya, onu kendilerine göre biçimlendirmeye, onunla başa çıkmaya çalışan kadınların yaptıklarının politik bir anlamı var. Elinizdeki kitap, YouTube Güzellik Topluluğu örneğinde, bu anlamı tartışıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
KÜNYE: Güzelliğin Politikası - YouTube Güzellik Topluluğu, Yazar:Merve Genç, İletişim Yayıncılık, 2020, 144 Sayfa
AZ ADAMLA YAKALANDIK - TURGAY KESKİN
Az Adamla Yakalandık Turgay Keskin’in ilk romanı. Roman, Demirtahta Mahallesi’nde büyüyen Atakan’ın hayatla tanıştığı yılları, içine hapsolduğu ve çıkmak için çabaladığı küçük dünyasını anlatıyor. Atakan, ilk aşkın peşinde koşarken kendini belanın ortasında buluyor. Hayalperest olması sebebiyle yükselmeye çabaladıkça iniyor, kalkmak istedikçe düşüyor. Ne öfkenin öfkeye ne sevginin sevgiye benzediği, her şeyin kendini bulma çabasına ve rekabete dönüştüğü bu küçük dünyada Atakan ve arkadaşlarının tek sığınağıysa Beyaz Kurbağa Mahallesi ile yaptıkları maçlar. Bu maçlarda yenmek kadar kendi kalene gol atmak da var.
Romanda, birbirine anlamsız kötülükler yapan, ergenliğin sularında yüzen küçük adamların endişesini babaların halleriyle, ne istediğini bir türlü çözemediğimiz küçük kadınlarıysa annelerinin yaşamlarıyla anlamaya çalışıyoruz. Turgay Keskin sade bir dille, sükunetle ve boşluklarla aktarıyor bize olağan yaşamları.
Atakan’ın dünyası ve mahalle yaşamı tanıdık bize. Bu tanıklık okudukça yüzümüzde acı bir tebessüme, hatta yüzleşmeye dönüşüyor. Hem naifliği hem de kötülüğü melodrama dönüştürmeden anlatmış bize Keskin. Az Adamla Yakalandık, bir ergenlik hikayesi. Şairin dediği gibi gökyüzüne bile sığmayan, belki de bu yüzden hiç bitmeyen bir çocukluğun romanı...
(Tanıtım Bülteninden)
KÜNYE: Az Adamla Yakalandık, Yazar: Turgay Keskin, Nota Bene Yayınları, 2020, 160 Sayfa
ASSURLULAR: DİCLE’DEN TOROSLAR’A TANRI ASSUR’UN KRALLIĞI
Assur kenti ve adını bu kentten alan krallık, MÖ 2. binyılın başlarında Kuzey Irak'ta, Dicle Nehri kıyısında kurulmuş ve MÖ 7. yüzyılın sonlarına kadar yaklaşık 1400 yıl neredeyse kesintisiz biçimde varlığını sürdürmüştür. Assur kral listeleri, bazı belirsizlikler olmakla birlikte, önce 1000 yıldan uzun süre Assur'da (KalatŞerkat) sonrasında ise Yeni Assur Dönemi boyunca sırasıyla; Kalhu (Nimrud); Dur-Şarrukin (Horsabad) ve Ninive (Koyuncuk) gibi başkentlerde hüküm süren kralların adlarını içermektedir. Assur bu yönüyle, Önasya'da yönetim biçimini ve kurumlarını en uzun süre devam ettiren devletlerden biridir. Mezopotamya'da MÖ 4. binyılda şekillenen, Sümerlerin ve Akkadların katkısıyla gelişen devlet modeli, uzun tarihsel süreç boyunca Assurluların katkısıyla olgunlaşmıştır. Yeni Assur Krallığı'nın köklü Mezopotamya uygarlıklarından aldığı birikimle oluşturduğu bu model, krallık anlayışı ve saray planı, birimleriyle birlikte Önasya'daAssur sonrasındaki bütün krallıklar ve imparatorluklar tarafından benimsenmiş ve birçok yönüyle taklit edilmiş gözükmektedir.
(Tanıtım Bülteninden)
KÜNYE: Assurlular: Dicle’den Toroslar’a Tanrı Assur’un Krallığı - Küçük Boy, Yazar: Kolektif, Yapı Kredi Yayınları, 2020, 440 Sayfa
BENİMLE DOSTLUK ZORDUR - MEKTUPLAŞMALAR 1927 - 1938
Uluslarüstü bir Avrupa kültürünün inançlı temsilcileri iki yakın dost: Joseph Roth ve Stefan Zweig. “Benimle Dostluk Zordur”, bu iki ismin 1927-1938 arası birbirine yolladığı mektuplardan oluşuyor. Roth’unZweig’a kıyasla biraz daha kişisel konulardan dem vurduğu ve çok yerde daha duygusal tepkiler gösterdiği mektuplarda iki yazar; dönemin politik sorunlarından, yaşanan olaylara ilişkin kişisel görüşlerinden, edebiyat üzerine düşüncelerinden söz ediyorlar. En önemlisi yıllar ilerledikçe; Almanya’dan tüm Avrupa’ya yayılan Hitler karanlığı satırlara da sızıyor…
“Benimle Dostluk Zordur”, Joseph Roth’la Stefan Zweig’ın özel ve meslek yaşamlarında yaşamış olduğu sorunlarla beraber 1930’lu yıllarda Alman sivil toplumunun altında ezildiği baskıyı da tüm karanlığıyla ortaya koyuyor.
(Tanıtım Bülteninden)
KÜNYE: Benimle Dostluk Zordur - Mektuplaşmalar 1927-1938, Yazar: Joseph Roth, Çevirmen: Ahmet Arpad, Kırmızı Kedi, 2020, 472 Sayfa
MARAŞ KATLİAMI: VAHŞET - İŞKENCE VE DİRENİŞ
Maraş Katliamı, Türkiye'nin yakın tarihinde en acıtıcı ve en ağır cinayetlerin yaşandığı bir "olay" değildir yalnızca. Öldürülen ve yaralanan insanların, talan edilen/yakılıp yıkılan evlerin ve işyerlerinin önümüze koyduğu vahamet, resmi olarak gösterilenin çok ötesindedir. "Olayların" ardından mağdurlara uygulanan ağır işkence, göç ve iskân politikaları da Maraş Katliamı'nın daha az bilinen yönlerindendir. Elinizdeki kitap, tam anlamıyla bir "pogrom" niteliği taşıyan bu hunharlığın bütün süreçlerine ışık tutmayı, onu değişik yönleriyle analiz etmeyi ve toplumsal hafızadan sildirtmemeyi amaçlayan mütevazı bir çabanın ürünüdür.
Sorgulamasını sadece "namlı katiller"le sınırlı tutmayan bir politik hesaplaşma, kitabın açmak istediği ufuklardan biridir. Kitap, aynı zamanda, "Cumhuriyetçi seçkinler", "milliyetçi baronlar" ve "İslamcı müteşebbisler"in yeniden sorgulanmalarına dair bir toplumsal sorumluluk çağrısı içermekte, ayrıca, komşusunun canına kastedip evini yağmalayan "masum halk"ı da bu sorgulamaya dahil etmektedir.
Maraş Katliamı'yla gerçek anlamda yüzleşmenin yolu buradan geçmektedir çünkü.
(Tanıtım Bülteninden)
KÜNYE: Maraş Katliamı: Vahşet - İşkence ve Direniş, Yazar: Kolektif, Dipnot Yayınları, 2020, 320 Sayfa