Vitrin: Yeni çıkanlar

Vitrin: Yeni çıkanlar

Değerli kitap okurları, geçtiğimiz haftalarda yayın hayatına kazandırılan kitaplar arasında sizler için özel olarak derleme yaptık. Beğeneceğinizi umuyor, keyifli okumalar diliyoruz.

 

YENİ SAĞ RADİKALİZMİN VEÇHELERİ VE GEÇMİŞİN İŞLENMESİ NE DEMEKTİR? - THEODOR W. ADORNO

“Sağ radikalizmin burada bahsettiğim hilelerini kati bir şekilde belirlemek, her birini sözünü hiç esirgemeden adlandırmak, eksiksiz betimlemek, her birinin içerimlerini iyice tarif etmek ve böylece kitlelere bu hilelere karşı bağışıklık kazandırmak için çaba göstermek gerekir. Çünkü nihayetinde hiç kimse aptalın teki olmak istemez. Ve bütün bunların nihayetinde devasa bir psikolojik istismar tekniği, devasa bir psikolojik kazıklama olduğu da açıkça gösterilmelidir.”

Adorno’nun bu sözleri 1967 yılına ait. “Yeni Sağ Radikalizmin Veçheleri” başlıklı konferans metninden. Bu kitaba, yakından ilgili daha erken bir konferansını, 1954 tarihli “Geçmişin İşlenmesi Ne Demektir?” metnini de ekledik. Bu iki yazısında Adorno savaş sonrası dönemde demokratik ortak temsil ile sermayenin yoğunlaşma eğilimi arasındaki yapısal karşıtlığın devam ettiğini, bu nedenle milliyetçi ve faşist hareketlerin sürdüğünü vurgular, onlardan “kendi kavramsal içeriğinin hakkını bugüne kadar tam anlamıyla verememiş bir demokrasinin yara izleri” olarak söz ederek, radikal sağ propagandanın başvurduğu hileleri ve yenilginin toplumda yol açtığı narsisist incinmenin izlerini ele alır. 

Bu hikâyedeki herşey tekinsiz biçimde tanıdıktır. Uzun yıllar önce ve Alman deneyimi üzerine yapılmış bu konuşmaların günümüz için ve sadece Türkiye gibi demokrasi olmayan ülkeler için değil, Avrupa ülkeleri ve ABD için de geçerli olmasında, evet, çok ürkütücü bir yan var — ama diğer yandan bu genellik faşizmin süregiden dünya düzeninin bir ürünü olduğunu da açıkça gösteriyor.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Yeni Sağ Radikalizmin Veçheleri ve Geçmişin İşlenmesi Ne Demektir?, Yazar: Theodor W. Adorno, Çevirmen: Şeyda Öztürk & Tarhan Onur, Metis Yayıncılık, 2020, 88 Sayfa

ÖLÜ DİLDE BİR HAYALPEREST - GRACE PALEY

“Bu hayatı nasıl yaşamalıyız?”

Benzersiz üslubuyla pek çok yazarın hayranlığını kazanmış Grace Paley'den, sıradan insanların ''sıradan'' yaşamlarına ayna tutan sıradışı öyküler: Ölü Dilde Bir Hayalperest.

1995 yılında Pulitzer Ödülü'nde finale kalan Toplu Öyküler seçkisinden derlenerek Türkçede ilk kez yayımlanan bu öyküler; insan ilişkilerine, yalnızlığa, varoluşun getirdiği kaçınılmaz korku ve arzulara dair çarpıcı tespitleriyle zihinlerde uzun süreliğine yer edecek.

Gözlem gücüyle okurunu şaşırtmayı başaran Paley, kendi deyişiyle, yaşadığı ülkenin ve şehrin sakladıklarını gün yüzüne çıkarmaya, anlatılmayanı anlatmaya çalışırken, hayatın iç acıtan keskin yönlerini kendine has iyimserliğiyle yumuşatıyor. Bu son derece gerçekçi ve kimi zaman taşıdıkları dramatik içerikle zıtlaşan eğlenceli diyaloglara dayalı öykülerde, New York'un alt sınıf insanlarının, göçmenlerin, bekâr annelerin, aldatılan karıkocaların yaşamlarına bütün doğallığı içinde tanık oluyoruz.

Kadınlar hakkında yazmanın başlı başına ''politik bir eylem'' olduğunu vurgulayan yazarın; kadın-erkek ilişkilerini, anneliği, evlilik ve cinselliği ele alışındaki eleştirel ve alaycı tavır, gerçekliğin en ağır meselelerini yüzümüze vururken bile elden bırakmadığı mizahi anlatım, onu bütünüyle özel bir yazar hâline getiriyor.

''Bu zamanda âşık olmak için şaşı, camdan dışarıya, oturduğun buz gibi soğuk sokağa bakmak için de kör olman gerekiyor.''

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Ölü Dilde Bir Hayalperest, Yazar: Grace Paley, Çevirmen: Püren Özgören, DeliDolu Yayınları, 2020, 208 Sayfa

YIKILACAK DUVARLAR - FİGEN YÜKSEKDAĞ

Şiir de bülbülün gözünü dağlayan asitli iğne ucudur şairi için. Bundandır her şiir şairini yansıtır. Bundan kaçış yoktur. Her iğne ucu yüreğinin kilidini açar. Boca eder ortalığa şairin gizini, gizliliğini. Hayali umutlarının yoldaşıdır, yolda olmayı, devinim halinde olmayı sever. Figen Yüksekdağ’ın şiirleri de kendi gibidir. Doğru olan da budur zaten. Kendi yüreğinin diliyle konuşuyor.

Dört yıldır, tel örgülerle çevrilmiş bir mahpus damında tutsaktır Figen Yüksekdağ. Ama o erdemli duruşunu şiirle buluşturup, bugünün sözünü, geçmişin közüne karıştırarak, söylemek istediğini söyler yine de. İnsanlığın kayıplara karışmış erdemi olan barışı, kardeşliği, eşitliği, özgürlüğü yeşertmenin peşine düşer. “Ya birlikte yanacağız/Ya da yaşayacağız sonsuza kadar” diyerek, barışa giden yolun beraberlikten geçeceğinin altını çizer.

Aşkın, en devrimci eylem olduğunu unutmaz Figen Yüksekdağ. “Galiba aşkı şimdi anladım/Ama ne yazık/taşmayan bir nehir gibiyim” dese de bence, yatağından taşıp, tel örgüleri, yüksek duvarları aşarak, umudunu mavilere boyamış bile.

Üstelik “idareden habersiz.”

- Suna Aras -

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Yıkılacak Duvarlar, Yazar: Figen Yüksekdağ, Ceylan Yayıncılık, 2020, 64 Sayfa

SPİNOZA MUCİZESİ - FREDERİC LENOİR

Yirmi üç yaşındayken sapkınlık suçlamasıyla Yahudi cemaatinden atılan Baruch Spinoza, hayatını felsefeye vakfetmeye karar verir. Amacı “üstün ve daimi bir sevincin hazzını kendisine sonsuza dek verecek” gerçek iyiyi bulmaktır. Hayatının kalan yirmi yılında devrimci bir eser inşa edecek, filolojinin, sosyolojinin ve etolojinin yanı sıra derinlik psikolojisinin de fikir babalarından biri olmayı başaracaktır. Ama hepsinden önemlisi, arzuyu ve hazzı merkeze alan, Tanrı, ahlak ve mutluluk tasavvurumuzu sarsacak bir felsefenin mucidi olacaktır.

“Spinoza pek çok açıdan zamanının çok ilerisindeydi, ama sadece bu da değil: Bizim zamanımızın da ilerisindedir. Spinoza ‘mucizesi’ derken kastettiğim budur.”

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Spinoza Mucizesi, Yazar: Frederic Lenoir, Çevirmen: Aslı Sümer, İş Bankası Kültür Yayınları, 2020, 160 Sayfa

HAZİRAN - SELÇUK BARAN

Selçuk Baran’ın yedi öykü kitabı daha önce Yapı Kredi Yayınları’ndan Ceviz Ağacına Kar Yağdı (2008) adıyla tek ciltte toplanmıştı. Bütün öyküleri şimdi gözden geçirilerek, yazar portreli kapaklarla ayrı ayrı basılıyor.

Selçuk Baran’ın ilk öykü kitabı Haziran (1972) 1973 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’ne değer görülmüştü. “Ceviz Ağacına Kar Yağdı”, “Zambaklı Adam”, “Kavak Dölü” gibi yirmi bir unutulmaz öyküden oluşan kitap çıktığı tarihte güçlü bir yazarın gelişini müjdelemişti.

Yalnızlık ve umutsuzluk dolu öykülerinde düşsel, şiirli bir hava yaratmakta başarı gösterdiği kabul edilen Selçuk Baran, Behçet Necatigil’den Vedat Günyol’a, Füsun Akatlı’dan Selim İleri’ye, Hulki Aktunç’tan İbrahim Yıldırım’a, İnci Aral’dan Behçet Çelik’e pek çok yazarın övgüyle üstünde durduğu, ancak günümüz okuru tarafından daha fazla keşfedilmeyi bekleyen bir yazar.

“Hayır, baharla gelen bir ruh zayıflığı filan değildi! Ne münasebet! Gerçi gözlerimin hafifçe dolduğunu yadsımıyorum. Bekâr bir kızın çiçek alması dokunur bana. Hepsi bu işte!”

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Haziran, Yazar: Selçuk Baran, Yapı Kredi Yayınları, 2020, 136 Sayfa

DAHA FAZLA