Vitrin: Yeni çıkanlar

Vitrin: Yeni çıkanlar

Değerli kitap severler, kendimizi evde karantinaya aldığımız bu günlerde keyifle okumanız için haftanın yeni çıkan kitaplarından derledik. İyi pazarlar dileriz.

GENÇLERLE BAŞ BAŞA: SOSYALİZM - METİN ÇULHAOĞLU

Sosyalizm söz konusu olduğunda, üzerinde hâlâ tartışılan, birbirinden farklı görüşlerin ortaya atıldığı konu başlıkları, üzerinde görüş birliği sağlanmış başlıklardan çok daha fazla. Metin Çulhaoğlu bu güçlüğü hatırda tutarak, genç bir üniversite öğrencisiyle sosyalizm üzerine yaptığı akıcı sohbeti kâğıda döküyor. Meraklı gencin soruları ne kadar zorluysa, yazarın yanıtları da basmakalıp olmaktan o kadar uzak.

Neden Deniz Gezmiş’e “devrimci”, Nâzım Hikmet’e “komünist şair” deniyor? Sosyalizm ile komünizmin farkı ne? Marx ve Engels’in temsilcisi oldukları “bilimsel sosyalizm” ne anlama geliyor? Sosyalizm özel mülkiyetin her biçimini ret mi eder? Sosyalist bir ülkenin anayasası olur mu? Sosyalizmde muhalif örgütlenmelere, örneğin muhalif siyasal partilere izin verilir mi? Eğitim ve öğretim, haklar ve özgürlükler bugünkünden çok mu farklı olur? Sosyalizm dini ve ibadet yerlerini yasaklar mı? Sosyalizm Sovyetler Birliği’nde neden çöktü? Kapitalist sistemden kopuşlar bundan sonra da belirli aralıklarla gene tek tek ülkelerde mi gerçekleşir? Kadın ve çevre hareketleri sosyalizmin müttefiki sayılmalı mı? Sosyalistlerin iktidara barışçı yollardan, örneğin seçimlerle gelmesi mümkün mü? Sosyalizmin geleceği hakkında neden ümitli olmalıyız?

“Gençlerle Baş Başa: Sosyalizm”, hem gençler hem de sosyalizm etrafında dönen tartışmalara ilgi duyanlar için değerli bir kaynak. Yazarın yer yer başvurduğu mizahi dil, bu ciddi sohbete ayrı bir renk katıyor. Pek çok terimin ve kavramın karşılığı sohbetin akışıyla birlikte verildiği gibi, bunların dışında kalanlar için kitabın sonunda bir de sözlükçe yer alıyor.

“Günümüzde, bir insan devrim ve sosyalizmin gerçekleşmesi olasılıklarından da bağımsız olarak, salt daha gelişkin bir birey olmak için bile sosyalizmle bir şekilde ilişkilenmek zorundadır” diyor Metin Çulhaoğlu

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Gençlerle Baş Başa: Sosyalizm, Metin Çulhaoğlu, Yordam Kitap, 2020, 144 Sayfa.

FEMİNİST ŞEHİR - LESLİE KERN

Leslie Kern, şehir planlamalarının ve kentsel alan tasarımlarının erkeklere odaklandığı, kadınlara ayrılan alanlarınsa heteronormatifliğin kalıplarını yeniden üretmekten başka bir işe yaramadığı gerçeğinden yola çıkıyor ve bir kadın olarak şehri deneyimlemenin anlamını erkeklerce tasarlanan ilk coğrafya olarak bedeninden başlayarak çözümlüyor.
Hamileyken ya da bebeği kucağındayken şehirde hareket etmenin güçlüğünden kentsel alanların kadın arkadaşlığına ket vuracak şekilde tasarlanmasına, eve varınca mesaj atmak ve takside birisiyle konuşuyormuş numarası yapmaktan queer, lezbiyen ve sakat kadınların görünmez kılınmasına, yalnız kalma hakkının çiğnenmesinden kaldırımların ışıklandırılmasına kadar, kentsel alanda kadınların önüne çıkarılan güçlükleri ve bunlara direnme biçimlerini müthiş bir berraklıkla ortaya koyuyor.
Kadınlar için şehrin sürekli bir tehlike coğrafyası olarak kurulduğuna dikkati çeken Kern, gerçek tehditlerin yanı sıra tehlike mitlerinin de kadınların zihinsel coğrafyalarını şekillendirdiğini; yaratılan korkunun kadınların kentsel deneyimlerine ket vurduğunu ileri sürüyor. Özgürleşme alanı olarak şehir ile tehlike alanı olarak şehir arasındaki gerilimi ustalıkla ele alan yazar, şehrin sokaklarının kadınlara kapatılmasının yarattığı öfkeyle sarılıyor kaleme: Tehlikelerin canı cehenneme... 

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Feminist Şehir, Yazar: Leslie Kern, Çevirmen: Beyza Sumer Aydaş, Sel Yayıncılık, 2020, 197 Sayfa.

YUVARLANDIĞIM MEZARLAR - SERKAN KAYA ALMALI

İnsanın tekinsiz ve zıtlıklarla dolu doğasına doğru bir keşif…

Genç yazar Serkan Kaya Almalı'nın kaleme aldığı Yuvarlandığım Mezarlar, insanlığın yüzyıllardır körü körüne savunduğu köhne değerlerin gerçekte ne denli içi boşaltılmış ve çürümüş olduğuna gönderme yaparak yabancı korkusu, varoluş ve yalnızlık gibi konuları özgün bir bakışla ele alıyor.

Haritadaki yeri bile neredeyse unutulmuş bir kasabaya bir akşamüstü iki yabancı gelir. Bu yabancıların bildiği tek şey vardır, durup dinlenmeden kazmak. Gerçekten var olduklarını kendilerine kanıtlayacak bir çift başka gözün bile yıllardır topraklarına uğramadığı kasabada bir tedirginlik hâli baş gösterir. Bütün kasaba, kazıcıların açtıkları çukurlarla dolarken zihinlerdeki sorular ve kuşkular da büyümektedir: Nereden ve neden geldiler? Niçin böyle delicesine bir tutkuyla kazıyorlar? Toprak ona ettiklerimizi bağışlar mı? Kasabalıların tek bildiği, kazıcıların gece gündüz, durmaksızın çalışıp toprağı onların anlayamadığı bir şey için hazırladıklarıdır. Karanlık, tedirgin edici ve elle tutulmaz bir şey için...

Yuvarlandığım Mezarlar, insanın tekinsiz ama kucaklayıcı, zıtlıklarla dolu doğasına doğru okuru keşfe çıkarıyor.

''Bir kazmanın tek vuruşuyla dağılan toprağın birliğine ve sağlamlığına dair kuşkularım, adımlarımın tedirginliğini artırdı; demek toprak güvenilmez bir yerdir, ansızın dağılıp bizi yutmak için ufacık bir neden bekler; oysa ben insanların mezarları bile isteye, biraz da zevkle doldurduğunu sanırdım.'' 

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Yuvarlandığım Mezarlar, Serkan Kaya Almalı, DeliDolu, 2020, 152 Sayfa.

EİNSTEİN'IN CANAVARLARI - CHRİS IMPEY

Kara delikler bilinen evrendeki en aşırı niteliklere sahip ama teleskoplara çok sık takılan cisimlerdir. Her büyük yıldız ölünce bir kara deliğe dönüşür ve her galaksinin merkezinde devasa bir kara delik bulunur. Şayet kara deliklere yaklaşabilseydiniz zaman yavaşlardı; “olay ufkunu” geçmeniz halinde bir daha geri dönemezdiniz; “foton küresine” geldiğinizde ileri doğru bakıp ensenizi görme şansını yakalardınız ve “tekilliğe” ulaştığınızda belki ölümden daha tuhaf bir deneyim yaşayabilirdiniz.

 Einstein’ın Canavarları şaşırtıcı kara delik bilimini ve bu tuhaf cisimlerin evrendeki rollerini ele alıyor.

“Kara delikler eskiden fantezi konusu, meslekten fizikçiler için bile akıl erdirilmesi zor şeylerdi. Einstein’ın Canavarları’nda Chris Impey modern astronominin onları nasıl mercek altına aldığını ve bu canavarlar hakkında her geçen yıl gitgide artarak edinilen bilgileri bize aktarıyor.” 

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Einstein'ın Canavarları, Yazar: Chris Impey, Çevirmen: Ilgın Yıldız, Say Yayınları, 2020, 360 Sayfa.

DÜNYAYA DÜŞEN ADAM-BİLİMKURGU KLASİKLERİ - WALTER TEVİS

“Bir arketip ustası. Kendisinden taviz vermeden zamanın ruhunu yakalayabilen bir sanatçı.” –Jonathan Lethem

“Dünya’ya Düşen Adam’daki karakter ömrüm boyunca aklımda kalacak.” –David Bowie

“Yazılmış en iyi bilimkurgu kitaplarından biri.” –James Sallis

“Dünya’daki bir uzaylıyla ilgili yazılmış en gerçekçi eser.” –Norman Spinrad

“Eğer Mars’tan Geliyorsanız, Gerçekten De Yalnız Olmalısınız.”

Walter Tevis, bilimkurgunun özünü çok iyi kavramış, çağının hem en asi hem de en yumuşak başlı yazarlarından biri. Yönetmen Nicolas Roeg’un 1976 yılında çektiği ve David Bowie’nin Newton karakterine hayat verdiği film uyarlaması, bilimkurgu sinemasının kült yapıtlarından biri olan Dünya’ya Düşen Adam ise yazarın en ünlü ve en düşünsel eseri.

Thomas Jerome Newton, halkının Dünyalılardan çok daha zeki olduğu Anthea adlı gezegenden kırık dökük bir uzay aracıyla Yerküre’ye gelen insansı bir uzaylıdır. Gezegeni nükleer savaş yüzünden yaşanmaz hale gelen Newton’ın amacı Dünya’da inşa edeceği uzay gemisiyle evine dönüp oradaki insanları yeni gezegenine taşımaktır.

Anthea’dan getirdiği yüksek teknoloji sayesinde servet yapıp işe koyulan Newton’ın bir uzaylı olduğundan halihazırda şüphelenen kimya profesörü Nathan Bryce’ın ilgisini, Newton’ın şirketinin piyasaya sürdüğü yeni ürünler daha da çok çekmeye başlar.

Ancak Dünya’da geçirdiği yıllar boyunca yavaş yavaş oranın canlılarına benzeyen Newton’ın amacına yönelik büyük tehlike ne Bryce ne de işin peşine düşen FBI’dır. Bu sıradışı uzaylının tek bir düşmanı vardır: İnsanlaşmak.

Dünya’ya Düşen Ada, insan olmayanın içindeki insana bakış.

Ken MacLeod’un son

sözüyle 

(Tanıtım Bülteninden)

 

KÜNYE: Dünyaya Düşen Adam-Bilimkurgu Klasikleri, Yazar: Walter Tevis, Çevirmen: Mehmet Ali Ağaoğulları, İthaki Yayınları, 2020, 224 Sayfa.

 

DAHA FAZLA