TRT emekçisi 'dönüşümü' anlattı: Bunun adı değişim değil katliam
KHK sonrası TRT'de yaşanan 'değişimi' İleri'ye anlatan TRT emekçisi ve KESK Haber-Sen Genel Sekreteri Ustaoğlu "Bunun adı değişim değil, TRT'deki emekçi katliamı" dedi. TRT'nin 'tek adamın sesi' (TAS) olacağını ifade eden Ustaoğlu, kurumdaki ek gösterge rantını ve gayrimenkullerinin nasıl tek tek peşkeş çekileceğini anlattı.
24 Haziran seçimleri öncesinde yayınlanan 703 Sayılı KHK’da Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) ile ilgili maddelerin yer almasıyla birlikte TRT'de bir ‘değişim’ süreci başlatıldı.
3 bin kişinin işten çıkarılacağı ve bu söz konusu 3 bin çalışanın İhtiyaç Fazlası Personel (İFP) olarak tespit edildiği TRT'de, emekliliği gelmiş olan personelin de emekliliğini talep etmediği takdirde İFP’ye dahil edileceği belirtildi. TRT'deki bu ‘değişim’ sürecini KESK Haber-Sen Genel Sekreteri Burak Ustaoğlu İleri Haber'e anlattı.
'TRT'DE İKNA ODALARI KURDULAR'
TRT'ye yapılan 'değişim' operasyonunu İleri'ye değerlendiren Ustaoğlu, "TRT'de 'değişim ofisleri' adıyla ikna odaları kurdular ve insanları yıllık izinlerinden geri çağırarak 'Emekli olacak mısın, olsan senin için çok iyi olur. Ya emekli ol ya da diğer kurumlara gidersin' gibi tehditlerle emekli ediyorlar. Ama özellikle 703 numaralı KHK ile 3 ve 4 numaralı Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin de pekiştirdiği bazı olaylar var. Bu kararnamelerde İstihdam Fazlası Personel (İFP) de havuza gönderilecek diyor” ifadelerini kullandı.
'KENDİ YANDAŞLARINA SAHA AÇIYORLAR'
İşten çıkarmaların yandaşlara saha açmak için olduğuna dikkat çeken Ustaoğlu "Buradaki insanlar, 16 senedir bu kurumu yöneten egemen siyasetin atadığı insanlar. 2008'den bu yana alınan 3000'i aşkın personel var. Yetmedi, Başbakanlıktan inanılmaz yatay bir geçişle insan alınıyor. Ondan sonra da deniyor ki TRT'de İFP var. Bu, onların kendi yandaşlarına saha açmaktır. Peki gönderdikleri kimdir diye sorgulayalım. Kamu hizmeti yayıncılığının bilincinde olan, yetişmiş, deneyimli, bilgili, birikimli, yayıncı kültürünü bilen insanlardır" dedi.
'TRT’DE EK GÖSTERGE RANTI’
Ustaoğlu, TRT'nin kamu hizmeti yapması gerektiğini vurgularken "Başkanlıkların hemen hemen hepsi kapatıldı. KHK ile bu birimleri kapatıyorlar, sonra tekrar açıyorlar. Çünkü kapattığı anda o başkanı da görevden alıyor ve bütün bunlarla kurum içinde getirdikleri insanlara 'idareci' sıfatlı kadrolar açıyorlar. Yani burada resmen bir 'ek gösterge rantı' yaşanıyor. Burada resmen 'kendi yandaşlarıma nasıl daha fazla maaş veririm' çalışması yapılıyor. Fakat esas önemli olan şu, bırakın maaşı, TRT kamu hizmeti yayıncılığı yapmakla mükelleftir ve şu an TRT şirketleşiyor, ticari bir zemine oturuyor. Ticari bir zemine oturan kurum asla kamu hizmeti yayıncılığı yapamaz” şeklinde konuştu.
'BU, EMEKÇİLERİN İŞ GÜVENCELERİNE AÇILAN SİYASİ BİR SAVAŞTIR'
Sözlerine "KHK'da yer alan 'TRT kendi şirketlerini kurabilecek' maddesi TRT'de kalan personeli 'özel hukuka tabi' personel adı altında çalıştıracaklar. Böylece 657'li tüm haklarını ve iş güvencesini ortadan kaldırıp bu insanları işçi statüsünde ve o şirketlerde çalıştıracak” şeklinde devam eden Ustaoğlu, "Bu yalnızca TRT'ye mahsus bir şey değil. Bu, 657'li tüm emekçilerin iş güvencelerine ve bu emekçilerin özlük haklarına açılan siyasi bir savaştır” dedi.
'BUNUN ADI 'DEĞİŞİM' DEĞİL, 'TRT'DE EMEKÇİ KATLİAMI'DIR'
"Bu asla TRT'deki 'değişim' değildir, bunun adı 'TRT'deki emekçi katliamı'dır" diyen Burak Ustaoğlu, "Burada tekrar ediyorum, ben de bir TRT emekçisiyim. Ben sendika üyesiyim ve şu an arkadaşlarımla beraber 3 adım öndeyiz. Biz diyoruz ki ilk taş bize gelsin, razıyız. Ama benim esas kaygım şu, kamu hizmeti yayıncılığı halk tarafından finanse edilir, halk tarafından denetlenir. Şu an TRT kamu hizmeti yayıncılığı özelliğini kaybediyor. Bu kadar algı operasyonuyla TRT'yi değiştirdikleri yerde yapacakları tek şey tek adam diktatörlüğünün sesi olmaktır” ifadelerini kullandı.
'TRT'NİN GAYRİMENKULLERİNİ PEŞKEŞ ÇEKECEKLER'
KHK'daki maddeler arasında bulunan 'lojmanlar kapatılacak' ifadesini değerlendiren Ustaoğlu, "TRT'yi kamu ihale kanunundan çıkardılar. Bu kararla ilk gidecek olan şey TRT'nin değerli toprakları ve gayrimenkulleridir. Lojmanlar yine algı operasyonudur. Lojman diyerek TRT'deki insanları dışarıya 'bunların lojmanlarını aldık' diye gösteriyorlar. Bunun bir adım sonrası İstanbul Ulus'taki TRT arazisinin gitmesidir. Bir adım sonrası Ankara Oran'daki değerli arazilerin gitmesidir, Lara'da TRT'nin kampının gitmesidir. Ellerinde para kalmadı, 'lojman' adı altında TRT'nin gayrimenkullerini peşkeş çekecekler. Bu ülkenin deresini, ovasını, yaylasını satan zihniyet halkın olan TRT'nin gayrimenkullerini satmaktan asla çekinmeyecek" diye konuştu.
SENDİKALARLA DAYANIŞMA ÇAĞRISI: YARIN ÇOK GEÇ OLACAK
Bu süreçte sendikaların birbirleriyle dayanışma içinde olması gerektiğini vurgulayan Burak Ustabaş, sözlerini "18 Temmuz'da bir basın toplantısı yaptık. Diğer tüm sendikaları çağırdık ve şunu çok net söyledik” şeklinde devam ettirerek şöyle sonlandırdı: “Şimdi sesimizi ortaklaştırmazsak yarın çok geç olacak. Göreceğiz, sendikalar gerçekten derdi emekçinin hakkını savunmak olan zihniyetteler mi yoksa biat eden kültürle arka bahçenin meyvesi mi olacaklar."