TİP'ten direnişteki Barutçu Tekstil işçilerine destek
Sendikalaşan işçileri işten atan Barutçu Tekstil'e ait mağaza önünde eylem yapıldı.
İleri Haber
Sendikalaştıkları için işçilerin işten atıldığı Barutçu Teksil'e karşı direniş sürerken, İstanbul'da şirkete ait mağazanın önünde TİP milletvekili adayları ve üyelerinin de desteğiyle eylem yapıldı. Basın açıklamasında mücadele kararlılığı vurgulanırken, "Barutçu Tekstil işçisi kazanacak" denildi.
Bursa'da faaliyet gösteren Barutçu Teksil'de çalışan kadın işçiler, sendikal faaliyetleri nedeniyle işten atılmalarının ardından direnişe geçmişti. Öz İplik-İş Sendikası'na üye olmalarının ardından işten atılmaları üzerine işe iade talebiyle eylem yapan işçiler, patron tarafından zehirlendikleri iddiasıyla gündeme gelmişti. İşçilerin fabrika önündeki eylemleri sırasında fabrikanın amonyak yüklü tankeri yakın bir noktaya getirilmiş ve ardından işçiler zehirlenme şüphesiyle hastaneye kaldırılmıştı.
Yaşananlara karşı işçilerin mücadelesi sürerken, bugün Bursa'daki fabrika ile birlikte Barutçu Tekstil'in İstanbul'daki mağazasının önünde de eylem yapıldı. İstanbul'daki eyleme Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul 2. Bölge milletvekili adayları Ahmet Şık, Mısra Öz ve Esmeray Özadikti ile birlikte TİP İstanbul İl Örgütü de katılarak destek verdi.
"Barutçu işçisi yalnız değildir", "Sendika haktır engellenemez" ve "Yaşasın sınıf dayanışması" sloganlarının atıldığı eylemde TİP İstanbul Milletvekili ve milletvekili adayı Ahmet Şık da bir konuşma yaptı.
'2 GÜN SONRA O CESARET ALDIKLARINIZ BURADA OLMAYACAK'
Şık, konuşmasında şunları söyledi:
"Emeğinin hakkı için, yasal hakkını kullanıp sendikaya üye olan bir grup işçinin işten atılmakla kalmayıp onlara desteğe çıkanların da bizatihi patron tarafından zehirlenme girişimine karşı bir protesto açıklaması yapıyoruz burada.
Biz bu halkın emekçinin sırtına yapışmış sülüklerin bu cesareti nereden aldığını çok iyi biliyoruz ama burada hiç uzatmaya gerek yok, bu son uyarı olsun. 2 gün sonra o cesaret aldıklarınız burada olmayacak ama biz burada olacağız. Türkiye’nin emekçileri, hakkı yenen herkes için hakkını herkesin hakkını hukukunu savunanlar burada olmaya devam edecek ve blsinler ki tarlada ezilen ırgatın, fabrikada sömürülen bir işçinin her yerde hakkı yenen bütün emekçiler için sokakta yürümeye korkan kadınların, katledilen doğa için işkence edilen hayvanlar için bu ülkeye eşitliği, barışı, adaleti getirmek için TİP burada olacak.
Bu ülkenin demokrasiye, barışa, eşitliğe, adalete inanan insanları bir araya omuz omuza olacak. O cesaret aldığınız kişileri siyasetin çöplüğüne göndereceğiz 2 gün sonra. Sizle de hesaplaşmazsak bize de namert desinler."
TEKSTİL SEKTÖRÜNDEKİ HAK İHLLALLERİ ANLATILDI
Şık'ın konuşmasının ardından TİP tarafından basın açıklaması da yapıldı. TİP Milletvekili adayı Mısta Öz tarafından okunan basın açıklamasında, "Tekstil, hazır giyim, Türkiye’nin ihracatla en fazla döviz girdisi sağlayan 3. büyük sektörüdür" bilgisi ile birlikte yaşanan hak ihlallerine değinilerek, "Bu sektörde çalışan bir milyonu aşkın işçi var ve dünyadaki 70 milyonu aşan ve yüzde 75'i kadın olan bu işçiler aynı kötü koşullar altında hayatta kalmaya çalışıyor: Düşük ücretler, aşırı fazla mesailer, güvensiz çalışma ortamı, ayrımcılık, kötü muamele ve örgütlenme haklarının ihlali" denildi.
'BARUTÇU TEKSİL, İŞÇİLERİN CANINA KASTETMİŞTİR'
"Barutçu Tekstil bu hak ihlalini bir adım ileriye taşımış, işçilerin canına kastetmiştir" vurgusuna yer verilen açıklamada, kötü çalışma koşulları şöyle aktarıldı:
"Bursa Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu Barutçu Tekstil fabrikasında sayıları 400'ü aşan işçi düşük ücretlerle, 'elden mesai' yani kayıt dışı ödemelerle, yasal ve insani sınırları aşan bir şekilde, ayda 100 saati bulan fazla mesailerle çalıştırılıyorlardı. Üstelik fazla mesaiye zorlanıyorlar, kalmak istemediklerinde tehdide maruz kalıyorlardı. Pazar günleri ve diğer tatillerde çalıştırılıyorlar, sabahın 06.30’unda iş başı yapıp 22:30’a kadar evlerine gidemiyorlardı. Bayram günlerinde saat 21.00’de yüz okuma sistemiyle fabrikadan çıkış yapmış gibi gösterilip, sabahlara kadar çalışılıp, beton üzerinde yatılan bir iş yeri idi, Barutçu Tekstil.
Tuvalete giderken izin almak zorunda olunan, saat tutuyoruz diye uyarı çekilen, kadınların türlü çeşit aşağılamalara maruz kaldıkları, tacizkar tutumlarla, kötü muameleyle bağırılıp çağırılarak ağlatıldıkları ama en zor, en ağır işlerin üzerlerine yüklendiği bir iş yeri."
'NE HÜKÜMET NE PATRONLAR BU SESİ DUYMAK İSTEMİYORLAR'
Barutçu Teksil'de örgütlenmeye karşı gösterilen tavra da işaret edilerek, başlayan direniş süreci ve devamı da şöyle anlatıldı:
"Öyle ki kadın işçiler zorunlu fazla mesailere kalmaktan, seri çalışmaktan bel ve boyun ağrısı çekiyor, elleri uyuşuyor ama onlara diğer işçilerden daha düşük ücretler ödeniyordu. Bu şartları değiştirmek için Hak-İş’e bağlı Öz İplik-İş Sendikası'nda örgütlendiler. Bunu fark eden işveren işçileri işten attı. Fabrikanın önünde direnmeye başladılar.
Sadece işlerini geri almak için, çocuklarına götürecekleri ekmeği biraz daha büyütmek için kar, kış, yağmur, çamur demeden direnen Barutçu Tekstil işçilerinin yanında olduğumuzu şubat ayında yine burada yaptığımız basın açıklamasıyla vurgulamıştık. O günden bu yana işçilerin direnişini takip ediyor, bulabildiğimiz her mecrada Barutçu Tekstil işçilerinin taleplerini dile getirip, seslerinin duyulmasını sağlamaya çalışıyoruz.
Ancak maalesef ne hükümet ne de patronlar bu sesi duymak istemiyor. Hatta hükümetten aldığı güçle patron o kadar futursuzlaştı ki işçilerin direniş alanına zehirli kimyasal yüklü tankları çekerek direnişçi işçileri zehirlemeye çalıştı. 3'er tonluk amonyak tanklarını direniş alanına çekilmesinin sonucunda direnişçi işçiler öksürme, mide bulantısı, göz yaşarması gibi zehirlenme belirtilerinin ardından hastaneye kaldırıldılar. 9 işçi, 2 sendika uzmanı ve kadın işçilerden birinin 4 yaşındaki kızı maruz kaldıkları amonyak yüzünden fenalaştı ve ambulansla hastaneye götürüldü. Erken fark etmeleri sayesinde ölümden döndüler."
'TÜM PATRONLAR İYİ BİLSİN, DİRENEN İŞÇİLERİN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Yaşananlara karşı herhangi bir adım atılmadığı belirtilen açıklamada, "Peki soruyoruz, bu zehirleme girişiminin üzerinden geçen bu kadar sürede, sorumluları hakkında bir soruşturma açıldı mı? İşçilerin en temel haklarından biri olan Anayasa ile de güvence altına alınan işçilerin sendikalaşma haklarının korunması için herhangi bir şey yapıldı mı?" soruları gündeme getirilerek, "Bu soruların cevabını hepimiz biliyoruz" denildi.
Açıklamanın sonunda mücadele kararlılığı da dile getirilerek, "Ancak başta Barutçu Tekstil patronu olmak üzere, tüm patronlar da bilsin ki direnen işçilerin yanında olmaya devam edeceğiz, bu mücadelelerinin kazanımla sonuçlanması için elimizden gelen her şeyi yapacağız ve sonucunda Barutçu Tekstil işçisi kazanacak" ifadeleri kullanıldı.