TikTok'un denetim mekanizması: Conectys işçileri, 'global' şirkette yerel ücretlerle çalışmayı anlattı

TikTok'un denetim mekanizması: Conectys işçileri, 'global' şirkette yerel ücretlerle çalışmayı anlattı

TikTok videolarının denetimini yapan Conectys şirketinden işçiler, "global" şirketteki deneyimlerini anlattı. Çalışma koşullarına ve ücretlere ilişkin tepkilere karşı, "Türkiye'deki ekonomik zorluklar bizi ilgilendirmez" yanıtı verildiğini anlatan Conectys'in eski bir işçisi, şirketin pandemi dönemini fırsata çevirdiğini belirtiyor.

Batuhan Batan

İnternet ortamında taşeron olarak içerik denetimi hizmeti veren Conectys Turkey isimli şirket, daha önce DİSK'e bağlı Sosyal-İş Sendikası'nın şirket önünde yaptığı açıklama ile gündeme gelmişti. İnternette dolaşıma giren videolara içerik denetimi yaparak uygunsuz içerikleri şirketlere bildiren Conectys'te çalışanların, ağır çalışma koşulları ve hak ihlalleri yaşadığı iddia edilmişti.

TikTok'un sahibi olarak bilinen ByteDance'ın en büyük müşterisi olduğu şirketin önünde daha önce sendikal örgütlenme çağrısı yapılırken, geçmişte şirkette çalışan ve halihazırda çalışmaya devam eden 2 ayrı işçi ile şirkete ilişkin deneyimlerini konuştuk.

Geçmişte şirkette çalışan ve görevine son verilen işçi, şirketteki "PIP (Personel Improvement Process)" olarak adlandırılan kişisel gelişim sürecini anlatarak sözlerine başlarken, "Esasında işten atılacak işçilere, hukuki alt zemin oluşturabilmek için oluşturulan bir süreç" tanımlamasında bulunuyor. PIP sürecinin kalite değerlendirmeleri sonrası başladığını ve bu değerlendirmelerin de haftalık olarak yapıldığını ifade eden işçi, 3 hafta üst üste kalite hedeflerinin altında kalanların PIP sürecine alındığını belirtiyor.

Şirkette çalışmaya devam eden işçi ise PIP süreci için "Performansından memnun olunmayan çalışanların gözetimde tutulacağı, sık sık eğitimler verileceği ve performanslarının gelişmesine yönelik çalışmalar yapılacağı anlatılıyor" derken, "Fakat PIP süreci aslında çalışanın işten atılma tehdidiyle çalışmaya zorlandığı bir süreç. Çünkü sürecin sonunda kişi eğer hedeflere ulaşamamış olursa, anlaşmanın feshedileceği belirtiliyor. Bu açık açık söyleniyor. Herkes belirli dönemlerde PIP sürecine alınıyor, alınmayan çok az kişi var" ifadelerini kullanıyor.

'HER HAFTA DEĞİŞEN KURALLARA ADAPTE OLUNMASI İSTENİYOR'

Geçmiş deneyimlerinden bahseden şirketin eski işçisi, kalite hedefi sürecini de anlatıyor. Kalite hedefleri değerlendirme aşamasında 100 üzerinden puanlanan video içerik denetimlerinde, kendi çalıştığı dönem görev yaptığı bölümde daha önce yüzde 89'luk "başarı" oranının yeterli olduğunu ancak zamanla bu oranın yüzde 96'ya kadar çıkarıldığını söyleyen işçi, 3 haftalık bir "başarısızlık" değerlendirilmesi ile PIP sürecinin başladığını ifade ediyor.

'BİR KİŞİ BİR HAFTADA BİNLERCE VİDEO İZLİYOR'

İşçi, çalışırken işsizliğe en yakın oldukları şirket içi bu süreci şöyle anlatıyor:

"TikTok'un videolarının içerik kontrolleri yapılıyor. Bunlar, belirli kurallar çerçevesinde yapılıyor ve bu kurallara, her hafta değişiklikler geliyor. Değişiklikler gelir gelmez adapte olunması bekleniyor ve yüzlerce kural var. Bir insanın bir kuralı okuyup bir saniyede adapte olması ve bunu kurallar sürekli değişirken yapması zaten imkansız. Yüzde 96 da bir insanın, neredeyse hatasız olarak çalışması demek.

Aynı zamanda bazı kurallar çok subjektif. Mesela bir videoda bir ima var ama bu imanın ne olduğu, kişiden kişiye göre değişebilir. Ama esneklik sağlanmıyor. Bu kadar subjektif bakış açıları olmasına rağmen yüzde 96 oranında doğruluk payı bekleniyor. Doğru bir ölçüm de yapılmıyor. Bir kişi bir haftada binlerce video izlerken, belki 10 tane videosu rastgele çekiliyor."

Bu yöntemle bir video dahi hatalı çıksa, kalite hedefinin yüzde 90'a düşeceğine işaret eden işçi, "Demek ki yanlışsız çalışması gerekiyor..." diyerek şöyle devam ediyor:

"Kalite analistleri, kendi kişisel görüşlerine göre karar veriyor ve esneklik sağlamıyor. Subjektif durumlarda ya da yeni güncellenmiş bir kural, bir adaptasyon süreci verilmeden güncellenmiş kurallarda eğer kalite analisti 'yanlış' diyorsa yanlış olarak kabul ediliyor. Bundan daha da vahimi, örnekleri dosyalar üzerinde gönderilmiş ve doğru olduğu gayet açık olan içerikler, kalite analistleri tarafından bilinçli bir şekilde yanlış olarak giriliyor."

'İŞTEN ATMAK İÇİN HUKUKİ ZEMİN'

PIP süreci ile işçilerin işten atılması için hukuki alt zemin oluşturulduğunu da iddia eden işçi, şöyle devam ediyor:

"3 hafta üst üste skorları düşük olan insanlar, PIP süreci sonrasında skorlarını yükselte dahi toplantı konusu oluyor. İşten çıkarmak için hukuki zemin aranıyor. Hatta takım liderleri ve yöneticiler, bu toplantılarda, kimin işten çıkarılacağına dair oylama yapıyor."

Kalite analistleri tarafından verilerin yanlış girilmesine ilişkin iddiasını da tekrar hatırlatan işçi, işten çıkarılma sürecindeki arayışa destek için kalite puanlarının bilerek düşürüldüğünü belirtiyor.

'KALİTE HEDEFİ SÜRECİ SÖZLEŞMEDE YER ALMIYOR'

TikTok içeriklerindeki denetim süreçlerinin farklı ülkelerde farklı kurallara tabi olduğunu ifade eden işçi, çalıştığı dönemde kalite hedefinin adım adım yükseltilmesiyle birlikte işe devam edebilmenin daha da zorlaştığına işaret ediyor. Ayrıca sözleşmelerinde, bu çalışma şekline dair herhangi bir maddenin de yer almadığını ifade ederek, "Ne kalite ne üretkenlik adına herhangi bir madde yok. Günde kaç video izleyeceğiz, kaç videodan kaçı kontrol edilecek, kim kontrol edilecek ve bizden ne kadar bir kalite ortalaması bekleniyor... Bunların hiçbirisi geçmiyordu sözleşmemizde. Hatta sonradan kalite hedefi getirilen ekipler de oldu" sözlerini kullanıyor.

'HER TÜRLÜ KORKUNÇ İÇERİĞİ GÖRÜP, SİLMEMİZ GEREKİYOR'

İşçileri rahatsız eden önemli konu başlıklarından biri de "iğrenç "diyerek nitelendirdikleri videoların da izlenmek zorunda olması. Şirkette çalışmaya devam eden işçi, şirket bünyesinde psikologlar olsa da bunun yeterli olmadığını dile getirerek anlatıyor:

"En ağır içeriklerin izlendiği bir bölüm var. Orada kullanıcılar her türlü korkunç içeriği yayımlamaya çalışabiliyorlar. Ve bizim bunları görüp, siliyor olmamız gerekiyor. Fakat hata yapma payımız da çok az. Bunları silerken bizim hata yapmamamızı istiyorlar. Bizim, bunları detaylı incelememizi bekliyorlar. Örneğin, deprem zamanında enkazdan çıkan ve vücudu parçalanmış insanların videoları varken, bizim buradaki her kareye ayrı ayrı bakıp incelememizi istemişlerdi. Bunun gibi farklı zamanlarda başka içerikler de ortaya çıkıyor. Biz kendimizi korumak için o tip videoları biraz daha hızlı, daha az göz atarak izlemeye çalıştığımızda; yaptığımız işi kontrol eden bir başka ekip, hata yaptığımızı iletiyor."

Kendi çalıştığı bölümde kalite hedefinin yüzde 90'ının üzerinde olduğunu belirten işçi, "Örneğin, kendimizi korumak için bazı videoları detaylı izlemezsek, PIP süreci başlıyor" diyor.

'MESAİ DÜZENİNDE SON DAKİKA DEĞİŞİKLİKLERİ YAPILIYOR'

Vardiya usulü çalışılan şirkette mesai düzeni de çalışanların rahatsızlıklarını dile getirdiği bir konu. Şirketteki çalışmasına devam eden işçi, her ay başında hangi gün ve saatlerde çalışacaklarının belli olduğunu ancak kimi zaman yapılan son dakika değişiklikleri olduğunu dile getiriyor. "Kabul ediyor musun?" diye de sorulmuyor diyen işçi, "Ay başında belirlenen takvimi, sürekli takip etmemizi bekliyorlar çünkü çoğu zaman değişiklik yapıldığı bile söylenmiyor. Takvimdeki değişikliği bilmediği için işe gelemeyen ve savunması alınan insanlar olduğunu biliyorum" ifadelerini kullanıyor.

'İŞÇİLER MANİPÜLE EDİLDİ'

İşine son verilen işçi de vardiya sistemine işaret ederek, yasal düzenlemelere ilişkin detaylara hakim olmadıkları için çalıştıkları dönemde manipüle edildiklerini anlatıyor:

"Mid vardiya dediğimiz ve öğleden sonra 15.00-16.00'da başlayıp, gece 00.00 ve 01.00'de biten vardiyamız vardı. Ayrıca bir de gece vardiyası vardı. Şirket, duyurularında, 'mid vardiya'nın gece vardiyası olarak sınıflandırıldığını söylemedi. Ben de bunu, avukatımla görüştüğüm zaman öğrendim. Yani ayın 2 buçuk - 3 haftası aslında gece vardiyasında çalıştırıldık."

'ŞİRKET, PANDEMİ DÖNEMİNİ FIRSATA ÇEVİRDİ'

Ekonomik sorunlar da emeğiyle yaşayan her yurttaş gibi işçilerin önemli gündemlerin biri. Pandemi dönemindeki tanıklığını anlatarak sözlerine devam eden işçi, "Pandemi öncesinde işçiler daha iyi maaşlarla işe alınıyordu. Her yerde kapanmaların başladığı dönem, yeni işçiler alınmaya başlandı. Ve evden çalışmaya geçildiği için şehir dışından da çok insan alındı. Biz o dönem, işe yeni başlayanların asgari ücret ile işe alındığını öğrendik. Evden çalışma imkanı, küçük şehirde yaşam masraflarının daha az olması ve pandemi döneminin ortasında olunması, sanırım işi cezbedici hale getirdi" diye konuşurken, şirketin pandemiyi fırsata çevirdiğini vurguluyor ve insanların düşük ücretlerle işe alındığının altını çiziyor.

İTİRAZLARA 'BİZİ İLGİLENDİRMEZ' YANITI

Şirketin bu politikalarına ve ücretlerine yönelik tepkiler konusunda da üst yönetimden, "Burası global bir şirket. Türkiye'deki ekonomik zorluklar bizi ilgilendirmez" yanıtının geldiğini aktarıyor.

Pandemi sürecinde yaşanan hafifleme sonrası şehir dışında çalışan insanlara yönelik baskılar olduğunu da söyleyen işçi, "PIP sürecindeki insanlar İstanbul'a, ofise çağırıldı. Cumadan haber verip, 'Pazartesi ofiste ol' deniyordu. Ama insanların gelebilme imkanı yoktu. Kalacak yer sorun, yol parası sorun..." derken, bunun da tazminatsız işten çıkarma imkanı için bir baskı mekanizması olduğunu belirtiyor.

'HERKESTE ZAM BEKLENTİSİ YARATIP, BAZI İŞÇİLERE ZAM YAPMADILAR

Conectys'te çalışmaya devam eden işçi ise şirket politikası gereği mayıs veya haziran aylarının zam yapılma dönemi olduğunu belirtirken, ücretler konusunda yaşadığı sorunları dile getiriyor.

"Bu yıl için zammın, en geç mayıs ayına yetişeceği ve geriye dönük ödemelerin de yapılacağı söylendi. Mayıs ayı gelince yetişmediği söylendi, haziran ayında kesin olarak yetişeceği söylenmesine rağmen yine yetişmedi. Temmuzda da aynı şekilde..." diyen işçi, yüksek enflasyona dikkat çekerek, "Bizim mayıs ayında alacağımız zam miktarı ile haziran ayında alacağımız zam miktarı arasında dahi korkunç bir fark oluşuyor" ifadesini kullanıyor.

Ayrıca başlangıçta, herkese zam yapılacağı sözü verildiğini de belirten işçi, "Bu ay (ağustos) zamma dair geriye dönük ödemeler bazı çalışanlara yapıldı. Ancak performans değerlendirme süreci sonunda düşük performansla belirlenmiş kişilere zam yapılmayacağı ve geriye dönük ödeme yapılmayacağını da söylediler. Bu bilgiyi gizlediler ve herkeste bir zam yapılacağı beklentisi yarattılar. Geriye dönük yapılan zam ödemeleri de SGK'ya bildirilmiyor ve primlerimiz düşük gösterilmiş oluyor" diyor.

Performansı düşük bulun işçilere ödeme yapılmamasının gerekçesine dair fikirlerinin de olmadığını dile getiren işçi, "İnsanların neden düşük performanslı olarak belirlendiğine ilişkin bir bilgi de vermediler" diyerek sözlerini tamamlıyor.