Sosyal-İş SGS önünden seslendi: ‘Atılan işçiler geri alınsın’

Sosyal-İş SGS önünden seslendi: ‘Atılan işçiler geri alınsın’

Sendikalı oldukları için işten atılan SGS işçileri, firma önünde basın açıklaması düzenledi.

Ersan Kınık

Sosyal-İş’e üye olan ve ardından Kod 46 ile işten çıkarılan 3 işçi, SGS önünde “Sendikal hak engellenemez, atılan işçiler geri alınsın” demek için basın açıklaması düzenledi.

İstanbul’un Bağcılar ilçesine bağlı Güneşli Mahallesi’nde bulunan İsviçre merkezli uluslararası bir gözetim, denetim, test ve belgelendirme şirketi olan Supervise Gözetme Etüd Kontrol Servisleri’nde (SGS) çalışan 3 işçi, DİSK’e bağlı Sosyal-İş Sendikası’na üye oldukları ve firma içinde sendikal örgütlenme çalışması yürüttükleri için Kod 46 ile işten çıkarıldı. Ayrıca sendikaya üye olan 15 işçinin de kıdem ve ihbar tazminatları verilerek işlerine son verildi.

Kod 46 ile İşlerine son verilen işçiler Berkan Cömert, İbrahim Kara ve Umut Sansar süreci yargıya taşıdı.

Firma yönetimi ise işten çıkarmaların sendika ile ilgisinin olmadığını belirterek işten çıkarılan işçilerin, işverenin güvenini kötüye kullandığını, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunduklarını ve bu yüzden Kod 46 ile işten çıkarma yaptıklarını öne sürmüştü.

İŞÇİLER YENİDEN SGS ÖNÜNDE TOPLANDI

Bugün yeniden SGS önünde toplanan işçiler, basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı okuyan işçi Berkan Cömert, şu sözlere yer verdi:

“5 Mayıs tarihinden itibaren benle birlikte üç işçinin işine SGS yönetimi tarafından son verildi. Bu yönetim sadece bununla da kalmadı, anayasal hakkımız olan sendikal haklarımızı kullanmamıza izin vermemek için iftira ve karalama kampanyaları düzenledi.

Dikkat çekmek istiyorum, ben işten çıkartılmadan bir gün önce eski yöneticim tarafından takımımla birlikte bir odaya çağırılıp, ‘Bizler işimize bakalım bu konuları fazla dillendirmeyelim’ denerek adeta dolaylı yoldan tehdit edildim. Buna karşılık olarak sendika ile alakalı merak edilen sorulara cevap vereceğimi ve hatta bilgimin yettiği kadar işçilere sendikayı anlatacağımı ifade ettim. Hemen ertesi gün ise beni işimden, ekmeğimden ettiler.

‘ANAYASAL HAKKIMIZI KULLANMAMIZA ZORBALIKLA MÜDAHALE EDEMEZSİNİZ!’

İşçilerin Sosyal-İş sendikasına üye olmasını engelleyen ceberrut SGS yönetimi kendisini anayasanın ve insan haklarının üstünde görmektedir. SGS Global imzalı doğruluk eğitimlerinde bile çalışanlarının sendika kurma ve üye olma hakkı vardır. Toplu müzakere hakkı vardır. Örgütlenme özgürlüğü ve toplu müzakere hakkını bize patron vermiyor, bizzat bu haklar anayasada yer alıyor.

Sözde işçi emekçi dostu olanlar, her şeyin zamlandığı bu günlerde sadece sendikal faaliyette bulunduğu için yalan ve iftiralarla işçilerin ekmeğini suyunu kesiyorlar. Buradan SGS Global yönetimine de sesleniyorum: Bu davaya müdahil olmak ve hukuku işletmek zorundasınız! Bizim anayasal hakkımızı kullanmamıza zorbalıkla müdahale edemezsiniz!

Sadece sendika nedeniyle işten çıkarılmamıza değil, aynı zamanda içerideki torpil düzenine ve adam kayırmacılığa da itiraz ediyoruz. Aynı bölümde çalı[1]şan ve bütün şartları taşıyan çalışma arkadaşlarımız hiçbir terfi ve ilerleme gösteremezken ve hakkımız yenirken bazıları ekmek elden su gölden yaşıyor. Birileri birilerini kayırıyor.

‘HAKKIMIZI ALANA KADAR HİÇBİR YERE GİTMEYECEĞİZ’

Eğer patronlar ve onun yalakaları kendisini işçinin emeğinden daha yukarıda görüyorsa, ben istediğimi yaparım kimse bana karışamaz diyorsa yanılıyor! İşte buradayız, hakkımızı alana kadar da hiçbir yere gitmeyeceğiz. Sosyal-İş sendikasında örgütleneceğiz ve haklarımızı arayacağız. Bu işten çıkartmalar hukuksuzdur, hakkımızı her yerde arayacağız.

Atılan işçiler geri alınsın!

Sendika hakkımız, engellenemez!”

‘ENSENİZDEYİZ, HER YERDE KARŞINIZA ÇIKACAĞIZ’

Sosyal-İş İstanbul Şube Başkanı İlhan Ağırbaş ise şunları söyledi:

“SGS’nin yurtiçi ve yurt dışı temsilcileriyle temasa geçtik. Öncelikle yazılı olarak süreci açıkladık, daha sonra yüz yüze görüşme yaptık. Burada taleplerimiz netti; işten atılan arkadaşlarımızın işse iade edilmesi, içerdeki sendikalı arkadaşlarımıza baskının son verilmesi, sendikadan istifaya zorlanmasına durdurulması ve sendikayı tanıyıp, süreci diyalogla devam ettirmek istediğimizi söyledik. SGS’nin Türkiye yönetimi olumlu düşündüğünü söylese de sadece ve sadece süreci uzattı. Bu uzatma sürecinde içerdi baskıyı arttırdı, kamera sistemlerini değiştirerek bir gözetleme şeklinde devam ettirdiler, arkadaşlarımızı tek tek tehdit ettiler, üye arkadaşlarımızı istifaya zorladılar, işten atılan arkadaşlarımızın mağduriyeti hiçbir şekilde giderilmedi. SGS yönetimi işçi düşmanıdır, sendika düşmanıdır. Bugün basın açıklaması yapılacağını bildikleri için bir grup arkadaşımızı evden çalışmaya zorladılar. Buradan çok net bir şekilde SGS yönetimine söylüyoruz, ne yaparsanız yapın gerçekler ortaya çıkacaktır, ensenizdeyiz, her yerde karşınıza çıkacağız. Emeğimizi elimizden alanlara rahat ve huzuru hiçbir şekilde vermeyeceğiz. Çocuklarımızın rızkıyla oynayanlara hiçbir şekilde rahat uyku uyutmayacağız.”

‘BİZ ZATEN HAKLIYIZ VE KAZANACAĞIZ’

İşten çıkarılan başka bir işçi İbrahim Kara da şöyle konuştu:

“Herkesin burada olma amacı belli, bunu açıklamaya gerek yok. Buradan sadece yönetime şunu söylemek istiyorum: içerdeki arkadaşlarımız üzerindeki baskıyı çekin, mobbing yapmayın, insanları ekmekleriyle korkutmayın. İnsanları geçim derdinde olduklarını bildikleri halde mobbing, baskı yaparak tehdit ediyorlar. Bu sürecin SGS’yi yıpratma süreci olduğunu söylüyorlar ama kendileri kaç aileyi yıprattıklarını beyan etmiyorlar. Bugün bile içerdeki çalışma arkadaşlarımızın vardiya saatlerini değiştirerek bizlere ulaşmasını engellemek istediler. İnsanları homeoffice evlerinde çalışmaya yönelttiler. Bu zaten onların zebellah tutumunu ortaya koyuyor, biz zaten haklıyız ve kazanacağız.”