Şişecam işçileri greve gidiyor

Şişecam işçileri greve gidiyor

İşçiler, grev kararını açıkladıkları bir basın açıklaması düzenledi.

İleri Haber 

Mersin’deki Şişecam fabrikasında çalışan işçiler, Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecinde talep ettikleri ücret artışının kabul edilmemesi üzerine greve gitme kararı aldı. İşçilerin grev kararını duyurdukları basın açıklamasına katılan ve bir konuşma yapan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Mersin Milletvekili Adayı Doç. Dr. Hakan Güneş, “Sizin çocuklarınızın bizim çocuklarımızdan ne üstünlüğü var? Bu ücretleri nasıl reva görüyorsunuz” ifadelerini kullandı.

Şişecam’da çalışan Petrol-İş’e bağlı işçiler, talep ettikleri ücret artışının TİS sürecinde firmanın tarafından kabul edilmemesi nedeniyle 12 Mayıs günü greve gitme kararı aldı. Sendikanın önderliğinde Şişecam fabrikası önünde basın açıklaması düzenleyen işçiler, taleplerini dile getirerek grev kararını duyurdu.

‘BU KADAR ZENGİNLİK ÜRETEN BU FABRİKA, İŞÇİLERİNE KÖLE MUAMELESİ YAPMAKTAN UTANÇ DUYMUYOR’

Basın açıklamasına, TİP Mersin Milletvekili Adayı Doç. Dr. Hakan Güneş de katıldı. Konuşmasında, firma tarafından teklif edilen ücret artışının, işçilerin çocuklarını okutmasına dahi yetmeyeceğini vurgulayan Güneş, şunları dile getirdi:

“Sevgili arkadaşlar, bu arkamızda gördüğümüz fabrika ülkemizin zenginlik üreten fabrikalarından bir tanesi, hem de en iyilerinden bir tanesi. İşçileriyle, mühendisleriyle, idari personeliyle, herkesin el birliğiyle ürettiği, geliştirdiği, ülkemize katkı sağladığı bir fabrika. Fakat bu kadar zenginlik üreten bu fabrika, az önce başkan da söyledi, nedense işçilerine bir pay vermekten uzak. Onlara köle muamelesi, hatta köleden daha aşağı bir muamele yapmakta en ufak bir utanç duymuyor, vicdansızlığın sınırlarında geziniyor. Detaylı olarak toplu iş sözleşmesi için hazırlanan, sendikanın talep ettiği, işçilerin talep ettiği maddeleri gördüm. Orada örneğin çocuk yardımı diye bir madde var, yani ücretlerin yanında, mesela ortaokul, üniversite için 5 bin lira, çok mu bu arkadaşlar? Bir aylık kirasını karşılayamazsınız, yurt ücretini karşılayamazsınız, büyük bir şehirde çocuğunuzu okutamazsınız. Diğer yardımlar, enkaz durumunda, afet durumunda, ölüm durumunda verdikleri rakamlar gerçekten kefen parası değil. Hiç öyle fazla bir şey istenmiyor. Şimdi birinci konu bu. Sanki işçiler bütün kârı bir tarafa götürecek bir şey istiyorlar, öyle bir şey yok, yaşanabilecek minimum şeyi istiyorlar.

‘SİZİN ÇOCUKLARINIZIN BİZİM ÇOCUKLARIMIZDAN NE ÜSTÜNLÜĞÜ VAR?’

Diyorlar ki ‘Biz kendimize o zamları yaparız, milletvekillerine, bakanlara, bürokratlara, 5 tane yerden maaş alan müdürlere, vekillere, yandaşlara yaparız, ama size yapmayız. Çünkü sizin kemer sıkmanız lazım, ülkemizde ekonomimiz iyi değil. Ya niye sadece biz kemer sıkıyoruz, değil mi arkadaşlar? Niye biz sıkıyoruz? Söyledikleri şey şu, sadece ‘Düşük ücret alın’ değil, ‘Kötü evde oturun, doğru dürüst banyonuz, tuvaletiniz olmasın, fayanslarınız dökülsün, çocuklarınız okula gitmesin, sanayi sitesinde çırak olsun’ diyorlar. Dedikleri bu. Çünkü siz bu parayla çocuklarınızı okutamazsınız. Peki sizin çocuklarınızın bizim çocuklarımızdan ne üstünlüğü var? Nasıl reva görüyorsunuz bunu? Neyiniz daha üstün sizin? Bütün bu serveti, zenginliği beraber üretiyoruz. Ama bizim çocuklarımız iyi okullara gidemeyecek, hastamız olduğunda hastaneye gidemeyeceğiz, iyi bir evde oturamayacağız, tatil yapamayacağız, geçtik bunu, soğan bile alamayacağız değil mi?

‘İNSANCA YAŞANABİLİR BİR ÜCRET VERECEKSİNİZ, VERMEZSENİZ ALACAĞIZ’

İstenen ücret öyle fazla bir ücret olmadığı gibi, bu fabrikanın ürettiklerinin gerçekten çok küçük bir kısmı, birinci madde bu. İkincisi, sosyal haklar konusunda çocukların eğitim ödenekleri ve başka haklar konusunda daha fazlasını kesinlikle işçi istemeden vermek zorunda, böyle bir vicdansızlık süremez. Üçüncüsü, üreten, zenginliği yaratan bu insanlar arasında bir ayrım olamaz. ‘Niye ona fazla veriyorsun’ değil, ‘Niye bana az veriyorsun’ diyorlar, bunun altını çizelim. Herkese eşit bir ücret, eşit bir artış talep ediyorlar ve bütün bölümlerinde, bütün sektörlerinde çalışan insanlar için istiyorlar bunu. Bu ücret sizin için sayısız ücretleriniz, sayısız müdürlüklerden aldığınız paralar olduğu için bir şey ifade etmeyebilir, bu bizim ayakta kalmamız için elimizdeki tek şey. Yemek için, içmek için, barınmak için, çocuklarımız okulunu, eğitimini sağlamak için elimizdeki tek şey. Ve bunun insanca yaşanabilir bir seviyede olmaktan başka çaresi yok. Ve bunu vereceksiniz. Vermezseniz alacağız. Nasıl alacağımızı biliyoruz, çünkü biz örgütlü bir toplamız.”