"Ranta, betona, yağmaya, sürgüne hayır!"
Yaşam savunucuları Kanal İstanbul Projesi'ne karşı bir kez daha "Kanal ve Yenişehir projesine, ranta, betona, yağmaya, sürgüne hayır" dedi.
İleri Haber
Yaratacağı ekolojik yıkım nedeniyle bilim insanlarının ve yurttaşların karşı çıkmasına rağmen, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "hayalim" dediği Kanal İstanbul Projesi'nin ÇED davası keşfi ve bilirkişi incelemesi öncesi İstanbul'da eylem yapıldı.
Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonunun çağrısıyla Kadıköy Rıhtım'da bir araya gelen doğa savunucuları, "İstanbul'un betonlaşmasına izin vermeyeceğiz!" dedi.
Zorlu hava koşullarına rağmen basın açıklaması yapan yurttaşlar ayrıca "Kanal'ı yaptırmayacağız, Yenişehir'i kurdurmayacağız" pankartı açtı.
Eyleme Türkiye İşçi Partisi (TİP) Parti Meclisi (PM) üyelerinin yanı sıra HDP Milletvekilleri Züleyha Gülüm ve Musa Piroğlu da katıldı.
HDP'li Gülüm eylemde yaptığı konuşmada "Kanal İstanbul Projesiyle 8 milyon nüfus bir adaya hapsolacak. Deprem anında bu nüfusun can güvenliği nasıl sağlanacak? Birinci, ikinci ve üçüncü derece deprem fayları üzerinde olan bu bölgede nüfusu artırmak, olası Marmara Depremi'nin sonuçlarını daha ağır yaşamamız anlamına gelecek" dedi.
Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonunun basın açıklamasının tamamı şu şekilde:
"İstanbul’un ölüm fermanı Kanal ve Yenişehir projesine karşı açtığımız ÇED iptal davasında mahkeme iki yıl üstüne keşif ve bilirkişi incelemesi kararı verdi. 24 Mart günü yapılacak inceleme öncesi bir kez daha bu rant projesine neden karşı olduğumuzu duyurmak için buradayız.
Evet yanlış duymadınız 2019 Aralık sonunda yayınlanan Kanal İstanbul Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna karşı açtığımız iptal davasının üzerinden iki yıldan fazla bir süre geçti. Ve İstanbul 10.İdare Mahkemesi nihayet bilirkişi keşfi için 24 Mart gününe davanın taraflarına davet gönderdi. İki yıldır bilirkişilerin istifa etmesiyle, tehdit edilmeleriyle ve bilirkişi bulunamamasıyla gündemde olan davadan bahsediyoruz. Kanal ÇED Raporu’na karşı 22 ayrı dava 200’den fazla davacı var. Biz de Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu olarak 47 yurttaş ve 7 ekoloji örgütünün birlikte yaptığı başvuruyla bu davada tarafız. Esasen bu davanın tarafı yağma ve talana karşı yaşamdan yana olan bütün Türkiye halklarıdır.
Bugüne kadar onlarca eylem yaptık. Yüzbinlerce dilekçeyi Türkiye’nin dört bir yanında Çevre ve Şehircilik müdürlükleri önünde oluşan kuyruklarla teslim ettik. Bilim insanları bu projenin neden yapılmaması gerektiğini anlattı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi projeye karşı çalıştaylar yaptı, itiraz etti. Bölgede yaşayan halk hem imar planlarına itirazlarıyla hem eylemleriyle hem günlük hayattaki çığlıklarıyla beton kanalı istemediklerini söyledi. İktidara yakın araştırma şirketleri bile İstanbul halkının bu projeyi onaylamadığını söylüyor. Bütün bu itirazlara kulağını tıkayan iktidar ne yapıyor? Ülke yoksulluktan kırılırken kanalı yapacağız demeye devam ediyor. Bu halk düşmanlığına, bu doğa düşmanlığına, bu İstanbul düşmanlığına tek bir yanıtımız var: Sana kanal yaptırmayacağız. Sadece kanal değil, inşaat şirketlerinizin kasaları dolsun diye yapmayı planladığınız o rant şehrini de yaptırmayacağız.
Buradan 24 Mart günü yapılacak ÇED raporu keşfinde bilirkişilik yapacak olanlara sesleniyoruz. Aranızdan bazılarının kadrolu bilirkişi olduğunu, bazılarınızın Nükleer projesine, 3.Hava limanına onay verdiğinizi, bazılarınızın kanal konusunda kamuoyuna olumlu görüş açıklayıp tarafsızlığınızı yitirdiğinizi biliyoruz. Bir kez olsun bilimden yana olmanızı istiyoruz. Ve biliyoruz ki aranızda bu yaşam düşmanı projeyi bilimsel verilerle değerlendirecek olanlarınız da vardır.
İstanbul halkının karşı çıktığı kanal ve Yenişehir projesinden derhal vazgeçilmesini talep ediyoruz, çünkü:
1. Kanal İstanbul projesiyle 82 milyonun sırtına, her bir bakan ve ÇED raporu farklı maliyet verse de en az 110 milyar liralık bedel yüklenecek. Maliyeti yok dedikleri projelerin parasının bizden alınan vergilerle finanse edildiğini biliyoruz. Daha dün Gelibolu’daki ormanları ve tarım alanlarını yok ederek yapılan Çanakkale rant köprüsü açıldı ve işleten şirketlere günlük 15 Euro’dan 45bin araç geçiş garantisi verildiğini öğrendik. İnsanlar açlıktan intihar ederken, ucuza ekmek, yağ alabilmek için kuyruklarda beklerken, işçi maaşıyla ay sonunu getiremiyorken kimin için vatandaşın sırtına bu rant projeleri yükleniyor? Bunları soruyoruz. Cevap istiyoruz.
2. Kanal ile İstanbul’un nüfusu en az 1,5 milyon artacak. Kanal yüzünden en az 3,4 milyon kişilik trafik oluşacak. İstanbul’un en büyük sorunlarından biri nüfus artışı. Bu şehirde nefes alamıyoruz. Hala Yenişehir hala inşaat diyorsunuz.
3. Kanal projesiyle İstanbul susuzluğa mahkûm olacak. 8500 yıldır var olan İstanbul, Avrupa yakasındaki tatlı su kaynaklarını kaybedecek. Sazlıdere barajı yok edilecek. Çok geçirgen olan kireç taşı kanalın 5,2 km'lik kesiminin zeminini oluşturuyor. Bu nedenle tuzlu su, tatlı su akiferlerine ve Terkoz gölüne sızacak.
4. Kanal, İstanbul için bitki ve hayvan soykırımı demek. Bu proje yüzünden 23 milyon metrekare orman, 136 milyon metrekare çok verimli tarım alanı sonsuza dek ortadan kalkacak. Bu bölgedeki tarım alanları, bugünlerde Rusya ve Ukrayna’dan gelmesini beklediğimiz buğday ve ayçiçeğini yetiştirmeye elverişli tarım alanları. Bölge pek çok endemik bitki türünün ve yaşamlarını bu alanda sürdüren hayvanın yuvası. Kuş göç yollarının önemli bir uğrak noktası.
5. Kanal İstanbul projesi binlerce yıllık kent belleğine ihanet edecek. Zira 17 milyon metrekarelik SİT alanı bu projeden etkileniyor. Küçükçekmece Lagünü kenarındaki Bathonea Arkeolojik kazı alanı, Yarımburgaz Mağaraları ve yeraltında henüz bilinmeyen tarihi eserler yok olacak.
6. Kanal İstanbul ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne 35 milyar liralık yük gelecek.
7. Proje yüzünden Avrupa yakasında adaya dönüşecek kesim ile Trakya arasındaki trafik 6 karayolu köprüsü ve iki demiryolu köprüsü ile bağlanacak. Bu projeye gerçekleşirse İstanbul trafiği tamamen kilitlenecek.
8. Kanaldan kazı nedeniyle ortaya çıkacak en az iki milyar metreküp hafriyatın nasıl taşınacağı çözülemeyen bir sorun. Bu hafriyat İstanbul’un 50 yıllık hafriyatına eşit. Bu hafriyatın günde 10 bini aşkın hafriyat kamyonu ile taşınması bekleniyor.
9. Kanal İstanbul projesiyle 8 milyon nüfus bir adaya hapsolacak. Deprem anında bu nüfusun can güvenliği nasıl sağlanacak? 1.2. ve 3.derece deprem fayları üzerinde olan bu bölgede nüfusu arttırmak olası Marmara depreminin sonuçlarını daha ağır yaşamamız anlamına gelecek.
10. Bu proje hayata geçerse Marmara Denizi ve balıkçılık yok olacak. Uzmanlara göre, derinliği 25 metre olan kanal açıldığında Karadeniz suyu hızla Marmara’ya akacak, zaten can çekişmekte olan Marmara Denizi'nin ölüm fermanı verilmiş olacak.
11. Kanal ile maneviyat da büyük bir darbe alacak çünkü bu proje ile onlarca mezarlığın nakledilmesi gerekecek. Halka bu kötülüğün yapılması kabul edilemez.
12. Kanal’ın yarattığı sorunlardan biri de bu projenin Montrö sözleşmesini tartışmaya açma olasılığı. Montrö Sözleşmesi Türkiye ve Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler için bir barış güvencesi. Zira bu sözleşme sayesinde 90 yıldır Karadeniz bir barış denizi olma özelliğini korumaktadır. Ukrayna’daki savaşın yıkımının yaşandığı bugünlerde kanal İstanbul’u yapacağım demek coğrafyamızı emperyalist savaşların doğrudan içine atmak demektir.
13. Kanalı Süveyş ve Panama kanalları ile kıyaslayarak geçen gemilerden yüksek bedel kazanacaklarını iddia ediyorlar, ancak bu bedellerin alındığı Süveyş kanalı bir gemi için yolu 6000 km, Panama kanalı ise 13000 km kısaltıyor, Kanal İstanbul ise böyle bir avantaj sağlamıyor. Diğer taraftan Montrö Sözleşmesi gereğince gemiler paralı geçişe zorlanamaz.
14. Kanal ve Yenişehir projesi bölgede yaşayan halkı yerinden edecek. Şimdiden Küçükçekmece, Başakşehir, Arnavutköy’deki çeşitli mahallelere ve köylere imar uygulamaları kapsamında sürgün belgeleri gelmiştir. Onlarca yıldır buralarda yaşayan, geçimini, işini, hayatını buralarda kurmuş olan insanların yaşam alanları uluslararası televizyonlarda müjde diye emlak reklamı olarak pazarlanmaktadır. Geçtiğimiz hafta Yeniköy ve Sazlı Bosna’dan köylüler kanal ve Yenişehir projesiyle gelen imar uygulamalarına bir kez daha itiraz etmiştir.
Burada kısa kısa gerekçeleriyle özetlemeye çalıştık. Bu yıkım projesine karşı İstanbul köylüsüyle, mahallelisiyle, bölgede yaşayan canlılarıyla, suyuyla, ormanıyla direniyor. Kararlıyız. Kanalı yaptırmayacağız.
Kanal İstanbul ve Yenişehir projesini durdurmak, İstanbul’u kurtarmak için 16 milyon İstanbulluya, sesimizin ulaştığı tüm yurttaşlara sesleniyoruz. İstanbul’un ölüm fermanını yırtıp atmak için 24 Mart günü hem bilirkişiyle keşif sahasında hem kanal ve Yenişehir planlarıyla yok olma tehdidi altındaki mahallelerde köylerde ve tepkimizi gösterebildiğimiz her mecrada bu betonlaşma ve rant projesine karşı çıkacağız. Dünyanın ve Türkiye’nin neresinde olursanız olun bu projeye siz de karşı çıkın."