Prensesler kurtarılmayı bekler mi?
Bu prenses hayatını önemsiyor, kurtarılmayı beklemiyor, sorunlarının üstesinden kendisi de gelebiliyor, haklarını başka akılların kararlarına teslim etmeyecek kadar bilinçli. Kendini bir şövalyeyi beklemeye adayacak kadar vakti mi? Hiç yok. Yapacak çok işi, anlatacak çok macerası, yaşayacak hayatı olan bir kız o. Başındaki taç ise belki de kendi gibi yaşayan başka kızların varlığından gelen gücüdür kim bilir?
Burcu Adıgüzel
Anna Kemp ve Sara Ogilvie’den yine ezber yıkan bir öykü. Cesur Şövalye Sör Yeşil Benek, macera peşinde koşan, şövalye olmak isteyen ama bezelye tanesi kadar bedeniyle kahramanlık yapamayacağını düşünen bir kurbağa.
Bu kadar küçük bir kurbağayı kim ciddiye alırdı hakikaten? Büyümeliydi. Acilen!
Düşündü, düşündü ve ‘’küçüklüğüne’’ kendince bir çözüm buldu. Bir prensesi kurtaracak, öpücüğü kapacak ve şövalyeye dönüşecekti! Harika bir çözümdü bu, böyle öğrenmiş, gerçeğin bu olduğuna inanmıştı. Okuduğu bütün öykülerde anlatılan buydu. Gücünü kuşandı, yola çıktı, maceraya atıldı.Tamamdı artık, gözü karaydı! Derin bir mağaraya girdi. Yeşil bir dev ile karşılaştı. Kendinden on kat büyük deve dâhi kafa tuttu. Prensesi hemen bulmak istiyordu. Kilitli kulelere, gizemli ormanlara, çiçek bahçelerine, cadının evine girdi. Lakin; zaman geçiyor, prensesi bulamıyordu. Sör Yeşil Benek, yorgun ve umutsuzdu artık. Tam o sırada uçuşan saçları, parlak elbisesi, başında tacı ve belindeki kılıcıyla beliren prensesi görmüştü. Kılıç mı? Belinde mi? Prenses mi?
Yeşil Benek, ‘’çaresiz’’ prensesi ejderhadan kurtarmak için muhteşem bir an diye düşündü. ‘’Ödül öpücüğümü de alıp en az bir 10 cm. uzarım.’’Ama bir sorun vardı. Bu prenses kurtarılmayı beklemiyor, istemiyor hatta reddediyordu. Ejderha, prensesin en yakın arkadaşıydı. ‘’Bir şövalyeye ihtiyacım yok, zor durumda olursam kendimi kurtarabilirim.’’ dedi prenses. Yeşil Benek şaşırmıştı. ‘’Ne demek şövalyeye ihtiyacım yok?’’
Prensesin kurtarılmak zorunda olmadığını anlayan Benek, hep küçük kalacağına ve kahraman olamayacağına inanarak boynunu büktü. Ama hikâyemiz bu umutsuz boyun eğişle son bulmuyor. Umut; kitabın satırlarında sizi bekliyor.
Anna Kemp ve Sara Ogilvie alıştığımız öykülere çomak sokan kitapların yaratıcıları. Onlar bunu hep yapıyor. ‘’Köpekler Bale Yapmaz’’ ve ‘’Gergedanlar Krep Yemez’’ bildiklerimizi alt üst etmeye yetmişken, Sör Yeşil Benek ile yeniden iştahımızı kabartmayı başarmışlar. Cinsiyetçiliği su yüzüne çıkarma açlığımıza şifa adeta… Aynı zamanda; kahramanlığın ya da söylemeyi daha doğru bulduğum ‘’iyi olmanın’’ küçük bir bedenle ilgisi olmadığını da anlatıyor kitap.
Bu prenses hayatını önemsiyor, kurtarılmayı beklemiyor, sorunlarının üstesinden kendisi de gelebiliyor, haklarını başka akılların kararlarına teslim etmeyecek kadar bilinçli. Kendini bir şövalyeyi beklemeye adayacak kadar vakti mi? Hiç yok. Yapacak çok işi, anlatacak çok macerası, yaşayacak hayatı olan bir kız o. Başındaki taç ise belki de kendi gibi yaşayan başka kızların varlığından gelen gücüdür kim bilir?
KÜNYE: Cesur Şövalye, Anna Kemp,Yayınevi: Pearson, Sayfa sayısı: 32