Patronlar 'taş da yağsa çalışacaksınız' dedi: 13 yaşındaki çocuk işçi öldü
Antalya’ya ailesiyle birlikte tarım işçisi olarak çalışmak üzere giden 13 yaşındaki Berivan, çıkan fırtınada hayatını kaybetti. Berivan’ın babası Kazım Karakeçeli, “'Patronlar bize yağmur da yağsa taş da yağsa çalışacaksınız' dedi' ifadelerini kullanarak çocuğunun ölümünün sebebinin hortum değil, iş cinayeti olduğunu söyledi.
Antalya'nın Kumluca ilçesinde 24 Ocak'ta meydana gelen hortumda 8’inci sınıf öğrencisi 13 yaşındaki Berivan Karakeçili çalıştığı portakal bahçesinde hortumun etkisi ile çatılardan savrulan sacın başına isabet etmesi sonucu yaşamını yitirdi. Berivan'ın babası Kazım Karakeçili yoksulluktan kaynaklı çalışmak zorunda kaldıklarını ifade etti.
'YAĞMUR DA YAĞSA, TAŞ DA YAĞSA ÇALIŞACAKSINIZ'
Baba Kazım Karakeçili, hava koşullarının kötü olduğu günlerde çalışmak istemediklerini, ancak bahçedeki portakalların işlendiği fabrika sahibinin buna müsaade etmediğini söyledi.
"Kızımı sanki orada bıraktım, bir daha asla gitmem" diyen baba Karakeçili, kızının hakkını sonuna kadar arayacağını, fabrika sahiplerinden şikayetçi olacağını belirtti. Hortumun yaşandığı gün çevredeki bahçelerde çalışan işçilerin kötü hava koşullarından kaynaklı tarlaya inmediklerine dikkat çeken Karakeçili, patronların kendilerine "Yağmur da yağsa, taş da yağsa çalışacaksınız" dediğini kaydetti.
Olay günü yaşananları anlatan baba Karakeçili, "Hortum olunca herkes kaçıyor. O da çocuk tabii. Durup hortuma bakıyor. Kimse ona yardım etmiyor. Kimse ona 'kaçalım' bile demiyor. O da çocuk; bahçenin ortasında duruyor. Hortumun bir çatıdan uçurduğu sac gelip kafasına değiyor. Sonra yerde hareketsiz yatıyor. Kızım orada yaşamını yitirmiş. İmkanım olsa onu oraya götürür müydüm" diyerek yaşadığı geçim sıkıntısını ifade etti.
'MADDİ DURUMUMUZ OLMAYINCA MECBUREN GİTTİK'
Eylül ayında Antalya'ya gittiklerini ifade eden Karakeçili, şöyle devam etti:
"Maddi durumumuz olmayınca mecburen gittik. Kaldığımız yer çadır değildi ancak ev de değildi. Kaldığımız yer baraka gibi bir yerdi. Üstü sac ile kaplıydı. Zaten oraya da kira ödüyorduk. Günlüğümüz 60 ya da 70 liraya geliyordu. Bütün çocuklarım küçüktü. Berivan çalışan tek çocuğumdu. Okuyordu, onu burada yalnız bırakamadığım için yanımıza aldık. Beri de (Berivan) çalışıyordu. İş imkanı olsa, ekonomik gücüm olsa kızımı okuldan çıkarıp gitmezdim oralara. Çalışırken boyu kadar çamura batıyordu. Su ve çamur içinde mecburi çalışıyorduk. İmkan olsa insan onca kilometre uzakta çalışmaya gider mi? 10 çocuğumla bir araca doluşup gidiyoruz. Yolda ya da orada başımıza bir şey gelse bir aile yok olacak. Mecbur olmasak böyle bir yola çıkmazdık."
'PATRON KIZIMIN HAYATINA SEBEP OLDU, SİGORTASIZ ÇALIŞIYORDUK'
Mezopotamya Ajansı'dna yer alan habere göre fabrika sahiplerinin sürekli işsiz bırakma tehditleri karşısında yağmur, çamur demeden çalışmak zorunda kaldıklarını vurgulayan Karakeçili, "Diyelim bugün yağmur, fırtına var, 'bugün çalışamayız' dediğimizde 'bir sonraki günde biz sizi kabul etmeyiz' diyorlardı. Yağmur da yağsa, taş da yağsa çalışacaksınız deniliyordu. Fırtına kalktı kızımı aldı götürdü. Yağmurlu günlerde işe gitmeyi ret ettiğimizde, içeride kalan paramızdan kesinti yapılıyordu. Bizi işten çıkarmak için bahane arıyorlardı. Zaten sigortamız yok. Günlük çalışıyoruz. Hoşlarına gitmese bahane ile işten çıkarabiliyorlardı. Çalışmak istemediğimiz günlerde 'fabrikam zarara giriyor' deyip çalışmamız konusunda zorluyorlardı. Sonunda kızımın hayatına sebep oldular. Günlük zararları için kızım hayatından oldu. Onun hakkını sonuna kadar arayacağım" diyerek, kızından geriye portakal bahçesinden bir eldiven kaldığını dile getirdi.