Ersan Kınık - @ErsanKinik

30 Ocak 2016 tarihinde Nurcan Arslan’ı İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde sokak ortasında 11 kurşun sıkarak katleden Abdullah Melih Barış’ın aldığı müebbet hapis cezasının Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından ikinci kez bozulması üzerine Barış’ın yargılaması yeniden görüldü. Mahkeme, daha önce verdiği kararda direnerek, sanık Abdullah Melih Barış’ı müebbet hapis cezasına mahkûm etti.

Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya katil Abdullah Melih Barış, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.

KATİLDEN SAVUNMA: BEN KENDİMİ DEVLETİNE, MİLLETİNE İYİLİK YAPMAYA ADAMIŞ BİR İNSANIM

Sanık Barış yaptığı savunmada, cinayeti hakaret işitmesi üzerine işlediğini belirterek şunları söyledi:

“Ben kendimi devletine, milletine, vatandaşlarına iyilik yapmaya adamış bir insanım. Daha önce muhtarlık yaptım. Cezaevine girdikten sonra da hiç boş durmadım. 6 yıl içinde eğitimimi tamamlayarak devletime, milletime daha iyi bir vatandaş olmak için üniversite eğitimi görmeye başladım. Bana daha iyi bir vatandaş olma imkânı verirseniz, cezaevinde kaldığım süreyi de göz önüne aldığımızda çok müteşekkir olacağım.

Şunu da belirtmek isterim, ben bırakın bir insana zarar vermeyi, bir canlıya bile zarar verecek insan değilim.”

‘ÖLDÜRME NİYETİ OLMAYAN BİRİNİN 11 KURŞUN SIKMASI BEKLENEMEZ’

Arslan ailesinin avukatları yapmış oldukları beyanlarda sanığın Tokat’tan İstanbul’a yanında ruhsatsız silahla gelmesine ve maktul ile görüşmeye giderken yanına bu silahı getirmesi hususları sebebiyle sanığın suçu tasarlayarak işlediğine hükmedilmesi talebinde bulunuldu.

Arslan ailesinin avukatlarının yaptığı savunmalardan öne çıkan beyanlar şu şekilde:

“Sanık yaptığı savunmada bile pişman olmadığını gösteriyor. Sanık, Nurcan Arslan’ı 11 kurşun ile öldürdü. Aniden çıkan bir tartışmada öldürme niyeti olmayan birinin 11 kurşun sıkması beklenemez. Bu durum hayatın olağan akışına aykırıdır. Sanığın bu fiili tasarladığı çok net. Takdiri indirim uygulanmaksızın bir mahkûmiyet kararı verilmesini ve eski kararınızda direnmenizi talep ediyoruz.“

SAVCILIK MAHKEMENİN KARARINDA DİRENİLMESİNİ İSTEDİ

Yapılan savunma ve beyanların ardından iddia makamı, mahkeme tarafından verilen mahkûmiyet hükmünde direnilmesi, sanığın tasarlayarak öldürme suçundan ve sanığın kaçma şüphesinin bulunmasından dolayı tutukluluk hâlinin devamı yönünde mütalaa verdi.

Mütalaanın ardından esasa ilişkin savunma yapan sanık Abdullah Melih Barış, aleyhindeki hiçbir ifadeye katılmadığını ve mütalaayı kabul etmediğini, Nurcan Arslan’ı öldürmeden yarım saat önce birlikte kahvaltı yaptıklarını söyleyerek “Öldürme niyetiyle gelecek olsam karşılaşır karşılaşmaz yapmaz mıydım bunu?” dedi.

‘BEN 11 KURŞUN SIKMADIM, BENİM SİLAHIM 6 MERMİ ALIYOR’

Sanık Barış savunmasının devamında şunları söyledi:

“Gazetelerde görüyoruz, babasının silahıyla çocuklar kardeşlerini yanlışlıkla öldürüyor. Sırf çocuklar birbirlerine zarar vermesin diye tabancamı yanımda getirdim. Birine zarar verme amacıyla getirmedim. Ben dağlık bölgede muhtardım, görev yaptığım yer sebebiyle tabancamın olması gerekiyordu. Tabancamı evimde bıraksam ve çocuğum kardeşine zarar verse daha mı iyi olurdu? Çok pişmanım, mahkememizin bana bir şans vermesini istiyorum ve onlardan da (aileden) çok özür diliyorum. Ayrıca ben Nurcan’ı 11 kurşunla öldürmedim. Benim silahım 6 mermi alıyor. 11 kurşun denilerek olay manipüle edilmeye çalışılıyor. Ben hakarete uğramamış olsaydım böyle bir şey yapacak bir insan değildim.”

‘LÜTFEN VERECEĞİNİZ KARARLA ERKEKLERİ CESARETLENDİRMEYİN’

Sanığın savunmasının ardından konuşan müşteki avukatı şu beyanlarda bulundu:

“Takdiri indirimin söz konusu olmadığını düşünüyoruz. Gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinde de görüyoruz. Erkeklerin şöyle bir zihniyeti var. Vururum iki yıl yatar çıkarım, vururum beş yıl yatar çıkarım. Bana bir şey olmaz mantığı… Sayın mahkeme de lütfen vereceği kararla erkekleri bu konuda cesaretlendirmesin.”

Mahkeme daha önce verdiği karara direnerek, Abdullah Melih Barış’ı tasarlayarak öldürme suçundan müebbet hapis cezasına mahkûm etti.