Nurcan Arslan’ın ailesi adalet istiyor
Yargıtay’ın yerel mahkemenin kararını ikinci kez bozması üzerine fail Abdullah Melih Barış yeniden yargılanacak.
İzel Sezer - @izelsezer
İstanbul’da Nurcan Arslan’ı öldüren Abdullah Melih Barış’a verilen müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından ikinci kez bozuldu. Failin yeniden yargılanmasının başlayacağı 7 Şubat öncesi Nurcan Arslan’ın yeğeni Sinem Arslan Esmeray, yerel mahkemenin verdiği ve daha önce direndiği müebbet hapis cezası kararında bir kez daha direnmesini istedi. Dava avukatlarından Sezin Uçar ise Yargıtay’ın ikinci kez bozma kararını ¨yargıdaki ataerkil yaklaşımın bir tezahürü olarak¨ değerlendirdi.
Küçükçekmece ilçesinde, 30 Ocak 2016 tarihinde Nurcan Arslan, Abdullah Melih Barış’ın ruhsatsız silahından çıkan 11 kurşun ile sokak ortasında öldürüldü. 2 yıl süren adalet mücadelesinin ardından fail Barış, iyi hal indirimi uygulanarak müebbet hapis cezası aldı ancak Yargıtay, yerel mahkemenin direndiği mahkûmiyet kararını iki kez bozdu.
Nurcan Arslan’ın yeğeni Sinem Arslan Esmeray ve dava avukatlarından Sezin Uçar, cinayetin üzerinden geçen 6 yılı ve Yargıtay’ın bozma kararını İleri’ye değerlendirdi. Teyzesi Nurcan’ın ölümünün üzerinden geçen 6 yılda hayatında kocaman bir boşluk oluştuğunu söyleyen Sinem Arslan Esmeray, eskiden teyzesine şımaran bir çocuk olduğunu, kaç yaşında olsa da kendisinin Nurcan için bir çocuk olduğunu; şimdi ise şımarmayı unutan, tüm hırs ve inancıyla teyzesinin adaletini arayan birine dönüştüğünü kaydetti.
‘YARGITAY’IN KARARINI ASLA TANIMIYORUZ’
¨Dava sürecimiz oldukça uzun ve karışık, ailemiz ve davayı takip eden kimse bu süreçte yılmadı, yılmayacağız¨ diyen Sinem Arslan Esmeray, Yargıtay’ın bozma kararlarında ¨tasarlama yoktur¨ gerekçesi üzerinde durduğunu söyledi. Cinayetin tasarlanarak işlendiğine dair birçok veri olduğunu söyleyen Arslan Esmeray, ¨Katil, teyzemi tehdit ediyor, farklı bir ilden 800 kilometre yol yaparak İstanbul’a geliyor ve cebinde ruhsatsız tabanca var. Teyzemi ‘beni bir daha görmeyeceksin’ diye ısrarlı telefon tacizleri sonucu görüşmeye ikna edip, yüz yüze reddedildiğinde de 11 kurşunla öldürüyor¨ dedi. Arslan Esmeray, ¨13. Ağır Ceza Mahkemesinin kararında direnmesine rağmen Yargıtay’ın verdiği bozma kararını haklı gerekçelerimize dayanarak asla tanımıyoruz¨ şeklinde konuştu.
Sinem Arslan Esmeray
‘TEYZEMİN HAK ETTİĞİ, KATİLE EN AĞIR CEZANIN VERİLMESİDİR’
Nurcan’ın ailesi olarak 13. Ağır Ceza Mahkemesinden beklentilerinin, daha önce verilen ve yerel mahkemenin direndiği müebbet hapis cezası kararında bir kez daha direnilmesi olduğunu söyleyen Arslan Esmeray, ¨Teyzem Nurcan Arslan’ın adaletini istiyorum. Teyzemin hak ettiği adalet, katilinin cezasında indirim uygulanması değil, katile hak ettiği en ağır cezanın verilmesidir¨ ifadelerini kullandı.
AV. UÇAR: BOZMA KARARI, YARGIDAKİ ATAERKİL YAKLAŞIMIN BİR TEZAHÜRÜ
Arslan ailesinin avukatlarından Av. Sezin Uçar ise dava sürecine dair yaptığı değerlendirmede, Yargıtay kararının özetle, Nurcan’ı öldüren kişinin bu suçu tasarlayarak işlediği yönünde bir delil olmadığı, o nedenle de bu durumu sanık lehine değerlendirmek gerektiği düşüncesi üzerine şekillendiğini söyledi. Yasada tasarlayarak öldürmenin, suçun nitelikli bir hali olduğunu ve daha ağır bir cezayı gerektirdiğini vurgulayan Uçar, ¨Bu nedenle Yargıtay kararında, daha önceki bozma kararında olduğu gibi sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine müebbet hapis cezası verilmesi gerektiği söyleniyor¨ dedi.
¨Dava dosyasında delilleri objektif olarak değerlendirdiğimizde ortada bir tasarlama olduğunu söylüyoruz¨ diyen Uçar, sanığın Tokat’tan İstanbul’a yanına silah alarak geldiğini, Nurcan’a doğum günü kutlaması için hazırlık yaptığını ve bir plazada oda kiraladığını söyledi. Bunların hepsinin nesnel olarak bu cinayetin tasarlanarak işlendiğinin açık göstergesi olduğunu savunan Uçar şöyle konuştu:
¨Tüm bunlar varken ve kadınlar artık çok büyük oranda bir tasarlama üzerine öldürülürken; Yargıtay’ın içtihatlarının değişmesi gerektiği fikrindeyiz. Çünkü hukuk statik bir konu değil, toplumsal gelişmelere göre değişebilen dinamik bir olgu. O nedenle Yargıtay’ın daha az ceza vermekte ısrar etmesini de hem bu diyalektiğin dışında görüyoruz hem de yargıdaki ataerkil yaklaşımın bir tezahürü olarak okuyoruz.¨
Avukat Sezin Uçar
‘SANIĞIN HANGİ SOMUT DAVRANIŞI İYİ HAL İNDİRİMİNE GEREKÇE OLDU?’
Nurcan Arslan dosyasında, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 62. Maddesi’nde yer alan ve ¨iyi hal indirimi¨ olarak bilenen indirime, üye hakimlerden birinin muhalefetiyle oy çokluğu ile karar verilmiş ve uygulanan indirimle beraber sanık hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası müebbet hapis cezasına düşürülmüştü. Bu indirimin, ancak çok somut durumlarda uygulanabilecek bir durum olduğunu söyleyen Av. Uçar, ¨Yasa; failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususların göz önünde bulundurulabileceğini söylüyor ama maalesef yasanın uygulanış biçimi bu değil¨ diyerek devam etti:
¨Mahkeme düzenini bozmamak, takım elbise giymek, kibar konuşmak vb. şeyler bu indirimin nedeni yapılabiliyor ve dosyaların neredeyse tamamında uygulanıyor. Bu dosyada da indirimin gerekçesi ‘sanığın geçmiş ve yargılamadaki iyi hali gözetilerek...’ şeklinde açıklandı. Ancak sanığın hangi somut davranışı, yargılama sırasındaki hangi sözü ve geçmiş yaşamındaki hangi olgu karara etki etmiş bu hususa dair bir açıklama yok.¨
‘YEREL MAHKEMENİN KARARINI DEĞİŞTİRMESİ İÇİN HUKUKİ BİR NEDEN YOK’
7 Şubat’ta tekrar başlanacak olan yargılama sürecine ilişkin ¨Yargının içinde bulunduğu durumu, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yargıçlar üzerindeki etkisini hesaba katıyoruz¨ diyen Uçar, yerel bir mahkemenin yargıçlarının Yargıtay’ın ikinci bozma kararı karşısında yeniden direnme kararı vermesinin güçlüğünün farkında olduklarını söyledi. Yine de mahkemenin kendi kararında direnmesi gerektiği fikrinde olduklarını kaydeden Uçar, sözlerini ¨Çünkü delillere temas eden, olguları objektif değerlendiren ve buradan hareketle olayın hukuki nitelemesini yapan mahkemenin kararını değiştirmesi için hukuki bir neden yok¨ diyerek sonlandırdı.
DAVANIN GEÇMİŞİ
İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde, 30 Ocak 2016 tarihinde Nurcan Arslan, Abdullah Melih Barış’ın ruhsatsız silahından çıkan 11 kurşun ile sokak ortasında öldürüldü. 2 yıl süren adalet mücadelesinin ardından fail Barış, iyi hal indirimi uygulanarak müebbet hapis cezası aldı ancak Yargıtay Ekim 2019’da bu kararı bozdu.
Yargıtay’ın yerel mahkemenin verdiği kararı bozması üzerine Arslan'ı öldüren Barış'ın yargılanmasına 7 Ocak 2020’de yeniden başlandı. Yeniden görülen davanın Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmasında sanık Barış, “Yaptığım şey için çok pişmanım” dedi ve cinayeti tasarlayarak işlemediğini öne sürdü.
Mahkeme heyeti, yeniden yargılamanın karar duruşmasında sanık Barış’ı, Arslan'ı ''tasarlayarak öldürmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı fakat sanığın geçmişini, yargılama sürecindeki ¨iyi hal¨ini gözetilerek cezasının müebbet hapis cezasına indirilmesine karar verdi. Sanık Barış hakkında, şartlar oluşmadığından haksız tahrike ilişkin hükümlerin uygulanmasına yer olmadığına hükmeden mahkeme, sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Karara, üye hakim muhalefet şerhi koydu. Şerhte, ''Sanığın çoğunluk tarafından uygulanan geçmiş yaşamı ve duruşmalardaki iyi hali kriterlerinin devamından olacak şekilde cezanın failin geleceği üzerinde olumlu ve ıslah edici etkisi olacağı yönünde kanaatim oluşmadığından bu madde hükmünün uygulanmasının mümkün olmayacağı kanaatindeyim. Bu nedenle sayın çoğunluğa katılmıyorum'' denildi.
2016 yılında Nurcan Arslan'ı katleden Abdullah Melih Barış hakkında Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen mahkûmiyet hükmü Yargıtay tarafından ikinci kez bozuldu. Sanığın yeniden yargılanmasına 7 Şubat 2022 tarihinde Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinde tekrar başlanacak.