İzmir'de kamu arazisini ranta açtılar: 'Hukuksuzluğun filmi kaç defa daha çekilecek!'
Sosyal ve kültürel tesis alanının Erdoğan tarafından konut için imara açılmasına karşı dava açıldı.
İleri Haber
TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Maliye Hazinesi’ne ait İzmir Çiğli’deki taşınmaza “Gelişme Konut Alanı ve Park” kullanım kararları getirilmesine yönelik imar planı değişikliğine karşı dava açtı.
Sosyal ve kültürel tesis yapılmak üzere kamu eline geçmiş bir alanın, imar planı değişikliği yoluyla gelişme konut alanı olarak kullanım kararı getirilmesinin şehircilik ilkelerine aykırı olduğuna dikkat çeken mühendisler, “Hukuksuzluğun filmi kaç defa daha çekilecek!” diyerek tepki gösterdi.
TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi tarafından yapılan yazılı açıklamada şu sözlere yer verildi:
“Maliye Hazinesi adına kayıtlı taşınmaz, Çiğli İlçesinde ikamet eden nüfusun ihtiyaçları dikkate alınarak, 3194 sayılı İmar Kanunu gereği 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında kamusal bir kullanım olan sosyal ve kültürel tesis alanı olarak belirlenmiş ve bu amaca yönelik olarak imar uygulaması yapılmak suretiyle Maliye Hazinesi adına tapuda tescil edilmiştir. Sosyal ve kültürel tesis yapılmak üzere kamu eline geçmiş bir alanın, imar planı değişikliği yoluyla gelişme konut alanı olarak kullanım kararı getirilmek suretiyle özel ve tüzel kişilere satılması planlama esasları ve şehircilik ilkelerine aykırıdır.
YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İÇİN DAVA AÇILDI
Bu nedenle, 16.04.2019 tarih ve 941 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile onaylanan İzmir İli, Çiğli İlçesi, Küçükçiğli Mahallesi, 1075 ada, 1 parsele ‘Gelişme Konut Alanı (E:1,40; Yençok: 6 Kat) ve Park’ kullanım kararları getirilmesine yönelik aynı nitelikteki plan değişikliklerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay 6. Dairesi Başkanlığı nezdinde dava açılmıştır.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 31.10.2022 tarih ve 2022/2989 Esas, 2022/3028 karar sayılı kararıyla, 16.04.2019 tarih ve 941 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Revizyon Uygulama İmar Planı Değişikliği iptal edilmiştir. Söz konusu karar gerekçesinde ‘Uyuşmazlık bu çerçevede değerlendirildiğinde, alanda ne kadar nüfus yoğunluğu öngörüldüğünün hesap edilmesi; buna göre ilgili kuruluşlardan gerekli görüşler alınarak, bu nüfusun ihtiyacı olan sosyal donatı alanı miktarının mevzuat ile öngörülen standartlara uygun olup olmadığının değerlendirilmesi, alanda bu ihtiyacın karşılanması mümkün ise sosyal donatıların ayrılması, mümkün değil ise nerede ve nasıl karşılanacağına ilişkin araştırma ve analizlerin yapılması sonucunda dava konusu imar planlarının hazırlanması, alanda yoğunluğu artıran ve kentsel ulaşım sistemini etkileyen nitelikteki imar planında, kentsel teknik altyapıya yönelik etkilerin belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla, ayrıca kentsel teknik altyapı etki değerlendirmesi raporunun ve analizinin hazırlanması/hazırlattırılması gerekirken, bu hususlar yerine getirilmeksizin onaylanan söz konusu imar planlarının, çevre imar bütünlüğünü bozmayacak nitelikte olduğundan söz edilebilmesine bu haliyle olanak bulunmamaktadır.’ denmektedir.
Mahkeme kararından da açıkça görüleceği üzere kamu mülkiyetinde bulunan dava konusu alanın kamu kullanımı dışına çıkarılması hukuka aykırı bulunmasına rağmen Cumhurbaşkanlığı Kararı ile bu alanın yeniden yapılaşmaya açılması alınan kararı yok sayma anlamına gelmektedir. Oysa ki; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu`nun "Kararların sonuçları" başlıklı 28. maddesinde idarelerin yargı kararlarının tüm gereklerini yerine getirerek işlem tesis etme yükümlülükleri açıkça öngörülmüştür. Yargı kararının kısmen veya yalnızca yüzeyde uygulanmasının ise bu yükümlülüğü karşılamadığı, hatta yargı kararının arkasından dolanmak gibi kötü niyetli tutumlar olarak algılanmasının kaçınılmaz olduğu açıktır. Bu hukuksuz uygulamalar esasen görevi kötüye kullanma fiilini doğurmaktadır.
‘ÖZELLEŞTİRİLMEDE ISRAR EDİLMESİ BİLİM VE AKLA TAMAMEN AYKIRILIK TEŞKİL ETMEKTEDİR’
Mahkeme kararlarına rağmen kentlinin sosyal ve teknik altyapı ihtiyacını karşılayacak nitelikte olan ve kamusal kullanıma ayrılmış bir mülkün, yeniden onaylanan imar planı değişiklikleri ile özelleştirilmesinde ısrar edilmesi bilim ve akla tamamen aykırılık teşkil etmektedir.
Halkın ortak yararını hiçe sayan tamamen rant amaçlı bu akıl dışı girişime karşı başta İzmirlileri olmak üzere hukuka inancı olan tüm kurum ve kuruluşları itirazlarını yüksek sesle ifade etmeye davet ediyoruz.”