İzge Günal yazdı: Resimle matematiğin ilk bilinçli buluşması

İzge Günal - İleri Bilim

Başlıktaki bilinçli sözcüğünü bilinçli olarak kullandım. Yoksa iyi bir resim için matematiğin, geometrinin gerekliliği bugün tartışılmıyor bile; perspektif ya da oran kavramları olmaksızın resim düşünülemiyor. Gereksiz bir tartışmaya yol açmaması için oranı veya perspektifi bozan akımların da yine bu kavramlar üzerinden ilerlediğini söylemeliyim.

Tersi de doğrudur:  “çizimden anlamayan bir matematikçi, sadece yarım bir matematikçi değil, aslında görme yetisinden yoksun bir adamdır” (Ludovico Cigoli).

Resimle matematiğin bilinçli ilk buluşması İtalyan Rönesansı’nın önemli sanatçılarından Pierodella Francesca iledir. Resim konusundaki dehası tartışılmamakla birlikte, matematik konusunda ne ürettiği uzun yıllar kuşkulu kalmıştır. Matematikçi yönü ile ilgili sadece Giorgio Vasari’nin 1500’lü yılarda yazdığı kitabındaki bilgiler vardı. Dünyanın ilk sanat tarihi kitabı kabul edilen bu yapıtta Francesca’nın sadece matematik üzerine üç kitap yayınladığından bahsedilmekteydi. 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkartılan bu matematik kitaplarından sonra, artık sadece döneminin en önemli sanatçılarından biri değil, aynı zamanda 1400’lü yılların önde gelen matematikçilerinden de olduğu anlaşılmıştır. Eserlerin çok geç bulunması da bildik bir “bilim” problemi nedeniyledir: Öğrencisi olan Luca dal Borgo, ustası öldükten sonra kitapları sanki kendisi yazmış gibi yayınlamış ve gerçek ancak yüzyıllar sonra ortaya çıkartılabilmiştir!

Kitaplarından anlaşıldığı kadarıyla, Arşimed’in ortaya koyduğu bazı problemleri çözmüştü. Ayrıca düzgün çokyüzlülerle ilgili geometrik ve aritmetik problemlerin ustasıydı. Bunlara dayanılarak oluşturulan eğrilerin niteliğini herkesten iyi kavramıştı.

Rönesans Floransa’sında iki aşamalı eğitim vardı (sadece erkek çocuklar için): Önce altı, yedi yaşlarında dört yıllık bir süre içerisinde okuma, yazma ve retorik eğitimi verilirdi. Bunu takip eden dört yılda ise ticaret ve matematik öğretilirdi ki okutulan kitap Pierodella Francesca’nın “De Abaco” isimli yapıtıydı.

O yıllarda İtalya şehir devletleri halinde örgütlendiği ve her şehirde ayrı bir para birimi, ayrı uzunluk ve ağırlık ölçüleri kullanıldığından ticaretin yürümesi için orantılama kavramı çok önemliydi. Francesca’nın kitabında bu işlem “üçler kuralı” (altın kural veya tüccar anahtarı olarak da bilinir) ilk kez formüle edilmişti: “bilmek istediğiniz şeyi ona benzemeyen birimle çarpın, sonucu geriye kalan şeye bölün ve bölümü benzemeyen birim üzerinden ifade edin”. Örneklemek gerekirse, o günün ölçüleriyle, altı bracci’lik (uzunluk ölçüsü) bir kumaş beş liret ederse, dört bracci kumaş kaç lirettir?

     Bilmek istediğimiz şey:      4 bracci kumaş

     Benzemeyen birim:            5 liret

     Geriye kalan şey:               6 bracci kumaş

     Çözüm:                              (4bracci) x (5 liret) / (6bracci)  =  3.33 liret

Şu an için çok basit olsa da, ilk kez formüle edildiği düşünüldüğünde anlamlı olacaktır.

Elbette sadece kitaplarında değildi matematik, resimlerinde de açıkça görülebiliyordu. Üstelik bunu estetikten ödün vermeden yapıyordu.

Biccidi Lorenzo’nun başlayıp, Frencesca’nın tamamladığı  “Kutsal Haçın Efsanesi” adlı dizide perspektif kullanımı en üst olgunluk düzeyindedir. İsa’yı konu alan resimlerinde -ki çoğunluğu oluşturur- kompozisyonu oluşturan öğeler öyle bir yerleştirilmiştir ki, İsa’nın başından resmin alt köşelerine doğru uzanan ikizkenar üçgen ortaya çıkması tipik bir özelliğidir. Denilebilir ki, Pierodella Francesca yapıtları dikkatle incelense bir denklem olarak bile ifade edilebilir.

Resim ve matematik deyince akla ilk Maurits Cornelius Escher gelir hep. Pierodella Francesca da unutulmasın istedim…

DAHA FAZLA