İzdüşüm kalabalıkları

İzdüşüm kalabalıkları

Yaşamın savurganlığı herkesi başka yerlerde buluştururken en çok da kendimizden uzaklaşırız. Aynalar ve gerçekler, yaşanmışlıklar ve yaşanmamışlıklar, duyguların bin türlü hali ve sancılar “Olmayan Şeyler”de sayfalara diziliyor.

Umut Dağlar

İlk gençlik yılları… Sancılarla ilk tanışıklığımız, sorularımız, cevapsızlıklarımız, cevap sandıklarımız ve adımlarımızın beceriksizliği… Arka arkaya sıralanacak her şey böylesine fazlayken birçok şeyin arasında kendimizi bulma çabamız… Üç noktalar henüz bir yazının ilk paragrafına yerleşiverirken ilk gençliğin o boşluklu ve sancı dolu sayfalarını Füsun Çetinel dolduruyor.

“Olmayan Şeyler” çocukluk ve yetişkinlik arasında sıkışıp kalmış, bu sıkışmışlıkla kendine yollar açmaya çalışan, heyecanlanan, tökezleyen, düşen, kalkan, inat eden, gözyaşının onulmaz rahatlığını kendine sarıverenleri sayfalarında buluşturuyor. Yaşamın en küçük ayrıntısından tüm gerçekliğine uzanan yolda; gözümüzün takıldığı bir anda, hem de hiç beklemezken orada olduğumuzu, kendimize rastlıyoruz her bir sayfada.

Bir patinin arkasından içimize doluşan hüzün, şiddetin çaresizliği, yaşamlarımızdan alınan yolculuklar, metro istasyonları arasındaki iç sıkıntıları, heyecanın o dayanılmaz hissi, arkaya bakmadan kaçışların affediciliği dizilirken sayfalara yaşamın aynasında konumlanıyoruz adeta. Füsun Çetinel, tüm hikayeleri bir bir kaleminden ulaştırırken bizlere; gerçek olanı ve gerçeğin hissettirdiği her şeyi, işte o aynayla gösteriyor bizlere. Kendimize baktıkça görüyoruz, gördükçe sarılıyoruz, bazen yine kaçıyoruz. Yaşamı, işte tam da oradan, ensesinden yakalayıveriyoruz sayfalarda.

Ayrıntılar, çevrilen takvim yaprağıyla birlikte yolculuk yapan yaşımız kaç olursa olsun bizleri yakalayıveriyor bir köşede. Biz yaşamı ensesinden yakalamışken işte aynı anda yakalanıveriyoruz.  Zihnimizin üstünü kapattıklarını veya kapattığını sandıklarını, isyan etmenin içimizi yakıp kavuran ateşini, haklı olmanın ve kimseye kendini anlatamadığımızı sandığımız zamanları ve elbet yaşama dirençle sarılan tarafımızı karşımıza dikiyor. Kendimizi, olabileceğimiz her halimizle üstelik hiç de utanmadan tekrar görme olanağı buluyoruz. Belki hesaplaşıyoruz, belki de gülümsüyoruz oradaki kendimize.

“Olmayan Şeyler”, ilk gençliğin aynası olurken bizlere; üstünden atladıklarımızı dönüp dönüp tekrar hatırlatıyor. Ve yaşam yolculuğunun en başındakileri kucaklıyor tüm sıcaklığıyla. Koşulsuz kabul, hata yapmanın güzel tarafı, karman çorman yalnızlıklar, anlaşılmazlık hissi ve gerçeğin sarsıntısıyla buluşturuyor. İncitmeden, telaşlandırmadan sarılıyor bizlere. Yaşamın telaşının unutturduklarını kendimizde bulmanın vakti gelmiştir belki de, belki de sayfaların arasından kendimize sarılmanın tam sırasıdır…

KÜNYE: Olmayan Şeyler, Füsun Çetinel, Günışığı Kitaplığı, 2021,119 Sayfa.

 

DAHA FAZLA