Heba olmuş bir yaşam
Çehov’un kaleme aldığı Kara Keşiş’in diyalogları önemli açımlamalara yol veriyor. Usta kalem, duru diliyle deliliğe giden yolu çizerken bu yolun tepe noktasının normallik/anormallik üzerine oturduğunu vurguluyor.
Deniz Burak Bayrak
Durum öyküsünün Rusya’da yazınsal bir tür olarak tanınmasını sağlayan ve Rus tiyatrosuna getirdiği büyük yeniliklerle her dönem usta bir isim olarak anılan Anton Çehov, Kara Keşiş adını taşıyan uzun öyküsüyle kaleminin hünerini ve gerçekçiliğinin vazgeçilmezliğini örnekliyor.
Çarlık döneminin siyasi yanlışlarını ve temel olarak “insan”ı anlattığı yapıtlarıyla Tolstoy’u kendine hayran bırakan yazar, Can Yayınları tarafından Mehmet Özgül çevirisiyle sunulan bu yapıtıyla da edebiyatçı kimliğinin yanına hekimliğini de koyuyor.
Her şey bir yolculukla başlıyor…
Kara Keşiş, dokuz bölüme yayılan tipik bir Çehov öyküsü. Andrey Vasilyiç Kovrin; felsefe lisansını bitirmiş ancak çalışmaktan fazlaca yorgun düşmüş, sinirleri yıpranmış bir öykü kahramanı. Bunun karşılığında doktora gitmek yerine yakınlarından aldığı mektubun etkisiyle köyüne gitmeye karar veriyor.
Çehov; Kovrin’in yolculuğunu, güçlü betimleme çabasıyla hayal edebileceğimiz canlılıkla kaleme alıyor: “Baharın ilk günleriydi, çiçeklerin çoğu seralardan çıkarılmamıştı; gene de bahçe yollarında, şuraya buraya serpiştirilmiş çiçek tarhlarında, özellikle çiy damlacıklarının yapraklarda ışıl ışıl parladığı erken saatlerde, insan kendini körpe çiçeklerden oluşmuş bir masal diyarında hissediyordu.”
Kovrin, yolculuğunun sonunda kendisini yetiştiren aileye de uğruyor ve orada kaldığı sürede evin kızı Tanya ile yakınlaşıyorlar.
Mutlulukla geçen ilk günlerin ardından Kovrin’in yaşamı kentteki buhranlı günlerine geri dönüyor. Bu arada bu yaşam sürerken Çehov da okura Rus köy yaşamı ve bu yaşam tarzının gerekliliği olan günlük eylemleri gösteriyor. Toprak sahibi bir ailenin uğraşıları bir bir sergileniyor.
Dâhilik mi delilik mi?
Bir gece Gaetano Braga’nın La Seranata çalışması çalınırken Kovrin bir efsane hatırlıyor. Hatırladığı bu efsanenin başkişisi Kara Keşiş, Kovrin’e görünüyor. Mistik bir durum yaşayan kahraman, bu sıra dışılığın hayal mi gerçek mi olduğu ikileminden kurtulamıyor. Yazar, okuru da bu burgacın içine çekiyor.
Çehov’un kaleme aldığı Kovrin ve Kara Keşiş’in diyalogları önemli açımlamalara yol veriyor. Dâhilik ve deliliğin sınırları, sonsuz yaşam, ün ve mutluluk bunlardan bazıları. Usta kalem, duru diliyle deliliğe giden yolu çizerken bu yolun tepe noktasının normallik/anormallik üzerine oturduğunu vurguluyor.
Kovrin gördüklerini gerçeklik veya sanrı noktasında sorgulayıp dururken Kara Keşiş “sonsuz yaşam/gerçek”in anahtarını okuruna sunuyor: “(Sonsuz yaşam) her türlü yaşamda olduğu gibi mutluluk içinde yaşamaktır, yaşama zevkidir. Yaşamın anlamını kavramak en büyük zevk sayılmalıdır, sonsuz yaşam insanlara sayısız, bitmez tükenmez bilinçlenme olanağı sunar.”
Kara Keşiş’in cümlelerinde Eski Yunan ve Eski Roma düşünürlerinden bahisle, kesin bir kabule de karşı çıkış seziyoruz.
Sıradanlığın normallik, normalliğin deha olarak algılandığı ve sıra dışı olanlara tahammülsüzlüğün iletisini de vermeye çalışan Anton Çehov, düşünsel rahatsızlıkların ve buna karşı alınan tavırların etkisini irdeliyor.
Deha ve deliliğin sınırları ile heba olmuş bir yaşama tanıklığı bir uzun öyküde edebî tada vararak okumak isteyenler için Kara Keşiş doğru bir tercih olacaktır.
KÜNYE: Anton Çehov, Kara Keşiş, Çev: Mehmet Özgül, Can Yayınları, 2021, 52 sayfa.