Felsefe Üzerine Lenin
Bu yeni felsefe pratiği felsefeyi dönüştürebilir. Ve buna ek olarak bu ölçüde dünyanın dönüştürülmesine yardım edebilir. Sadece yardım edebilir çünkü tarihi yapanlar teorisyenler, bilginler ya da filozoflar değil, “insanlar” da değil, “kitlelerdir”, yani aynı ve tek bir sınıf mücadelesi içinde bir araya gelmiş sınıflar.”
Zeynep Altıok
Louis Althusser, verdiği röportajların birinde Lenin’in anlattığı bir hikayeyi aktarır. Hikaye şöyledir: Rusya’da neredeyse ıssız kırsal bir bölgede, bir kasabada gecenin üçünde Ivan, evinin kapısına şiddetli vurulması sonucu uyandırılır. Kapıyı açtığı zaman Grigori isimli bir genç adam, başına korkunç bir şey geldiğini ve hemen kendisiyle gelmesi gerektiğini söyler. Ivan gönülsüzdür ama yine de gider. Ortasında meşe ağacı bulunan, genç adamın sahibi olduğu tarlaya giderler. Genç adam şöyle der: “Bana ne yaptılar, biliyor musun? Benim meşemi bir eşeğe bağladılar.” Ve ona gerçekten ağaca bağlı bir eşek gösterir.
Althusser’e Lenin’in bu hikayeyi neden anlattığı sorulduğunda şöyle der: “Çünkü insanlara farklı biçimde düşünmek gerektiğini anlatmak istiyordu.” Kuşkusuz Althusser’i çağdaşlarından ayıran en önemli özelliği farklı biçimde düşünmesiydi.1
Althusser döneminde ve döneminden sonra sıklıkla tartışılan bir Marksist düşünür olmuştur. 1918 doğumlu olan Althusser aslında Marksizme oldukça geç yönelmiştir. İspanya İç Savaşı’nın, Fransa’nın 1940’ta uğradığı çöküntünün ve Almanya’daki esirlerin etkisiyle radikalleşmiş ve 1948’de de Fransız Komünist Partisi’ne girmiştir. FKP içerisinde önemli bir yer edinen Althusser, partiden zaman zaman teorik olarak farklı bir çizgi izlese de çoğunlukla partiye sadık kalmaya çalıştı. Althusser dediğimizde FKP’nin 68 hareketi içerisinde konumunu, Batı Marksizmini, ideolojiyi hatta Gramsci’yi bile tartışabiliriz. Bu yazının bir kitap üzerine olduğunu hatırlatarak ve okurun daha iyi anlamasını gözeterek çerçeveyi şu noktadan çizmek gerekiyor: Lenin ve Felsefe. Lenin’in felsefesi değil fakat felsefe üzerine Lenin.
İletişim Yayınlarından çıkan Lenin ve Felsefe, Althusser’in temel tezlerinin kısa bir şekilde derlenmiş halidir. Kitap üç bölümden oluşuyor, sırasıyla bu bölümler şöyledir: Bir Devrim Silahı Olarak Felsefe, Lenin ve Felsefe, Hegel Karşısında Lenin. Kitabın ismini de almasından dolayı anlayacağımız üzere, ikinci bölüm kitabın kilit noktasıdır. Derleyenlerin konuyla ilgisi olduğunu düşündüğü ilk ve son bölümler kitaba eklenmiştir. 20. Yüzyılda Batı Marksizmi’nin büyük bir bölümü için söz konusu olan aşırı dil zorlukları Althusser için de geçerliydi. Dildeki karmaşıklık gerekli asgari ortalamanın üstüne çıktığı bu gibi durumlarda dipnotlar devreye giriyor ve anlaşılmayı oldukça kolaylaştırıyor.
Bir Devrim Silahı Olarak Felsefe bölümü, Althusser ile yapılan, İtalyan Komünist Partisi’nin yayın organlarında yayımlanmış bir konuşmanın metnidir. Muhabir Maria Antonietta Macciocchi, Althusser’in geçmişi ile alakalı bireysel soruların yanı sıra esas önemli sorularını teori konusunda sorar. Felsefede sosyalist olmak, bilim-felsefe ayrımı, kapitalin okunmasının önemi gibi konular şematik ve eğreti tezlerle yanıtlanır. Bu bölümde birkaç konunun üzerinde durmamız gerekir.
Althusser, felsefede sosyalist olmakla ile ilgili soruya “Felsefede sosyalist olmak, Marksist-Leninist felsefenin, yani diyalektik maddeciliğin partizanı, zanaatkarı olmak demektir” der. Marksist-Leninist filozof olmanın kolay olmadığına vurgu yapan Althusser, filozofların ideolojik yetişme şartları sonucu biri politik diğeri teorik iki büyük güçlükle karşılaşacağını söyler. Politik olan güçlük, filozofun ideolojik bakımdan küçük burjuva olarak kalacağıdır; teorik olan güçlük ise Marksist felsefenin geliştirilmek zorunda olmasıdır. Althusser, Marksist teoride bilim- felsefe ayrımını gözetmenin doğruluğunu temellendirir ve bunlar arasındaki “bilimsel kıtalar” tezi bizce önemlidir. Bilimsel kıtalarla ilgili Althusser şöyle düşünür: “Marx yeni bilim kurdu: Tarih bilimi. Bir imaj kullanacağım. Bildiğimiz bilimler bazı büyük “kıtalar” üzerine yerleşmiş bulunuyorlar. Marx’tan önce bilimsel bilgilere iki kıta açılmıştı: Matematik ve Fizik kıtası. Birincisi Grekler (Thales); ikincisi de Galile tarafından. Marx bilimsel bilgiye üçüncü bir kıta açtı: Tarih kıtası.”2 Bir not düşer bunu yazarken: Dördüncü bir kıta daha doğuyor, muhtemelen Freud.
Lenin ve Felsefe, 1968 yılında, Althusser’in Sociètè Française de Philosophie (Fransa Felsefe Kurumu) önünde verdiği ve daha sonra kitap halinde yayımlanacak olan sunumdur. Althusser, Lenin’in Hegel Defterlerinden çok Materyalizm ve Ampiryokritisizm üzerine odaklanır. Bu bölümde değineceğimiz üzere Althusser’in kendi çizgisinde radikal bir Hegel karşıtlığı izlemesi göze çarpar. Hegel karşıtlığının yanı sıra, Lenin’in; akademik felsefedeki yerine, felsefi tezlerine ve Hegel ile ilişkisi başta olmak üzere çeşitli konulara değinir. Bu kısa bölüm, başta da dediğimiz üzere yazarın felsefe konusundaki görüşlerini derli toplu biçimde iletir.
Althusser, Fransız akademisinin Lenin üzerine birkaç sayfadan öte bir şeyler bulmanın pek mümkün olmadığını söyleyerek bu noktaya dikkat çeker. Fransız filozofu tarihini yazma riskine girmemiş Fransız felsefesi Lenin gibi bir Bolşevikle, bir ihtilalciyle, bir politikacıyla niçin ilgilenecekti? Althusser’e göre akademik felsefe Lenin’i iki nedenle hoş görmez: Bir bakıma politikadan ve politikacıdan öğreneceği şeyler olması fikrine tahammül edemez. Öte yandan felsefenin bir teori, yani nesnel bilgi nesnesi olabilmesi fikrini tahammül edilmez bulur. Bu konuda Lenin’in burjuva filozofları için söylediklerine dönelim: “Onların felsefe yapma tarzı büyük zeka ve incelik hazinelerini felsefede geviş getirmek için harcamaktadır. Bana gelince, ben felsefeyi daha değişik biçimde ele alıyorum.”3
Althusser, Lenin’in Materyalizm ve Ampiryokritisizm eserinin incelemesini yapar ve bu incelemeyi üç uğrağa ayırır. Sırasıyla bunlar: Lenin’in büyük felsefe tezleri, Lenin ve felsefi pratik, Lenin ve felsefede partizan olmak. Lenin’in Materyalizm ve Ampiryokritisizm eserine baktığımız zaman Marksist teoriye özgün bir katkısı olmadığını görürüz. Eğer felsefi bir katkıdan söz edeceksek Ampiryokritisizm’de özel olarak Lenin’e ait özel şeylerin çok az bulunduğunu kabul etmeliyiz.4 Hatta bazı düşünürlere göre Lenin’in sonradan koptuğu biz çizgidir bu kitap.
Althusser, Marksizmi bir bilim statüsüne sokmuştur ve bunu da Marx’ın Feuerbach Üstüne Tezler’deki ünlü sözlerine dayandırır: “Filozoflar şimdiye kadar dünyayı yorumlamakla yetindiler; önemli olan onu değiştirmektir.” Althusser tezlerin 1845’te yazıldığı, 1877’de Engels’in Anti-Dühring eserinin yayınlanmasına kadar aradan geçen boşluğa dikkat çeker. Anti-Dühring Marksizmin özünün ilk sistematik açıklamasıdır. Ama o, daha da çok bir şeydir: yepyeni bir felsefe anlayışını oluşturur. Althusser’e göre ise aradan geçen felsefi boşlukta Marksist bilim kurulmuştur.
Althusser, Lenin’in felsefe konusundaki getirdiği ana tezleri şöyle sıralar: (1) felsefe bir bilim değildir (2) felsefe ile bilimler arasında ayrıcalıklı bir bağlantı vardır (3) felsefe tarihi, idealizmle maddecilik arasındaki mücadele alanından oluşur. Lenin’in ilk tezi felsefenin madde kategorisiyle bilimin madde kategorisini ayırır ve Marksizmin bir çeşit pozitivizm olmadığını gösterir. İkinci tezinde bilimsel pratik ve teorinin gerekliliğini savunur aslında ama bilim her zaman felsefeyi önceleyen bir şeydir der. Son tezi ise felsefenin esas olarak hiçbir tarihe sahip olmadığını savunmak demektir.
Althusser’in kendi çizgisinde radikal bir Hegel karşıtlığı izlediğini belirtmiştik. Kitabın Hegel Karşısında Lenin bölümünde Althusser, Lenin’in 1894’te Hegel’i okumamış, ama Marx’ın kapitalini çok sıkı bir şekilde okuduğunu söyler. Hegel ile Marx arasındaki ilişkiyi anlamanın en iyi yolunun her şeyden önce Kapital’i okumak ve anlamak olduğunu da ekler. Althusser, Hegel’in Büyük Mantık’ında Lenin’in dikkatini çeken şey neydi sorusunu sorar ve bu soruya cevap verebilmek için Lenin’in Hegel üstüne notlarını okumayı öğrenmeliyiz diyerek ekler. Bu bağlamda Lenin Hegel’i nasıl okudu ve Lenin’i ilgilendiren şey nedir başlıkları altında soruların cevabı aranır. Althusser, Lenin’in düşüncelerinin Materyalizm ve Ampiryokritisizm’de ifadesini bulan kaba materyalizm dönemi ile Hegel defterleri arasında bir kopuş olanağını bile inatçı bir biçimde reddetmektedir.5
Toparlayacak olursak Althusser’in düşünceleri halktan kopuk, daha çok akademik çalışmalara kaymış olsa da Marksist düşüncede önemli sorunlar üzerinde durmuştur. Marx’tan koptuğu yorumlarının aksine Althusser, Marksizmi bilim statüsüne sokmuş ve temel tezlerinden biri olarak bu görüşü savunmuştur. Marksizme yeniden dönme görevi açısından Althusser’in olguları asla küçümsenecek bir şey değildir. Lenin ve Felsefe, Althusser’in Lenin’i yeniden okumasının bir sonucu ya da “felsefeyle birlikte Lenin”.
Künye: Lenin ve Felsefe, Louis Althusser, Çev. Bülent Aksoy - Erol Tulpar - Murat Belge, İletişim Yayınları, 120 sayfa
1 İtalyan Radyo Televizyonu (RAI) programı "Felsefi Bilimler Multimedya Ansiklopedisi "'nden Louis Althusser ile 30 Nisan 1980 tarihli röportaj
2 L. Althusser; Positions, s. 39-40
3 Gorki’ye mektup, 7 Şubat 1908
4 Lenin Okuma Kılavuzu, İleri Kitaplığı s. 98
5 Kevin B. Anderson, Lenin, Hegel ve Batı Marksizmi, s.398