Entelektüel bir yaşam öyküsü
14 Mart 1883’te fiziksel olarak hayata veda eden Marx, Doğu'dan Latin Amerika’ya, yoksul mahallelerden en saygın üniversitelerin dersliklerine, işçi ve öğrenci eylemlerine, hak arayan her yurttaşın mücadelesine, grevlerin ve siyasi partilerin ilham kaynağı oldu.
Şadi Erarslan
Karl Marx ve Friedrich Engels’in yaşamları boyunca üzerinde çalıştıkları ve uzun araştırmalar sonucunda yaratığı fikirlerin bütünü olan Marksizm, bize iki şehrin hikayesini anlatır. Birinci şehir yani şu an mevcut içinde yaşadığımız şehir, bize üstü örtük bir özgürlükler alanı sunar. Ve bu şehir de her şey öylesine kurnazca düzenlenir ki insanlar çalıştıkları süre boyunca gereksinimlerini karşılamak şöyle dursun daha da yoksullaşır. İkinci şehir, birinci şehrin bizzat yaratığı bir güç tarafından alaşağı edilir ve gerçek özgürlükler alanı ortaya çıkar. Burada insanların birbirlerinin emeği üzerinden zenginleşmesi söz konusu değildir. Fakat ikinci şehrin nerede olduğu ve nasıl kurulacağına dair kimsenin yeterince bilgisi yoktur. Birinci şehrin dinamiklerinden yola çıkarak önce bu şehrin oluşturduğu kurumları ve inceliklerini anlayarak yola çıkılacağını ve bir mücadele ile ikinci şehrin mümkün olacağını söyleyen birkaç kişiden biridir Karl Marx.
Yordam Kitap tarafından okurlarıyla buluşan, çevirisini Şükrü Alpagut’un üstlendiği; Karl Marx’ın Son Yılları eseri, Marx’ın son dönemlerinde üstünde çalıştığı çalışmalarını bize sunuyor. Sosyoloji profesörü olan ve Marx incelemelerinin canlanması için mesai harcayan Marcello Musto, Marx’ın son dönem çalışmalarını, hasta olmasına rağmen dünya devrimci hareketlerine tavsiyelerini ve bitmez tükenmez arzusuna tanıklık etmemizi sağlıyor.
Karl Marx komünist toplum anlayışını açıklarken hiçbir zaman olmayan, ütopik incelemelerden yola çıkmaz. O içinde yaşadığı kapitalist toplumu ve öncesindeki toplumsal formasyonları inceleyerek yeniyi tezahür etmeye çalıştı. Bundan dolayı da onun fikirlerine temelsiz ve ütopik demek yalnızca gerçeği saklayan egemenlerin eleştirilerinden öteye geçmez. Uygarlığın doğuşundan itibaren, mülkiyet muazzam büyüme göstermiş, biçimleri, kullanım alanları öylesine genişlemiş ki yönetilemez bir güç haline gelir. İnsanın mülkiyet ve kendi emeği karşısında güç kaybederek nesnenin denetimine girmesi, insanların kendileri dahil doğasında olan her şeye yabancılaşmasını sağlamıştır. Marx bu kontrol edilemez olanın alanını ve bunların ilişkide olduğu olguları açıklayarak yeni bir bakış açısı geliştirmiş ve aynı zamanda insanın gerçek potansiyeline dikkat çekerek yeni bir dünyanın bu ilişkileri kavramakla mümkün olacağını göstermiştir. Marx’tan eski şehrin hikayesini ve yeni şehrin bu şehri dönüştürerek var olacağını öğreniyoruz. Bu okuma ve öğrenme, gerçek potansiyelimizi, bizi birbirimize bağlayan zincirleri fark etmemizi sağlıyor.
Marx son dönemlerini Kapital’i yayına hazırlamak ve basmak için tüm gücüyle çalışmaya başlar fakat hastalığı ağırlaştıkça bunu yapması da zorlaşır. O ise çalışacak enerjiye kavuşabilmek adına doktorlarının tasfiyelerine de uyarak şehir şehir dolaşmaya başlar. Tek tutkusu Kapitali bir an önce yayına hazırlamaktı. Gittikçe ağırlaşan durumu buna müsaade etmiyor. Ancak o bu sefer doğu halklarının durumunu incelemek için çeşitli çalışmalara yoğunlaşarak notlar almaya çalışıyordu. Marx, Latin Amerika’da İspanyolların, Hindistan’da İngilizlerin ve Cezayir’de Fransızların mülkiyet haklarını düzenlemek için uyguladıkları yöntemleri özetleyerek, sömürgecileri sert bir dille eleştirdi. Aynı zamanda Rusya’daki Obşçina (köy komünleri) sorununa değinerek, kapitalizmin yol açabileceği tüm altüst oluş tehlikesine rağmen, Obşçina gibi arkaik bir topluluğun sosyalist dönüşümünün mümkün olacağını belirti. Hastalığın getirdiği rahatsızlık Antropoloji ve Matematik üzerine çalışmasına engel olamadı. Bilme isteği tüm acılarını bastırıyordu.
14 Mart 1883’te fiziksel olarak hayata veda eden Marx, Doğu’dan Latin Amerika’ya, yoksul mahallelerden en saygın üniversitelerin dersliklerine, işçi ve öğrenci eylemlerine, hak arayan her yurttaşın mücadelesine, grevlerin ve siyasi partilerin ilham kaynağı oldu. Bugün dünya üzerinde emeği için mücadele eden, başka bir dünyayı mümkün kılmak için eyleme geçen herkes Marx’ın teorilerinin izinden gidecektir. Marx’ın son dönemini anlatan bu eser, entelektüel ve bir devrimcinin bilgiye olan tutkusunu ve mücadele azmini anlamamız için bir kaynak kitap.
KÜNYE: Karl Marx’ın Son Yılları, Marcello Musto, Çev. Şükrü Alpagut, Yordam Kitap, Kasım 2021, 240 sayfa