Eğitimde bir haftalık Covid-19 bilançosu: En az 7 ölüm, 2 bin 281 vaka...
Eğitim Sen tarafından verilere ilişkin değerlendirmede, "MEB’in sürece bakış açısını değiştirmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Sağlık alanı gibi eğitim alanı da hükümetin ekonomi önceliğine kurban edilemeyecek bir alandır. Yeterli kadro istihdamı ve fiziki iyileştirmeler mevcut bütçe ile hayata geçirilemez" ifadeleri kullanıldı.
İleri Haber
Eğitim-Sen, Yüz Yüze Eğitimde Covid-19 Vaka Tespit Tablosu’nun yedincisini yayımladı. 12-18 Nisan tarihleri arasındaki veriler baz alınarak hazırlanan tabloya göre, 783 öğretmen, 1367 öğrenci ve 131 personel ya virüse yakalandı, ya temaslı tespit edildi. Eğitimde 7 kişi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) pandemisinde iktidarın politikaları ve mutant virüsler nedeniyle vaka-ölüm sayılarında artış sürerken, eğitim alanında da bu tablo tüm açıklığıyla gözler önüne serilmişti. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB); 13 Nisan’da kabine toplantısı sonrasında açıklanan iki haftalık kısmi kapanma kararına bağlı olarak, 15 Nisan’dan itibaren “okul öncesi eğitim kurumları ile 8. sınıf ve 12. sınıflar dışında” yüz yüze eğitime ara verme kararı aldı.
TABLO AĞIRLAŞIYOR
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası’nın (Eğitim Sen) 15 Şubat’tan itibaren periyodik olarak yayınladığı Yüz Yüze Eğitimde Covid-19 Vaka Tespit Tablosu’nun yedincisi yayımlandı. 12-18 Nisan tarihleri arasını kapsayan raporda, şu tespitler yer aldı:
38 il, 146 ilçe ve 10 köyde;
783 öğretmen - 672 pozitif, 111 temaslı
1367 öğrenci - 689 pozitif, 678 temaslı
131 personel - 111 pozitif, 20 temaslı
Toplam 7 can kaybı – Balıkesir, Bursa, Erzincan, İstanbul, Kastamonu, Kahramanmaraş, Kocaeli
Eğitime ara verilen okul: 95
Eğitime ara verilen sınıf: 53
5 MART-18 NİSAN
5 Mart’tan 18 Nisan’a kadar olan dönemde pozitif veya temaslı öğretmen sayısı 4 bin 612
5 Mart’tan 18 Nisan’a kadar olan dönemde pozitif veya temaslı öğrenci sayısı 6 bin 628
5 Mart’tan 18 Nisan’a kadar olan dönemde pozitif veya temaslı personel sayısı 523
‘TEDBİRLER AKSATILMAMALI, YENİ HATALAR YAPILMAMALIDIR’
Eğitim Sen’den tabloya ilişkin yapılan değerlendirmede şu ifadeler yer aldı:
Pandemi devam ederken yüz yüze eğitime geçebilmek önemli bir hazırlığı gerektirmektedir. Ancak bu hazırlıklar yeterince yapılmadan, 2 Mart’tan itibaren her yerde başlatılan yüz yüze eğitim süreci her hafta vakaların patladığı ve vefatların yaşandığı bir sürece dönüşmüştür. En öncelikli tedbirleri hayata geçirmeden, artık normalleşmişiz gibi yüz yüze eğitim kararı alıp öğrenci ve öğretmenleri okula çağırmanın sonuçları ağır olmuştur. Salgının yayılım hızı dikkate alındığında, bir yıla yakın süren uzaktan eğitim sürecinde ekonomik, sosyal, psikolojik ve fiziki hazırlıklar tamamlanabilecekken, tüm uyarı ve önerilerimize rağmen bu tedbirler alınmamıştır. Yüz yüze eğitime geçmeden önce eğitim alanı aşı takviminde öncelikli sırada planlanmış olsaydı ne vakalar ve vefatlar bu düzeyde olurdu ne de yüz yüze eğitime ara verilmek zorunda kalınırdı. Şimdi dönüp dolaşıp yine başa gelinmiştir. Çok daha ağır bir salgın süreciyle karşı karşıya olmamız, mutasyonlu virüsün çocuk ve gençlerde de ağır etkide bulunması, bir hatayı daha kaldıramayacaktır.
‘MEB BAKIŞ AÇISINI DEĞİŞTİRMELİDİR’
MEB’in sürece bakış açısını değiştirmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Sağlık alanı gibi eğitim alanı da hükümetin ekonomi önceliğine kurban edilemeyecek bir alandır. Yeterli kadro istihdamı ve fiziki iyileştirmeler mevcut bütçe ile hayata geçirilemez. Öğretmen açığının kapatılması, yardımcı hizmetli personel istihdamı, maske ve hijyen malzemelerinin sağlanması, seyreltilmiş sınıflar, yeni öğretmen odaları, yeni öğretmen ve öğrenci tuvaletleri ve diğer fiziki düzenlemeler için acilen eğitime ek bütçe oluşturulması gerekmektedir. Ek bütçe yüz yüze eğitim için mutlak bir gerekliliktir.
Eğitimde salgının etkilerini takip edebilmek, çok boyutlu değerlendirmeler ve çözüm yolları üretebilmek için bakanlık yetkililerinden, bilim insanlarından, sendika temsilcilerinden, veli dernekleri temsilcilerinden oluşan bir kurul oluşturulmalı ve bu kurul düzenli bir şekilde toplanarak kararlar alabilmelidir.
Ülkemizde sınav süreçleri dershaneler, etüt merkezleri ve özel okullarla ayrı bir ekonomik sektöre dönüşmüş durumdadır. Eğitimin ticari bir alana dönüştürülmüş olması MEB’in de kendisini buna göre ayarlamasını beraberinde getirmektedir. Sınav odaklı bu bakış açısından çıkılmadan nitelikli, kamusal, sağlıklı ve güven içinde bir eğitime kavuşmamız mümkün olmayacaktır. Önceliğimizin öğrencinin üstün yararı olduğu unutulmamalıdır. Salgın bulaş riski yüksek yaş grubunda olan 8. ve 12. sınıfların bu koşullarda bile sınava hazırlık yaklaşımıyla yüz yüze eğitime devam ediyor olması öğrencilerin sosyal, psikolojik ve akademik yararına değildir. Bu sınıfların olduğu okullarda hizmet üreten eğitim emekçilerinin halen aşılanmasına başlanmadığı düşünüldüğünde, güven duygusu içinde bir eğitim ortamının olmadığı açıktır. Öğrencilerimizin üstün yararı için yapılması gereken, aşı tedbirinin iki hafta içinde büyük oranda tamamlanması, eşitsizliklerin giderileceği bir telafi programı ve müfredat düzenlemesiyle birlikte LGS ve YKS sınavlarının uygun bir tarihe ertelenmesidir.
Eğitim Sen, üyesi olsun olmasın tüm eğitim emekçilerinin taleplerinin savunucusudur. Salgın döneminde sağlıklı ve güvenli bir eğitim için tüm eğitim emekçilerinin “hemen şimdi aşı” talebinin mücadelesini yükseltmeye devam edeceğiz. Bu çabamız aynı zamanda öğrencilerimizin bir an önce yüz yüze eğitime geçmesi ve eğitimde yaşanan kaybı en aza indirmeye dönük bir çaba olarak görülmelidir.