Çocuklar için felsefe: Kaygıdan Kaçılır mı?

Çocuklar için felsefe: Kaygıdan Kaçılır mı?

Önce hikaye sonra bir soru. Tartışma böyle başlasa da bir yere evrilmek zorunda değil. Doğru yanıtlar, yanlış yanıtlar, yargılamalar, ayıplamalar bu tartışmalarda kendilerine yer bulamıyor. Amaç, sorunun ortaya attığı fikri detaylandırarak hep birlikte yeni fikirlerle derinleşmek ve tartışmayı hep birlikte büyütmek. Çünkü yeni fikirler yeni sorular demek ve bu, daha çok düşünmenin önündeki en güzel basamak.

Evrim Sayın

Son zamanlarda hem çok ilgi gören hem de üzerine çokça konuşulan bir alan olan Çocuklarla Felsefe, açtığı alanı farklı disiplinlerin ortaklığında korumaya kararlı. Öğrenci ve kolaylaştırıcıların birlikteliğiyle oluşturulan sorgulama toplulukları, gerçek bir sorgulama topluluğu olmak için sonlanmayan bir çaba sarf ediyor. Kolaylaştırıcının hazırbulunuşluğu ve objektifliği her oturum için çok kıymetli.

Çocuklarla Felsefe eğitimimi henüz bitirmişken bu alanda yazılmış kitaplara odaklanmak isteyince ismini daha önce sıkça duyduğum Özge Özdemir'le tanıştım. Açık Radyoda yaptığı "Küçük Düşünürler" programını da takip etmiştim zamanında. Bir çocuklarla felsefe oturumunu podcast olarak dinleyebiliyorsunuz bu program sayesinde. Özge Özdemir'in kolaylaştırıcılığında başlayan bu oturumlara çocuk sesleri karışıyor ve kendinizi bir anda bu topluluğun içindeymiş gibi derin derin düşünürken buluyorsunuz. "Kaygıdan Kaçılır mı?" da tam böyle bir sorgulama anının içinden doğmuş. Şöyle diyor Özdemir kitabın başında:

Bu hikaye, 9-12 yaş arası çocuklarla yürüttüğüm Çocuklar İçin Felsefe atölyelerindeki tartışmalardan yola çıkılarak yazılmıştır.

Kitaptaki İprek Hanım, her hafta bir hikaye anlatarak soru yumağını örmeye başlıyor. Önce hikaye sonra bir soru. Tartışma böyle başlasa da bir yere evrilmek zorunda değil. Doğru yanıtlar, yanlış yanıtlar, yargılamalar, ayıplamalar bu tartışmalarda kendilerine yer bulamıyor. Amaç, sorunun ortaya attığı fikri detaylandırarak hep birlikte yeni fikirlerle derinleşmek ve tartışmayı hep birlikte büyütmek. Çünkü yeni fikirler yeni sorular demek ve bu, daha çok düşünmenin önündeki en güzel basamak.

Katılımcılardan on bir yaşındaki Deniz, atölyede neler yaptıklarını anlatırken ilk haftalarda hissettiği belirsizlikten bahsediyor. Sorularına kesin yanıtlar aradığını ve bu belirsizliği sonlandırmak istediğini anımsıyor. Sonucun değil de sürecin daha kıymetli olduğuna aylar sonra karar veriyor ve şu şekilde dile getiriyor bunu:

Aylar geçtikten sonra kaygım azaldı çünkü bulmak kadar kazı yapmanın da eğlenceli olduğunu görmeye başladım.

Çocuklarla felsefe eğitimine başladığımda ben de tam olarak Deniz gibi hissetmiştim. Oluşturduğumuz sorgulama topluluğunda tartışmaya başladığımız her şeyin yanıtı kesin olarak verilecek sanıyordum, bu yanıtı veren kişi de elbette eğitmenimiz olacaktı. Bir süre Deniz gibi kaygılanarak tartışmanın bir an evvel sonlanmasını istiyordum. Zihnimin çokça yorulduğunu, bazen konuşulanları anlamakta ve açmakta zorlandığımı ama bu tartışma biçimine alıştıkça çıktığım yoldan keyif aldığımı hatırlıyorum. Önceleri "Ee... Şimdi ne olacak? Kim daha doğru şeyler söylüyor acaba?" diye düşünürken eğitimin sonuna doğru "Bu fikrin üzerine daha neler eklenecek acaba?" diye sorarken bulmuştum kendimi. Öğretmen olduktan sonra öğrenme yolculuğunda eşlik ettiğim her çocuğun da benzer kaygılar içinde olduğunu fark ediyordum. Aynı eğitim sisteminin koyduğu tuğlaların içinden geliyorduk çünkü. Yanıtı almak için uğraşır ve sonunda doğru yanıtı da alırsan senden iyisi yoktu üstelik başarılıydın ve herkesi geçmiştin işte, sen artık en öndeydin. Öğrencilerimle konuşmaya çalıştığım her şey duvara tosluyordu, derinleşemiyorduk asla. Duvara yeni tuğlaları da onlar diziyordu. "Bir konuda derinleşmek için ne yapmam gerekir, nasıl soru sormam gerekir çocuklara, nasıl yürütmeliyim bu süreci?" diye kara kara düşündüğüm bir anda desteğini çok fazla hissettiğim bir program oldu Çocuklarla Felsefe. Bu alandaki teorik kitapların yanı sıra pratiğe dair bir kitap bulayım ve işimi kolaylaştırayım isterken "Kaygıdan Kaçılır mı?"yı incelediğimde önce diyaloglar çarptı gözüme. Mutluluktan havalara uçtum. Tartıştığını varsaydığımız çocuklar isim isim söz alıyor ve kolaşlaştırıcı rolündeki İpek Hanım tartışmayı sakince ve derinleşmeyi tetikleyici sorularıyla yürütüyor. Kitabın sonunda bir de "Kitapta Tartışılan Kavramlar" başlığı var. Bu, tartışma boyunca ortaya atılan fikirlerin derlenip toplanması açısından kolaylık sağlamış. Bir hikaye özelinde "kaygı" ile yola çıkan topluluk, çok başka sularda da soluklanabiliyor. Kavramların listesi, çocuklarla yapmak istediklerimize dair sonrası için yol haritası oluşturuyor aynı zamanda.

"Kaygıdan Kaçılır mı?", Özge Özdemir'in Çocuklar İçin Felsefe alanında yazdığı tek kitap değil. "Kavga Çare Olur mu?", "Her Söze Güvenilir mi?", "En İyisini Yapmak Mümkün mü?" gibi içeriği de ismiyle müsemma kitapları var. Atölyelerdeki tartışmalardan yola çıkarak çocuklarla yaşadığı ya da yaşadığını varsaydığımız bir durum üzerinden içeriği detaylandırıyor Özdemir kitaplarında. Kitapları, eğitimleri, atölyeleri daha çok çocukla ve yetişkinle buluşsun dilerim.

Künye: Çocuklar İçin Felsefe-Kaygıdan Kaçılır mı?, Özge Özdemir, Redhouse Kidz, 2020, 40 Sayfa.

DAHA FAZLA