Çiftlik Bank’ın öncesi var: İşte Türkiye tarihinin en ünlü dolandırıcıları

Çiftlik Bank’ın öncesi var: İşte Türkiye tarihinin en ünlü dolandırıcıları

Çiftlik Bank soygunun gündeme gelmesi geçmişte yaşanan benzer dolandırıcılık hikayelerini anımsattı.

İleri Haber

Çiftlik Bank isimli sanal oyun, saadet zinciri kavramını yeniden Türkiye’nin gündemine taşıdı.

Yüksek kar ortaklığı vaadiyle çiftçilerden hayvan satın alan Çiftlik Bank’a kısa süre içinde on binlerce kişi üye oldu.

27 yaşındaki Mehmet Aydın tarafından kurulan şirket, vatandaşlar arasında kulaktan kulağa yayıldı.

Ancak üyelerin yüksek para kazanma hayali çok geçmeden suya düştü. Zira Çiftlik Bank, bir süre sonra üyelerine ödeme yapmamaya başladı. Dolandırıldıklarını anlayan çok sayıda kişi, yetkililerden yardım istedi.

İki yıl içinde yaklaşık 80 bin kişiden 500 milyon TL'den fazla para topladığı belirtilen Çiiftlik Bank hakkında başlatılan soruşturmalar kapsamında şirket yöneticileri için yakalama kararı çıkartıldı.

Çiftlik Bank CEO’su Mehmet Aydın sırra kadem basarken, Yönetim Kurulu Üyesi Cafer Çolak (35); İstanbul Üsküdar'daki evinde yakalandı.

Binlerce kişinin dolandırıldığı bu olayın geçmişte pek çok örneği de yaşanmıştı.

İşte tarihe geçen o dolandırıcılar:

SÜLÜN OSMAN

“Sülün Osman" olarak bilinen Osman Ziya Sülün, 1923'te İstanbul'da doğdu. 

Sülün Osman’ın ilk dolandırıcılığa 1948 yılında Fatih'te yeni tuttuğu evin sahibini dolandırarak başladığı öne sürülüyor. ‘Sülün Osman’ adını asıl olarak ise 1950 ve 60'lı yıllarda Beyoğlu’nda sokakta yürüyenlere tramvayı, Galata Kulesi’ni, Eminönü  meydanındaki saati, şehir hatları vapurları gibi kamu mallarını satmasıyla duyurdu. 

Galata Köprüsü'nü satmak üzereyken tesadüfen yakalandığı söylenen Sülün Osman’ın İstanbul Boğaz Köprüsü’nü sattığı da rivayetler arasında.

1962’de hapse giren Sülün Osman’ın cezaevinde ‘Alınteri ile Yaşamak’ konulu konferanslar verdiği de aktarılıyor. 

‘DOLANDIRICILARI DOLANDIRDIM’

Sülün Osman, dolandırdığı insanlara ilişkin ise şöyle diyor:

“Asıl dolandırıcı benim dolandırdığım insanlardı. On tane bilezikle geliyorum adamın önüne akşam vakti. Kuyumcunun kapısındayız. Ve dükkân kapalı. Karımın hastalığını anlatıyorum, acilen bilezikleri bozdurmam gerektiğini, o an nöbetçi eczaneye gidip hastaneden istedikleri ilaçları almamın şart olduğunu söylüyorum falan. Hakiki olsalar bileziklerin fiyatı 1000 lira. Diyorum ki 300 liraya ihtiyacım var. Paranın gerisi umurumda değil, yeter ki karım ameliyat masasında kalmasın...

Adam sabah kuyumcuya gidip bilezikleri bin liraya bozdurabileceğini ve birkaç saat içinde havadan 700 lira kazanacağını düşünüyor. O arada benim ayakçım da ortaya çıkıyor ve o almak istiyor bilezikleri. Telaşlanıyor adam kazanç imkânı kaybolacak diye. 300 lirayı verip alıyor bilezikleri, ben de kayboluyorum ortalıktan. Adam ertesi sabah kuyumcuya gidip de bileziklerin sahte olduğunu öğrenince, dolandırıldım, diye karakola gidiyor.

Ben aranıyorum. Demiyorlar ki ona, be adam 1000 liralık bileziği 300 liraya almayı düşünürken aklında ne vardı, diye. Gayet açık ki, beni dolandırmayı planlamıştı. Ben hayatım boyunca beni dolandırmaya kalkışmamış tek bir kişiyi dolandırmadım.

SELÇUK PARSADAN

Selçuk Parsadan 1952 yılında İstanbul'da doğdu.

Parsadan dönemin başbakanı Tansu Çiller  ve cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de aralarında bulunduğu birçok kişiyi büründüğü sahte kimliklerle dolandırmasıyla tanındı.

ÇİLLER’İ DOLANDIRDI

2 Kasım'da emekli Orgeneral Necdet Öztorun'un sesini taklit ederek, dönemin başbakanı Tansu Çiller'i telefonla aradı, "İstanbul'da emekli subayların DYP lehine çalışarak binlerce oy toplayacağı" vaadiyle 'Kemalistler Derneği' için 5.5 milyar lira istedi. Para, ertesi gün Başbakanlık Örtülü Ödeneği'nden hesabına yatırılmıştı. Çiller, süreçte Yüce Divan'dan döndü. Hatta kaçakken katıldığı bir televizyon programında Tansu Çiller için 'saf kadın' dedi.

Örtülü ödenek davasından 6 yıl 3 ay, hâkimlere mahkemede "Ahlaksızlar, satılmışlar" dediği için hakaretten 2 yıl ve başka bir dolandırıcılık davasından 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Afyon E Tipi Kapalı Cezaevi'nde, aynı koğuşta kaldığı Sabancı suikastının sanığı Mustafa Duyar'ın öldürülmesi sırasında tek kurşunla yaralandı ve kısmen yüz felci geçirdi. 

Omurilik kanseri tedavisi görürken hayatını kaybetti. Öldüğünde, 54 yaşındaydı.

BANKER KASTELLİ

Gerçek adı Abidin Cevher Özden’dir. 1933 yılında Trabzon'da doğan Banker Kastelli 2 Haziran 2008'de intihar ederek hayatına son verdi.

Kastelli 1980’li yılarda banker furyasını başlatan kişi olarak tanınıyor. Kastelli 80’lerin başında yüksek faiz vaadiyle yaklaşık 550 bin kişinin 100 milyar TL’sini elinde topladı. Kastelli’nin kurduğu sistem çökünce paraları ödeyemez hale geldi. Kastelli’nin ofislerinin önünde uzun kuyruklar oluşturan vatandaşlar paralarını geri almaya çalıştı. Kastelli ise bu sıralarda yurt dışına kaçtı. Yakalanan Kastelli 1982 yılı Mayıs ayında hapse girdi. Aynı yılın Eylül ayında ise tahliye edildi.

Cezaevinden salı verildikten sonra bile paralarını Kastelli’ye emanet edenler oldu.

Skandal, yurtdışı, Türkiye'ye dönüş, cezaevi ve sonrasındaki yıllarda da gündemde kalmış olan Özden, 2 Haziran 2008’de Kadıköy'de bulunan ofisinde, arkasında savcıya, avukatına ve yakınlarına altı kısa not bırakarak silahını ağzının içine ateşleyerek intihar etti.

Kastelli’nin bıraktığı mektupta, Medya üzerime çok geldi, psikolojim bozuldu. Yok yere suçlandım. Ailem ile aram bozuldu. Ölümümden kimse sorumlu değildir” yazıyordu.

JET FADIL 

Jet Fadıl olarak tanınan Fadıl Akgündüz 1956'da Siirt'te doğdu.

İlk ve orta öğrenimiyle liseyi Siirt'te bitirdi. 1980'de Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliğinden mezun oldu.

1998 yılında JetPa adında, otomobil pazarlama üzerine hizmet veren bir şirkete sahip olan Akgündüz, müteahhitlik işine girince işlerini büyüttü. Ve Siirt'in ilk yerli otomobilini üreteceğini açıkladı.

Adını, 'İmza' olarak belirlediği otomobilin tanıtımını büyük bir partiyle yaptı. O partide ünlü isimler de yer aldı hatta televizyonlardan canlı yayınlandı ama 'İmza' hiçbir zaman üretilmedi. Bu olay üzerine tutuklanması istence yurt dışına kaçtı.

LİMUZİNLE  CEZAEVİNE 

Akgündüz 2002 yılında memleketi Siirt'ten bağımsız milletvekili seçildi. İstanbul'a geldiğinde ise, YSK'nın kararı sonrası vekilliği düşürüldü ve polis eskortuyla, 34 JET 25 plakalı limuzini ile önce adliyeye, sonra cezaevine gönderildi.

2003 yılında müebbet hapis cezası alarak yargılanmaya başladı, 1.5 yıl tutuklu kaldıktan sonra ise 5 Mart 2004 tarihinde 150 bin TL kefaletle serbest kaldı.

Kasım 2006 tarihinde Mahkemesi sonuçlanınca 4 yıl 2 ay hapis cezası alan Fadıl Akgündüz hakkında tutuklama kararı çıkınca yurtdışına kaçtı. Davası 2008'de zaman aşımından ötürü düştü.

Caprice Gold ve Caprice Maldivler projesi ile piyasayı tam 800 milyon TL dolandırdığı öne sürülen Fadıl Akgündüz hakkında, nitelikli dolandırıcılıktan dava açıldı.

‘DOĞU HAYAT BULACAK, TÜRKİYE KALKINACAK’

22 Aralık 2015'te "nitelikli dolandırıcılık" suçlamasıyla tutuklanan Fadıl Akgündüz geçtiğimiz yıl mart ayında tahliye edildi.

Cezaevinden çıkar çıkmaz kendisine mikrofon uzatan gazetecilere şöyle dedi: 'Doğu hayat bulacak, Türkiye kalkınacak.’

FADILZEDELER DERNEK KURDU

Jet Fadıl'ın vaat ettiği projelerden satın alıp mağdur olanlar dernek çatısı altında bir araya geldi.

Fadıl Akgündüz'ün vaat ettiği projelere para yatıran ancak karşılığını alamadıklarını belirten mağdurlar, haklarını Caprice Yatırımcılar Derneği adı altında arıyor.

DAHA FAZLA