"Çeşme yarımadası bir avuç zengine peşkeş çekilemez"

"Çeşme yarımadası bir avuç zengine peşkeş çekilemez"

İzmir'in "Kanal İstanbul'u" olarak bilinen Çeşme Projesi'yle doğal alanlar ranta kurban edilecek, endemik türler yok olacak!

Hüseyin Naval - @huseyinNaval

İzmir’in Çeşme ilçesine yapılması planlanan ve kamuoyunda “İzmir’in Kanal İstanbul’u” olarak nitelendirilen Çeşme Projesi’ne karşı yaşam savunucuları, 10 Mayıs’ta Gündoğdu Meydanı’nda eylem yapacak. Çeşme Projesi’ne karşı açılan davayı Türkiye İşçi Partisi (TİP) İzmir Ekoloji Komisyonu adına takip eden avukatlardan Aytekin Aktaş’la “yıkım projesi”ne ilişkin konuştuk.

“Çeşme Turizm Projesi” olarak da bilinen projeyle birlikte İzmir’in Urla ilçesindeki Zeytineli köyünden, Çeşme ilçesine bağlı Alaçatı ve Ildır’a kadar 120 milyon metrekarelik alan içerisindeki doğal SİT alanları, zeytinlikler, tarım ve mera alanları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.

“İzmir’in Kanal İstanbul’u” olarak değerlendirilen projeye karşı yurttaşlar, 10 Mayıs günü Gündoğdu Meydanı’nda yaşam alanlarının ranta kurban edilmek istenmesine karşı eylem yapacak.

Projeye ilişkin sorularımızı yanıtlandıran Avukat Aytekin Aktaş, Çeşme Projesi’yle gelecek ekolojik yıkımın boyutunu şu sözlerle anlattı:

“Bu proje ile Çeşme yarımadasının üçte ikisi orman (5 bin hektar), kıyı (42 km), deniz alanı (2 bin hektar), doğal sit alanı (300 hektar), mera (600 hektar), zeytinlik/tarım alanı (100 hektar) ve sulak alan niteliklerine bakılmaksızın turizm adı altında zenginlerin lüks yaşamlarına kurban edilmek istenmektedir.”

Yarımadanın yabancı sermayeye peşkeş çekildiğini belirten Aktaş, projeyle birlikte birçok endemik türün yok olacağını söyledi.

Av. Aktaş şu ifadeleri kullandı:

“Çeşme Projesi ile yarımadanın ekosistemi tamamen katledilerek, bölgedeki endemik türler yok sayılarak ve bölgeyi kıymetli kılan tüm değerleri yok sayılarak öncelikli korunma alanları arasında yer alan bölge yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekilmek istenmektedir. Bu proje ile bölge halkı kendi denizine giremeyecek, kendi ormanında yürüyemeyecek, kendi yetiştireceği tarımsal ve hayvansal ürünlerle geçimini sağlayamayacaktır. Lafın kısası, Çeşme yarımadası dağından taşına, ormanından sahiline satılığa çıkartılmak istenmektedir.

2020 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan İzmir Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı, 2019 yılında büyükşehir belediyesi ile Peyzaj Araştırmaları Derneği’nin hazırladığı İklim Değişikliğine Dirençli Kentler İçin Bir Çerçeve: Yeşil Odaklı Uyarlama Kılavuzu ve 2050-2100 yılları iklim senaryolarına göre Çeşme yarımadasının iklimi kırılgan bir yapıdadır. Yarımada küresel ısınmanın sonuçlarından halihazırda olumsuz etkilenmeye devam etmektedir. Dolayısıyla bu raporlarda yarımada riskli bölge olarak tespit edilmiştir.

“SAYMAKLA BİTMEYECEK ENDEMİK CANLI TÜRÜ…”

Çeşme bölgesinde yetişen Sakız Enginarı, Çeşme Sakızı, Çeşme Anasonu ve Çeşme Kavunu coğrafi işarete sahip önemli tarımsal değerlerdir. Bölge su sporları ve rüzgâr sörfü gibi faaliyetler için de önemlidir. Ayrıca bölgede yer alan Alaçatı Sulak Alanı pek çok endemik bitki türüne ev sahipliği yaptığı gibi pek çok kuşa da ev sahipliği yapmaktadır. Flamingoların göç duraklarından birisidir. 150 civarı kuş türünü burada gözlemlemek mümkündür. Çeşme yarımadası saymakla bitmeyecek pek çok endemik bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapmaktadır. Öte yandan projeden etkilenmesi kuvvetle muhtemel olan pek çok yer altı su kaynağı da mevcuttur.

“ÇEŞME YARIMADASI BİR AVUÇ ZENGİNE PEŞKEŞ ÇEKİLEMEZ!”

Bölgenin asıl zenginlikleri olan bu değerler yok sayılarak para zenginlerinin lüks eğlenceleri projeye yön vermektedir. Proje kapsamında, bölgede bulunan Kutlu Aktaş Barajı büyüklüğünde 20 adet golf sahası yapılması planlanmaktadır. Ormanlar ve sulak alanlara golf sahası yapılması katliamdır!

Çeşme Projesi eğer hayata geçirilebilirse Çeşme’yi Çeşme yapan hiçbir değer geride kalmayacaktır. Doğal ve tarihi zenginliklerimiz olan kıyılarımız birbirinin aynısı olan beton şehirlere dönüştürülürse, insanlığın en eski yerleşim yerlerinden olan Ege’ye ve Anadolu’ya büyük bir ihanet etmiş oluruz. On binlerce yıl doğal bir uyum ve barış içerisinde yaşayan Çeşme yarımadası bir avuç zengine peşkeş çekilemez. Burası bize bizden önceki medeniyetlerin mirasıdır ve kendimizden sonrakilere bulduğumuz gibi bırakmak boynumuzun borcudur."

DAVA SÜRECİ

Projeye karşı açılan davaya İzmir Barosu, TMMOB, TTB, EGEÇEP ve Çeşme Çevre Platformu gibi pek çok kurumun müdahil olduğunu ifade eden Aytekin Aktaş, “İzmir Barosu Kent ve Çevre Komisyonu öncülüğünde ve diğer meslek örgütlerinden alınan bilimsel katkılarla Çeşme Turizm Bölgesi kararına karşı iptal davası açıldı. Danıştay’ın 6. Dairesi’nde görülen davanın 27 Ekim 2021 tarihinde yapılan keşfinden sonra düzenlenen bilirkişi raporu yarımadanın lehine çıktı” dedi.

Aktaş, bilirkişi raporunda yer alan şu ayrıntılara yer verdi:

-Doğal, kültürel ve tarihi değerlerin korunması gerektiği,
-Kısa süreli maddi kazanımlar için kamusal alanların israf edilmemesi gerektiği,
-Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ilan edilen alanın yapılaşmaya açılmasının kesinlikle korunması gereken nitelikli doğal koruma alanı vasfı sebebiyle mümkün olamayacağı,
-Projenin dayandırıldığı gerekçe raporlarının dayanaksız olduğu,
-Proje alanında öngörülen alanın tamamının halka kapalı hale gelmesinin kabul edilemeyeceği,
-Projenin tarım alanlarını yok edeceği ve Proje sonrası artacak nüfusun çok ciddi altyapı ve tedarik sorunları yaratacağı tespit edilmiştir.

“Mahkemenin bilirkişi raporu yönünde iptal kararı vermesi hukukun, kamusal gerekliliklerin, doğal gerekliliklerin, aklın, mantığın, vicdanın ve yaşamın gereğidir” diyen Aktaş, şöyle devam etti:

“Diğer yandan yarımadanın doğal SİT dereceleri düşürülerek uygulanmak istenen projeyle birlikte yapılaşmanın da önü açılmak istenmiştir. Bu kararın iptali için de 27 Aralık 2021 tarihinde dava açılmıştır. Dava İzmir 2. İdare Mahkemesinde görülmektedir.”

“KİMSE ZENGİNLERE HİZMETKARLIK YAPMAK İSTEMİYOR”

Çeşme Projesi’nin yapılacağı bölgede yaşayan yurttaşların da projeye karşı çıktıklarını belirten Av. Aytekin Aktaş, “Projenin hayata geçmesi halinde devasa otel zincirlerinde veya süper lüks malikânelerde işçi olarak çalışma ‘fırsatı’ yerel halka altı tepside sunulmaktadır. Oysa yerel halk kendi ürettiği doğal ürünleri sağlıklı bir turizm planlamasında satabilse çok daha mutlu olacaktır. Kimse zenginlere hizmetkarlık yapabilmek karşılığında toprağını, denizini, ormanını, sahilini terk etmek istememektedir” dedi.

“DOĞAL YAŞAM ALANLARIMIZA HEPİMİZ SAHİP ÇIKMALIYIZ”

Türkiye kamuoyunun yıkım projesine karşı doğal alanlara sahip çıkması gerektiğini söyleyen Aktaş, “Toprağımızı, suyumuzu, ormanımızı, zeytinimizi, denizimizi bir avuç zengine peşkeş çektirmeyeceğiz” derken şunları kaydetti:

“Çeşme yarımadasını kıymetli kılan mevcut halidir. Çeşme yarımadasında ekosistemi, ikilimi, havayı ve suyu olumsuz etkileyecek bir projeyi hayata geçirmek burayı katletmek anlamına gelir. Çeşme Projesi turizm sosuna batırılmış bir talan projesidir. Benzeri yöntemlerle kaybettiğimiz nice önemli habitattan ders çıkarmalı ve sayıları giderek azalan doğal yaşam alanlarına hepimiz sahip çıkmalıyız. İzmir’deki ve bölgedeki tüm vicdanlı yurttaşların ve çevre savunucularının verdiği mücadele bu yöndedir.”

DAHA FAZLA