Bir dönüşüm hikayesi: Kardeş Mardeş Deme Bana!
Kardeşlik için kan bağı gerekmezken; birbirine alışmanın, dönüşümün ve sıcacık çorbaların hikayesi…
Umut Dağlar
Yeni bir kardeş, zor bir mesele… Üstelik yıllarca tek başına olunan bir yaşamda. Çocuklarla yeni bir kardeş süreci yürütmek, onların duygusal sürecini takip etmek, bu süreçten sağlıklı duygularla çıkabilmesini sağlamak ise ebeveynler için oldukça zorlayıcı. Birçok çocuk, eve yeni bir kardeş geldiğinde burayla baş edebilmek için oldukça çaba gösteriyor. Duygularıyla adeta bir savaş veriyor. Bir süreliğine-umuyoruz ki kısa bir süreliğine-bu kaos sürerken, zaman geçtikçe yerini iç ısıtan kardeş sıcaklığı alıyor. Yaşam devam ederken bir eli tam da avucunun içinde hissetmek, yan yana yürümek paha biçilemez duygulardan…
Salih Emre için de yukarıda bahsettiklerimizin çoğu geçerli. Tek çocuk olmaktan oldukça mutluyken birdenbire tepetaklak olan yaşamının dengelerini kurmaya çalışıyor ailesiyle. Borçlar, taşınma, yeni okula alışma süreçlerinin ortasında elbette ki ailesinin istediği kardeşi istemiyor. Zaten bir kardeşinin olması mümkün görünmüyor da… Fakat sürpriz! Salih Emre’nin yeni bir kardeşi olmuyor ama bu, bir abisinin olmayacağı anlamına da gelmiyor…
Evlerine bir anda yerleşiveren Hans’tan hiç hoşlanmıyor Salih Emre. Yatağına kurulan, durmadan yemek yiyen ve bozuk Türkçesiyle ortalıkta dolaşan birinden kim hoşlanır ki? Hans ise farklı farklı yollarla ailenin kapılarını bir bir açıyor. Batmak üzere olan çorbacıya doldurduğu müşterilerle, Mayışıklar konserine ayarladığı biletler ile hiç durmadan çaba gösteriyor. Salih Emre hala memnuniyetsiz bir ifadeyle baksa da Hans’a, onu yavaş yavaş seviyor; ısınıyor ona… Elif ile Mayışıklar konserine nasıl gidebilirdi yoksa! Tatilin sonuna yaklaşırken ise işlerin rengi birden değişiveriyor. Sürprizli bir akşamın sonu hüsranla bitiyor. Hans girdiği kapıdan Mevlüt olarak çıkıyor.
Salih Emre ise önce öfkesi daha sonra bastıramadığı sevgisi ve özlemiyle baş başa kalıyor. Ailesinin duyguları da kendisininkinden pek farklı değil. Evet hala kardeşi olmasını istemiyor, ama bir abisi olmasını, Hans abisini yanında görmeyi çok ama çok istiyor!
“Kardeş Mardeş Deme Bana!” başta kurulamayan bir kardeşlik öyküsünün zamanla nasıl değiştiğini anlatıyor bizlere. Çocukların duygularıyla baş etme yollarını anlatıyor; anlatırken de çok tanıdık hikayeleri, mahalleleri gösteriyor bizlere. Hayata tutunmanın eksik yanını bir kardeş elinin omzuna dokunan eliyle tamamlatıyor. Bir yandan da o kardeş eli için illaki bir kan bağının olması gerekmediğini hatırlatıyor. Aile olmanın bambaşka noktalarına değiniyor.
Sıcacık çorbaların enfes kokusundan kazanlar dolusu aile sıcaklığı sarmalıyor bizleri…
KÜNYE: Kardeş Mardeş Deme Bana!, Kaan Elbingil, Günışığı Kitaplığı, 2021, 144 Sayfa.