Bir devrimin içinden
“Söylenecek her şey söylendiğinde ve yapılacak her şey yapıldığında mücadeleden geriye ne kalır? Mücadelenin neden olduğu iyi ya da kötü tüm değişimler, artık büyük insani gelişim tasarımının bir parçası haline gelmiştir.”
Alp Tanlası
“Söylenecek her şey söylendiğinde ve yapılacak her şey yapıldığında mücadeleden geriye ne kalır? Mücadelenin neden olduğu iyi ya da kötü tüm değişimler, artık büyük insani gelişim tasarımının bir parçası haline gelmiştir.”1
Dünya tarihindeki toplumsal hareketlerin içine girmek veya yaşayanlarla tanışmak, en ileri teknolojiyle bile mümkün değil. Bir toplumsal hareketin aktörlerinin ne hissettiklerini, ne yiyip içtiklerini, neleri konuştuklarını veya nasıl dönüşümler yaşadıklarını anlamak ise çok fazla kaynağı kullanarak bile genellikle çok zor. Ama bu “çok zoru” başarmak için eşi çok az bulunabilecek olanaklarla araştırmalarını birleştirmiş, harmanını samimi ve gerçekçi bir dille öğütmüş bir yazarla tanışmak için bir fırsatımız var!
Yordam Kitapın Eylül ayında yayımladığı, Alman yazar ve gazeteci Stefan Heym’in kaleme aldığı Lenz Belgeleri bize bu fırsatı sunuyor. Hem de işçi sınıfı mücadelesinin, toplumsal hareketler tarihinde kendi özgün yolunu çizmeye başladığı ilk devrimci dönemden, 1848 Devrimleri’nden.
Stefan Heym’in bu eseri 1848 Devrimleri diye anılan sürecin devamında 1849 yılının Alman coğrafyasında geçiyor. 39 prenslik, Prusya ve Avusturya’dan oluşan Alman coğrafyası birlik tartışmaları ve 1848 Devrimleri’nin etkileriyle çalkalanıyor o sırada. Ve biz bu eserde, Baden Prensliği’nde başlayan devrimin fitilini ordudan ateşleyen bir subay olan Andreas Lenz’in elyazmaları ve mektupları ile sürecin içine giriyoruz. Yazarımız; tarihsel araştırmaları, Andreas Lenz’in elyazmaları ve mektupları ile bir iskelet oluşturmuş, edebi bir kurgu ile de onu ete kemiğe buluşturmuş diyebiliriz.
Dönemi anlatan herhangi bir eser için sıradan bir karakter olacak Andreas Lenz’in özel hayatı, duyguları, iradesi, devrimciliği ve kararları ile bizim için özel bir insan haline gelmeye başlaması yetmezmiş gibi, kendisi dönemin tüm öne çıkan karakterleriyle de çok çeşitli şeyler paylaşıyor. General Mieroslawsky veya General Franz Sigel ile devrimin askeri süreçlerini birlikte yaşarken liberal politikacı Lorenz Brentano ile çeşitli kavgalar ediyor. Karl Marx ve Friedrich Engels’in devrim sonrası hükümetle tartışmalarına tanıklık ediyor, iç savaşın ilerleyen süreçlerinde Engels ile birlikte çatışmalara giriyor ve Engels’in “Almanya’da Devrim ve Karşı Devrim” kitabının içeriğindeki isimsiz bir aktör oluyor.
Lenz Belgeleri, devrimci kalkışmanın kahramanları, iktidarı ve yönetimi hakkında da çok sayıda tartışma barındırıyor. Çünkü devrim, biraz da göz göre göre yapılan hatalarla veya işbirlikçi ve korkak tutumlarla yeniliyor. Ve Andreas Lenz, en son anına kadar geri adım atmıyor, tutuklanıyor ve bir film sahnesi gibi kaçırılıyor.
Ancak Engels’in de uzun uzun tartıştığı, devrimin neden yenildiği hakkındaki sorgulamaları, ilk şüphelendiği andan itibaren hep devam ediyor. Eski anayasaya bile karşı gelemeyen, kaçan soyluların zenginliklerine el koyamayan ve sanki bir uzlaşmayı bekliyormuşçasına sürekli hükümeti korumayı amaçlayan hükümetle çeşitli tartışmalar veriyor Andreas Lenz. Hatta zaman zaman daha ileriye de gidip devrimi kurtarmaya çalışıyor. Israrcı ve halktan mücadelesi onun saflığını korurken, devrim defalarca ihanete uğruyor. İnancı zayıf olanların uzlaşmacılığı ile devrimin yenilmesi sonucunda Prusya ordusunun baskısıyla Fransa’ya göçenlerin sayısının 300 bine vardığı söyleniyor.2
Andreas Lenz ise, elyazmaları son bulurken ilerici bir mücadelede yine görev başına koşuyor.
Bir devrimci sürece ve her çeşit aktörüne mümkün olan en yakın şekilde tanıklık etmek isteyen herkese eşi az bulunur bu güçlü romanı tavsiye ederiz.
KÜNYE: Lenz Belgeleri, Stefan Heym, Çev. Betül Çelik, Yordam Kitap, 2020, 800 sayfa.
1. Lenz Belgeleri – Stefan Heym, Çeviren Betül Çelik, Birinci Baskı, Yordam Kitap, İstanbul 2020, Sayfa 11.
2. 1830 ve 1848 Devrimleri Almanya’da devrim ve karşıdevrim, Alp Hamuroğlu, Bilim ve Gelecek sayı 123, İstanbul 2014, sayfa 51.