Bildiğimiz gibi olmayabilir: Yeni Despotizm
"Keane’in Yeni Despotizm başlıklı çalışması, ya da bir nevi kavramsallaştırması, üzerine düşünülmeyi ve tartışılmayı hak ediyor. Kitapta da pek çok defa kendisine değinilen Türkiye’deki mevcut siyasi rejimin karakterine ilişkin yazarın görüşleri ve örnekleri de kimi zaman çarpıcı etkiler yaratarak okuru bir başka pencereden bakmaya davet ediyor."
Berat Çelikoğlu
Siyaset biliminin günümüzde belki de en önemli tartışma başlıklarından birisi; Trump, Orban, Erdoğan gibi politik figürlerin ve bu figürler çevresinde inşa edilen rejimlerin hangi kavramlar ile tanımlanabileceği üzerine sürüyor. Bu tartışma ise, ilgili kavramların (tiranlık, diktatörlük, faşizm vb.) teorik ve siyasal anlamda çeşitli farklılıklar barındırması açısından önem taşıyor.
Sidney Üniversitesi’nde akademik hayatını sürdüren Avustralyalı siyaset bilimci John Keane’in 2020 yılında yayınlanan ve geçtiğimiz aylarda İletişim Yayınları aracılığıyla Türkiye’de okurlarla buluşan çalışması, neoliberal dünyanın otoriter rejimlerini “Yeni Despotizm” perspektifinden “ama” ve “oysa”larla inceliyor.
TİRANLIK, DİKTATÖRLÜK VE DESPOTİZM; BİRİ, YA DA HEPSİ
Kitap, Keane’in aslında uzun yıllardır konuşmalarında, makalelerinde, derslerinde tartıştığı Yeni Despotizm’in detaylı ve çok boyutlu bir kavramsallaştırılma çabası olarak okunabilir. Neoliberal düzenin “olağanüstü” rejimlerinin neden tiranlık veya diktatörlük değil de “yeni despotizm” olarak tanımlanması gerekliliğinden yeni despotizmin kendini gerçekleştirme biçimlerine, dünyanın çeşitli ülkelerinde egemenliğini sürdüren despotik rejimlerin ortak ve farklı özelliklerinden despotizmin demokrasi ile ilişkilerine pek çok zihin açıcı tartışma kitapta kendisine yer buluyor.
Keane çalışması boyunca, özellikle demokrasi ve siyasi katılım konusunda bilinegelenlerin hiç de öyle olmadığını anlatmayı gözetiyor. Genellikle demokrasi için sahip olunan “Eğer bir ülkede demokrasi varsa, halk seçimler yoluyla iradesini ortaya koyuyordur” önkabulünü tartışıyor örneğin. Gerçekten de bugün Keane’in yeni despotizm, başka pek çok siyaset bilimcinin ise tiran veya diktatör olarak tanımladığı politik figürler “demokratik süreçlere başvurarak” iktidara gelmiyor veya iktidarda kalmıyor mu? Eğer bu bir gerçekse, öncelikle neoliberal düzende demokrasi ile ilgili mutlak pozitif anlamlara ihtiyatlı yaklaşmak gerekiyor ve Keane de bunu temellendirerek açıklıyor.
Kitabın tamamı, yeni despotizmin başka kavramlarla çeşitli şekillerde kıyaslanmasından ibaret değil. Keane, yeni despotizmleri içinde barındırdığı patronaj ilişkileri, “zenginerki” gibi kavramlarla ilişkilendirirken; bu rejimlerin “halk egemenliği aldatmacası” yoluyla halkı nasıl etkisizleştirebildiğini, despotların tüm halk düşmanı tutumlarına rağmen halk arasında popülerliğini ve politik desteğini korumayı nasıl başarabildiğini de açıklamaya girişiyor örneğin.
Keane’e göre her despotun, oldukça kendine has bir üslubu ve siyaset yapma biçimi olsa da tüm despotik rejimlerin bazı ortak paydalarda yan yana yazılabileceğini düşündüğünden söz etmiştik. Bunların da çarpıcı ve gündelik örneklerle detaylı bir anlatımı, kitapta kendisine yer buluyor. Despotlar despotik eylemlerini nasıl meşrulaştırıyor, medyayı ne şekillerde kullanıyor, muhalefeti bertaraf etmeden ve kovuşturmadan nasıl belirli bir çizgiye tabi kılabiliyor? Şiddet verimli bir araç olarak despotlara nasıl fayda üretebiliyor, şiddetin biçimleri despotizmlerde nasıl çeşitleniyor?
SONUÇ YERİNE
Keane’in Yeni Despotizm başlıklı çalışması, ya da bir nevi kavramsallaştırması, üzerine düşünülmeyi ve tartışılmayı hak ediyor. Kitapta da pek çok defa kendisine değinilen Türkiye’deki mevcut siyasi rejimin karakterine ilişkin yazarın görüşleri ve örnekleri de kimi zaman çarpıcı etkiler yaratarak okuru bir başka pencereden bakmaya davet ediyor. Öte yandan, üstyapısal tartışmaları kabiliyetle yürüten yazarın “despotik” rejimlerin neoliberal düzenin ekonomik çıkarları doğrultusunda (gerekçesiyle) oluşumlarına/dönüşümlerine görece ağırlık tanımaması ve kitabın tümüne oranla tartışmaların bu boyutunun değini düzeyinde kalması ise bir eleştiriyi hak ediyor.
KÜNYE: Yeni Despotizm, John Keane, İngilizceden Çeviren İsmail Ferhat Çekem, İletişim Yayınları, Birinci Baskı, 2021, İstanbul