Araç girişine yasak bölgede otel inşaatı devam ediyor!
Gökçeada Lagünü'nde yapımı süren otelin kaba inşaatı bitmek üzere.
Türkiye’nin en büyük ada sulak alanı Gökçeada Lagünü'nde yapımı devam eden otelin kaba inşaatında sona gelinirken, sit derecesi düşürülerek otel yapımına izin verilen lagünün etrafında "Araç girişi yasaktır" yazılı tabelalar yer almaya devam ediyor.
2018 yılında "ulusal öneme haiz sulak alan" olarak tescil edilen Gökçeada Lagünü aynı zamanda ikinci derece sit korumasına sahipti. Çanakkale Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Komisyonu'nun sit alanı içindeki otele önce izin vermediği, bu kararını bir ay sonra değiştirerek otel inşaatına "uygundur" kararı verdiği ortaya çıkmıştı.
Evrensel'den Özer Akdemir'in haberine göre çekilen drone fotoğraflarında lagünün mevsim gereği büyük oranda kuruduğu görülürken; Biga’da termik santralleri ve demir çelik fabrikaları olan İÇDAŞ AŞ'nin kurucularından Tacettin Aslan’ın oğlu Menderes Aslan'a ait otelin inşaatı da lagünü besleyen su havzasının tam üzerinde sürüyor.
İZİN ALINIP ALINMADIĞI BİLİNMİYOR
"Gökçeada Lagünü sulak alanı yönetim planı kararları"na göre Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nden izin alınmak kaydıyla, sulak alan koruma bölgeleri sınırları içinde günübirlik kullanım amaçlı yerler, idare, ziyaretçi merkezi, kuş gözlem kuleleri, doğa koruma merkezi, doğa eğitim alanı, yöresel ürün satış stantları gibi tesisler yaptırılıp işletilebiliyor.
Söz konusu belgeye göre bu tesislerin Devlet İhale Kanunu çerçevesinde yaptırılabileceği belirtilirken, lagün gölünün mutlak koruma alanında yapımı devam eden 2 blok otel inşaatı için Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü'nden nasıl izin alındığı ya da izin alınıp alınmadığı ise belli değil.
YENİ KORUMA PLANLARI YAPILMADI
1996 tarihinde onaylanan Gökçeada 1/25.000 ölçekli çevre düzeni imar planında, bölgede otel için izin verildiği görülüyor. Arkeolojik ve doğal sit korumaları bulunan alandaki inşaat projesi, 2002 yılında lagün koruma imar planına uygun gözüküyor. Ancak 2018 yılında lagünün "ulusal sulak alan" ilan edilmesinin ardından eski koruma planları geçersiz olurken, yeni koruma planlarının yapılmaması tartışma yaratan otel inşaatının da önünü açmış durumda.
Öte yandan Gökçeada Lagünü’nün "ulusal öneme haiz sulak alan" ilan edilmesinin ardından yönetim planının "Sulak Alanları Koruma Yönetmeliği’ne" uygun düzenlenmediği dolayısıyla bu yönetmeliğe göre lagün gölünün mutlak koruma alanlarının da belirlenmediği, bunun yerine bu alanlara "sürdürülebilir alan" dendiği görülüyor.
LAGÜN, AÇIK HAVA MÜZESİ ÖZELLİKLERİNE SAHİP
Bir doğal anıt niteliğindeki lagün aynı zamanda arkeolojik olarak da önemli eserlere komşu durumunda. Trapezya Antik Kenti lagüne sadece bir kaç kilometre uzaklıkta bulunuyor. Ayrıca lagün sahasında Orta Paleolitik Döneme ait bir yerleşim yeri, Erken Tunç Çağı ve Geç Roma Dönemi'ne ait birer yerleşim yeri olmak üzere 3 antik yerleşim yeri daha yer alıyor. Lagün bu nedenle bir açık hava müzesi özelliklerine de sahip. 2 blok olarak yapılan otel ve benzeri tesislerle lagüne kitlesel nüfus taşınmasının lagün ekosistemine telafisi mümkün olmayan zararlar vereceği de dile getiriliyor.
OTEL, LAGÜNÜ BESLEYEN SU HAVZASINA YAPILIYOR
Otel inşaatının lagüne en büyük zararlarından birisi ise lagünü besleyen su havasının üzerine yapılması. Otel inşaatının bulunduğu vadi, lagünün tatlı su beslenme alanında bulunuyor. Ağırlıklı olarak yer altı sularından beslenen lagünün yer altı suyu kıt bir bölgede bulunduğu dile getiriliyor. Bu nedenle lagün bölgesinin yer altı suyu kullanımına kapatılması gerekirken, Devlet Su İşleri'nin halihazırda isteyen herkese su verdiği ileri sürülüyor. Lagün alanına otel yapılmasına karşı çıkan ada halkı inşaatın durdurulması için belediyeye yüzlerce dilekçe verdi, basın açıklamaları yaptı fakat bu çabalar şu ana kadar olumlu bir etki yaratmadı.