"Anadilde eğitim haktır, engellenemez"

"Anadilde eğitim haktır, engellenemez"

21 Şubat Dünya Anadil Günü’nde Eğitim Sen’den açıklama: "Anadilde eğitim haktır, engellenemez.”

İleri Haber

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Mersin Şubesi, 21 Şubat Dünya Anadil Günü dolayısıyla açıklama yaptı. "Anadilde eğitim haktır, engellenemez" pankartının açıldığı açıklamada Eğitim Sen Mersin Şubesi Eğitim Sekreteri Duygu Taner, konuştu. Anadilin yaşatılmasının önemine değinen Taner, anadilde eğitimin hak olduğuna vurgu yaptı.

Taner, taleplerini şöyle sıraladı;

“BM verilerine göre dünyada her iki haftada bir dil, içinde geliştiği entelektüel ve kültürel ortamla birlikte yok oluyor. Dünya üzerinde konuşulan dillerin yüzde 40'ı yok olma tehlikesi altında. UNESCO Dünya Tehlike Altındaki Diller Atlası'na göre Türkiye'de 18 yok olmuş veya yok olma tehlikesi altında olan dil olduğunu gösteriyor. Bunların üçü tamamen yok olmuş durumda.

Egemenlerin eğitim politikalarına karşı; çocukların bilişsel, duygusal ve sosyal açıdan güçlenmesi ve içinde bulunduğu toplumu, dünyayı değerlendirebilecek, eleştirebilecek donanım kazanması için güçlü bir mücadele yürütülüyor. Eşitliği, özgürlüğü, demokrasiyi, insan haklarını, çocuk haklarını güçlendirmeyi talep eden, dolayısıyla biz yönetilenlere dayatılan yaşamın ötesinde başka bir hayatı var etmenin peşine düşen, farklılıklarımızla birlikte eşitçe yaşayabileceğimiz bir hayata rehberlik eden bir eğitim politikasının ısrarla savunulması gerekiyor. Şüphesiz bu mücadelenin önemli bir parçasını anadilinde eğitim hakkı oluşturuyor.

‘ÇOCUKLARIN KİMLİKLERİNİN PARÇASI OLAN ANADİLLERİ DEĞERSİZLEŞTİRİLİYOR’

Sosyal bilimciler ve dil bilimciler, dili bir kültürün içinde varlığını sürdürdüğü bir çevre olarak da yorumluyor ve dil insanın en mahrem parçalarından biri olarak görülüyor. Çocukların kimliklerinin ve kişiliklerinin bir parçası olarak anadillerinin değersizleştirilmesi ise özgüvenlerini ve özsaygılarını olumsuz etkilemekle kalmıyor, var olan eşitsizliklerin derinleşmesine de neden oluyor.

21 Şubat Dünya Anadili Günü’nde milyonlarca çocuk kendi anadilini kullanamadığı, anadilinde eğitim göremediği için başta eğitim süreçleri olmak üzere, toplumsal yaşamın bütün alanlarında mağduriyet yaşamayı sürdürmektedir. Türkiye’de yaşayan bütün halkların dillerini özgürce kullanmalarının önündeki engellerin kaldırılması ve anadilinde eğitimin yasal güvenceye kavuşturulması gerektiğini savunmaktayız. Kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim anlayışının ayrılmaz bir parçası olan farklı anadilleri üzerindeki sınırlamalara son verilmeli, her bireyin kendi anadilini öğrenmesi ve eğitim almasının önündeki bütün engeller kaldırılmalıdır.”

ANADİL GÜNÜ’NÜN TÜRKİYE’DE KUTLANABİLMESİ İÇİN TALEPLER

Anadil Günü’nün Türkiye’de kutlamaya dönüşebilmesi için taleplerini açıklayan Taner şunları sıraladı:

“-Türkiye’nin çocuk haklarını düzenleyen ilgili uluslararası sözleşmelerdeki maddelere koyduğu çekincelerin kaldırılarak onaylanması gerekmektedir.

-1982 Anayasası yerine toplumu bütün dilsel/kültürel çeşitliliği içinde kucaklayacak demokratik bir anayasa hazırlanmalıdır. Yeni anayasanın eğitim ve öğrenim hakkına ilişkin bölümü, insan hakları ve temel özgürlükler ile çocuk hakları konularında düzenlenmiş uluslararası belgeler dikkate alınarak hazırlanmalıdır.

-Eğitim sisteminin mevzuatı çok dilli, çok kültürlü toplum gerçeği dikkate alınarak yeniden düzenlenmelidir.

-Devlet, dil konusuna sınırlayıcı olarak karışmayı bir kenara bırakmalı; bunun yanı sıra bütün vatandaşlara anadillerinde ve resmi devlet dilinde bir gelişimi garanti etmelidir.

-Söz konusu dillerin başta eğitim olmak üzere kamusal alanda kullanılabilmesi için gerekli yasal ve idari düzenlemeler yapılmalıdır.

‘ÖNCE NİTELİKLİ ANADİL EĞİTİMİ’

-Türkiye’de kullanılan anadillerine ilişkin net bir envanter oluşturulmalıdır.

-İyi bir dil eğitimi için öncelikle öğrencilere nitelikli bir anadili eğitimi verilmelidir.

-Okul öncesi dönemde sözlü anlatım, okuma, yazılı anlatım çalışmaları ağırlıklı olmak üzere anadili eğitimi örgün bir cetvel içerisinde başlatılmalıdır.

-Halk eğitim merkezlerinde çok kültürlü, çok dilli eğitim ortamları ve olanakları yaratılmalıdır.

-Üniversitelerde ülkede kullanılan farklı anadillerine ve kültürlere ilişkin anabilim dalları ve enstitüler kurulmalı ya da kurulanlar dâhil bunların sayısı, niteliği ve etkinlikleri artırılmalıdır.”

DAHA FAZLA