Akkuyu'ya 4. reaktör: 'Bütün Akdeniz ekosistemi tehdit altında'
Avrupa iklim krizi nedeniyle nükleer santrallerin verimliliklerini düşürürken, Akkuyu NGS’nin 4. reaktörünün temeli atıldı…
Ayşenur Önal - @Aysnronal
Ülkeler Paris Anlaşması ile küresel yüzey sıcaklığındaki artışı ortalama 2 derece ile sınırlandırmayı, mümkünse 1,5 derecenin altında tutmayı hedeflerken, Avrupa okyanus ve deniz sıcaklığını arttıran nükleer güç santralleri (NGS) reaktör verimliliklerini düşürmeye başladı.
Anlaşmayı imzalayan ülkeler arasında olan Türkiye’de ise tüm itirazlara rağmen yapımı devam eden Akkuyu NGS’nin bugün 4'üncü ve son reaktörünün temeli atıldı.
Hali hazırda iklim kriziyle birlikte Kızıldeniz üzerinden Akdeniz'e gelen tropikal balık türlerinin sayısı 600'e yaklaşırken, Rusya’ya ait Rosatom Devlet Nükleer Enerji Şirketi, Akdeniz’i 0,5 derece ısıtacak olan santralin deniz yaşamına hiçbir etki etmeyeceğini iddia etti. Bu sırada bilim insanları, 1,5 derece eşiğinin aşılmasının insanlar, vahşi yaşam ve ekosistemler üzerinde çok daha şiddetli iklim krizi etkilerine yol açacağını söyledi.
AVRUPA’DA FAAL OLAN SANTRALLER VERİMLİLİK DÜŞÜRÜYOR
Avrupa’da faal olarak çalışan santrallerin soğutma suyu sıcaklığının 25 dereceyi geçmesi nedeniyle reaktör verimliliklerini düşürmeye başladıklarına dikkat çeken Türkiye İşçi Partisi (TİP) Ekoloji Bürosu’ndan Çevre Mühendisi Cihan Ersoy, “Avrupa genelinde sıcaklık artışları nedeni ile birçok NGS reaktörlerin çalışma verimliliğini azaltıyor şu ya da bu sebeple. Bütün bu sebeplerin öznesinde Küresel iklim değişikliğinin kendisi var. Atmosferin sıcaklık artışının NGS’lere etkisini incelemeden önce küresel iklim değişikliğinin nedenleri üzerine birkaç cümle kurmak önemli. Neden diye soracak olursanız; azgın kapitalist kar hırsının ortaya çıkardığı sonuçlar yine kapitalizmin kendi üretim araçlarını vuruyor da ondan” sözlerine yer verdi.
‘SERMAYE FOSİL YAKITTA OLDUĞU GİBİ NÜKLEERDE DE SORUMLULUĞU SIRTIMIZA YIKACAK’
İkim krizinin NGS’lere etkisinden önce atmosferdeki fosil kökenli yakıtlardan çıkan karbondioksitin (CO2) sadece yüzde 15-20’sinin insanların günlük kullanımından kaynaklandığını kaydeden Ersoy, “Ekosistemimizin CO2 absorplama ve çevrim kapasitesi bu miktarı kaldırabilecek güçtedir. Burada fosil kökenli yakıt güzellemesi yaptığım düşünülmesin. CO2 emisyonu birikiminin fosil kökenli yakıt kullanımı ortadan kalkmadan çözülmeyeceğinin farkında olarak, sermayenin kar hırsının küresel iklim değişikliğine etkisini göstermek amacıyla bu veriyi vermek durumunda kaldım. Kısaca geri kalan emisyon, mal ve hizmet arzının sağlanabilmesi yani sermayenin ayakta kalmasını sağlamanın çabasından başka bir şey değildir. 8,5 milyara varacak olan insan nüfusunun sırtına kendi yarattığı krizi yükleyip ‘Cambaza bak!’ demekten başka bir şey değildir. Tüm insanlığı, ekosistemimizi, canlı-cansız bütün varlıkların tek evi olan dünyamızı bir krize sürükleyip bu krizden rant devşirmeye uğraşmak sadece ve sadece sermayenin yapabileceği bir yüzsüzlük ve hadsizliktir” diye konuştu.
Ersoy, iklim krizinin NGS’ler üzerindeki etkisini ise şöyle açıkladı:
“Soğutma suyu ihtiyaçlarını yüzeysel su kaynaklarından sağlayan NGS’ler, yaklaşık olarak MegaWatt saat başına üretecekleri güç karşılığında 4000-6000 m3/h soğutma suyuna ihtiyaç duyarlar. Su sıcaklığındaki 1 derecelik bir artışın bile binlerce metreküplük fazladan suya ihtiyacı olacağını söylemek bir kehanet değil Avrupa’daki NGS’lerin reflekslerini de göz önüne alarak bilimsel bir tespittir.
AKDENİZ’İN SUYU 50 YILDA 4 DERECE ARTTI
Dünyadaki NGS’lerin büyük bir çoğunluğu deniz ya da okyanus suyu sıcaklıklarının görece düşük olduğu sahil kenarlarında ya da yüksek debili soğuk tatlı su kaynakları kenarında kurulur. Bunun basit bir nedeni vardır düşük su sıcaklığı ile daha az su kullanarak daha az güç harcama isteğidir. Bu sayede soğutma suyu pompalarının kurulu gücü daha da az olacaktır. Bu bilgi, Akkuyu NGS’nin durumunu incelerken karşılaşacağımız felaketi göz önüne daha net bir şekilde serecektir. Meteorolojik verilere göre Akdeniz’in deniz suyu sıcaklığı 1970-2020 yılları arasında 21 dereceden 24 dereceye kadar çıkmıştır. Artış olacağı da beklenmektedir. Ayrıca Güncel bir veri Erdemli Deniz suyu sıcaklığının dün itibariyle 28,9 dereceye vardığını not edelim.
‘ARTAN ISIYLA REAKTÖRÜ PATLATMA NOKTASINA GELEBİLİR’
Hem yükselen deniz seviyesi hem artan su sıcaklığı, Akkuyu NGS’yi çok tehlikeli bir duruma sokmaktadır. Yeterli soğutma yapılamaz ve reaktör içinde ısı geri tepmesi yaşanır ise ısı enerjisinin kümülatif birikimi reaktörü patlatma noktasına getirebilir. Fukushima NGS de deprem ve tsunami sonrasında devreden çıkan soğutma suyu pompasının etkilerini göz önünde bulundurmanızı öneririm. Ayrıca artan su sıcaklığı daha çok soğutma suyu ihtiyacı doğuracağından çekilen deniz suyu içinde soğutma suyu sisteminde tek hücreli canlıların borulara yapışması, kışır (katman) oluşturmaması amacı ile eklenen SodyumHipoKlorit (Toz Klor) miktarı da artacaktır.
GÜNLÜK 22 MİLYON METRE KÜP SU VE 22 TON KLOR KULLANILACAK!
Akkuyu NGS için Akdeniz’den bir günde çekilecek deniz suyu miktarı 22 milyon metreküp olduğunu belirten Ersoy, “Buna karşı kullanılacak olan toz klor miktarı ise 22 ton kabul edilmiştir. Çekilecek deniz suyu miktarındaki artış zorunlu olarak kullanılacak klor miktarını da artıracaktır. Sonuç olarak Klorun dezenfeksiyon etkisi sonucunda ortaya çıkacak kanserojen etkisi bilinen metabolitlerin deniz ekosistemine vereceği zarar da artacaktır” sözlerine yer verdi.
‘BÜTÜN AKDENİZ EKOSİSTEMİ TEHDİT ALTINDADIR’
Sorunun sadece deniz ekosisteminin bozulmasının olmadığını belirten Ersoy, “Deniz canlılarını tüketen insanlarda da öngörülemez sağlık sorunları oluşturacaktır. Bu sorunlar sadece Ulusal sınırlarımız içinde değil, Doğu Akdeniz Baseni akıntısının devam ettiği her sahilde kendisini gösterecektir. Sırf birkaç azgın kapitalist şirket kar elde edecek diye milyonlarca insan ve sayamayacağımız kadar canlı türü ve bütün Akdeniz ekosistemi tehdit altındadır. Bugün Akkuyu NGS’nin 4. Ünitesinin temel atma töreninde Bakanlar ve Devlet erkanı, göğüslerini kabartarak boy gösterdi. Ne Adına? Kim için? Ne için? Açıkça ifade edeyim ki, kendimi büyük büyük açılışlarda sıkça gördüğümüz kurbanlık koyunlara benzettim.