Starbucks sendikalaşmayı durdurmakta çaresiz, öncü işçileri işten atıyor

Starbucks sendikalaşmayı durdurmakta çaresiz, öncü işçileri işten atıyor

İleri Çeviri'nin “İşçilerin Dünyası” köşesinde bugün: Starbucks Vardiya Amiri & Starbucks Workers United İş Yeri Temsilcisi Laila Dalton ile röportaj...

Çeviri: Başak Kocadost & H. Deniz Sert

Starbucks, işçilerine savaş açmış durumda. Kahve zinciri, ülkenin dört bir yanına yayılmakta olan sendikalaşma mücadelesini engelleme çabalarını yönetmesi için kurucusu Howard Schultz'u işbaşına geri getirdi. İşçiler, şirketin örgütlenme ivmesini yavaşlatmaya yönelik bu çabasının federal yasayı açıkça ihlal ettiğini ifade ediyorlar. ABD'de şirkete ait bir mağazadaki ilk sendikalaşma kampanyasının geçen yıl Buffalo, New York'ta başlamasından bu yana, şu ana kadar toplam 176 Starbucks şubesinde sendikalaşma faaliyetlerinin resmi olarak tanınması amacıyla Ulusal Çalışma İlişkileri Kurulu’na (NLRB) başvuruda bulunuldu. 

Starbucks kanıksanmış şu yöntemi tercih ediyor: Sendika liderlerini işten atmak. Farklı şubelerden birçok işçi, yasal olarak korunan sendika faaliyetlerine karşı bir misilleme olarak işten çıkarıldıklarını ifade ediyorlar. Bu yöndeki ilk iddialar, şubat ayında Tennessee, Memphis şubesinde sendikalaşma girişimlerini açıkladıktan sonra 7 işçinin Starbucks tarafından işten çıkarılması üzerine geldi. Şirket ise işçilerin iş yerinde davranış ihlalleri yaptıkları gerekçesiyle işten çıkarıldıklarını iddia ediyor. Starbucks Workers United işçileri, Starbucks’ın bu hamlesinin İşçiye Karşı Yapılan Haksız Uygulamalar (Unfair Labor Practice-ULP) mevzuatı kapsamında gerçekleşen bir ihlal olarak değerlendirilmesi gerektiğini öne sürerek, firmanın yaptığı bu hak ihlali için Ulusal Çalışma İlişkileri Kurulu’na başvuruda bulundu. Yeterli sayıda uzman kadrosuna sahip olmayan Ulusal Çalışma İlişkileri Kurulu (NLRB) henüz bir karar vermedi ve de işçiler işsiz kalmış oldu.

Son günlerde, Schultz'un tekrar işbaşına geçmesiyle şirket, yatırımlarını “NFT sektörüne” kaydıracağı gerekçesiyle işten çıkartmaların yaşandığını ilan etti. Fakat şirketin bu tuhaf çabası işçilerin öfkesini bastırmaya yetmiyor. Buffalo'daki birçok sendika lideri işten kovuldu veya işten istifaya zorlandı. Halihazırda grevde olan işçilerin bulunduğu Overland Park, Kansas'ta 3 işçi işten atıldı. Pazartesi günü (4 Nisan) ise şirkete karşı hak ihlali iddiasıyla yaptığı başvuru Ulusal Çalışma İlişkileri Kurulu (NLRB) tarafından birkaç hafta önce resmen teyit edilen, Phoenix, Arizona Starbucks şubesinde barista olarak çalışan 19 yaşındaki Laila Dalton işini kaybetti.

Yakın zamandaki diğer iş fesihlerinde olduğu gibi Starbucks, Dalton'un şirket politikalarını ihlal ettiği için işten atıldığını ve ayrıca Independent gazetesine verdiği beyanında Dalton hakkında "şirketin misyonunu ve değerlerini yansıtmayan davranışları sebebiyle defalarca yazılı uyarı aldığını" iddia etti. Şirket, Dalton’un yönetimle olan görüşmelerini “Arizona'daki yasalara aykırı olarak ve firma yetkililerinin rızası alınmadan” kaydetmiş olduğuna özellikle dikkat çekti. Firma görüşmeler esnasında bir tarafın rızası olduğu bilgisine sahip ve buna rağmen iftirada bulunuyor. (Basın Özgürlüğü için Muhabirler Komitesi'ne göre, Arizona eyaletinde taraflardan birinin bilgisi olmasa dahi bir görüşmenin kaydedilmesine, "konuşmaya katılan en az bir tarafın" rızası olduğu sürece izin verilir.)

Diğer yandan Dalton ve iş arkadaşları, işten çıkarılmasının bir misilleme olduğunu söylüyor. İşten atılmasına giden süreçte Dalton, yakın zamanda sosyal medya hesabında böylesi bir sonuçla ilgili çekincelerini dile getirmiş ve haftalar önce Jacobin’e verdiği mülakatta çalıştığı şubede artan taciz ve gözetimden bahsetmişti. Bir şirketin kamuoyunda bu kadar iyi bilinen bir davada yasaları ihlal etmesi nadirdir. Bu durum aslında, Starbucks'ın işçilerin sendikalaşma mücadelesini zayıflatmada ne kadar çaresiz kaldığının bir ispatı niteliğinde.

Jacobin'den Alex N. Press ile yaptığı mülakatta Dalton, işten nasıl kovulduğunu, o dönemden beri neler yaşandığını ve bundan sonraki dönemde mücadeleye dair neler beklediğini anlattı. Tüm olanlara rağmen çalıştığı şube sendikalaşmayı oyluyor ve oyların 19 Nisan'a kadar NLRB'ye teslim edilmesi gerekiyor.

Pazartesi günü (4 Nisan) ne oldu?

Howard Schultz'un belediye meclisi toplantısındaki konuşmasından yaklaşık bir saat sonra işten kovuldum. Vardiyam 12:30'da başladı ve 13:20'de iki bölge müdürünü gördüm. Geçtiğimiz cumartesi günü de iki bölge müdürü tarafından tacize uğramıştım. O gün -tek taraflı bir rıza durumu olmasına rağmen- firma yetkililerinin rızası olmadan görüşmeyi (bir telefon görüşmesi veya video) kaydedip kaydetmediğimi sordular. O sırada bana başka bir soruşturma altında olduğumu söylediler. Neredeyse her buluştuğumuzda, yeni bir soruşturma oluyor ve önceki soruşturmaların akıbeti tarafıma bildirilmiyor. 

Ne zaman bölge müdürü benimle konuşmak istese, kendisine hep “Bugün kovulacak mıyım?” diye sorarım. O da her zaman “Bugün kovulmayacaksın” diye yanıtlar. Ama pazartesi günü sorduğumda farklı bir yanıt aldım. "Biraz konuşalım" dedi. Dolayısıyla, beni işten atacaklarını hissettim.

Her zaman yaptığım gibi kayda başladım ve müdürün yaptığı ilk şey bana son bir yazılı uyarı vermek oldu. Bu uyarı, mesaimin olmadığı ancak bir arkadaşımı almak için mağazaya gittiğim ocak ayında bir Covid prosedürünü ihlal ettiğim gerekçesiyle verilmişti. Garip bir şekilde, bu son yazılı uyarının, 18 Mart'ta hazırlandığını söylendi fakat tarafıma 4 Nisan'a kadar resmi olarak bildirilmedi.

Bana son yazılı uyarıyı verdikten hemen sonra, başka bir kâğıt parçası daha verdiler, bu bir işten ayrılma bildirimiydi ve tamamen farklı bir gerekçeyle hazırlanmıştı. Kimseden izin almadan kayıt yaptığımı iddia ediyordu. Yazıda: “Davranışınız yalnızca Starbucks politikasını ihlal etmiyor, ayrıca Arizona eyalet yasaları kapsamında sorun teşkil ediyor ve mağazamızın iş yeri operasyonlarına da aykırı bir müdahalede bulunuyor. Bu davranış, düzeltici eylem karneniz göz önünde bulundurulmaksızın, kendi içinde ve kendi başına işten ayrılma gerekçesidir. Bu yazı, Leila Dalton'un işten ayrılma bildirimi işlevini görmektedir" ifadeleri geçiyordu. 

Tüm bunlar olurken, medyaya çok sık çıktım. Her zaman kayıt yaptığımı söyledim. Yasadan bihaberler ve bu yaptıkları açıktan bir misillemeydi: Oylamanın bitmesinden bir gün önce ve Howard'ın konuşma yapmak için belediye meclisine girmesinden bir saat sonraydı.

İşten çıkartıldıktan sonra iş yerinde haksız uygulamalara maruz kaldığın gerekçesiyle, ULP mevzuatı kapsamında Ulusal Çalışma İlişkileri Kurulu'na başvuruda bulundun. Daha önce firmanın senin hakkında yaptığı bir şikâyet başvurusunun kurul tarafından reddedilmesine rağmen, seni haksız gerekçeyle işten atması cüretkâr bir hamle. Ayrıca Starbucks’ın farazi gerekçelerle seni iş yeri soruşturmasına tabi tutması oldukça tuhaf. Geçtiğimiz günlerde kayıt altına almış olduğun bir soruşturma videosunu izledim. Şubedeki tek siyah çalışan olmana rağmen, firma müfettişi çalışma arkadaşlarına yönelik ırkçı ifadeler kullandın mı diye soruyordu. İlerleyen günlerde sence neler olacak, neler bekliyorsun?

İki veya üç ay süreceğini bilmeme rağmen buna hazırım, eninde sonunda işe iade edileceğim. Fakat Stabucks’ın itibarı topyekûn alt üst olacak. Sendikamızın örgütlenme uzmanının her zaman söylediği üzere kamuoyunda ne kadar görünür olursan, firmanın saldırıları karşısında kendini o denli güvenceye almış olursun ve ben de sürecin başından beri oldukça öne çıktım, görünür kaldım. Buna rağmen, beni taciz etmeye ve hakkımda karalamalarda bulunmaya devam ettiler, pek akıllıca hamleler değil. Bunu beklemiyordum ve firma beni işten atacaksa, bunun sendika seçimlerinden sonra olacağını düşünüyordum. Starbucks’ın seçim sonuçlarının firma lehine sonuçlanıp sonuçlanmayacağını dahi beklemeden, oylamadan bir gün önce beni işten atması; işçileri ürkütmek için verilen bir gözdağıydı. Öncü kişileri işten atarsanız, bunun işçiler nezdinde bir etkisi olur. 

Sendikanın oylanma günü geldi çattı ve senin işe iaden için çalışma arkadaşların bir yürüyüş eylemi düzenlediler. Bu eylem nasıl geçti ve çalışma arkadaşların neler hissediyorlar?

Çalışma arkadaşlarım adeta şoke oldu, gerçekten üzüldü ve sinirden küplere bindiler. Bunun geleceğini kimse beklemiyordu ve bu hamle, arkadaşlarımın sendikalaşmayı eskisinden de fazla arzu etmelerini sağladı sadece. Starbucks elbette işçileri ürkütmek için başka taktikler uygulayacak fakat eylemimize başladık ve iyi geri dönüşler aldık. Eylem öyle dikkat çekti ki arkadaşlarımın dediği üzere eylem günü şubedeki iki yönetici eylem esnasında tuvalete saklanıp, üst düzey firma yetkililerini arıyorlarmış. 

Ardından, bölge müdürü ve tanımadığımız, ancak her yerinden ana merkezden geldiği belli olan birileriyle birlikte eylem alanına geldi. Çok fazla dikkat çektiğimiz ortadaydı. İşçileri tek tek kenara çekip, sendika seçimi ile ilgili sorular sordular. Sorulan soruların ne olduğundan emin değilim fakat bölge müdürünün herkesi yanına çağırıp, sendika seçimleri ve işten ayrılmamla ilgili konuşma yaptığını bana ilettiler.

İşçilerin iş yerine sendikanın girmesini eskisinden daha fazla istediklerini ve böylelikle Starbucks’ın her türlü saldırısının geri tepeceğini söylüyorsun. Bu durum bana Staten Island’daki Amazon işçilerinin sendikalaşma kampanyasını anımsattı. Amazon firması polisleri Amazon İşçi Sendikası Başkanı Chris Smalls’un üzerine saldırttı ve sendikacıların dediğine göre bu hamle ters tepti. Daha fazla işçinin sendika lehine oy vermesiyle sonuçlandı. Bu kazanım hakkında ne düşünüyorsun? 

Haberi aldığımda şoke olmuştum. Kendi iş yerimde başıma gelenleri bildiğimden, Amazon’daki işçi arkadaşların neler yaşadıklarını anlayabiliyorum. Şu büyük şirketlerin ne denli kokuşmuş olduklarını idrak ediyorum. Amazon işçileri bu süreci atlattı ve zafer kazandılar. Amazon’un geçtiğimiz sene sendikal mücadeleyi kırmak için 4 milyon dolar harcadığını biliyorum ve şu anda Starbucks’ın sendikayı iş yerlerinden uzaklaştırmak için ne paralar harcadığını ne tür çabalara giriştiğini ve neleri göze aldığını ancak hayal edebiliyorum. 

Fakat tüm bu yapıp ettikleri, sendikaya daha fazla üye kazandırıyor. Bu süreci deneyimleyen benim kuşağımdaki insanlar, yaşadıklarını sosyal medyada paylaşıyorlar ve insanlar bu sayede yakın arkadaşlarına ne denli kötü muamele edildiğini fark ediyorlar. Birçok arkadaşım Starbucks’ın böyle bir şirket olduğunu bilmiyordu. Hazır gıda sektöründe çalışmanın zor olduğunu kanıksamışlardı. Onlara Starbucks’ın bize neler yaptığını ve neler verebileceğini anlattım, böylesi bir muameleye izin vermememiz gerektiğini düşünüyorlar artık. 

Starbucks istediği takdirde bize daha yüksek ücret, daha fazla yan hak verebilir ve işçilerine daha iyi davranabilir fakat bunları yapmıyorlar çünkü açgözlüler. Bu bizi önemsemediklerini, bizi sadece bir bedenden ve adeta bir yatırım kaynağından ibaret olarak gördüklerini kanıtlıyor. Dolayısıyla, bu muamele karşısında insanlar seslerini yükseltmeye cüret ediyorlar, seslerinin duyulması için çeşitli yollar arıyorlar. Bunun yegâne yolu ise sendikalaşmaktan geçiyor. 

Yeni bir dönemin başlangıcındayız. Sendikaların bizim kuşağımız için yeni bir mesele olduğunun şüphesiz farkındayım. İnsanların kendileri için ayağa kalktıklarını ve daha adil bir şekilde muamele görmek için mücadeleye hazır olduklarını görüyorum ve bu beni çok heyecanlandırıyor. 

Kaynak: Jacobin

DAHA FAZLA