Katliamın yıl dönümü öncesi Hendek Aileleri'nden açıklama

Katliamın yıl dönümü öncesi Hendek Aileleri'nden açıklama

Sakarya'daki Hendek Katliamı'nın yıl dönümü öncesi aileler tarafından açıklama yapıldı.

İleri Haber

Hendek Katliamı'nın yıl dönümü öncesi hayatını kaybeden işçilerin aileleri tarafından "Toprağın altındakiler cevap bekliyor" denilerek açıklama yapıldı. Yargılama sürecindeki hukuksuzluklara dikkat çekilen açıklamada "Günde 6 işçinin katledildiği bu düzen değişsin diye de adalet mücadelemize devam edeceğiz" vurgusunda bulunuldu.

Sakarya’nın Hendek ilçesinde 3 Temmuz 2020 tarihinde Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda meydana gelen ve 7 işçinin ölümü, 128 işçinin yaralanmasıyla sonuçlanan katliama ilişkin davada; sanık patronlar Ali Rıza Coşkun ve Yaşar Coşkun hakkında "bilinçli taksirle öldürme" suçundan 16 yıl 3 ay hapis cezası verilmişti.

Hendek Katliamı'nda verilen kararlarlar kamuoyunda tepkiye neden olurken, davanın avukatlarından Can Atalay da Gezi Davası kapsamında 18 yıl hapis cezası verilerek cezaevine gönderilmişti.

Katliamın yıl dönümü öncesi Hendek Aileleri tarafından açıklama yapılırken, yargı sürecinde yaşananlara ve patronların iktidar ilişkilerine dikkat çekildi. "Toprağın altındakiler cevap bekliyor" başlığıyla yapılan açıklamada, "Bizler, daha fazla kâr hırsına dayanan bir sömürü düzenin, mülksüzleştirilerek işçileştirildiği, işçileştirilerek yoksullaştırıldığı emekçilerin aileleriyiz. Hayatta kalabilmek için çalıştıkları fabrikaların onlara mezar olmadığı, gerçek sorumluların yargılandığı, sermayedarların cezasızlık sonucu yeni canlar alacak organizasyonların başlarına geçmediği ve siyasilerden aldıkları güçlerle göz göre gelen yeni katliamlara sebebiyet vermedikleri bir düzen için mücadelemize devam ettik, edeceğiz" vurgusunda bulunuldu.

Patlamaya ilişkin önergenin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) AKP ve MHP tarafından reddedilmesi ve patron Yaşar Coşkun'un MÜSİAD ilişkisi ile mahkemeye rüşvet teklif etmesine ilişkin hatırlatmaların da yer aldığı 7 soru da gündeme getirildi.

"Katliamın üzerinden 2 yıl geçti. Bizler sevdiklerimiz olmadan geçen 2 yılı bir ömür gibi yaşadık" ifadelerine yer verilen açıklamada, "Gözlerimizi sevdiklerimize mezar olan o fabrikada açıp kapar olduk. İşsizlik ve yoksulluk kıskacında hayatta kalabilmek için ölüm koşullarında çalışmak durumunda olan yakınlarımızın hesabını sormak kadar günde 6 işçinin katledildiği bu düzen değişsin diye de adalet mücadelemize devam edeceğiz" denilirken, "Bu yüzden tekrar söylüyoruz; hiçbir işin doğasında ölüm yoktur. Önlenebilir her ölüm cinayettir" ifadeleri kullanıldı.

'EKMEĞİNİ KAZANANLAR, SERMAYEDARLARIN CEPLERİ DOLSUN DİYE ÖLÜME GÖNDERİLDİ'

Açıklamanın tamamı şöyle:

"Bundan tam olarak 2 yıl önce, 3 Temmuz 2020 gününde; evlatlarımız, kardeşlerimiz ve eşlerimiz Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası'nda katledildi. Halis Yılmaz, Havva Çelik, Erhan Ateş, Muhammet Aygün, Sebahattin Tepeçınar, Muhammet Seyfi Çanakçı ve Ramazan Kor hayatta kalabilmek için ekmeğini kazanırken, sermayedarların cepleri daha fazla dolsun diye göz göre göre ölüme gönderildi ve 128 işçi ölümle yüz yüze geldi.

'YARGILAMA SÜRECİ GÖSTERDİ Kİ ÖNLENEBİLİR HİÇBİR ÖLÜM 'FITRAT' DEĞİLDİR'

On yıllardır bu düzenin işçilere onurlu bir hayat sunması bir yana dursun, onları yaşamdan koparan bir cinayet mahalli haline gelişini tanıklık ettik. Ancak yargılama süreci bizlere bir daha gösterdi ki; önlenebilir hiçbir ölüm 'fıtrat' değildir. 

'SEVDİKLERİMİZİN HESABINI SORABİLMEK İÇİN ADALET MÜCADELEMİZE SAHİP ÇIKTIK'

Bizler, siyasilerin müdahaleleriyle cezasız kalan patronların tekrardan koltuklarının başlarına geçerek işçilerin alın terinin üzerinde yükselişine, bu yükselişini işçinin ölümünün maliyetinin hesaplandığı bir düzen üzerine kuruşuna 'dur' diyebilmek, sevdiklerimizin hesabını sorabilmek sahip çıktık adalet mücadelemize. 

'HAYATTAYKEN MALİYET KALEMİ YAPILAN İŞÇİLERİMİZİN CANLARI, SİYASİLERLE SERMAYEDARLARIN KİRLİ ORTAKLIĞININ MASASINA KONU OLDU'

Mücadelemiz daha yolun başındayken, canlarımızın cenazeleri daha teslim edilmemişken, Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla verilen bir 'geçmiş olsun yemeğinin' haberiyle bu yolun ne kadar zorlu olacağını gördük biz. Sakarya MÜSİAD Şube Başkanı patron Yaşar Coşkun'un fabrikasının ruhsatsız binaları, mevzuata aykırı üretim miktarı ile dolan depoları, kaçak barut üretimi gerçekleştirdiği makinaları 7 işçinin canından daha çok 'geçmiş olsun' hak ediyordu çünkü. Hayattayken maliyet kalemi yapılan işçilerimizin canları, bir kere daha siyasilerle sermayedarların kirli ortaklığının masasına konu oluyordu.

'PATRON YAŞAR COŞKUN'UN MAHKEME HEYETİNE RÜŞVET TEKLİF ETMESİNE ŞAŞIRMADIK'

Bu sebeple, yargılama sürecinde, bizlere ve avukatlarımıza her fırsatta tehditler ve hakaretler savuran sanıklar ve sanık müdafilerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun adını defalarca anarak sırtını siyasi iktidara dayayan patron Yaşar Coşkun’un 'Siz daha gençsiniz, daha iyi yerlere gelirsiniz' diyerek mahkeme heyetine rüşvet teklif etmesine şaşırmadık.

'HEYET DENEN 3 KİŞİ, 7 İŞÇİNİN CANINA 'ÖDÜL' GİBİ CEZAYI REVA GÖRDÜKLERİNİ AÇIKLADI' 

Ama işin sonunda, kendilerine Ağır Ceza Mahkemesi heyeti denen 3 kişi, sanık müdafilerinin şikayetleri ile sanık sandalyesine oturan, duruşma salonuna alınmamız için verilen hukuka aykırı talimatlarla boğuşan, her duruşmada tehditlerin, hakaretlerin özneleri olan bizlere; 7 işçinin canına 'ödül' gibi bir cezayı reva gördüklerini açıkladı.

'GERÇEK SORUMLULARIN YARGILANDIĞI BİZ DÜZEN İÇİN MÜCADELE ETTİK, EDECEĞİZ'

Bizler, daha fazla kâr hırsına dayanan bir sömürü düzenin, mülksüzleştirilerek işçileştirildiği, işçileştirilerek yoksullaştırıldığı emekçilerin aileleriyiz. Hayatta kalabilmek için çalıştıkları fabrikaların onlara mezar olmadığı, gerçek sorumluların yargılandığı, sermayedarların cezasızlık sonucu yeni canlar alacak organizasyonların başlarına geçmediği ve siyasilerden aldıkları güçlerle göz göre gelen yeni katliamlara sebebiyet vermedikleri bir düzen için mücadelemize devam ettik, edeceğiz. Katliamda kaybettiğimiz 7 işçi için şu 7 soruyu sormaya devam edeceğiz:

HAYATINI KAYBEDEN 7 İŞÇİ İÇİN 7 SORU

1-) Sakarya MÜSİAD başkanı Yaşar Coşkun'un, iktidarla olan yakın ilişkileri sayesinde denetimlerden muaf tutulan fabrikasında yaşanan patlamada; 7 işçinin ölümünden yalnızca yargılanan sanıklar mı sorumludur?

2-) Patlamalarla ilgili verilen araştırma önergesinin AKP ve MHP oylarıyla reddedilme sebebi nedir?

3-) 7 işçinin ölümünden sorumlu sanık Patron Yaşar Coşkun'un yargılama süreci boyunca ailelere hakaret ve tehditler savurmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun adını anarak; arkasının sağlam olduğu mesajını vermiş, MÜSİAD destek yemeğinin Cumhurbaşkanı talimatıyla verildiğini söylemiştir. Yaşar Coşkun’un iddiaları doğru mudur?

4-) Düzenli olarak denetlendiği söylenen fabrikada yapıldığı tespit edilen kaçak barut üretimi gibi vahim bir husus çerçevesinde ilgili bakanlıklar neden sessiz kalmaktadır?

5-) Patron Yaşar Coşkun duruşmada bir işçiyi 'Ahmet zaten benim sayemde iyileşti. Ben her gün Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile konuştum, onun talimatıyla Ahmet'e bakıldı. Ahmet dikkatli konuşsun' şeklinde tehdit etmiştir. Bu ülkede bir patron, Sağlık Bakanı'nı aramazsa işçiler gerektiği gibi bakılmayacak mıdır, sanık bu gücü nereden almaktadır?

6-) Fabrikada güvenlik görevlisi olarak çalışan Sakarya Emniyet Müdürlüğü'nden emekli bir polis memurunun denetimleri önceden haber alması sonucu fabrikanın uygun bir şekilde denetlenmediği, hatta bazı bölgelerin denetim ekibine hiç gösterilmediği anlaşılmıştır. Emniyet kime ve neye hizmet etmektedir?

7-) Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda ruhsatsız binalar, kaçak barut üretimi, yasal sınırın üzerinde depolama gibi patlamaya davetiye çıkaracak ve şiddetini arttıracak etkenlerin ortaya çıkması sonucu denetçi kurumların ihmalleri anlaşılmasına rağmen mahkemenin ilgili kurum/kişiler hakkında suç duyurusunda bulunmamış olması yargı üzerindeki siyasi baskının kanıtı değilse nedir? Sanık Yaşar Coşkun'un mahkeme heyetine 'Siz daha gençsiniz, daha iyi yerlere gelirsiniz' şeklindeki tehdit ve rüşvet teklifinde bulunmasının verilen karar üzerindeki etkisi nedir?

'SANIKLARIN 'İYİ HAL İNDİRİMİ' İLE ÖDÜLLENDİRİLDİĞİ 'ADALET' Mİ KORUYACAK İŞÇİNİN CANINI?'

Soruyoruz; bizleri, avukatlarımızı ve mahkeme heyetini açıkça tehdit eden, siyasi nüfuzunu açıkça kullanarak mahkeme heyetine rüşvet teklifinde bulunan, mevzuata aykırı olarak alması gereken önlemleri almadığını ve bu katliama sebebiyet verdiğini açıkça itiraf eden sanıkların 'iyi hal indirimi' ile ödüllendirildiği 'adalet' mi koruyacak emeğiyle geçinen işçinin canını?

'GÜNDE 6 İŞÇİNİN KATLEDİLDİĞİ BU DÜZEN DEĞİŞSİN DİYE ADALET MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ'

Katliamın üzerinden 2 yıl geçti. Bizler sevdiklerimiz olmadan geçen 2 yılı bir ömür gibi yaşadık. Gözlerimizi sevdiklerimize mezar olan o fabrikada açıp kapar olduk. İşsizlik ve yoksulluk kıskacında hayatta kalabilmek için ölüm koşullarında çalışmak durumunda olan yakınlarımızın hesabını sormak kadar günde 6 işçinin katledildiği bu düzen değişsin diye de adalet mücadelemize devam edeceğiz. 

Bu yüzden tekrar söylüyoruz; hiçbir işin doğasında ölüm yoktur. Önlenebilir her ölüm cinayettir."