Hukuk devleti ve Cerattepe

Hukuk devleti ve Cerattepe

AYM, 2024 Mayıs ayında Cerattepe ile ilgili bir karar verdi. 715 vatandaş, Artvin-Cerattepe’de Cengiz grubuna verilen sahada maden üretimi yapılmasının uygun olmadığı gerekçesiyle yargısal süreç tamamlandıktan sonra AYM’ye başvurmuştu.

Mehmet Torun

Hukuk devleti, hukuk kurallarına bağlı olan, vatandaşlara hukuk güvenliği sağlayan, kendisini hukukla sınırlamış olan devlet anlamına gelir. Bu kurallara uymak sadece o ülkede yaşayan vatandaşlar için değil, devlet için de geçerli olan bir durum.

Hukuk devleti, yönetim otoritesinin bütün işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu ve bu bağlılığın, bağımsız yargı mercileri tarafından denetlenebildiği bir devlet düzeni anlamına gelir. Bu anlamda hukuk devleti, keyfi yönetimin ya da polis devletinin karşıtı olmakla birlikte hukuk devletinin çağdaş demokrasilerde taşıdığı anlamı ifade etmek bakımından yetersiz. Çünkü kanunların kendisi evrensel hukukun genel ilkelerine, insan haklarına, adalet duygusuna aykırı oldukları takdirde bu kanunlara titizlikle uyulması, çağdaş anlamda bir hukuk devleti yaratmaz. Böyle bir sistem, hukuk devleti değil ancak "kanun devleti" olarak nitelendirilebilir.

Bir hukuk düzeninde mevcut olan anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik gibi normlar dağınık hâlde ve rastgele değil, alt-alta, üst-üste bulunur. Bu normların arasında altlık-üstlük ilişkisi vardır. Buna “normlar hiyerarşisi” veya “hukuk düzeni piramidi” denir. Hukuk sistemimizde normlar hiyerarşisi yukarıdan aşağıya şu şekilde sıralanır: Anayasa, haklarla ilgili anlaşmalar, kanun ve KHK, diğer anlaşmalar, tüzük, yönetmelik ve genelge.

Anlaşıldığı üzere Anayasa, tüm yasaların üzerinde olup altındaki mevzuatın tamamına hükmeder. Bir ülkede toplumsal düzenin sorunsuz işlemesinin yolu evrensel hukuk kurallarına uygun bir hukuk mevzuatının tam anlamıyla uygulanmasından geçer. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (AYM), Türkiye'de anayasal denetimi yürüten en yüksek yargı organıdır. Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. Kararları bağlayıcı olup her kurum ve kişinin bu karara uyma zorunluluğu vardır.

Ancak ülkemizde işleyiş böyle olmamakta. Dönemin Başbakanı Turgut Özal, Anayasa’ya aykırı olduğu eleştirilerine, “Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz” diyerek gelecekte kendisini örnek alacaklara Anayasayı delmenin yolunu açtı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2016 yılında “Ben Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım o kadar. Ama onu kabul etmek durumunda değilim, bunu da çok açık, net söyleyeyim. Ve verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum…” diyerek farklı bir tartışma yarattı.

Anayasa Mahkemesi (AYM), 2024 Mayıs ayında Cerattepe ile ilgili bir karar verdi. 715 vatandaş, Artvin-Cerattepe’de Cengiz grubuna verilen sahada maden üretimi yapılmasının uygun olmadığı gerekçesiyle yargısal süreç tamamlandıktan sonra AYM’ye başvurmuştu. Mahkeme, 7 yıl süren bir inceleme sonucunda “özel hayata saygı hakkının ihlali” kararı verdi ve “sonuçlarının ortadan kaldırılması” amacıyla gereğinin yapılması için dosyayı Rize İdare Mahkemesi’ne gönderdi. İdare Mahkemesi, bağlayıcı olan bu karara göre davranmak durumunda. Üst mahkeme kararına göre sonuçların ortadan kaldırılması yönünde bir karar üretecek.

Bir hukuk devletinde olması gereken bu ancak ülkemizde geçmişteki uygulamalara bakıldığında farklı sonuçlar olabilir. Çünkü siyasi iktidara yakın bir sermaye grubunun kendisine sunulan avantajları kolay kolay bırakmayacağı bilinmeli. Çalışmaya devam edebilmek için her yolu denerler. Ancak Artvin halkının da çok eskilerden gelen önemli bir mücadele geleneği var. Yakın geçmişte de bunu Cerattepe’de gösterdiler.

Elbette adaletin vereceği karar oldukça önemli ancak başta yöre halkı olmak üzere demokratik kitle örgütlerinin güçlü mücadelesi de sonuca ulaşmak için en az o kadar önemli.