Dünyanın bütün işçileri ve borçluları, birleşin!
Günümüzde pek çok şirket hem borç vererek hem de mal üreterek para kazanıyor. Patronların üretimden ziyade borçlanma üzerinden kâr etmesinden dolayı, işçi sendikalarının üretim araçları üzerindeki gücü her zamankinden daha zayıf.
Yazan: Hannah Appel
Çeviri: Hüseyin Serhat Arıkan & Alper Önsü
Borç Kolektifi’nin, ABD’deki ilk borçlular sendikasının, kurucularından. Aynı zamanda Los Angeles, Kaliforniya Üniversitesi’nde (UCLA) antropoloji öğretiyor. Luskin Eşitsizlik ve Demokrasi Enstitüsü’nün yardımcı yöneticisi.
5 Nisan günü, Biden yönetimi federal hükümete yönelik öğrenci borçlarının son ödeme tarihini dördüncü kez ertelediğini duyurdu. Bundan birkaç gün önce vuku bulan Amazon İşçileri Sendikası’nın tarihsel kuruluşu gibi, borçlara verilen erteleme de sıkı bir örgütlenmenin sonucuydu – fakat ikinci gelişme, bir işçi sendikasından ziyade Borç Kolektifi’nin,[i] ulusun ilk borçlular sendikasının ve onun müttefiklerinin eseriydi.
Öğrenci borcu ödemeleri aslında bugün, 1 Mayıs’ta, kaldığı yerden devam etmek üzereydi. Borçlular sendikasının örgütlenmesi yalnızca ödemeleri ertelemekle kalmadı, aynı zamanda bizi öğrenci borçlarının bütünüyle iptaline en yakın noktaya getirdi. Nisan ortasında, Beyaz Saray basın danışmanı Jen Psaki, Başkan Joe Biden’ın ya ödemeleri erteleyeceğini ya da borçları tamamen iptal edeceğini resmen duyurmuştu.[ii] Hatta geçtiğimiz hafta Biden, Kongre Hispanikler Kurulu’na, federal hükümete ödenecek öğrenci borçlarının hepsini değilse de çoğunu affedecek çeşitli seçenekleri değerlendiriyor olduğunu söylemişti.[iii]
Nisan ayında, sırasıyla işçilerin ve borçluların örgütlenmesiyle elde edilen iki zafer de benzer şekilde tarihî zaferlerdi – ki bunların birbirlerine yakın zamanlarda gerçekleşmesi bir tesadüf değil. Bunlar, çeşitli ırkların ortak sınıf temelli gücünün doğuşunun yavaş meydana gelen eden fakat mutlak bir kanıtı.
Finans kapitalizmi çağında işçi örgütlenmesinin ve borçluların örgütlenmesinin olası gücü nedir? Borçlular sendikasına göre gücümüz yalnızca işyerinde, emeğimizi geri çekebileceğimiz yerde, değil; aynı zamanda kredi ve borç ilişkilerinde, ödemelerimizi yapmayı reddettiğimiz yerde. Finans kapitalizminde yoksul, işçi sınıfına ve orta sınıfa ait aileler; sağlıktan yüksek öğrenime, emlaktan bizzat kendilerinin hapsedildikleri durumlara kadar her şeyde kendilerini borçla finanse etmek zorundalar. Böylesi bir iklimde kolektif bir koz olarak kullanıldığında borçlarımız da emeğimiz gibi bir güce dönüşür.
Gelin, bu 1 Mayıs’ta işçi örgütlenmesi ve borçluların örgütlenmesini aynı mücadelenin unsurları olarak ele alalım.
BORÇ-EMEK KIYASININ ÖTESİNDE
Bir işçi sendikasının ajitasyonu, temelinde, bireyler olarak işçilerin patronlarının insafına kaldıkları fakat bir araya gelirlerse işyerini etki altına alabilecekleri – hatta, bir toplumsal adalet sendikası modeli[iv] söz konusuysa, bunun da ötesine geçebilecekleridir. Bu yönden bir borçlular sendikasının ajitasyonu benzerdir. Bireyler olarak borçlular kredi sağlayan alacaklıların (bankalar, ev sahipleri, hükümet, hastaneler, sigorta şirketleri, mahkemeler, kefalet şirketleri) insafına kalmışlardır, fakat birlikte borç veren sınıfın üzerinde bir güç sahibi olabilirler.
Sözünü ettiğimiz iki örgütlenme modeli farklı ama birbirini bütünleyen hedeflere sahip. İşçi sendikaları üretimin gerçekleştiği alana odaklanırken, borçlular sendikası piyasadaki dolaşıma veya paranın kime ve nasıl aktığına odaklanır. İşçi örgütlenmesi işvereni hedef tahtasına oturtur ve daha yüksek maaş, sosyal güvenceler vb. ister. Borçluların örgütlenmesiyse alacaklıları hedef tahtasına oturtur (ki neoliberalizm çağında alacaklı çoğu zaman devlettir). Ağır finansal sözleşmelere karşı savaşır ve borcu, onarıcı kamu hizmetlerinin[v] (sağlık, eğitim, konut ve emeklilik) sağlanması uğruna verilen mücadele için bir koz olarak kullanır ki bu hizmetlere erişmek için kimse borçlanmak zorunda kalmasın.
Sağlık sistemine borçlanan öznelerden, yani borçlu öğrencilerden, kiracılardan, borçlu mahpuslardan daha iyi kim kendilerini sömüren sistemi kolektif bir güçle etki altına alabilir – hatta bu gücü herkes için sağlık hizmeti, herkes için konut, herkes için eğitim ve hiç kimse için hapis vb. gibi evrensel bir talep uğruna kullanabilir?
Finans kapitalizminde borç bir toplumsal tedarik biçimi olarak maaşların yerine geçmiştir. Dolayısıyla işçiler ve borçlular olarak (ki sıklıkla aynı kişilerdir bunlar) gücümüzü etkili kullanmak için birlikte çalışmak zorundayız, çünkü borçlar yarının maaşları olacak.[vi]
Borç ve maaşlar ya da diğer gelir biçimleri arasındaki yakın ilişkiyi anlamak isteyen birinin, insanların [ABD özelinde] pandemide aldıkları teşvik çeklerini nasıl kullandıklarına bakması yeterlidir. New York Federal Rezerv Bankası’nın raporuna göre ABD’deki her hane ortalama bir [1] teşvik ödemesini tamamen borçlarının bir kısmını karşılamak için kullandı.[vii] Yıllık geliri 40,000 dolardan az olan hanelerde alınan teşvik miktarının %44’ü borç ödemek için kullanılırken geliri yıllık 75,000 doları geçen hanelerde bu oran %32’ydi.
Evrensel temel gelir (UBI) programları da bir çeşit borç ödeme programları olmanın ötesine geçememe riskini taşıyor.[viii] Eğitimden hapse kadar her alandaki borçlanmalar orantısız şekilde beyaz olmayan ırkları etkiliyor; sonuç olarak, evrensel temel gelir programlarından gelen para da büyük olasılıkla düşük gelirli beyaz olmayan insanların ellerinden, örneğin hapis [kefalet] borçları söz konusu olunca, ‘’yoksulluğa en hırçın şekilde bir suç muamelesi yapan kurumların kasasına[ix] gidiyor.’’ Başka bir deyişle, bir borçlular sendikası olmadıkça, işçi sınıfına ‘’yardım’’ diye verilen para borç veren sınıfa bir hediye oluyor.
Benzer bir açıdan, temel ihtiyaçlarımızı tedarik etme biçimimizi değiştirmedikçe yükselen bir işçi hareketinin her geniş çaplı zaferi işçilerin yaşam standartlarını daha iyi kılmak yerine borç veren sınıfın cebine daha fazla para sokmakla sonuçlanacak. Konutlar korkunç düzeyde pahalı olmaya devam ettikçe, yeterli sağlık hizmetleri çoğunluğun borç altına girmeden erişemeyeceği bir şey olarak kaldıkça ve kamusal üniversite eğitimi hızla artan ders ücreti ve diğer masrafları gerektirmeyi sürdürdükçe, maaşlarımızın artması yalnızca borç ödeme yeteneğimizin artması anlamına gelecek.
Demek ki, işçi sendikaları güçlerini asgari ücreti artırma zorunluluğu uğruna kullanırken, borçluların sendikası gücünü buna eş zamanlı olarak kamu tarafından fonlanan konutlar, sağlık sigortası ve eğitim için kullanmak zorunda.
ŞİRKETİN SATIŞ MAĞAZASI
İşçiler ve borçlular arasında yapısal olan nihai bir bağlantı var. Finanslaşma sadece kamusal politikalarda değişime değil - bir zamanlar tamamen veya sosyal güvenlik ağlarıyla kısmi derecelerde sağlanan hizmetler (hak sayılmalarına rağmen, marjinal azınlık grupları tamamen veya kısmen dışarıda tutarak hiçbir zaman tüm topluma yansıtılmamışlardır) bireysel yükümlülüklere ve şirket sözleşmelerine dönüştürüldü ve kurumsal uygulamalarda da değişikliklere yol açtı. Bir zamanlar fabrikaları işçiler, alacaklıları da borçlular paylaştıysa, günümüzde çoğu şirket hem finansal hem de endüstriyel tek bir varlık olarak, fabrika ve banka rolünü bir arada götürüyor.
Örneğin, (bir alışveriş zinciri olan) Target kasiyerlerinin her seferinde bana Target kredi kartı almak isteyip istemediğimi sorması. Esasında kasiyerler, müşterileri çoğunlukla istismar edecek bu şirket kartlarını satmakla yükümlü.[x] (Başka bir alışveriş zinciri olan) The Gap’in kredi kartlarının faiz oranı %21.7, ödemelerin gecikmesi durumunda talep ettiği ceza ödemesi ise 27-37$ civarında.
Perakende piyasasında Target ve Gap tekil örnekler değil. 2019 yılında Macy şirketinin toplam kazancının yarısından fazlasını 771 milyon dolarlık kredi kartı gelirleri oluşturdu.[xi] Şirketin kâr modeli iki yönlü: Macy işçilerinin kıyafet satarak patrona kâr sağladığı geleneksel ticari satışlar ve Macy işçilerinin tüketicilere sattıkları krediler üzerinden hem Macy’nin sahiplerine hem de Macy adına kredi veren bankalara kâr sağladıkları finansal gelirler.
Endüstriyel kapitalist firmaların en geleneksel örneği olan araba üreticileri bile finansallaşma yolunda benzer bir değişim gösteriyor.[xii] General Motors firmasının finans hizmetleri kolu, General Motors Acceptance Corporation (GMAC), müşterilere birinci veya ikinci el araba satışında finansman sağlamak veya kendi bayiliklerine ve ipotek pazarına borç para vermek gibi uygulamalarla bu finansallaşmayı sağlamaktaydı. 2000’lerin ortasındaki krizde General Motors, nakit sıkıntısını aşmak için, GMAC’ı özel bir öz sermaye şirketine satmış ancak 2008 yılındaki iflasını engelleyememiştir. Buna rağmen finansa dayalı işletme modeline tekrardan yatırım yapan General Motors, (daha sonra ismi GM Financial olarak değiştirilen) AmericaCredit firmasını satın aldı. 2021 yılında GM Financial’ın net geliri %89 artarak 3.8 milyar dolara ulaştı.[xiii]
Günümüzde pek çok şirket hem borç vererek hem de mal üreterek para kazanıyor. Patronların üretimden ziyade borçlanma üzerinden kâr etmesinden dolayı, işçi sendikalarının üretim araçları üzerindeki gücü her zamankinden daha zayıf. Ancak işçi sendikaları ve borçlu sendikaları arasındaki bir ittifakta bu finansallaşma işçi sınıfının elini kuvvetlendirecek bir araca dönüşecektir.
Örneğin, 2019 yılında, Michigan, İndiana ve Ohio’da yoğunlaşan ancak toplamda 50 eyaleti kapsayacak şekilde ülke çapında gerçekleşen GM grevleri. İşçiler bazı taleplerini zafere ulaştırırken bazılarında ise kaybettiler. Şimdi GM borçlularının - birinci veya ikinci el arabalarını GM üzerinden finanslandıranların - bir borçlular sendikasında olduğunu ve otomatik ödemelerini işçilerin taleplerini desteklemek üzere askıya aldıklarını düşünün. Böylesi bir eylem, şirket üzerinde çok daha geniş çaplı bir baskı oluşturarak işçilerin taleplerinin görmezden gelinmesini zorlaştıracaktır. Finans, işçilerin üzerinde güç sahibi olmadığı ikincil bir kâr kaynağı olmaktan çıkacaktır.
Bu da bizi Amazon şirketine geri döndürüyor. Amazon işçilerinin sendikalaşma mücadelelerini desteklerken, Amazon’un, bir değil, dört farklı kredi kartına sahip olduğunu da hatırlayalım. JPMorgan Chase tarafından sağlanan veriye göre sadece Amazon Prime müşterilerine açılan kredi bile yaklaşık 20 milyar dolara tekabul ediyor.[xiv] Büyük markalar ile büyük bankalar arasında bu şekilde yapılan kredi kartı anlaşmaları, finans dünyasının en çekişmeli sözleşmelerini oluşturuyor…[xv] çünkü sonuç olarak bir banka her yıl milyarlarca dolar para harcayan milyonlarca sadık müşteriyi bir anda kazanmış oluyor.
Şimdi bu “sadık müşterilerin” sendikalı olduklarını düşünün. Kendilerine önerilen kredi anlaşmalarında pazarlık edebilmek veya borçlarının kolektif gücünü kullanarak Amazon’u çeşitli yönlere itme gücünü elde etmenin ötesinde, bu baskıyı kullanarak sendikalaşmak isteyen işçilerin taleplerini de destekleyebilirler. Yolun sonunda işçi-borçlu ittifakı şirketi ele geçirebilecek bir güce dahi dönüşebilir.
Ve bu - Amazon’un toplumsallaştırılması - işçilerin ve borçluların 1 Mayıs örgütlenmesi yolunda önlerine koyabilecekleri değerli bir hedef olabilir.
*******
ÇEVİRMENLERİN NOTU:
Çevirdiğimiz yazının işçi sınıfı mücadelesinin güncel durumuna dair önemli boyutları olduğu konusunda hemfikiriz. Fakat bu yazının içeriğinde, Türkiye halklarının ABD’deki toplumsal deneyime sahip olmamasından kaynaklanan zorlu noktalar olabilir. Böyle bir durumda okurlarımıza faydalı olabileceğini düşünerek yer yer köşeli parantezlerle ve dipnotlardaki ifadelerimizle yazıya açıklık getirmeye çalıştık. Ayrıca, ABD’de kamusal eğitimin doğrudan ücretli oluşu, mahpusların kefalet ödemeleri ve bunun sonucunda borçlanmak zorunda kalmaları gibi gerçekler Türkiye’de söz konusu olmayabilir. Yine de Hannah Apel’in finans kapitalizminde işçi sınıfı mücadelesinin görece yeni sorumlulukları konusunda öne sürdüğü fikirler, mâli sermayenin uluslararası hareketinin iyice kolaylaştırıldığı ve neredeyse herkesin borçlandırıldığı bir dönemde, sömürülen bütün halklar için anlamlı.
Yazının orijinali: Workers and Debtors of the World, Unite!
KAYNAKLAR
[i] https://debtcollective.org/
[ii] https://twitter.com/SteveESpaulding/status/1514778064672092178
[iii] https://www.cbsnews.com/news/biden-immigration-issues-hispanic-caucus/
[iv] https://www.jacobinmag.com/2019/10/chicago-teachers-union-strike-ctu-cps
[v] https://americanethnologist.org/features/pandemic-diaries/post-covid-fantasies/reparative-public-goods-and-the-future-of-finance-a-fantasy-in-three-parts
[vi] https://www.orbooks.com/catalog/creditocracy/
[vii] https://www.newyorkfed.org/medialibrary/interactives/householdcredit/data/pdf/HHDC_2021Q1.pdf
[viii] https://lpeproject.org/blog/basic-income-and-the-freedom-to-refuse/
[ix] https://lpeproject.org/blog/basic-income-and-the-freedom-to-refuse/
[x] https://theconversation.com/store-credit-cards-generate-corporate-profits-and-disgruntled-workers-179818
[xi] https://theconversation.com/store-credit-cards-generate-corporate-profits-and-disgruntled-workers-179818
[xii] https://www.jstor.org/stable/43150986?searchText=%22GMAC%22+financialization+political+economy&searchUri=%2Faction%2FdoBasicSearch%3FQuery%3D%2522GMAC%2522%2Bfinancialization%2Bpolitical%2Beconomy%26so%3Drel&ab_segments=0%2Fbasic_phrase_search%2Fcontrol&refreqid=fastly-default%3Abc8f40f740d44b48bc98659132e6df62&seq=1
[xiii] https://www.autonews.com/automakers-suppliers/gm-captive-pays-enough-dividends-cover-2010-acquisition-cost
[xiv] https://www.cnbc.com/2022/03/31/amazon-prime-amazon-renews-prime-credit-card-pact-with-jpmorgan-after-flirting-with-american-express.html
[xv] https://www.cnbc.com/2022/03/31/amazon-prime-amazon-renews-prime-credit-card-pact-with-jpmorgan-after-flirting-with-american-express.html