Aleviler Saray’ın kalıbına sığmaz!

Aleviler Saray’ın kalıbına sığmaz!

Alevi kurumlarının itirazları yerinde ve doğrudur. Aleviliği bir inanç olarak görmeyen, cemevlerini inanç merkezi olarak hiçbir şekilde anmayan bir iktidardan beklentimiz yoktur.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği GYK Üyesi Hüseyin Ağçal

AKP ve Saray iktidarı cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken toplumsal destekten uzak, seçimleri kaybetmekle yüz yüze kalmış görünüyor ve toplumsal destek için türlü yollar denemekte.

Alevilerin payına cumhuriyetin birinci yüzyılında inkâr, asimilasyon ve katliamlar düşmüşken, AKP ve Saray iktidarı cumhuriyetin ikinci yüzyılında bir devlet politikasını da içinde barındıran Aleviliği temellerinden sarsacak adımlar atmaktan geri durmuyor.

Alevilerin temelleri ¨ocaklar¨dır. Ocakları oluşturan kurumlar da pir, mürşit, dede-ana ve rehberlerdir. Bu silsile toplumla yani talip ile buluştuğunda rızalık ilk ve en ön şarttır.

Alevilikte rızalık olmadan hiçbir şey olmaz. Talip, dededen razı değilse Cem bağlanmaz. Herkes birbirinden razı olacak.

Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kurulan daire başkanlığı yukarıda belirttiğim nedenlerden dolayı Aleviliği temellerinden sarsmaya dönük bir adımdır.

Kararname açık bir şekilde Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi yönetimi oluşturup, cemevlerini buraya bağlayıp buradan aynı Diyanet İşleri Başkanlığı gibi tek bir merkezden yönetilen bir süreç işleterek, Alevi inancını devlet kontrolüne almak temellerinden koparmak istemektedir.

NASIL MI?

Bu daire başkanlığı, dedeleri maaşa bağlayacak, bir müddet sonra da cemevlerine dede atayacak. Maaş alan ve atanan ¨dede¨nin ¨ocağı¨ artık Daire Başkanlığı olacak. Bunun Alevilikle bağını gösterebilen bir kişi bile çıkamaz.

Bunu yaparken de Aleviliği; sünni İslam anlayışının farklı bir yorumu olarak göstermek, oraya bağlamak ve referans olarak orayı temel olarak belirlemek istiyorlar.

Yani bir taş ile iki kuş vurarak hem Aleviliği, Daire Başkanlığı’nın temsiline hem de Aleviliği, sünni İslam’ın tanımına sokmaya çalışıyorlar.

Alevilik tek bir temsile ve tek bir yoruma sığmayacak kadar engin bir felsefi temeller üzerine kurulmuş bir inanç biçimidir. Aleviliği kalıba sokmaya kimsenin gücü yetmemiştir ve yetmeyecektir. Çünkü, Alevilikte sorgu vardır, kimse hiçbir şeyi semavi dinlerde olduğu gibi kabul etme zorunluluğunda değildir.

Alevi kurumlarının itirazları yerinde ve doğrudur. Aleviliği bir inanç olarak görmeyen, cemevlerini inanç merkezi olarak hiçbir şekilde anmayan bir iktidardan beklentimiz yoktur.

Yapılması gerekenler birçok kez yinelendi ama bir kez daha yazalım…

Öncelikle yasalarda inanç merkezleri ibaresi geçen bütün ilgili maddelere ¨cemevi¨ ibaresini ekleyerek diğer inançların yararlandıkları tüm kamusal hizmetlerden eşit bir şekilde cemevlerinin de yararlanmasını sağlayabilirsiniz. Bu aynı zamanda Alevi inancının anayasal bir güvenceye alınmasını ve laiklik çerçevesinde devletin her inanca eşit bir şekilde yaklaşımını da ortaya koymuş olur.

İkinci yapılacak olan Alevilerden alınan ve Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde hizmet veren Alevi dergahlarının gerçek sahiplerine iadesi olmalıdır.

Üçüncüsü; zorunlu din derslerinin kaldırılmasıdır. Alevilerin veya herhangi bir kesimin bir dinin bir yorumunu öğrenme zorunluluğu ortadan kaldırılmalıdır.

Alevilerin taleplerini saymakla bitiremeyiz belki ancak bu üç talep ile başlanabilir:

- Cemevlerinin tanınması ile Aleviliğin tanınması ve diğer inançlarla eşit olması sağlanmalıdır.

- Dergahları, tarihsel köklerini iade ederek Alevi inanç topluluğunu tanıyıp buna saygı duyulduğu gösterilmeli.

- Zorunlu din dersleri ile zorunlu asimilasyona tabi tutulan çocuklarımızdan elinizi çekerek özgür bireylerin yetişmesinin önü açılmalı.

Alevilerin beklentisi ve talepleri kısaca bu olmakla birlikte, Alevilerin bugün ülkemiz için tek beklentisi yüz yıl önce kurtulunan saray tebaası olma özlemiyle yanıp tutuşan bu iktidarın bir an önce son bulması ve eşit, özgür bir ülkenin laiklik temelinde yeniden ayağa kalkmasıdır.