Şimdilerde Çalışma Bakanı El Khomri’nin adıyla da anılan kapsamlı bir yasa değişikliği Fransa kamuoyunun gündeminde. Ülkenin pek çok kenti benzeri direnişlere sahne olurken, tasarlanan belli değişiklikler, işçi sınıfının tarihi kazanımlarıyla da şekillenen eski Çalışma Yasası’nın pek çok başlığında tahammül edilemez düzenlemeler öngörüyor. Örneğin, haftalık 35 olan fakat 48 saate kadar uzatılabilen ve Avrupa ortalamasına göre görece daha insani olan çalışma saatleri yeni düzenlemeyle 60 saate kadar çıkabilecek[1]. Bunun yani sıra, haksız işten atılmalara karşı işverenin ödediği kıdem tazminatı benzeri ödemelerin kapsadığı süreler azalacak. Aynı müessesede 20 yıl hizmet veren bir işçi 12 aylık tazminat gibi komik rakamlarla karşı karsıya kalabilecek[2].
Yasanın kapsamlı olması dolayısıyla değişiklik getirdiği her başlığa uzunca değinmek bu yazıda mümkün olmasa da[3]kabaca; işten çıkarmalarla ilgili yeni bir düzenleme yapıldığını ve yasanın işçi sınıfına daha fazla güvencesizlik dışında bir şey getirmediğini söyleyebiliriz. Artık değişiklikle beraber patronların kötü giden ekonomik göstergeleri bahane göstermeleri (örneğin, son 4 çeyrekte azalan talepler/siparişler gibi) ve işçi çıkarmaları mümkün olabilecek. En nihayetinde, olası bir krizin oluşmasında zerre kadar sorumluluğu olmayan yine de iktisadi bunalımın yükünü omuzlarında taşımak zorunda kalan işçi sınıfına bir darbe de işsizlik ile atılmış olacak.
Rafinerileri ve nükleer santralleri de içine alan grev dalgaları ve toplumsal kabarma Türkiye’de benzeri bir sömürünün öznesi olan bizler açısından oldukça gurur verici. Sosyal demokrat olduğunu iddia eden Hollande hükümeti ise geri adım atmak konusunda hiç de hevesli değil. Üstelik Sarkozy’den Le Pen’e kadar Fransa gericilerinin desteğini arkasına alırken, eylemcilere “çapulcu” demekte beis görmüyor da[4]. Hal böyle olunca sermaye dahil, Fransa sağında geniş bir ortaklaşmaya şahit oluyoruz. Yıllardır sertliği ve hacmi dolayısıyla sermaye tarafından eleştirilen Çalışma Yasası’nın değiştirilmesi potansiyel oy kaybına rağmen Hollande hükümeti tarafından dayatılıyor.
YASANIN ANA DAYANAĞI: İŞSİZLİK
Kullanılan argümanlar ise oldukça basit. Fransa'da son ekonomik göstergeler önceki yıllara nazaran daha iyi olsa da göz ardı edilemeyecek bir problem var: İşsizlik. Gelecek yıl işsizlik seviyesinin 2007 yılından bu yana ilk defa Euro bölgesi ortalamasının üzerinde olması bekleniyor. Buna karşılık Fransa iş yaratma açısından da diğer Avrupa ülkelerinin gerisinde kalıyor, karşı cepheden “çalışma yasası”nın katılığına dair gelen yakınışlar da artıyor. Örneğin, tipik bir Economist makalesi konuyu yasanın çerçevesi sebebiyle firmaların kalıcı çalışan almak istememesi olarak değerlendirebiliyor[5]. Sonuç olarak Fransa ekonomisinin rekabetini arttırmak için alınması gereken önlemlerden biri de çalışma mevzuatının reforma tabi tutulması olarak görülüyor. Nihayetinde, işsizlik probleminin kısa süreli kontratlar, part-time çalışma gibi atipik çalışma koşullarıyla ve "esneklikle" aşılabileceğini iddia eden retoriğin bir parçası olarak Hollande hükümeti de güvencesizliğin kendisini Fransa halkına öneri olarak sunuyor.
“ORANGE” VE İNTİHARLAR
Burada ille de hayatımıza bir yerinden dokunacak bir ibret hikâyesi arıyorsak, 2004’te özelleştirilmesini takiben 2013 yılında “Orange” ismini alan ve büyük ölçekli yapılanmalara tabi tutulan Fransa’nın eski devlet kuruluşu France Telecom’da başlayan intihar skandallarına bakmak yeterli. İlkin 2008 yılında başlayan intihar dalgasını takip eden iki yıl içerisinde 30’dan fazla çalışanın intihar ettiği medyaya yansıdı[6]. Bunların içerisinde personel toplantısı sırasında işini kaybedebileceği söylenince kendisini bıçakla yaralayan bir adam da var[7]. İntiharların tesadüfî olup olmadığı konusunda ise Temmuz 2009’da Marsilya’da çalışan bir mühendisin ardında bıraktığı mektup şüpheye gerek bırakmıyor. Fransa basınında detaylıca yayınlanan mektupta, 51 yaşındaki mühendis doğrudan “France Telecom’daki işim sebebiyle intihar ediyorum. Tek sebep bu.” diyor. Mektubun ilerleyen kısımlarında ise iş yerindeki sürekli strese vurgu yapıyor [8].
İntiharlar takip eden yıllarda devam ediyor, 2010 yılında 10 gün içersinde 5 çalışan özellikle şirket açısından zor geçtiği söylenen bir dönemde intihar ediyor[9]. 2013 ve 2014 yıllarında da aynı rakamlar tekrar ediyor. İntihar dalgalarının sonucunda devlet tarafından gerçekleştirilen bir denetleme süreci ve birtakım yönetimsel değişikliklerin dışında iş koşullarında pek bir değişikliğin yaşandığını söylemek mümkün değil. Hepsinin tekil hadiseler olarak görülmesi tehlikesine karşın ise yaşananların Fransa iş piyasasındaki dönüşümle doğrudan ilintili olduğunu bir kez daha vurgulamak gerekiyor. Hikâye oldukça klasik: Özelleştirmeyi takiben esnek, güvencesiz, geleceksiz çalışmaya zorlanan insanlar…
Şimdi ise daha fazlası talep edilirken, ülkenin en büyük ikinci sendikası sayılan CGT başarılı bir direniş örgütlemeye devam ediyor. Özellikle heyecan uyandıran bir haber de yine CGT'nin bu ay içerisinde gerçekleşecek olan futbol müsabakası Euro 2016 süresince toplu taşıma da dahil geniş grevler örgütleyeceğini duyurması oldu. Darısı torba yasayla özel istihdam bürolarının yasalaşmasını engelleyemeyen bizlerin ve daha pek çoklarının başına...
[1] http://www.euronews.com/2016/03/09/proposed-changes-in-a-new-labour-law-for-french-workers/
[2] https://www.jacobinmag.com/2016/04/france-labor-code-hollande-nuit-debout/
[3] Fransızca olarak listelenmiş ve kategorize edilmiş değişikler için bkz. http://www.lemonde.fr/les-decodeurs/article/2016/03/08/ce-que-contient-la-loi-travail-dans-le-detail_4878792_4355770.html
[4] Hollande'ın bu söyleşisi için bkz. http://www.lepoint.fr/politique/operation-reconquete-de-francois-hollande-sur-europe-1-17-05-2016-2039780_20.php
[5] Bahsi geçen makale için bkz. http://www.economist.com/blogs/economist-explains/2016/05/economist-explains-10
[6] http://www.reuters.com/article/france-francetelecom-idUSL6E8I6BJT20120706
[7] http://www.spiegel.de/international/world/france-telecom-suicides-french-government-steps-in-to-stop-staff-deaths-a-649715.html
[8] Konu hakkında bir France Telecom çalışanıyla yapılmış bir söyleşiyi de içeren bu yazıyı öneririm: https://www.jacobinmag.com/2014/11/capitalisms-victims/.
[9] http://www.thelocal.fr/20140319/telecoms-giant-orange-hit-by-wave-of-suicides
* Manşet görseli: "Prekarya bir meslek değildir"