NATO Liderler Zirvesi 8-9 Temmuz tarihlerinde üye ülkelerin devlet başkanlarının katılımıyla Varşova’da düzenlendi. Toplantının önemli gündem maddeleri olarak IŞİD’le mücadele ve doğu sınırının güçlendirilmesi olarak açıklansa da zirvede esas olarak Rusya’ya odaklanılacağı çok önceden konuşuluyordu.
NATO, Doğu Avrupa ve Baltıklar’da yeni bir askeri yapılanmaya gidiyor. Zirvede yeni füze savunma sistemleri kurarak binlerce askeri Baltıklarda Rus sınırına yerleştirmek üzerine kararlar alındı. Bu çerçevede Litvanya’da Alman, Estonya’da İngiliz, Letonya’da Amerikan ve Polonya’da Kanadalı birlikler değerlendirilecek.
NATO’nun askeri varlığının Doğu Avrupa ve Baltıklar’da gözle görünür şekilde artırmasının nedeni elbette Rusya.
Peki, Rusya Avrupa için bir tehdit mi? Ya da NATO Rusya ile bir savaşı göze alabiliyor mu?
Bunlar yanıtı belirsiz sorular gibi görünse de aslında her iki taraf için de klasik anlamda bir sıcak savaşın koşulları henüz oluşmuş değil. Fakat NATO bir yandan Rusya’ya yönelik kışkırtıcı tutumunu sürdürüyor, Rusya da kendisine ait ajandasında yoluna devam ediyor.
NATO’nun saldırgan tutumunun yalnızca güvenlik kaygılarından oluştuğunu söylemek pek mümkün değil. NATO güçleri bölgede Rusya’nın artan ekonomik, siyasi ve askeri gücünü önemli bir tehdit olarak görüyor. Alınan tüm önlemler Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Karadeniz havzasında Rusya’nın ekonomik ve siyasi etkisini azaltmak ya da tamamen yok etmek üzerine kurulu. Mevcut durumda Rusya’yı pek çok cephede savaşa zorlayarak gücünü azaltmak hedeflerden birisi.
Ukrayna’da sonu gelecek gibi görünmeyen iç savaş NATO’nun teşvikiyle daha da şiddetleniyor. Onbinlerce sivil evlerini terk etmek zorunda bırakıldı ve onbinlercesi hayatını kaybetti. Minsk Antlaşmasına uymamakta ısrar eden Ukrayna, Donbass bölgesinde kah ordu birlikleriyle kah Nazi artığı çeteleriyle ağır silahlar kullanmaya devam ediyor. Öte yandan, Suriye’de süren iç savaş Ukrayna’daki savaştan çok daha büyük bir yıkıma yol açarak tüm bölge ülkelerini kaosa sürükledi. Bu ikiz savaşların her ikisinde de NATO üyesi ülke hükümetleri şiddeti körüklemekten çekinmediler. Bu savaşlarda Rusya ve NATO fiilen karşı karşıya gelmemiş görünseler de Ukrayna ve Suriye savaşları perde arkasında NATO ile Rusya'ya işaret ediyor.
RUSYA KONUSUNDA FARKLI TEPKİLER
NATO Liderler Zirvesi, birçok ülkede protestolara neden oldu. Protestoların önemli gündemlerinden biri de Rusya faktörü.
Toplantı öncesi geniş güvenlik önlemleri alınan Varşova’da mecazi anlamda değil neredeyse gerçek anlamında kuş bile uçurtulmadı. NATO karşıtı gösterilerden korkan Polonya hükümeti son bir hafta Varşova’da neredeyse hayatı durduracak güvenlik önlemleri aldı. Yine de eylemlerin önüne geçemedi.
Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da NATO karşıtı eylemlerde NATO’nun Rusya’ya karşı tavrı kınandı. Daha öncede Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov NATO’nun Karadeniz’de artan varlığından rahatsızlığını dile getirerek Karadeniz filosuna katılmak istemediklerini Karadeniz filosunun tek hedefinin Rusya olduğunu ve bunun Rusya’nın Karadeniz havzasında askeri varlığını artırmasına ve bölgede krize yol açacağını belirtmişti.
Yine geçtiğimiz hafta Çekya (Çek Cumhuriyeti’nin yeni resmi adı) Devlet Başkanı Miloš Zeman NATO ve AB’den ayrılmak yönünde bir referandum düzenleyebileceklerini belirtti. Görünen o ki Polonya ve Ukrayna dışında Varşova paktından ayrılan ülkeler arasında NATO artık eskisi gibi dostça karşılanmıyor. Moldova da geçtiğimiz aylarda NATO’ya üyelik gibi bir hedeflerinin olmadığını belirtmişti.
Varşova’daki NATO toplantısından beklenildiği üzere bölgede gerilimi azaltacak değil tırmandıracak sonuçlar çıktı.
Üye ülkelerin arasında özellikle Rusya konusunda fikir ayrılıkları var. İtalya ve Yunanistan daha önce Rusya’dan çok aşırı İslamın bir tehdit olduğunu düşündüklerini belirtmişlerdi. Avrupa’nın etkin ülkelerinden Fransa ve Almanya, Rusya ile krizin ekonomik ve askeri alanda tırmandırılmasından yana değiller.
Atlantik Cephesi'nin öncelikleri arasında Doğu'da Rusya-Çin-İran üçgeninin, Baltıklarda ve Doğu Avrupa’da Rusya’nın daha güçlü bir kutup haline gelmemesi hedefi bulunuyor. Görünen o ki sürdürebilir kaos tohumları ektikleri ülkeler Ukrayna ve Suriye uzun bir süre daha hem Rusya’yı hem NATO’yu karşı karşıya getirecektir.