AKP'liler ne diyordu? Asgari ücretin etkisi ne oldu?
20-06-2016 08:16

Herhangi bir ücret artışı talebinde tekrar tekrar ortaya çıkan ve hiçbir veri ile desteklenmeyen tarih öncesi iktisat teorileri, asgari ücret artışı gündeme gelince de hatırlanıyor. Dönemin Sanayi Bakanı, şimdinin Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, 2015 Mayıs’ında “idari kararla asgari ücreti artırırsan Türkiye’de işsizliği patlatırsın” demişti [1]. AKP 7 Haziran’da seçimi kaybedip, asgari ücret artışını istemeden de olsa programına ekleyince, Işık sessizleşti. Bu defa Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir’deydi sıra: “Asgari ücret artarsa işsizlik artar” [2].
Temel argümanlar her zaman aynı: Sermayedar, ücret yükselince kârlılığını ve/veya rekabetçiliğini yitiriyor. Bunun sonucu olarak ya batıyor ya küçülmeye gidiyor ya da sermaye-yoğun üretim tekniğine geçiyor. Her durumda işçi çıkarmalar başlıyor ve işsizlik artıyor. Peki, gerçekten de böyle mi oluyor?
ASGARİ ÜCRETİN ÜCRETLERE ETKİSI
Burada bir ara başlık açmak gerekiyor. Ocak 2016 itibarı ile asgari ücret 1300TL. Ancak yasanın varlığı uygulanması demek değil. Kâğıt üzerinde 1300TL maaştan daha düşük ücretle işçi çalıştırmak yasak; ancak bu yasak sürekli deliniyor olabilir.
Bunu görmenin yolu ise, asgari ücret artışının gelirlere etkisi olup olmadığına bakmak. İşçi ücretlerinde ciddi oranda artış varsa asgari ücret uygulanıyordur.
Yukarıdaki grafik, asgari ücret artışının işçi kazançlarına etkisini gösteriyor [3]. Yeşil çubuklar 2016 yılı için. %30’luk asgari ücret artışının her sektörde bir önceki yılın ilk çeyreğine göre %20 civarında bir kazanç artışına yol açtığını görüyoruz. Tüm çalışanlar için, asgari ücretin saatlik kazançta %21.5’lik bir artışa sebep olduğunu hesaplıyoruz. 2014 ve 2015’te bu oranın %12 düzeylerinde olduğu düşünülürse, asgari ücretin Türkiye işçi sınıfı için önemi ortaya çıkıyor. O halde, asgari ücret artışı işçileri ıskalamamış; ücretlerini arttırmıştır.
ASGARİ ÜCRETİN İSTİHDAMA ETKİSI
Soruya geri dönelim. Bakan Fikri Işık veya ASO Başkanı Nurettin Özdebir haklı mı? Asgari ücret artınca işsizlik arttı mı? TÜİK verileri, bu argümanın doğru olup olmadığını görmemize yardımcı oluyor. Eğer haklılarsa istihdam oranı düşmüş veya işsizlik oranı artmıştır. Ancak, TÜİK, 2016’nın ilk çeyreğinde toplam istihdamın arttığını ve işsizliğin düştüğünü bildiriyor [4]. Dolayısıyla ilk rauntta Işık’ın ve Özdebir’in yenildiğini söyleyebiliriz. Yine de bu yeterli olmayabilir. İstihdam artışına asgari ücretten görece az etkilenen üniversite mezunlarının sebep olduğu; ancak düşük eğitimli kimselerin işsiz kaldığı söylenebilir. Dolayısıyla toplam işsizlik veya istihdam oranları bizi yanıltıyor, denebilir.
Yukarıdaki grafik, bu düşüncenin doğru olmadığını gösteriyor. İşsizlik oranı, görece düşük eğitimli gruplarda da düşmüş. Üstelik işgücüne katılım bu gruplarda %1 oranında artmış; ki artış oranı 2015’in ilk çeyreğinde %0.7 düzeylerinde.
ASGARİ ÜCRET ve ENFLASYON
Burjuva iktisatçıları bile asgari ücretin istihdamı düşürmediğinin uzunca bir süredir farkındalar. Ancak neden sorusuna cevap veremiyorlar. Onlar da bu sorunun etrafından dolaşmaya çalışıyorlar: Asgari ücret artışı enflasyona yol açar, dolayısıyla reel olarak işçi gelirleri artmaz, diyorlar. Kısaca önceden 5 liraya 4 ekmek alınıyorsa, asgari ücret artışı nedeniyle 8 liraya 4 ekmek alınır. Gelir artışı enflasyon tarafından eritilir, diyorlar. Dünya Bankası, bu argümanı savunuyor [5]. Peki, gerçekten öyle mi?
Yukarıdaki grafik her yılın ilk çeyreğindeki yıllık enflasyon oranını gösteriyor. 2016 yılının ilk çeyreğinde enflasyonda sınırlı bir artış gözükse de, birçok yılda enflasyonun çok daha yüksek olması, Dünya Bankası’nı da boşa çıkarıyor. Veriler burjuva iktisatçıları yanlışlıyor.
Yukarıdaki yazılanları toparlarsak, asgari ücretteki artış enflasyon veya istihdam kaybı tarafından yok edilmemiş ve işçilerin reel gelirleri yükselmiştir. Toplumsal üretimden emeğe ayrılan pay artmıştır.
ASGARİ ÜCRETİN SİYASAL İKTİSATI
İşçiler artık daha yüksek bir gelire sahiplerdir. Bu, işçi sınıfı açısından olumlu bir gelişmedir. Peki, bunu hükümete mi borçluyuz?
Öncelikle, kısaca, geçtiğimiz yıldaki asgari ücret tartışmalarını hatırlayalım. AKP’nin, kaybettiği 7 Haziran seçimi öncesi asgari ücret hakkında hiçbir söz vermediğini hatırlıyoruz. Meclise giren diğer üç parti de seçim beyannamelerinde asgari ücreti arttıracağını yazmış; ancak AKP’liler bunun “işçilere zulüm olduğunu” söylemişlerdi [6]. Kaybettiler, toplumun seçimini yok saydılar, erken seçim yapıldı. AKP, 1 Kasım seçimleri öncesi asgari ücreti 1300 TL yapacağız, sözü verdi. Bu söz, taahhütlerin en düşüğüydü. MHP 1400 TL, CHP 1500 TL ve HDP 2000 TL yapacağını vaat etmişti. Seçimi AKP kazandı ve sözünden caymanın yolunu yapmaya çalıştı. Siz 1300 TL duydunuz, ama biz demedik, dediler [7]. Cayamadılar, asgari ücret Ocak 2016’da 1300 TL oldu.
Rahatlıkla, AKP, asgari ücreti arttırmamak için elinden geleni ardına koymadı, diyebiliriz. 1300 TL, AKP sayesinde değil, ona rağmen oldu. Şimdi asgari ücreti dondurmanın yolunu arıyorlar.
Peki, işçilerin ücret mücadelesi sol için önemli midir? Sol, asgari ücreti daha da arttırmanın kavgasını vermeli mi? Bu, reformizm değil midir?
“Marks, “Ücret, Fiyat ve Kâr”ı ‘ücretli düzene son!’ şiarıyla kapatıyor. Ücretler yüksek olsa da düşük olsa da sömürüye eşlik edeceği için sömürünün sonlanması ücretli düzenin sonlandırılmasıyla geliyor. Ne var ki bu slogandan bir paragraf önce bir uyarıda bulunuyor. “Eğer işçi sınıfı, sermayeyle olan günlük çatışmasında korkakça ödün verecek olsaydı, daha büyük hareketlere girişme olanağından kendini yoksun bırakmış olurdu.” [8]
NOTLAR
[1] http://www.internethaber.com/bakan-acikladi-asgari-ucret-nasil-artar-786143h.htm
[2] http://www.aydinlikgazete.com/ekonomi/asgari-ucret-artarsa-issizlik-de-artar-h77596.html
[3] Tüm istatistikler TÜİK’ten derlenmiştir, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmıştır.
[4] http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21571
[5] http://www.ntv.com.tr/ekonomi/asgari-ucret-artisi-enflasyonu-yukseltecek,fpz3XHalik-4ArjrGf7gtw
[6] http://t24.com.tr/haber/maliye-bakani-asgari-ucreti-1500-liraya-cikarmak-isciye-zulumdur,294355
[7] http://www.evrensel.net/haber/264204/ali-babacan-asgari-ucret-1300-lira-olacak-demedik
[8] http://ilerihaber.org/hukumetten-asgari-ucrete-zam-onerisi-1-tl/7558/
İLGİLİ HABERLER
Açlık sınırı 1658, yoksulluk sınırı 5738 lira oldu
Asgari ücret yine açlık sınırının altında kaldı.
09-03-2018 12:16

Meryem Yıldırım / @meryem_yildrim
Dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için aylık yapması gereken harcama miktarı 1658 lira oldu. Harcamalarda süt ve süt ürünlerinin payı %41 ile en yüksek paya sahip olurken, 1603 lira olan asgari ücret yine açlık sınırının altında kaldı.
DİSK’e bağlı Birleşik Metal İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM), Şubat 2018 dönemi için açlık ve yoksulluk sınırı verilerini açıkladı. Buna göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için, günlük 55,27 TL, aylık 1658 TL’lik harcama yapması gerekiyor. Buna göre yetişkin bir kadının sağlıklı beslenmesi için yapması gereken harcama tutarı 14.17, yetişkin bir erkeğin 14.63, 10-18 yaş arası bir çocuğun 15.65, 4-6 yaş arası bir çocuğun ise 10.82 TL.
SAĞLIKLI BESLENME İÇİN AYLIK GIDA HARCAMASI 1659 TL
Dört kişilik bir ailede her ferdin sağlıklı beslenmesi için alması gereken gıdaların maliyeti yaşa ve ürün grubuna göre farklılık gösteriyor. Günlük harcamalarda en yüksek maliyet grubunu 15.29 TL ile peynir, çökelek vb. ürünler oluştururken, bu ürünleri et, tavuk ve balık 9.62 TL ile takip ediyor. Süt ve yoğurt için yapılması gereken harcama tutarı 7.37 TL, ekmek için yapılması gereken harcama tutarı ise günlük 3.54 TL. Katı yağ 2.32 TL’lik, sıvı yağ ise 1.25 TL’lik masraf yapılması gereken ürün grupları. Sağlıklı bir beslenme için dört kişilik bir ailenin sebze ve meyve için ayırması gereken bütçe ise 7.22 TL. Yumurtaya 0.85, şekere ise 0.58 TL harcama yapılması gerekiyor.
Araştırmanın sonuçlarına göre sağlıklı beslenmek için yetişkin bir kadının yapması gereken aylık harcama tutarı 425 TL olurken, bu rakam yetişkin bir erkek için 439 TL, 10-18 yaş bir çocuk için 470 TL, 4-6 yaş bir çocuk için 325 TL oldu. Buna göre 4 kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması 1659 TL’dir.
Açlık ve yoksulluk sınırı BİSAM tarafından her ayın ilk haftasında, Türkiye İstatistik Kurumu’nun Tüketici Fiyat Endeksinin açıklanmasını takiben kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Araştırmada, BİSAM tarafından Sağlık Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyabetik bölümünün hazırladığI “Türkiye’ye özgü beslenme kalıbı”nın, farklı kaynaklardan elde edilen verilerle değerlendirilerek yenilenmesi sonucunda elde edilen BİSAM beslenme kalıbı dikkate alınmıştır. Elde edilen beslenme kalıbı her ay açıklanan TÜİK madde fiyatları ile değerlendirilerek, kişinin ihtiyacına göre yapması gereken gıda harcamasının tutarı tespit edilmektedir. Hesaplamada esas alınan kalori miktarları şunlardır:
4-6 yaşındaki bir kız çocuğu için 1963 kalori
15-18 yaş arası bir erkek çocuk 3244 kalori
Yetişkin bir erkek 2953 kalori
Yetişkin bir kadın 2658 kalori
4 kişilik ailenin sağlıklı beslenmek için yapması gereken minimum aylık gıda harcaması ‘açlık sınırı’ olarak belirlenmektedir. Bu verinin hane halkı tüketim harcamasına dağıtılması ile elde edilen veri ise bize ‘yoksulluk sınırını’ vermektedir. Tüketim Harcama Kalıbı dikkate alınırken, tüm içecekler, tütün ve gıda harcamaları bir kalem olarak belirlenmiştir.
Çavuşoğlu: Asgari ücret ile 42 ayda sıfır bir araç alınabilir
AKP cenahı, açlık sınırının altında kalan asgari ücreti savunmaya devam ediyor.
01-01-2018 17:43

Bursa’da yandaş Hak-İş yöneticisi ve üyeleriyle bir araya gelen Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, 1603 lira olarak belirlenen 2018 yılı asgari ücret miktarını 2002 yılı asgari ücret miktarıyla kıyasladı. Çavuşoğlu, bugün belirlenen tutar ile 42 ayda sıfır bir araç alınabileceğini söyledi.
Açıklama sırasında asgari ücret miktarını söyleyemeyen Çavuşoğlu, çevredekilerden miktarı öğrenerek açıklamasına devam etti. Çavuşoğlu açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“2002 yılında 184 lira olan asgari ücretle çalışan bir kişinin 90 maaşıyla 1.4 motor gücüne sahip bir sıfır araç alabiliyordu. Aynı aracı asgari ücretle çalışan işçi bugün 42 maaşıyla alabiliyor. 2002 yılında 184 liralık asgari ücretli çalışan 20.6 kilogram et alırken bugünkü asgari ücretle ise 51.7 kilogram et alabiliyor. 2002 yılında 184 lira olan asgari ücretle litresi 1.26 liradan 146 litre motorin alınırken bugün litresi 5.3 liradan 318 litre alınabiliyor. Böylece daha fazla geziliyor, daha çok seyahat ediliyor"
Erdoğan: Beyefendiler asgari ücreti beğenmiyor, elinize dilinize dursun
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin Sinop il kongresinde konuştu.
30-12-2017 21:41

İleri Hatırlatıyor
Erdoğan, Sinop Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen AKP Sinop İl Örgütü’nün 6. Olağan Kongresi’nde dün 1603 lira olarak belirlenen 2018 yılı asgari ücret miktarı hakkında açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, açlık sınırının altında belirlenen asgari ücret tutarı hakkında “Beyefendiler beğenmiyor, ya eline diline dursun” dedi. İşte Erdoğan’ın kongrede asgari ücret ile ilgili yaptığı açıklama:
“Dün asgari ücret açıklandı, 1603 TL. Asgari ücreti beyefendiler beğenmiyor. 2002 yılında asgari ücret 184 liraydı. Biz bunu geçen yıl 1404’e çıkardık. Şimdi ise yüzde 14,3’lük artışla 1603 liraya çıktı. Ya eline diline dursun. Nereden nereye… Asgari ücreti 9 kat arttırmış olduk. Hiçbir zaman da enflasyonun altına düşürmedik. İstihdamı teşvik etmek için bu asgari ücrete 100 lirada işveren teşviki uyguluyoruz. Türkiye zenginleştikçe 81 vilayetin her biri payını alacaktı Kişi başına düşen gelir 3500 dolardı. Bugün ise kişi başına düşen milli gelir 11000 dolar oldu. Asgari ücret de büyük bir artışla 1603 lira. Bizim için siyaset bir amaç değil bir araçtır. Siyaset makam ve mevki kapısı değil millete hizmet etmenin ve ülkeyi layık olduğu seviyelere taşıma kapısıdır. Türkiye son 15 yılda hangi sorumluluğu üstlendiyse hepsinin hakkını fazlasıyla vermiştir.”
Sözde işçi temsilcisi: Asgari ücret yetersiz ama yapacak bir şey yok
2018 yılı asgari ücret rakamının belirlenmesinin ardından Türk-İş Genel Başkanı Atalay tarafından bir açıklama yapıldı.
29-12-2017 23:28

İleri Hatırlatıyor
2018 yılı asgari ücret tutarının 1603 lira olarak belirlendiği Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısının ardından Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın yaptığı “Hayırlı olsun” açıklaması dikkat çekti.
TÜİK verileriyle birlikte asgari ücretin 1893 lira olması için resmi teklif verdiklerini belirten Atalay, bu kararın 24 milyon kişiyi etkilediğini de belirttikten sonra "Asgari ücret kabul edilebilir değil ama hayırlı olsun demekten başka bir şey yapamayız" ifadelerini kullandı.
Asgari ücret görüşmeleri başladı
2018’de geçerli olacak asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında ilk toplantı bugün Çalışma Bakanlığı’nda başladı.
01-12-2017 10:01

İleri Haber
İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2018 yılında geçerli olacak yeni ücreti belirlemek üzere bugün ilk toplantısını saat 10.00’da Çalışma Bakanlığı Reşat Motalı Toplantı Salonunda başladı.
7 milyona yakın çalışanı ilgilendiren asgari ücret görüşmeleri, bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ev sahipliğinde başlayacak. Hükümeti temsilen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu’nun başkanlığında toplanacak komisyonda, işçi tarafını Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), patron tarafını Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) temsil edecek. Toplantıda, işçi ile işveren temsilcileri talep ve görüşlerini sunacak.
YOKSULLUK SINIRI 5106 LİRA, ASGARİ ÜCRET 1404 LİRA
Aralık boyunca sürecek toplantılarında, mevcut durumda net 1.404 lira olan asgari ücrete yapılacak zam oranı belirlenecek. Asgari ücret 133 liralık Asgari Geçim İndirimi (AGİ) dahil şu an net 1404 lira olarak uygulanıyor. Türk-İş’in açıkladığı son rakamlara göre ise 4 kişilik bir ailenin sadece gıdadan oluşan açlık sınırı 1567 lira. Gıdayla birlikte kira, giyim, elektrik, sağlık gibi temel ihtiyaçları kapsayan yoksulluk sınırı ise 5106 lira.
YENİ BAKANIN İLK SÖZÜ ‘FEDAKARLIK YAPIN’ OLDU
Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısı öncesi bir açıklama yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, asgari ücrete ilişkin başkanlık yaptığı ilk toplantıda 'fedakarlık yapın' dedi.
Bakan Sarıeroğlu, "İşçi ve işverenden fedakarlık bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
MİLYONLARCA YURTTAŞI İLGİLENDİRİYOR
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Erdem, Çalışma Genel Müdürü Nurcan Önder'in de katıldığı toplantıda, Türk-İş heyetine Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat, TİSK heyetine ise Genel Sekreter Akansel Koç başkanlık ediyor.
Asgari ücret yaklaşık 7 milyon çalışanı doğrudan ilgilendiriyor.
ASGARİ ÜCRET NASIL BELİRLENİYOR?
Asgari ücreti, yasa gereği 5’er işçi, işveren ve devlet temsilcisi olmak üzere toplam 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu belirliyor. Bu komisyonda, en fazla üyeye sahip konfederasyon olduğu için işçi tarafını Türk-İş temsil ederken, işveren tarafı adına masaya TİSK oturuyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda gerçekleştirilen ilk toplantının ardından komisyon, işçi ve işverenin ev sahipliğinde de ayrı ayrı toplanıyor. Komisyon, son toplantısını yine bakanlıkta yapıyor. Bakanlığın belirlediği üyelerden birinin başkanlık ettiği komisyon, en az 10 üyenin katılımıyla toplanıp, oy çokluğuyla karar veriyor. Oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu tarafın, çoğunluğu sağladığı kabul ediliyor.
İşveren tarafından yapılan açıklamaların mutabakatın sağlanmayacağı yönünde olduğunu belirten Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, asgari ücretteki artış tekliflerini TÜİK’in bir işçi için belirleyeceği ‘asgari geçim tutarının’ ardından kamuoyuyla paylaşacaklarını açıklamıştı.
Bakan 'ekonomi coştu' dedi, açlık sınırı 5 bin TL'yi geçti
Ekonomi Bakanı Zeybekçi, "Coşmuş olan bir ekonomimiz" var dedikten sonra, Ekim ayının yoksulluk sınırının 5 bin TL'yi geçtiği açıklandı.
27-10-2017 15:44

Türkiye'de gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamaların toplam tutarı yani yoksulluk sınırı ise 5.030,31 TL olarak açıklandı.
Vergi adaletsizliği nedeniyle azalan net asgari tekrar arttırılarak 1,404 TL olurken, tek kişinin geçim ücreti ise 1,927 TL olarak açıklandı.
İleri Hatırlatıyor
Türk-İş'in yaptığı açıklama ise şu şekilde;
TÜRK-İŞ (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) tarafından otuz yıldan bu yana her ay düzenli olarak yapılan “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırması “insan onurunun gerektirdiği yaşama şartları” için gerekli harcama tutarını ortaya koymaktadır.
Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1.544,31 TL,
Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 5.030,31 TL oldu.
Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 1.927,10 TL olarak gerçekleşti.
Sadece kendi geçimini sağlamak durumunda olan bekar bir işçinin yapması gereken harcama aylık harcama tutarı son bir yılda 189 TL artış gösterdi. Olması gereken net asgari ücret tutarı ile mevcut asgari ücret arasındaki fark ise 523 TL’ye ulaştı.
Mahir Kılıç: Talebimiz maddiyat değil, biz işlerimiz için buradayız
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin işten çıkardığı Mahir Kılıç, 160 gündür açlık grevi yapıyor.
21-04-2018 13:00
Necdet Berkay Sağol / @BerkaySagol
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZENERJİ firmasında çalışırken, açtıkları kadro davası nedeniyle işten çıkarılan 258 işçiden biri olan ve 160 gündür açlık grevinde olan Mahir Kılıç ve Konak Direnişçileri İleri Haber'e açıklamalarda bulundu.
Sendikanın ve belediyenin yaptığı görüşmeler sonucu en ufak olumlu bir adım atılmadığını vurgulayan Kılıç, "2 gün önce DİSK Genel-İş Başkanı Remzi Çalışkan, DİSK Örgütlenme Daire Başkanı Taner Şanlı ve DİSK Ege Bölge Başkanı Memiş Sarı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanıyla bir görüşme yaptılar. Görüşme neticesinde en ufak olumlu bir adım atılmadı. Sadece söyledikleri şey şu Mahir'in kıdemini ödeyelim herkes yoluna dediler. Biz de talebimizin sadece maddiyat olmadığını, işlerimiz için burada olduğumuzu kendilerine ilettik. Herhangi bir olum adım olana kadar alanda olacağız" dedi.
'KADRO DAVASI AÇTIĞIMIZ İÇİN İŞSİZ KALDIK'
10 ay önce işten çıkarılan diğer bir Konak Direnişçisi Barış Kaya, "İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokrasisiyle ve Belediye Başkanının kişisel tercihiyle işten çıkarıldık. Tercih dememizin sebebi ise biz güvencesiz çalışıyorduk ve kadro davası açtık. Mahkemeler bizi haklı buldu ve bir arkadaşımızı davasını Yargıtay onayladı. Onaylandıktan sonrada bu karar bütün işçiler için emsal teşkil etti." dedi.
'BELEDİYE İŞÇİLERİ TEHDİT ETTİ'
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin işçileri tehdit ettiğini belirten Kaya, "1500'e yakın kadro davası açan işçiden 250'ye yakın işçileri işten attı ve geri kalanını da 'davalarınızı geri çekmezseniz sizi de işten atacağız' diyerek tehdit etti. Bunu yaparken de sendikayı kullandılar ve bir çok insan 20'li 30'lu gruplar şeklinde işten atıldı." dedi.
'TOPLU SÖZLEŞME YASALARIN ÜSTÜNDEDİR'
12 senedir belediyede engelli kadrosunda çalıştığını söyleyen Kaya, "Hiç bir disiplin soruşturmam vs. cezam yoktu. Belediyenin bizi işten çıkarması için belli toplu sözleşme kuralları var. Belediyenin altında imzası olduğu toplu sözleşme normalde yasalarında üzerindedir mahkemeler böyle kabul eder. Sözleşmeye göre işçiyi işten çıkarmanın yolu 'yüz kızartıcı suç' işlemesi gerekmektedir. Ama bunların hiç biri yok." dedi.
'GEREKÇE VERECEK İŞ YOK'
İş yasasına göre işçiyi işten çıkarmadan1.5 ay önce haber verilmesi gerekir diyen Kaya, "Verecek iş olmamasını gerekçe göstererek bu kurala uymadan bizi çağırıp direk aynı gün işten çıkardılar. Belediye verecek iş yok diyerek kendini yalanlıyor." ifadelerini kullandı.
'SIRF YASAL HAKKIMIZI ARADIK DİYE İŞTEN ATILDIK'
CHP'li Belediyesin 'hak, hukuk, adalet' diyorsun ama bunların hiç birini tanımıyorsun diyen Kaya, "biz hak aramışız, hukuka gitmişiz, adalet var ortada ama belediye diyor ki ben bunların hiç birini tanımam. Bize Genel-İş Başkanının aktardığı bilgiye göre, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı 'attığım işçiyi geri almam. Hukuk yoluyla da dönse yine almam. Kötü niyet tazminatı öder yine işe almam. Benim işten attığım işçiyi de hiç bir belediye işe alamaz' demiş. Yani diyor ki ben ne diyorsam o olur, yasayı tanımam. Bunun adı küçük diktatörlüktür. Bir insanın bunları göre göre yapması kötülüktür. Biz 6 aydır bu kötülüğe karşı mücadele ediyoruz. Sendikamız bu süreçte maalesef patronun yanında yer almaya karar verdi ve bizi yalnız bıraktı." dedi.
'UYGUN KADRO BULUNAMADI'
25 sene emek verdiğim bir yerde sudan bir sebepten atıldım diyen bir başka Konak Direnişçisi Seval Gündüz, "beni de 10 ay önce uygun kadro yok, verim alamıyoruz diyerek sudan bir sebeple işten çıkarttılar. 25 sene emek verdiğim bir yerde bu sebeple atılmak çok üzücü. Ben kadro davasını 2004 yılında açmıştım ve Yargıtay'da da davayı kazanmama rağmen işten atıldım. 6 aydır burada direniyoruz. Koskoca bir kışı Konak Meydanı'nda geçirdik. Haksız yere işimizden olduk. Tek bir isteğimiz var biz 6 arkadaş buradayız işimizi bize geri versinler."
'İLK ÇIKARILAN İŞÇİLERDEN BİRİ BENİM'
14 Haziran tarihinde işten ilk çıkarılan işçilerden biri olduğunu belirten bir diğer Konak Direnişçisi Salih Akdeniz, "sabahtan şirkete çağırıp hiç bir toplu sözleşme kuralına uymadan direk iş hadlinizi fesih ediyoruz deyip beni işten çıkardılar. Bizi işten çıkartmalarının tek sebebi kadro davası açmamız" dedi.
'RESMEN KANDIRILDIK'
Davadan vazgeçtiğimiz halde işe alınmadık diyen Akdeniz, "açtığımız kadro davasından vazgeçersek tekrar iş başı yapacaksınız dediler bizde davamızdan vazgeçtik. Kadro davasından vazgeçtikten 2 gün sonra bizi sendikaya çağırdılar ve 'Aziz Kocaoğlu sizi de istemiyor' dediler. Biz kadro davası açtık sonra davadan da vazgeçtik ve resmen kandırıldık, ihanete uğradık" dedi.
'HERHALDE BİR 6 AY DAHA DEVAM EDECEĞİZ'
Kılıçdaroğlu'nun 'adalet yürüyüşüne' başladığı gün bizi işten çıkardılar diyen Akdeniz, "sesimi burada eylem yaparak duyurmaya karar verdim. Geldim bende alana bu arkadaşların yanına oturayım sesimi böyle duyurayım istedim. O gün bugündür yaklaşık 6 aydır eylemdeyiz. Herhalde bu gidişle bir 6 daha bekleyeceğiz. İşimizi alana kadarda direnişe devam edeceğiz" dedi.
'NÖROLOJİK PROBLEMLERİM BAŞLADI, BÜTÜN DEĞERLERİM SINIRDA'
Açlık grevinin 150. gününde sol bacağını hissetmediğini belirten Kılıç bacağını hissetmeme durumunun devam ettiğini belirtti. Kılıç, "Şu anda bütün değerlerim sınırda. Hekimlerimiz yakından ilgileniyorlar. Onlara da ayrıca çok teşekkür ediyorum. Açlık grevinin 160. günündeyim sağlık problemlerinin olması gayet normal ayrıca nörolojik problemlerim başladı. Kan değerlerimde bazı sıkıntılar var. Ama dediğim gibi ben her şeyi göz alarak çıktım. Kesinlikle işlerimizi geri alana kadar geri adım atma gibi bir düşüncem asla olmadı, olmayacakta." dedi.
'TÜM SINIFI İLGİLENDİREN BİR DİRENİŞ'
Haklı olan biziz, haklı olduğumuzdan dolayı almış olduğumuz bir güç var diyen Kılıç, "yavaşta olsa bir kamuoyu oluşturduk. İnsanlar artık burada sadece bir kişi direniyor diye bakmıyorlar. Bu artık bütün sınıfı ilgilendiren bir mesele haline geldi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanının İzmir halkına yaklaşımı ortadadır. Her halükarda hükümetin bir kopyasıdır." ifadelerini kullandı.
'CHP HALKA NE ANLATACAK'
CHP Genel Merkezi'ne de seslenmek istiyorum diyen Kılıç, "önümüzdeki günlerde seçim hazırlıkları var. Halka ne anlatacaklar ben bunu çok merak ediyorum. Başkanlığa karşıyız deme gibi bir şansları olamaz çünkü İzmir Büyükşehir Belediyesi başkanlıkla yönetiliyor. Savaş çığırtkanlığı yapan bir anlayış var.
'3 MEVSİMDİR BURADAYIZ'
Bu sadece Mahir Kılıç direnişi değildir diyen Kılıç, "258 kişi işten çıkarıldı. Bu bütün hepsini ilgilendiren bir direniştir. Haklı olan biziz haklı olduğumuz içinde buradayız, alandayız. Hemen hemen 3 mevsim geride kaldı 4. mevsimi bekliyoruz. Biz İzmir Konak Meydanı'nda yeri geldi yağmurda ıslandık, yeri geldi soğukta birbirimize sarılarak ısındık ama hiç bir şekilde geri adım atmadık.
'DİRENİŞİN İKİ AYAĞI VAR'
İki arkadaş sendikacılarımızın gözüne batıyoruz, diğer arkadaşlarda belediye başkanının gözüne batıyor diyen Kılıç, "Biz atılan işçiler olarak DİSK Genel-İş üyesi işçileriz. Hem İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin hem de Genel-İş sendikasının önünde eylem yapıyoruz. Çünkü bu konunun sorumluları bunlardır." dedi.
'YAŞAMIYORUZ, YAŞAMAYA ÇALIŞIYORUZ'
Geçimimizi sağlamıyoruz, sağlamaya çalışıyoruz diyen Kılıç, "yan yana direndiğim arkadaşlarım kiramı ödüyorlar. Elektrik ve su faturalarımı ödüyorlar. Dışarıdan duyarlı insanlar var güçleri doğrultusunda yardımcı oluyorlar. Yaşamıyoruz, yaşamaya çalışıyoruz diyelim. Ne olursa olsun bu direniş kazanımla sonuçlanana kadar, biz işlerimize dönene kadar bu direnişimiz devam edecek." ifadelerini kullandı.
İntihar eden inşaat işçisinin cebinden borç ihtarı çıktı
Denizli'de intihar eden inşaat işçisinin cebinde borç ihtarnamesi bulundu.
20-04-2018 10:28

Denizli'nin Pamukkale ilçesinde, inşaatlarda sıvacılık yapan 43 yaşındaki Süleyman Kart, iğde ağacına asılı halde bulundu. Kart’ın cebinden borç ihtarı çıktı.
Dün saat 13.00 sıralarında Pamukkale'nin Gökpınar baraj göleti yakınlarından geçen vatandaşlar, ağaca asılı halde bir kişiyi görünce, polise ve sağlık ekibine bildirdi. Olay yerine gelen sağlık ekibi, ağaçta asılı olan kişinin öldüğünü belirledi. Polis ise ölen kişinin Süleyman Kart olduğunu tespit etti. Savcının olay yerinde yaptığı inceleme sonrası, Süleyman Kart’ın cesedi otopsi için Pamukkale Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp morguna kaldırıldı. İğde ağacına kendini iple asarak intihar ettiği ve inşaatlarda sıvacılık yaptığı belirtilen Süleyman Kart’ın cebinden, borç ödeme ihtarnamesinin çıktığı öğrenildi. Polisin olayla ilgili soruşturması sürüyor. (DHA)
Valilikten sansürlü 1 Mayıs şartları: Pankartsız gel, AKP’yi anma, Kürtçe yasak!
Valilik izin verdiği 1 Mayıs kutlamaları için akıl almaz şartlar koştu, çok sayıda slogan ve pankarta sansür uyguladı.
20-04-2018 08:08

Foto: Arşiv
Ankara’da yapılacak olan 1 Mayıs kutlamalarında taşınacak pankartlardan atılacak sloganlara kadar Ankara Valiliği’nden yasak geldi.
Başkent’teki 1 Mayıs kutlamaları geçen yıl Kolej Meydanı’nda gerçekleştirilmiş, ancak Mart ayında Kolej Meydanı eylem yapılacak alanlar arasından çıkarılmıştı. Bu nedenle başkentteki 1 Mayıs kutlamalarının Kolej Meydanı’nda yapılmasına izin verilmedi.
1 Mayıs tertip komitesinde DİSK, KESK, TMMOB, TTB ile Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası yer alıyor. Toplantılardan ikisine katılan Türk-İş, tertip komitesinde yok. Ancak Ankara’daki kutlamalara Türk-İş’e bağlı bazı sendikaların katılacağı öğrenildi. Kolej Meydanı kabul edilmeyince Tertip Komitesi Tandoğan Meydanı için başvuru yaptı. Başvuruya valilik tarafından izin verildi.
ANKARA VALİLİĞİ’NDEN SANSÜRLÜ 1 MAYIS İZNİ
1 Mayıs günü Hipodrom’da toplanacak olan gruplar buradan Tandoğan Meydanı’na yürüyecek. Ancak taşınacak pankartlar ile atılacak sloganların büyük bir bölümüne Ankara Valiliği tarafından izin verilmedi. Geçen yıl da arama noktasında bazı pankartların alana girişine polis tarafından izin verilmemiş, pankartlar toplanmıştı.
‘TECAVÜZ’ KELİMESİ KULLANILAMAZ
Tertip Komitesi’nde yer alan DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, “İçerisinde AKP geçen sloganlara, pankartlara itiraz ediliyor. AKP’yi eleştiren, AKP’nin politikalarına tepki gösteren slogan ve pankartlar kabul edilmiyor. ‘İş cinayetlerine” tepki gösteren pankartlara, içerisinde ‘tecavüz’, ‘isyan’ geçen pankartlarda güçlük çıkarıldı. Ancak görüşüyoruz. ‘Tecavüze karşı isyan’. Buna bile itiraz ediliyor. Bu pankarta neden karşı çıkılıyor?” dedi.
‘İŞ CİNAYETLERİ PANKARTINI KALDIRMAYACAĞIZ’
Görgün, sloganların bir kısmının yeniden düzenlendiğini, bir bölümünde ise ısrar ettiklerini söyledi. Valiliğe düzenlenmiş haliyle yeniden başvuru yaptıklarını belirten Görgün, “Ancak ‘iş cinayetlerinin hesabını soracağız’ gibi kaldırılması istenilen pankartları kaldırmayacağız” dedi.
KÜRTÇE 1 MAYIS DEMEK BİLE YASAK!
DİSK’e bağlı Dev Maden-Sen’den alınan bilgiye göre ise valilik, Kürtçe sloganların “anlaşılmadığını” savunarak çıkarılmasını istedi. Vaililik, başvuruda yer alan “temel sloganlar” bölümündeki bazı slogan ve afişlerin “anlamının anlaşılmadığını” öne sürdü. Sakıncalı bulunan sloganlar içinde Kürtçe olanların hepsi yasaklandı. “Yaşasın 1 Mayıs” anlamına gelen “Biji Yek Gulan”, “İş, barış özgürlük” anlamına gelen “Ked, asiti, azadi”, “Yaşasın halkların kardeşliği” anlamana gelen “Biji bretiya gelen”, “Kadın, yaşam, özgürlük” anlamına gelen “Jin, jiyanj, azadi” sloganları yasaklandı.
TÜRKÇE AÇIKLAMA DAYATMASI
Cumhuriyet’in haberine göre yeni başvuruda Kürtçe sloganların karşısına parantez içinde Türkçe karşılıkları da yazıldı. Valilik siyasi partileri hedef alan slogan ve pankartların da olmamasını istedi. Tertip Komitesi de yeni başvurusunda parti ismi yerine “hükümet”, “iktidar” ifadelerine yer verdi.
‘İŞÇİ KATİLLERİ YARGILANSIN’ SLOGANINA İTİRAZ
Valilikten “işçi katilleri yargılansın” sloganına da itiraz geldi. Teptip Komitesi, “iş cinayetlerinde” sorumluların kasten adam öldürmekten yargılandıklarına dikkat çekerek, “bunu mu yazmayacağız, bu mudur suç” diyerek yeni başvurusuna da pankart ve sloganı aynen koydu.
‘TAŞERONA HAYIR’ PANKARTININ BİLE ÇIKARILMASI İSTENDİ
Çıkarılması istenilen “Taşerona hayır” pankart ve sloganı da yeni başvuruda aynen yer aldı. Valiliğin çıkarılmasını istediği ancak Tertip Komitesi’nin ısrar ederek, başvuruya aynen koyduğu slogan ve pankartlardan bazıları şöyle: “İşçi, memur, gençlik alanlarda birleştik. Nükleere hayır. İktidar politikalarına, iş cinayetlerine hayır. İş cinayetlerinin sorumluları yargılansın. İşçi katilleri yargılansın.”
Valilikten 1 Mayıs yasağı
Valilik, sendika ve meslek odalarının 1 Mayıs’ta yapmayı planladığı yürüyüşe izin vermedi.
18-04-2018 16:09

Ankara Valiliği, Ankara Tabip Odası, TMMOB, DİSK, Genel İş Sendikası, Eğitim Sen ve Türk İş’in 1 Mayıs’ta Kızılay’dan Tandoğan Meydanı’na gerçekleştirmek istediği yürüyüşe izin vermedi.
Yürüyüşün düzenleme komitesi üyeleri arasında bulunan Türk İş temsilcisi Halil İbrahim Alpoğlu’nun komiteden imzasını çekmesini gerekçe gösteren Valilik, öte yandan, “Bildirilen sloganlar ile ‘İşçiler, Emekçiler, Kadınlar… Tüm Halkımız’ başlıklı metinde ve ‘Basın Metni’ başlıklı bildiride mevzuata aykırılık görülmüştür” bahanesini sundu.
Ankara Valiliği, düzenleme kurulunda yer alan katılımcı kuruluşların, yürüyüşe izin verildiği takdirde kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunacaklarını savundu.
'OPERASYONLARI AŞAĞILAYACAK NİTELİKTE'
Sendika ve meslek odalarının kendilerine ilettiği evrakları inceleyen Ankara Valiliği, bildirilen sloganlar arasında kamu barışını bozabilecek nitelikte sloganlar olduğunu ileri sürdü.
Yürüyüşte atılacak sloganların devletin kurum ve organları ile siyasi partileri hedef alacağının iddia edildiği “ret” yazısında, “Sunulan evraklar incelendiğinde, Devletimiz tarafından yapılan askeri operasyonları aşağılayıcı nitelikte slogan ve afişlerin bulunduğu tespit edilmiştir” denildi.
'AFİŞLERİN ANLAMI ANLAŞILMIYOR'
Ankara Valiliği, bildirim metninde yer alan bazı slogan ve afişlerin ise anlamının anlaşılmadığını iddia etti. 1 Mayıs’la ilgili olmayan pankart, afiş, levha ve broşürlerin yürüyüşte kullanılacağını ileri süren ve Ankara Valisi Erkan Topaca imzasını taşıyan ret yazısında şunlara değinildi:
“Belirtilen nedenlerle, bahse konu toplantı ve gösteri yürüyüşü ile ilgili olarak verilen bildirimdeki hususların tekrar gözden geçirilmesi ve düzenleme kurulu üyelerinden birisinin ayrılması dolayısıyla düzenleme kurulu ve bildirimin yenilenmesi hususunda bilgi ve gereğini rica ederim.”
Ankara Valiliği'nin sakıncalı bulduğu sloganlar şöyle:
'Yemekte çıkan peynirleri şantiyedeki köpekler bile yemiyor'
Yalçınlar Grup'a ait Batı Mahal projesinde çalışan işçiler, kaldıkları alanın koşullarının iyileştirilmesini, gerekli iş güvenliği tedbirlerinin alınmasını ve ücretlerine zam yapılmasını talep etti. İşçiler yemekte çıkan peynirleri şantiyedeki köpeklerin bile yemediğini belirterek tepki gösterdi.
17-04-2018 16:37

İleri Haber
Büyükçekmece’deki Yalçınlar Grup firmasına ait Batı Mahal projesinde çalışan inşaat işçileri yaşadıkları sorunlara karşı DİSK’e bağlı Dev-Yapı İş sendikasında örgütlendi. Kötü çalışma koşulları ve düşük ücretlerden şikayet eden işçiler patronun, sendikanın görüşme talebini 2 aydır “yoğunum” diyerek geçiştirdiğini, yalnızca sendikanın avukatıyla şirketin avukatının görüştüğünü söyledi.
İşçiler, sendikaya üye olduktan sonra şantiyede mobbinge maruz kaldıklarını da anlattı.
Şantiyede konteynırlardan oluşan “kamp alanı” dedikleri yerde kalan işçiler yaşadıkları alanın iyileştirilmesini talep ediyor.
‘PEYNİRLERİ KÖPEKLER BİLE YEMİYOR’
İşçilerin anlatımına göre, 250-300 kişilik kampta yalnızca 9 duş ve 5 tuvalet bulunuyor. 6 aydır değiştirilmeyen kırık camlardan, temizliği ile bakımı yapılmayan tuvaletlerden ve tuvaletle banyoların pis sularının koğuşlara 2 metre mesafeye akıtılmasından şikâyet eden işçiler; kaldıkları kamp alanının koşullarının iyileştirilmesini istiyor.
Çoğu işçinin yemekler yüzünden mide yanması gibi şikâyetler yaşadığını belirten işçiler, yemekte çıkan peynirleri şantiyedeki köpeklerin bile yemediğini söyledi. Yemek kalitesinin yükseltilmesi için 160 imza topladıklarını anlatan işçiler, imzalardan sonra yemek şirketinin çağrılıp görüşme yapıldığını ancak bundan sonra da bir düzelme olmadığını, ayrıca şantiyede bir kantin bile olmadığını belirttiler.
İŞ GÜVENLİĞİ YOK
İşçiler en çok da şantiyede gerekli güvenlik önlemlerinin alınmamasından şikâyetçiler. İş Güvenliği Uzmanı olan Halil İbrahim Dudu’nun, kullanım belgesi olmayan operatörler manitu denilen iş makinesini kullandığında ’Bir kaza olursa belgesi olan işçi kullandı deriz” dediğini aktaran işçiler, “Sürekli uyarmamıza rağmen hiçbir şey yapılmıyor” dedi. İşçiler, şantiye şefi Ali Aslan’ın da belgesiz operatörlerin iş makinesi kullandığından haberi olduğunun ancak buna göz yumduğunun altını çizdi. İşçiler ayrıca şantiyede baretsiz ve kemersiz çalışmanın artık olağan bir durum haline geldiğini belirtti. Üstelik şu an kullanılması yasak olan eski tip iskelelerde çalıştıklarını vurgulayan işçiler, sürekli uyarılarına rağmen değişen bir şey olmadığını ifade ettiler.
Tedbirsizlikler sonucu şantiyede parmağı kesilen, iskeleden düşen işçilerin olduğunu aktaran işçiler, “Önlem alınması için birilerinin ölmesi mi gerekiyor?” dedi.
‘PATRON YANLISI BU DÜZENİN NASIL İŞLEDİĞİ ORTADA’
Sendikaya üye olduktan sonra şantiyede mobbinge maruz kaldıklarını kaydeden işçiler, önceden şantiyede acil işler için bekletilen pikabın kaldırıldığını söylediler.
Tutanaklar tutulup imzaların toplanmasının üzerinden aylar geçmesine rağmen sonuç alamadıklarını söyleyen işçiler, en son Alo 170 hattını aradıklarını, ancak 2 ay olmasına rağmen kimsenin gelmediğini söyledi. 2 aydır teftiş kurulunun gelmediğini ancak patrona hemen haber gittiğini belirten işçiler, şikayetten 2 gün sonra işçilere sünger ve nevresim verildiğini, şantiyede bariyer çekilmesi gibi bazı göstermelik önlemlerin alındığını söylediler. İşçiler bu duruma “Patron yanlısı bu düzenin nasıl işlediği ortada. Devletin kurumunu arayıp şikâyet ediyoruz, hemen patrona haber veriyor” dedi.
Yaptıkları villaların milyon liralara satıldığını aktaran işçiler, buna rağmen patronun kendilerine 100 lira zammı bile çok gördüğünü, gerekli önlemleri almak için harcama yapmak istemediğini belirtti. Kaldıkları alanın koşullarının iyileştirilmesini, gerekli iş güvenliği tedbirlerinin alınmasını ve ücretlerine zam istediklerini söyleyen işçiler, bu isteklerinin son derece insani olduğunu ve talepleri için bundan sonra da mücadele edeceklerini vurguladılar.
İneklerine haciz gelen çiftçiden eylem
Borcunu ödeyemediği için tarlasına ve ineklerine haciz geldiğini belirten bir çiftçi, Ziraat Bankası şubesi önünde eylem yaptı.
13-04-2018 19:59
Ankara’nın Haymana ilçesinde, borcunu ödeyemediği için tarlasına ve ineklerine haciz geldiğini belirten bir çiftçi, Ziraat Bankası şubesi önünde eylem yaptı. Arabasında getirdiği sütleri bankanın önüne döken çiftçi, “Ödeme yapıyorduk ama banka bizi hacize koydu. Tarlamızı, tapanımızı, mallarımızı Ziraat Bankası hacze koydu. Sütümüz de burada. Buyurun. Sütümüz de burada, ne yapacaksa yapsın devlet” diye isyan etti.
CHP Ankara Milletvekili Levent Gök tarafından Twitter’da “Haymana’daki süt üreticisinin ibretlik tepkisini izleyelim” notuyla paylaşılan videoda çiftçi, arabasında getirdiği sütleri dökmesinin ardından da isyanını şöyle sürdürdü:
“Ne yapacaklarsa yapsınlar. Perişan olduk. Sesimizi kimseye duyuramadık. Sayın Cumhurbaşkanı’na mektup yazdık. Yine duyuramadık. Yem alamıyoruz, saman alamıyoruz, hayvan alamıyoruz. Ne yapacaksa devlet yapsın..."