Yunanistan krizinde son durum

Yunanistan hükümeti Haziran ayı içinde IMF’ye dört taksit halinde 1,76 milyar dolarlık borç geri ödemesi yapmak zorunda. Bu geri ödemeyi kritik hale getiren şey, yapılamaması halinde, hükümetin AB’den almak için yoğun bir şekilde çaba harcadığı 7,2 milyar Avro tutarındaki “kurtarma” borcunun son diliminin serbest bırakılmayacak olması.

Yine, ödeme yapılamaması halinde Yunanistan’ın yeni borç bulamaz hale geleceği ve dolayısıyla birkaç yıl içinde Avro bölgesinden ve hatta AB’den çıkmasına neden olacak bir sarmala girebileceği yönünde çok sayıda yoruma rastlamak mümkün.

300 milyon Avro’luk ilk taksit ödemesinin tarihi olan 5 Haziran yaklaşırken “troika” ile hükümet arasındaki gerilimlerin arttığını basından takip edebiliyoruz. Yunanistan bütçesinin bu ilk taksit ödemesini yapmakta zorlanmayacağı, ancak Haziran ayındaki diğer üç taksitin ödemelerinde sıkıntı yaşanabileceği şeklinde yaygın bir görüş hakim. Hatırlanacağı gibi İçişleri Bakanı birkaç gün önce bu konuda bir açıklama yaparak Haziran ayı içindeki borçların ödenemeyeceğini belirtmişti.

Borçların ödenememesi ihtimali konusunda emperyalist merkezlerdeki finans kuruluşları ciddi spekülasyonlar yayımlamaktan çekinmiyor ve Yunanistan’ın temerrüde düşme riskinin ne düzeyde olduğuna dair yorumlara yer veriliyor. Örneğin JP Morgan geçen ay yayımladığı bir analizde Haziran ayı içinde temerrüt riskinin yüzde 50 olduğunu öne öne sürmüştü.

İçinden geçtiğimiz günlerde yoğun bir pazarlığın devam etmesi nedeniyle her an spekülatif haberlere, yeni açıklamalara ve yeni gelişmelere rastlamak mümkün. Örneğin dün başbakan Çipras’ın öğle saatlerinde müzakerelerde “troika” ile bir anlaşmaya varılmak üzere olduğunu açıklaması Avrupa çapında büyük bir etki yarattı. Açıklamanın hemen ardından Yunanistan borsasında büyük bir yükseliş yaşandı ve hatta avronun da dolar karşısında değer kazanmaya başladığı görüldü.

Çipras’ın öğle saatlerinde yaptığı açıklamadan birkaç saat sonra, dün akşam saatlerinde ise Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis’in Çipras'ı yalanlaması ve anlaşmaya varmaktan halen çok uzak olunduğunu açıklaması, öğle saatlerinde yaşanan bütün gelişmeleri tersine çevirdi. Siyasi açıklamaların ve piyasaların bu kadar kısa süre içinde bu düzeyde dalgalanması, sürecin en hassas günlerinden geçilmekte olduğuna işaret ediyor. Yoğun bir şekilde devam eden bu pazarlık sürecinin nereye varacağını ise önümüzdeki bir ay içinde görmüş olacağız.

Dün ABD’den yapılan bir açıklama ise pazarlıkların ve sürecin esas niteliğine dair ipucu veriyor gibi görünüyordu. ABD Hazine Bakanı Jack Lew, bütün taraflara seslenerek pazarlıklar sırasında “gerilimi tırmandırma” yönteminin bırakılmasını ve derhal bir kurtarma programı üzerinde anlaşmaya varılmasını isteyen sert bir çıkış yaptı.

Lew’in sözleri, Almanya ve Yunanistan temsilcilerinin yaptığı karşılıklı sert açıklamaların esas olarak bir pazarlık yöntemi olduğunu ortaya koyuyor. Dolayısıyla her şeye rağmen Yunanistan hükümeti ve “troika”nın son anda anlaşmaya varması ve Haziran ayındaki ödeme krizinin böylece son dakikada aşılması şaşırtıcı olmayacaktır.

Öte yandan bütün bu tartışmalar yaşanırken borç döngüsünden kurtulamayan ve büyüyemeyen ülkede rekor düzeyde işsizlik ve yoksulluk sürmeye devem ediyor. Önümüzdeki günlerde Yunanistan’da emekçilerin bu duruma karşı mücadelesinin farklı boyutlarını ele almaya devam edeceğiz.