Yeni bir havayı solumak

Yaşam akıp giderken, kendi gündemlerimize sıkışıp kalıyoruz çoğu zaman. Kent ve ülke gündemine ise çok sonraları adapte oluyoruz. Böyle olunca da, gündemi hep geriden takip etmek zorunda kalıyoruz.

İşte bu zorunda kalışlar, bir de siyasal anlayışımıza ve hareketliliğimize yansıyınca, bazen hep yeniden başlamak zorunda kalabiliyor insan. Bu zorunlu kalışların çoğalmaması için kesintisiz mücadeleyi hayata geçirmek, kent ve ülke gündemlerinin asla gerisinde kalmamak gerekir. Kişisel gündemimizi somut ve en son gelişmelere entegre edebilecek biçimde kurgulayacak beceriyi geliştirmemiz gerekir.

Kente, sol pencereden yeni bir soluk alıp vermeyi sağlayacak olan bu sütunlara ilk yazıyı yazarken doğal olarak kişisel, kent ve ülke gündeminin yansımaları olacaktır. Bunun dozunu iyi ayarlayamamış gibi bir sonuç çıkartanlar olacaksa, şimdiden özür dilerim. Ne de olsa, yeni bir mecrada ilk yazı deneyimi...

Gittikçe gericileştirmenin hakim kılınması için her türlü devlet olanağının pervasızca kullanıldığı bir kentten sol pencere açıp yeniden ve yeniden seslenmek pek kolay değil. Ama, tarihsel olarak genlerine yerleşmiş ‘’emek kenti’’ kimliğinin olması benim açımdan önemli bir avantaj. İşte, bu kimliğin verdiği cesareti de, bu kez ben pervasızca kullanacağım.

Her yazımda, kent gündemi olan ama ülke gündemine de yansımaları yaşanan olayları, sol pencereden yorumlayarak sizlerle buluşturmaya özen göstereceğim. Bugünün yazısında dört ayrı başlık var, şimdi onlara bakma zamanıdır...

*******

Zehir solumak;

Hemen herkesin karşı çıkacağı bir durum. Hele ki, benim yaşadığım kentte. Çünkü, on yıllardır hava ve deniz kirliliği dolayısıyla yaşamından bezen binlerce insan biriktiren bir kent olmuştu.

Bu kentin İstanbul’a en yakın ilçesi Çayırova’da, Çağdaşkent konutlarının önünde toplanan yüzlerce vatandaş, pankartlarla İnnova firmasının önüne kadar yürüyüp “Belediye uyuma, vatandaşa sahip çık”, “Zehir solumak istemiyoruz” diye slogan atıyor. Lastik geri dönüşümü yapan firmanın ağır koku ve kirlilik saçarak sağlığa olumsuz durum yarattığı iddiasında olan yurttaşlar, bir yıldır bu olumsuzluğa sessiz kalındığını savunuyor.

Orada yaşanan, bu kent için yeni ve bilinmez bir durum değil. Ama, onca yıldır çevre ve doğa katliamına sessiz kalan önemli bir topluluk daha şimdilerde geleceğine sahip çıkmak için adım atıyor.

Bu bile önemli gelişme...

*********

Bedava çöplük

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, şehir merkezine en yakın yerlerden biri olan Şirintepe Mahallesi’ndeki bir araziyi halkın kullanabileceği ormanlık alan haline getirdi. İlgi de gören bu alan, tabi ki korunmak da istiyor. Bunun için halkın duyarlılığı yeterli olmuyor elbette. Ama, Büyükşehir Belediyesi de gerekli koruma önlemi oluşturmadığı için bu arazi çevre düşmanlarının hedefi haline geldi.

Bölgeye kamyonlar dolusu inşaat hafriyatı ve moloz dökülüyor.Alandaki çam fidanları günden güne yok oluyor. Olaya, Orman İşletmesi de istenildiği gibi müdahil olamadığı için orman çöplük haline dönüşmüş durumda.

Bu bölgede yeni dikilen top çam fidanlarının, hafriyat atıkları ile kırılıp yok olduğunu görmek bölge halkının içini acıtıyor. Ama, yetkili ve etkili kişilerin aynı acıyı hissettiğini söylemek zor. Bu yüzden de adım atmakta gecikmelerini görmek şaşırtıcı değil.

**********

Ekmek ve onur;

İnsanın yaşarken kaybetmek istemediği temel şeylerin başında ekmeği ve onuru gelmektedir. Bunu korumak için herkes değişik yollardan hareket edebilir. Ama, kaybedildiğinde, herkesin çare olarak başvuracağı yollar da çok değildir.

Bu deyişleri aklıma getiren şey, Yıldız Entegre ve Yıldız Sunta fabrikasında 8 ay içinde işten atılan Ağaç-İş Sendikası üyesi 65 işçi ve bu duruma tepki olarak açlık grevine başladığı sırada genel merkezi tarafından şubesi kapatılan Ağaç-İş Sendikası’nın Başkanı Şener Furuncu.

Şener Furuncu’nun ‘’ekmek ve onur’’diyerek başlattığı eyleme destek gün geçtikçe büyüyor ama sorunu çözecek olan irade, sendikanın genel merkezi ile işverenin oturduğu masada. Oradan da, sorunu çözen irade değil, öteleyen bir irade çıktığı açıkça görülüyor. Toplusözleşmeyi işçilerin örgütlü olduğu Kocaeli Şubesi’nden habersiz imzalayan Ağaç-İş Genel Yönetimi, sermaye yanlısı tutumunu da, yerel gazetelere verdiği ilanlarla tescil ediyor.

O yüzden de, işçinin onuru ve ekmek parasıyla oynandığını düşünenlerin sayısı sürekli artıyor.

KESK Kocaeli Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve Tüm Bel-Sen Şube Başkanı Erdal Karakuş da, bu konu hakkındaki görüşlerini paylaşırken, “Firma sahiplerini uyarıyoruz. Burada işçinin onuruyla oynanıyor, ekmeği elinden alınıyor. 1980’den bu yana onuruyla oynanan işçinin artık sabrı kalmadı. Bu sabrının sonuna gelen işçiler öyle bir ayaklanır ki, herkes bunun altında kalır. Firma derhal işten attığı işçileri geri almalı’’ diyor.

Haklı olduğunu biliyorum, ama bu süreçte ‘’işçileri ayaklandıracak’’ o büyük adımın atılacağından aynı oranda emin değilim.

**********

Nemalanmak

Bir de, iktidar partisinin genelde ayyuka çıkmış yolsuzluklarının yanına yerelde yaşanan şaşırtıcı edinimler eklemek gerek.

Mesela, AKP İl Başkanı Mahmut Civelek’in son dönemde kent kamuoyunu işgal eden konut ve işyeri edinimi. Konutları satan AKP’li Büyükşehir Belediyesi kuruluşu KENT KONUT A.Ş, alan da İl Başkanı Mahmut Civelek.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan Kent Konut, her kesime hitap eden sosyal ve toplu konut yapmak üzere Nisan 2008’de kuruldu. Sözde çarpık kentleşmenin önüne geçmek ve düzenli kentleşmeyi sağlamak, çağdaş kentsel dönüşüm yapmak amacıyla projeler üretti.

Bugüne kadar 4 genel müdür değiştiren Kent Konut, sözde yaşam kalitesini yükselten projelerle kente artı değer kazandırdı. Ama, pek çok icraatı yargıya taşındı ve kamuoyunda sürekli tartışılır oldu.

İşte, o tartışmalardan biri de, Alikahya Akarca mevkiinde yapılan ve Yıldız Konutları olarak satışa sunulan 656 daire ve 30 işyerinden AKP İl Başkanı Mahmut Civelek’in 3 daire ve 1 iş yeri almış olmasıdır. Kent Konut’ta çalışmayan Mahmut Civelek’in, Kent Konut çalışanına tanınan yüzde 10, taksitle alınan konutlara yüzde 10 peşin indirim olmak üzere hak etmediği halde toplam yüzde 20 indirimle satın aldığı iddiası kenti çalkalıyor. Yerel gazetelere manşet haberi, köşe yazılarına da vazgeçilmez konu oluyor.

Tartışmalar giderek büyüyünce açıklama yapmış ve ‘’Başkalarına yapılan indirim ne ise bana da aynı indirim uygulanmış. Bunu da çok sonradan öğrendim” demiş. Ne kadar inandırıcı olduğu kamuoyunun takdiridir.

Civelek, BBP kökenli bir siyasetçidir. 1998 seçimlerinde 6. sırada milletvekili adayı oldu ama seçilemedi. 2001’de AKP kurulunca soluğu orada aldı. İlk dönem, oturduğu beldede Belediye Başkanı seçildi. Sonrasında, Milletvekilliği için istifa eden bir ismin yerine il başkanı olarak atandı. Siyasi partiler yasası ve AKP iç tüzüğünün verdiği kolaylıkları kullanarak, biat geleneğinin de güçlendirmesiyle partinin kentteki en etkin isimlerinden biri oldu. Yıllar önce 5 ortak olarak kurdukları bir şirketi de, diğer ortaklarını tasfiye ederek tek başına ele geçirdi.

Bu arada, sağlanan çeşitli olanakları değerlendiren hem mal varlığı hem de nakit varlığını artıran Mahmut Civelek, benzer bir yolla da yerel TV kanallarından birini ele geçirdi. O kanal, iki seçimdir kentteki 13 belediyeyi de AKP’nin kazanmasını fırsat bilip mali tablosunu dengelemenin yolunu buldu. Halen, her ay belediyelere yüksek oranda reklam faturaları göndererek varlığını sürdürmektedir.

Nemalanmak denilince, yerelde ilk akla gelen isim üzerinde son dönemde yaşanan tartışmaları bir kez de buradan paylaşmış oldum.

Benzer sorunları ve tartışmaları, yeni bir havayı soluyarak kısa sürede geride bırakabileceğimizi düşünüyorum. Ne de olsa, niyet etmek ve adım atmak, başarmanın yarısıdır.

YENİ BİR CUMHURİYET İÇİN İLERİ şiarına emek kentinden de güçlü bir ses katabilmek umuduyla...

brbrstantan@gmail.com