Yarın diye bir şey var...
02-07-2015 11:07
Yobazlığın işlediği ve işlemeye gebe cinayetleri, örgütlü kötülüğün iktidarı, şimdi yanı başımızdaki topraklarda yürüyen katliamlar, kesilen kafalar, yakılan bedenler, ölüm, ölüm, hep ölüm...
Ölüm, hem de en vahşi şekillerde öldürülmek suretiyle, gündelik hayatımızın ne kadar kocaman bir parçası oldu; kahvaltı ederken okunan gazetede, müzik dinlerken göz atılan haberlerde, göz atılan, göze çarpan her yerde... Katiller hep gericiler, hep faşistler, hep kötü adamlar; ama örgütlüler...
Tarihin öldürmek suretiyle ölümün adeta bir reklamcılık planlaması ile bu denli örgütlendiği günlerinde, yaşama, yaşamaya ve “ölüm”süz yarınlara ilişkin bir söz arandım; bugün, 2 Temmuz 2015’te.
Bu arayışıma bugün, 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta yobazlarca yakılarak katledilen güzelim insanlardan biri olan Behçet Aysan ses verdi; hekimliğinin yaşatmaya dair yemini, şairliğinin naif estetiği ve sosyalist bir aydının “acaba”sız inancı ile: Yarın diye bir şey var...
bilirim yarın diye bir şey var
çeliğin su katılmamış yanı
ırmakların geçilecek, fırtınaların dinecek
bir yanı var
ömrümüzün
belki bir gün gülecek.
selam verip
selam alacak
barışa kardeşliğe
hep tok yatan
çocuklar görecek
el ele
aşklar, omuz omuza dostluklar
ne dikenli teller olacak
ne tanklar tüfekler
ne tüberküloz kalacak
ne lösemi
ne işsizlik
ne banka
ne borsa
süt gibi duru ve ak
ekmek gibi sıcak
bizim de
bizim de
günlerimiz olacak.
güle değecek
kuşların kanadı
ve kuşlar sırtlarında
gül taşıyacak
kardeşlerim koşar adım
moraran beyazla
zincirlerimizle
yaralarımızla
ırmakların geçilecek, fırtınaların dinecek
bir yanı var
ömrümüzün
belki bir gün gülecek.
Işıklar içinde uyu, uyuyun... “Ölüm”süz yarınlara koşar adım gidiyoruz...